Hızır Orucu (7.Sınıf)
Hızır Orucu Anadoluda bölgelere göre farklı olarak tutulmaktadır. Örneğin Tuncelide yaşamakta olanlar, ocak ayının son haftası oruç tutmaya başlarlar. Ve üç hafta üst üste üç gün (salı-çarşamba-perşembe günleri) tutarlar. Perşembeyi Cumaya bağlayan gece kutsal olarak bilinir. Perşembe günü oruç açıldıktan sonra eğer, Pir gelmiş ise, aynı gün akşamı evde cem tutulur ve dualar edilir.
Hızır orucu; köy köy, aşiret aşiret değişmektedir. Bunun iki ana nedeni/sebebi bulunmaktadır.
Birincisi; inanca göre Hızırın yaşlı olması nedeniyle yorulmaması içindir. Çünkü Hızır köy köy, ev ev dolaşarak küskünleri barıştırıyor. Zorda kalanların yardımına koşuyor.
İkincisi; Anadoluda eskiden dedeler, pirler, rehberler, tüm taliplerini genellikle yürüyerek dolaşmak zorunda kaldıklarından tüm köylere, aşiretlere aynı gün veya hafta (oruç tutulan üç gün) ulaşmaları mümkün olmadığı içindir ki, Hızır Orucu yörelere göre değişmiştir. Çünkü, Hızır hangi köye, hangi eve giderse o köye uğur getirdiğine inanırlar.
Aleviler, kış günü olmasına rağmen Hızır Gölüne giderler. Bozatın ak köpükler arasında gölden çıkacağına inanırlar. Hızır Orucu boyunca Aleviler niyaz ve kurban keserek dua ederler. Cemler tutarlar. Hızır Gölünden getirilen su, evlere, insanlara, hayvanlara serpilerek uğur ve bereket getirmesi için dua ederler.
Anadoluda yaşayan Aleviler, sabah güneşi doğar doğmaz yakındaki taşa veya ağaca Ya Hızır diyerek niyaz ederler. Bunun anlamı, halk inancına göre, Hz. Ali şehit edildiğinde güneşe dönerek göğe yükselmiştir. Tunceli bölgesinde Hak-Muhammed-Ali üçlemesi birlikte ifade edilir. Dua edilirken Hak-Muhammed-Ali yardımcın olsun derler. Hızır Orucu gece yarısından itibaren hiç yememek üzere tutulur ve akşam güneş batıp gün kararmaya başlayıncaya kadar devam eder.
Hızır, Aleviler arasında çok özel bir yere sahiptir. Çünkü o, fakirin yanında zalimin karşısındadır. Darda kalanların yanındadır. Ak sakallı, bembeyaz elbiseleriyle Bozatına binip diyar diyar dolaşarak insanları koruyan, kollayan, kurtaran ve hoşgörü ile sevgiyi harmanlayan Pirdir. Bilge, ulu, evliya ve derviş gibi bir değil birden fazla kişiliğiyle insanlara doğru yolu gösteren manevi güçtür.
Buna göre Hızır orucu üç gün (salı-çarşamba-perşembe) tutulduktan sonra, yani perşembeyi cumaya bağlayan gece evin hanımı tarafından genişçe bir tepsi içerisinde dibekte iyice kavrulmuş olan Orta Anadoluda Köme veya Kömme, Doğu Anadoluda ise Kavut olarak ifade edilen lokmanın üstü kapatılarak bir odaya konulur. İnanca göre perşembeyi cumaya bağlayan gece Hızır gelerek Kavuta bir iz veya işaret koyar. Daha sonra Kavut eğer kesilmişse kurban ile birlikte lokma olarak dağıtılır.
Hızır kurbanı, sıradan kurbanlar gibi değildir. Kurban edilecek hayvan en az iki üç ay öncesinden belirlenir. Bu süre içerisinde iyi beslenir. Tuzu, suyu ve yemi eksik edilmez. Kurban önce temizlenir. Kurban kesilirken, kanına kimsenin basmamasına dikkat edilir. Akan kan ya bir çukura akıtılır üst kapanır veya suyla kan yıkanarak, kan izi ortada bırakılmaz. Kesilen kurban etinden bir kısmı pişirilerek ev halkına paylaştırılır. Kalan büyük bir kısmı da kapı komşuya dağıtılır. Kurban kemikleri gelişi güzel çöpe atılmaz. Kurban kemikleri açılan bir çukura özenle yerleştirilerek üstü kapatılır. Bu işlemler bittikten sonra hazır bulunanlar bir birlerine niyaz olurlar.
