Hayat Sigortası Nedir?
Hayat Sigortaları, konusu insan hayatı olan ve insanın yaşamı boyunca karşı karşıya gelebileceği rizokoları için önlem almayı sağlayan ve bu nedenle de çok çeşitli türleri içeren bir sigorta dalıdır.
Hayat sigortalarında amaç , kişinin ufak tasarruflarını prim adı altında değerlendirerek , yaşamında meydana gelebilecek bazı olaylarda (örneğin ölüm gibi), ailesine maddi destek sağlamaktır. Bu nedenle hayat sigortalarının hiçbir zaman bir zenginleşme aracı veya bir borsa olayı gibi görülmemesi gerekir.Ayrıca gerek teknik, gerekse yasal olarak hayat sigortalarının bunu sağlaması mümkün değildir.
Hayat sigortalarının banka mevduatı ile de kıyaslanmaması gerekir zira, bankaya mevduat yatıran bir kişi hayatını kaybettiğinde ailesi ancak bu mevduat tutarını alabilir. Halbuki, hayat sigortası yaptırmış bir kişi, ilk sigorta primini ödedikten sonra bile vefat etse ailesi, ödenen primin kat ve kat fazlası olan sigorta teminatını almaya hak kazanacaktır.
Ülkemizde banka olayının sigorta olayına kıyasla çok daha yaygın olması ve daha iyi bilinmesi nedeniyle hayat sigortaları, hatalı bir biçimde ve sürekli olarak, banka mevduatı ile kıyaslanmaktadır. Tüm sigorta türlerinde olduğunda olduğu gibi hayat sigortalarında da amaç rizikoyu karşılamaktır. Dolayısıyla riziko olmadığı hallerde hayat sigortasından bahsetmekte mümkün değildir.
Hayat sigortalarında prim hesaplayabilmek için her yaştaki kişiler için yaşama ve ölme ihtimallerini gösteren tablolar kullanılır. Bu tablolardaki ihtimaller ile tarifede yer alan teminatlar göz önüne alınarak tarifeye ait hayat sigorta formülleri oluşturulur ve bu formüller yardımıyla da tarifenin primi hesaplanır. Hayat sigortalarında süre unsuru yer aldığı için formüllere faiz faktörünün de eklenmesi gerekmektedir. Ancak hayat sigortaları uzun süreli (20-30 yıl gibi) taahhütleri kapsadığından , söz konusu formüllerde kullanılan teknik faizin çok düşük olması gerekmektedir. Enflasyonun düşük olduğu ülkelerde hayat sigortalarında kullanılan teknik faiz %2,5 - %3 civarındadır. Ülkemizde ise yasal olarak en yüksek yıllık %9 teknik faizin kullanılmasına izin verilmektedir.
Görüldüğü gibi, içerdiği faiz oranı bakımından da hayat sigortalarının bir banka mevduat hesabı ile kıyaslanması mümkün değildir.
Ülkemizde, enflasyon oranındaki değişmeleri önceden tahmin etmek son derece güçtür. Hayat sigortalarında kullanılmasına izin verilen yıllık faiz oranı %9’u geçemeyeceğinden birikimin piyasa faizine göre çok düşük kalacağı aşikardır.
Sigorta şirketleri bu açığı bir ölüde kapatabilmek amacı ile sigortalılarına kar payı adı altında bir meblağ vermektedir. Ancak, genelde düşünüldüğünün aksine , verilen kar payı şirket karı olmayıp bir yatırım karından ibarettir.
Hayat branşında karşılığında, tarifenin özelliğine göre farklı formüllerle hesaplanan, ancak her poliçe için ne tutarda olacağı önceden bilinen ve riyazı ihtiyat adı verilen bir ihtiyat payı ayırmak ve bu ihtiyat payını bilanço yılını takip eden yılın en geç Mayıs ayı sonuna kadar Bakanlık-Hazine emrine bloke etmek zorundadır. Sigortalıların haklarını korumak üzere bunu zorunlu tutan yasa, riyazı ihtiyat karşılıklarının hangi değerlere yatırılabileceğini de tanımlamış bulunmaktadır. Yasaya göre şirketler, bloke etmek kaydı ile riyazı ihtiyatlarını, yine yasa tarafından belirlenmiş oranlar dahilinde menkul, gayri menkul veya nakit (döviz veya TL ) olarak tutabilmektedirler.
Şirketlerini, bloke edildikten sonra bu değerleri kullanabilmeleri mümkün değilse de yatırımlarından istifade etmeleri mümkündür. Sigortalılara kar payı adı altında verilen tutar ise riyazı ihtiyat yatırımından elde edilen bu gelirin bir yüzdesidir. (%90 veya %95 gibi)
Yukarıda belirtilen hususlar nedeniyle hayat sigortalarının kişileri birden bire veya belirli bir süre sonunda zengin etmesi beklenemeyeceği gibi, bir yatırım aracı olarak kullanılmasının da istenen sonucu vermeyeceği açıktır.
Günümüzde sigorta şirketleri, ilerideki yıllarda yatırım gelirlerinden ne elde edeceklerini kesin olarak tahmin edemediklerinden sigortalılarına muhtemel olarak vasıflandırdıkları bazı taahhütlerde bulunmaktadırlar. Her şirketinde prim tahsilatı ve yatırım politikalarına göre elde edecekleri yatırırım karları birbirinden farklı olacaktır.
Bu nedenle birikimli hayat sigorta tarifelerinde riziko ne kadar büyükse sigortalının o kadar yararına olmaktadır.
