Hayat bahar yağmurları gibi alaca bir yağmura benzer gelip geçici. Toprağa düşen birkaç damla yağmurdan öte bir şey değiliz aslında. Bahar yağmurlarının toprakta bıraktığı izler kadar bile bir iz bırakamıyoruz göçüp giderken arkamız da.
Hani bir gürleyip yağıyoruz işte öylesine boşaltıyoruz içimizi.
Güneşler çalıyor sonra varlığımızı orta yerde kala kalıyoruz.
Yaşadığımız aşklarda aslında bahar yağmurlarından öteye gidemiyor. Hani bir orman görse şöyle hafif yeşil dayanamaz ya bulutlar bizde bir güzel görsek boşaltırız içimizdeki sevgi yağmurlarını.
Tüm ıslaklığımız bir anda buharlaşır çölleşir yüreğimiz.
Tutuşur içimizin çam ormanları aşık olduğumuzu sanırız. Vazgeçilemeyeceğine inanırız içimizde yeşeren sanal zambağın. Karaca oğlan ruhlu olanlarımız bir başka vadide açan daha güzel bir zambağı gördü mü
geçmişin üzerine bir anda sünger çekmenin doğallığını yaşar.
Baharlar bana var oluşun sancısını çağrıştırır.
Torağın kıpırdanışıdal parçalarının bir anda mağaza vitrinleri gibi allı pullu süslenmesi
ruhumun derinliklerinde ana rahmine düşen zamanları çağrıştırır. Ve kar beyazlarının arsından yeniden bir diriliş beyazlarla toprağa ekilen ruhların bir daha tebessüm etmelerini çağrıştırır.
Bu yüzdendir ki ölüm yeni bir kapıyı aralamak yeni baharlarda yeniden bir hayat kazanılacağı inancını verir bana.
Bu yüzden inanırım belki de ölümsüzlüğe. Yok olmak bana göre bir şey değil zaten.
Düşünüyorum da kaç nisan yağmurunda ıslandımkaç mayıs kirazı yedim kaç elma olgunlaştı bahçemde kaç kıza aşık oldum karlar eriyip sarmaşıklar başlarını topraktan kaldırırken?
Ve daha kaç nisan yağmurunda ıslanabilirimkaç çiçek solar bahçemde kaç baharda kaç kıza aşık olurum daha?
Kaç kere daha dökülen saçlarımı taraya bilirim aynanın karşısında. Kravatımı bağlamaya zamanım olabilir mi bir daha.
Üç beş arkadaşla bir çay bahçesinde bir çay içip parasını ödemeye fırsatım bulabilir miyim?
Hani dedim ya hayat bahar yağmurlarına benziyor gelip geçici. Tuttuğum her dal elimde kalıyorkokladığım her gül soluyor avuçlarımda.
Aynanın aksi her doğan günle biraz daha hüzünleniyor ve biraz daha yoruluyorum.
Her bahar gelişinde gölgelerin uzadığını güneşlerin eğildiğini düşünüyorum.
Yollar yokuş geliyor banainişlerde yoruluyorum. Akşamların romantizmine tenha karanlıklar karışıyor.
Baharın getirdiği bu sağanak yağmur aşkları boşaltıyor içimi. Terk ediyorum kendimi bir Yörük gibi topluyorum göçebe çadırını düşüyorum Leyla'nın peşine.
Onu arıyorum kendimde. Mevlana'nın aşkta yakaladığı boyutu yakalamaya çalışıyorum nafile.
O diyor ya "Aşk geldi. Damarımda kanımda kan kesildi;beni kendimden aldısevgiyle doldurdu.
Bedenimin bütün cüzlerini sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir adondan ötesi hep O..."
Baharın sağanak yağmurlarında değişen yer şeye rağmen değişememek ve direnmek baharın çağrıştırdığı güzellikler karşısında bir saplantıdan öte gidememek Onda olamamak hüzünlendiriyor beni.
Bir başka bahar bir başka çiçek bir başka renk gelebilecek misevebilecek miyim Mevlana gibi bilemiyorum.
Bildiğim bir şey var ki hayat; bahar yağmurlarına benziyor hani sağanak. O zaman anlıyorum giydiğim elbisenin üzerimde iğreti durduğunu.
O zaman anlıyorum aslında yeni aldığım ceketin hiçte yakışmadığını. O zaman anlıyorum aslında lisedeki sevdiğim kızın bir bayram kartpostalından farksız olduğunu.