OKUMA
Hızır Cemi Erkânı:
Hızır Cemi beş ana hizmetle yerine getirilir. Bunlar Pir, Kurbancı, Lokmacı, Süpürgeci, Kapıcı veya Gözcüden ibaretir. Ne var ki günümüz koşularında, Hızır Cemi de dahil, Cem erkânları, On İki hizmetle yapılmaktadır. Hizmetlerin tamamının şart koşulmasında, genç kuşakların durumu anlayıp kavramaları ereği önde tutulmuştur.
Toplum içerisindeki gönül kırgınlıklarının, müşkillerin giderilmesi başlıca görevlerdendir ve Cem erkânının olmazsa olmaz koşullarından biridir. Değilse, çözümü kolay olmayacak derecede sorunlar ortaya çıkar ve insanlar bir takım yanlış ve yanılgılara sürüklenebilir.
Cemlerimizin organizesinde ilgili kişi ve dernek yöneticileri sorumludur. Erkânın yürütülmesinde de en başta Cemi yapacak olan Dede sorumludur. Cem Erkânı başlamadan önce On İki Hizmetin tamamlanıp her hizmet sahibinin kendi görevini tam anlamda yerine getirmesi esastır. Ancak bunlar yapıldıktan sonra Ceme başlanır.
Cem Erkânında Oniki Hizmet:
Pir, Rehber, Zakir, Delilci, Gözcü, Kapıcı, Sakacı, Süpürgeci, Peyik, Tezakâr (İbrikçi), Kurbancı, Lokmacı (Niyazcı).
Cem Erkânına gelen canlar yerlerini aldıktan sonra Rehber, Cem yerine gelir, Pir Divanındaki rehberlik makamına gülbenk vererek yerini alır. Cemaati uyararak Post Dedesinin, Hak-Muhammed-Ali hizmetini yürütmek üzere geldiğini bildirerek, cemaati edep-erkâna davet eder. Pir (Dede), Gözcü ve Peyik eşliğinde Cemevinin eşiğine üç kez Allah-Muhammed-ya Ali diyerek niyaz olduktan sonra Pir Divanı karşısında Dar-ı Mansurda durup Rehberden gülbenk alarak, Pir Divanında oturup Pirlik görevi yapabilmek için, Cem Erenlerinden Hak rızalığı ister. Rızalık almak için cemaate şöyle seslenir:
Hüseyn-i Kerbelanın Pir divanı olan bu ulu ve yüce divanda, Seyid-i Saddet Evlad-ı Resulun yol süregi olan bu makamda, Hak aşkına hizmet etmek maksadıyla aranızdayım. Bizler insanız, insanoğlu beşerdir. Hatası, eksiği, kusuru olur. Varsa kusurumuz, eksiğimiz Şah Şehid-i Kerbela af eylesin. Bu Divan ateşten gömlektir, Hızır aşkına, Hızır Cemi Erkânını yürütmek üzere, Hak-Muhammed-Ali aşkına görev yapmama, razı mısınız?
Rızalık aldıktan sonra postuna geçer. Dede Pir Divanına oturarak cemin açılış gülbengini verip erkânı başlatır.
Cem erkânı üç secdeyle ve üç ana başlıkta ele alınıp işlenir.
Muhabetle işe başlayarak, Cemin işlevi, yol ve erkânın gerekleri, edeb-erkân hakında topluma bilgi sunar. Ardından On iki Hizmet görevlileri, bağlama eşliğinde Düvazdeleri okunarak, Divana çağırılırlar. Hizmet sahipleri gelip Pir huzurunda dar olurlar.
Pir, Cemin yürümesi esnasında o mekânda hazır bulunan tüm canların eşit olduğunu kimsenin kimseden üstünlüğünün sözkonusu olmadığını, sunulan , hizmetlerde her cana eşit muamele edilmesi gerektiğini anlatır. Cemaatten rızalık istenir. Gülbenklerini aldıktan sonra her can üstlenmiş olduğu hizmeti yapmak üzere yerini alır.
Çerağ (Delil) uyandırılarak hizmet bölümü başlar. Çerağ uyandırıldıktan sonra Cem secdeye indirilir. İbrikçi görevi yerine getirilerek Kurban sahipleri kurban erkânı darına alınır ve lokma erkânı yürütülür. Cemin birliğini sağlamak, kişinin inandığı Tanrı ile gönül bağı kurması, hatasından, eksiğinden, yanlışlarından vazgeçip serini pir meydanında ortaya koyarak tövbe edip Hakkın birliğine yönelmesi, toplumun barış ve kardeşlik içerisinde, birlikte yaşamasını sağlamak maksadıyla müşkillerin hal edilip, gönül birliğiyle Cem birlenerek ibadet bölümüne geçilir.