Hayat Sigortaları, konusu insan hayatı olan ve insanın yaşamı boyunca karşı karşıya gelebileceği rizokoları için önlem almayı sağlayan ve bu nedenle de çok çeşitli türleri içeren bir sigorta dalıdır.
Hayat sigortalarında amaç , kişinin ufak tasarruflarını prim adı altında değerlendirerek , yaşamında meydana gelebilecek bazı olaylarda (örneğin ölüm gibi), ailesine maddi destek sağlamaktır. Bu nedenle hayat sigortalarının hiçbir zaman bir zenginleşme aracı veya bir borsa olayı gibi görülmemesi gerekir.Ayrıca gerek teknik, gerekse yasal olarak hayat sigortalarının bunu sağlaması mümkün değildir.
Hayat sigortalarının banka mevduatı ile de kıyaslanmaması gerekir zira, bankaya mevduat yatıran bir kişi hayatını kaybettiğinde ailesi ancak bu mevduat tutarını alabilir. Halbuki, hayat sigortası yaptırmış bir kişi, ilk sigorta primini ödedikten sonra bile vefat etse ailesi, ödenen primin kat ve kat fazlası olan sigorta teminatını almaya hak kazanacaktır.
Ülkemizde banka olayının sigorta olayına kıyasla çok daha yaygın olması ve daha iyi bilinmesi nedeniyle hayat sigortaları, hatalı bir biçimde ve sürekli olarak, banka mevduatı ile kıyaslanmaktadır. Tüm sigorta türlerinde olduğunda olduğu gibi hayat sigortalarında da amaç rizikoyu karşılamaktır. Dolayısıyla riziko olmadığı hallerde hayat sigortasından bahsetmekte mümkün değildir.
Hayat sigortalarında prim hesaplayabilmek için her yaştaki kişiler için yaşama ve ölme ihtimallerini gösteren tablolar kullanılır. Bu tablolardaki ihtimaller ile tarifede yer alan teminatlar göz önüne alınarak tarifeye ait hayat sigorta formülleri oluşturulur ve bu formüller yardımıyla da tarifenin primi hesaplanır. Hayat sigortalarında süre unsuru yer aldığı için formüllere faiz faktörünün de eklenmesi gerekmektedir. Ancak hayat sigortaları uzun süreli (20-30 yıl gibi) taahhütleri kapsadığından , söz konusu formüllerde kullanılan teknik faizin çok düşük olması gerekmektedir. Enflasyonun düşük olduğu ülkelerde hayat sigortalarında kullanılan teknik faiz %2,5 - %3 civarındadır. Ülkemizde ise yasal olarak en yüksek yıllık %9 teknik faizin kullanılmasına izin verilmektedir.
Görüldüğü gibi, içerdiği faiz oranı bakımından da hayat sigortalarının bir banka mevduat hesabı ile kıyaslanması mümkün değildir.
Ülkemizde, enflasyon oranındaki değişmeleri önceden tahmin etmek son derece güçtür. Hayat sigortalarında kullanılmasına izin verilen yıllık faiz oranı %9’u geçemeyeceğinden birikimin piyasa faizine göre çok düşük kalacağı aşikardır.
Sigorta şirketleri bu açığı bir ölüde kapatabilmek amacı ile sigortalılarına kar payı adı altında bir meblağ vermektedir. Ancak, genelde düşünüldüğünün aksine , verilen kar payı şirket karı olmayıp bir yatırım karından ibarettir.
Hayat branşında karşılığında, tarifenin özelliğine göre farklı formüllerle hesaplanan, ancak her poliçe için ne tutarda olacağı önceden bilinen ve riyazı ihtiyat adı verilen bir ihtiyat payı ayırmak ve bu ihtiyat payını bilanço yılını takip eden yılın en geç Mayıs ayı sonuna kadar Bakanlık-Hazine emrine bloke etmek zorundadır. Sigortalıların haklarını korumak üzere bunu zorunlu tutan yasa, riyazı ihtiyat karşılıklarının hangi değerlere yatırılabileceğini de tanımlamış bulunmaktadır. Yasaya göre şirketler, bloke etmek kaydı ile riyazı ihtiyatlarını, yine yasa tarafından belirlenmiş oranlar dahilinde menkul, gayri menkul veya nakit (döviz veya TL ) olarak tutabilmektedirler.
Şirketlerini, bloke edildikten sonra bu değerleri kullanabilmeleri mümkün değilse de yatırımlarından istifade etmeleri mümkündür. Sigortalılara kar payı adı altında verilen tutar ise riyazı ihtiyat yatırımından elde edilen bu gelirin bir yüzdesidir. (%90 veya %95 gibi)
Yukarıda belirtilen hususlar nedeniyle hayat sigortalarının kişileri birden bire veya belirli bir süre sonunda zengin etmesi beklenemeyeceği gibi, bir yatırım aracı olarak kullanılmasının da istenen sonucu vermeyeceği açıktır.
Günümüzde sigorta şirketleri, ilerideki yıllarda yatırım gelirlerinden ne elde edeceklerini kesin olarak tahmin edemediklerinden sigortalılarına muhtemel olarak vasıflandırdıkları bazı taahhütlerde bulunmaktadırlar. Her şirketinde prim tahsilatı ve yatırım politikalarına göre elde edecekleri yatırırım karları birbirinden farklı olacaktır.
Bu nedenle birikimli hayat sigorta tarifelerinde riziko ne kadar büyükse sigortalının o kadar yararına olmaktadır.