...Ve hayat bir sağanak bahar yağmuru gibi penceremden dökülüyor sokağın kalabalığına.... dem tutuyorum yine alışılmışlığıma.
HASAN MAHİR
Hani bir gürleyip yağıyoruz işte öylesine boşaltıyoruz içimizi.
Güneşler çalıyor sonra varlığımızı orta yerde kala kalıyoruz.
Yaşadığımız aşklarda aslında bahar yağmurlarından öteye gidemiyor. Hani bir orman görse şöyle hafif yeşil dayanamaz ya bulutlar bizde bir güzel görsek boşaltırız içimizdeki sevgi yağmurlarını.
Tüm ıslaklığımız bir anda buharlaşır çölleşir yüreğimiz.
Tutuşur içimizin çam ormanları aşık olduğumuzu sanırız. Vazgeçilemeyeceğine inanırız içimizde yeşeren sanal zambağın. Karaca oğlan ruhlu olanlarımız bir başka vadide açan daha güzel bir zambağı gördü mü
geçmişin üzerine bir anda sünger çekmenin doğallığını yaşar.
Baharlar bana var oluşun sancısını çağrıştırır.
Torağın kıpırdanışıdal parçalarının bir anda mağaza vitrinleri gibi allı pullu süslenmesi
ruhumun derinliklerinde ana rahmine düşen zamanları çağrıştırır. Ve kar beyazlarının arsından yeniden bir diriliş beyazlarla toprağa ekilen ruhların bir daha tebessüm etmelerini çağrıştırır.
Bu yüzdendir ki ölüm yeni bir kapıyı aralamak yeni baharlarda yeniden bir hayat kazanılacağı inancını verir bana.
Bu yüzden inanırım belki de ölümsüzlüğe. Yok olmak bana göre bir şey değil zaten.
Düşünüyorum da kaç nisan yağmurunda ıslandımkaç mayıs kirazı yedim kaç elma olgunlaştı bahçemde kaç kıza aşık oldum karlar eriyip sarmaşıklar başlarını topraktan kaldırırken?
Ve daha kaç nisan yağmurunda ıslanabilirimkaç çiçek solar bahçemde kaç baharda kaç kıza aşık olurum daha?
Kaç kere daha dökülen saçlarımı taraya bilirim aynanın karşısında. Kravatımı bağlamaya zamanım olabilir mi bir daha.
Üç beş arkadaşla bir çay bahçesinde bir çay içip parasını ödemeye fırsatım bulabilir miyim?
Hani dedim ya hayat bahar yağmurlarına benziyor gelip geçici. Tuttuğum her dal elimde kalıyorkokladığım her gül soluyor avuçlarımda.
Aynanın aksi her doğan günle biraz daha hüzünleniyor ve biraz daha yoruluyorum.
Her bahar gelişinde gölgelerin uzadığını güneşlerin eğildiğini düşünüyorum.
Yollar yokuş geliyor banainişlerde yoruluyorum. Akşamların romantizmine tenha karanlıklar karışıyor.
Baharın getirdiği bu sağanak yağmur aşkları boşaltıyor içimi. Terk ediyorum kendimi bir Yörük gibi topluyorum göçebe çadırını düşüyorum Leyla'nın peşine.
Onu arıyorum kendimde. Mevlana'nın aşkta yakaladığı boyutu yakalamaya çalışıyorum nafile.
O diyor ya "Aşk geldi. Damarımda kanımda kan kesildi;beni kendimden aldısevgiyle doldurdu.
Bedenimin bütün cüzlerini sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir adondan ötesi hep O..."
Baharın sağanak yağmurlarında değişen yer şeye rağmen değişememek ve direnmek baharın çağrıştırdığı güzellikler karşısında bir saplantıdan öte gidememek Onda olamamak hüzünlendiriyor beni.
Bir başka bahar bir başka çiçek bir başka renk gelebilecek misevebilecek miyim Mevlana gibi bilemiyorum.
Bildiğim bir şey var ki hayat; bahar yağmurlarına benziyor hani sağanak. O zaman anlıyorum giydiğim elbisenin üzerimde iğreti durduğunu.
O zaman anlıyorum aslında yeni aldığım ceketin hiçte yakışmadığını. O zaman anlıyorum aslında lisedeki sevdiğim kızın bir bayram kartpostalından farksız olduğunu.
...Ve hayat bir sağanak bahar yağmuru gibi penceremden dökülüyor sokağın kalabalığına.... dem tutuyorum yine alışılmışlığıma.
HASAN MAHİR