Gökyüzü, her zamanki gibi, pırıl pırıl ve maviydi. Bulutlar, pamuk şekerinden yapılmış gibi, salına salına geziyorlardı. Ama bir gariplik vardı. O gün, hava sanki bir küvetin içinde unutulmuş bir buz kalıbı gibiydi; buz gibi, dondurucu ve hiç de alışıldık değildi.
Güneş, her zamanki gibi yerinden çıkmış, tembel tembel gülümsüyordu. "Neler oluyor burada?" diye mırıldandı kendi kendine. "Gökyüzüne bir haller olmuş."
Ay, o gece nöbetini devraldığında, durumu daha da garip buldu. "Hava bu kadar soğukken yıldızlar bile ürperiyor," dedi. "Galiba havaya bir şeyler oldu." Yıldızlar da aynı fikirdeydi. Gökyüzünde göz kırpışları bile yavaşlamıştı, sanki soğuktan donmuş gibi.
Ama asıl olay, Bulut Hanım'ın başına gelmişti. Bulut Hanım, gökyüzünün en şık, en havalı bulutuydu. Her zaman beyaz, kabarık ve pofuduktu. O gün ise, birden bire donmuş bir pamuk şeker yığınına dönüşmüştü. Her yeri buz tutmuştu ve sanki hareket edemiyordu.
"Aman Allah'ım!" diye bağırdı, sesi bile donmuş gibiydi. "Buz tuttum! Ne yapacağım şimdi?"
Güneş, olayı duyunca kahkahayı bastı. "Hahaha, Bulut Hanım! Sen de mi donanlardan oldun?"
Bulut Hanım, bu şakaya hiç de gülmedi. "Güneş Efendi, bu hiç komik değil! Beni buzdolabına atmışlar sanki!" diye söylendi.
Ay da bu duruma katılmadan edemedi. "Hahaha, Bulut Hanım! Pamuk şekerinden buz heykelcik olmuşsun!"
Yıldızlar da kıkır kıkır gülmeye başladılar. Ama sonra vicdan yaptılar. "Belki de biz biraz abarttık," dediler. "Bulut Hanım'a yardım etmeliyiz."
Bunun üzerine Ay, Güneş'e seslendi. "Güneş Efendi, bir de sen ısıtmayı dene. Belki Bulut Hanım'ın buzları çözülür."
Güneş, seve seve kabul etti. "Hemen geliyorum!" dedi ve bütün gücünü kullanarak Bulut Hanım'ı ısıtmaya başladı.
Yıldızlar da, minicik ışıklarıyla Bulut Hanım'ı ısıtmaya çalıştılar. O an, gökyüzünde görülmemiş bir dayanışma vardı.
Ve sonunda, yavaş yavaş, Bulut Hanım'ın buzları çözülmeye başladı. Kendini tekrar kabarık, beyaz ve pofuduk hissetmeye başladı.
"Oh, çok teşekkür ederim," dedi. "Sanırım bir daha bu kadar soğuk havada yalnız kalmayacağım."
Güneş, Ay ve Yıldızlar hep birlikte güldüler. O gün, gökyüzü bir kez daha şenlenmişti. Hava da normale dönmüştü. Ama o günden sonra, herkes havaya daha dikkatli davranmaya başladı ve Bulut Hanım'ı bir daha yalnız bırakmadılar. Her zaman hatırladılar ki, gökyüzü, tıpkı bir aile gibi, birbirine destek olmalıydı.
Güneş, her zamanki gibi yerinden çıkmış, tembel tembel gülümsüyordu. "Neler oluyor burada?" diye mırıldandı kendi kendine. "Gökyüzüne bir haller olmuş."
Ay, o gece nöbetini devraldığında, durumu daha da garip buldu. "Hava bu kadar soğukken yıldızlar bile ürperiyor," dedi. "Galiba havaya bir şeyler oldu." Yıldızlar da aynı fikirdeydi. Gökyüzünde göz kırpışları bile yavaşlamıştı, sanki soğuktan donmuş gibi.
Ama asıl olay, Bulut Hanım'ın başına gelmişti. Bulut Hanım, gökyüzünün en şık, en havalı bulutuydu. Her zaman beyaz, kabarık ve pofuduktu. O gün ise, birden bire donmuş bir pamuk şeker yığınına dönüşmüştü. Her yeri buz tutmuştu ve sanki hareket edemiyordu.
"Aman Allah'ım!" diye bağırdı, sesi bile donmuş gibiydi. "Buz tuttum! Ne yapacağım şimdi?"
Güneş, olayı duyunca kahkahayı bastı. "Hahaha, Bulut Hanım! Sen de mi donanlardan oldun?"
Bulut Hanım, bu şakaya hiç de gülmedi. "Güneş Efendi, bu hiç komik değil! Beni buzdolabına atmışlar sanki!" diye söylendi.
Ay da bu duruma katılmadan edemedi. "Hahaha, Bulut Hanım! Pamuk şekerinden buz heykelcik olmuşsun!"
Yıldızlar da kıkır kıkır gülmeye başladılar. Ama sonra vicdan yaptılar. "Belki de biz biraz abarttık," dediler. "Bulut Hanım'a yardım etmeliyiz."
Bunun üzerine Ay, Güneş'e seslendi. "Güneş Efendi, bir de sen ısıtmayı dene. Belki Bulut Hanım'ın buzları çözülür."
Güneş, seve seve kabul etti. "Hemen geliyorum!" dedi ve bütün gücünü kullanarak Bulut Hanım'ı ısıtmaya başladı.
Yıldızlar da, minicik ışıklarıyla Bulut Hanım'ı ısıtmaya çalıştılar. O an, gökyüzünde görülmemiş bir dayanışma vardı.
Ve sonunda, yavaş yavaş, Bulut Hanım'ın buzları çözülmeye başladı. Kendini tekrar kabarık, beyaz ve pofuduk hissetmeye başladı.
"Oh, çok teşekkür ederim," dedi. "Sanırım bir daha bu kadar soğuk havada yalnız kalmayacağım."
Güneş, Ay ve Yıldızlar hep birlikte güldüler. O gün, gökyüzü bir kez daha şenlenmişti. Hava da normale dönmüştü. Ama o günden sonra, herkes havaya daha dikkatli davranmaya başladı ve Bulut Hanım'ı bir daha yalnız bırakmadılar. Her zaman hatırladılar ki, gökyüzü, tıpkı bir aile gibi, birbirine destek olmalıydı.