İbadet bölümünde okunan üç düvazde veya deyişle Cem ikinci secdeye iner. Bunu takiben Hızır Cemi olması itibariyle Hızırla ilgili deyiş ve düvazdelerle, Miraçlama ve Tevhidle devam eder. Hz, Hüseyin ve 72 Kerbela şehidinin aşkına saka suyu erkânı yerine getirilir. Kerbela şehitleri anısına Mersiyeler söylendikten sonra Cem üçüncü ve son secdeye indirilir. Böylece Cem Erkânı sona erer.
Kesilip pişirilen kurbanlar, Ceme getirilen Hak Lokmaları düzenli, eşit biçimde paylaştırılır. Pirin destur vermesiyle birlikte Şah yürür. Lokmalar yenildikten sonra sofra duası verilerek, Dede canlara şöyle seslenir:
Gidenin, duranın, sırrı sır edenin, kaygısız, şüphesiz ya Hak, ya Muhammed, ya Ali deyip yastığına baş koyanın demine hü diyelim!
Canların evlerine dönmeleri için destur verildikten sonra, artık cem erkânı sona ermiş olur.
Hızır Orucu Anadoluda bölgelere göre farklı olarak tutulmaktadır. Örneğin Tuncelide yaşamakta olanlar, ocak ayının son haftası oruç tutmaya başlarlar. Ve üç hafta üst üste üç gün (salı-çarşamba-perşembe günleri) tutarlar. Perşembeyi Cumaya bağlayan gece kutsal olarak bilinir. Perşembe günü oruç açıldıktan sonra eğer, Pir gelmiş ise, aynı gün akşamı evde cem tutulur ve dualar edilir.
Hızır orucu; köy köy, aşiret aşiret değişmektedir. Bunun iki ana nedeni/sebebi bulunmaktadır.
Birincisi; inanca göre Hızırın yaşlı olması nedeniyle yorulmaması içindir. Çünkü Hızır köy köy, ev ev dolaşarak küskünleri barıştırıyor. Zorda kalanların yardımına koşuyor.
İkincisi; Anadoluda eskiden dedeler, pirler, rehberler, tüm taliplerini genellikle yürüyerek dolaşmak zorunda kaldıklarından tüm köylere, aşiretlere aynı gün veya hafta (oruç tutulan üç gün) ulaşmaları mümkün olmadığı içindir ki, Hızır Orucu yörelere göre değişmiştir. Çünkü, Hızır hangi köye, hangi eve giderse o köye uğur getirdiğine inanırlar.
Aleviler, kış günü olmasına rağmen Hızır Gölüne giderler. Bozatın ak köpükler arasında gölden çıkacağına inanırlar. Hızır Orucu boyunca Aleviler niyaz ve kurban keserek dua ederler. Cemler tutarlar. Hızır Gölünden getirilen su, evlere, insanlara, hayvanlara serpilerek uğur ve bereket getirmesi için dua ederler.
Anadoluda yaşayan Aleviler, sabah güneşi doğar doğmaz yakındaki taşa veya ağaca Ya Hızır diyerek niyaz ederler. Bunun anlamı, halk inancına göre, Hz. Ali şehit edildiğinde güneşe dönerek göğe yükselmiştir. Tunceli bölgesinde Hak-Muhammed-Ali üçlemesi birlikte ifade edilir. Dua edilirken Hak-Muhammed-Ali yardımcın olsun derler. Hızır Orucu gece yarısından itibaren hiç yememek üzere tutulur ve akşam güneş batıp gün kararmaya başlayıncaya kadar devam eder.
Hızır, Aleviler arasında çok özel bir yere sahiptir. Çünkü o, fakirin yanında zalimin karşısındadır. Darda kalanların yanındadır. Ak sakallı, bembeyaz elbiseleriyle Bozatına binip diyar diyar dolaşarak insanları koruyan, kollayan, kurtaran ve hoşgörü ile sevgiyi harmanlayan Pirdir. Bilge, ulu, evliya ve derviş gibi bir değil birden fazla kişiliğiyle insanlara doğru yolu gösteren manevi güçtür.
Buna göre Hızır orucu üç gün (salı-çarşamba-perşembe) tutulduktan sonra, yani perşembeyi cumaya bağlayan gece evin hanımı tarafından genişçe bir tepsi içerisinde dibekte iyice kavrulmuş olan Orta Anadoluda Köme veya Kömme, Doğu Anadoluda ise Kavut olarak ifade edilen lokmanın üstü kapatılarak bir odaya konulur. İnanca göre perşembeyi cumaya bağlayan gece Hızır gelerek Kavuta bir iz veya işaret koyar. Daha sonra Kavut eğer kesilmişse kurban ile birlikte lokma olarak dağıtılır.
Hızır kurbanı, sıradan kurbanlar gibi değildir. Kurban edilecek hayvan en az iki üç ay öncesinden belirlenir. Bu süre içerisinde iyi beslenir. Tuzu, suyu ve yemi eksik edilmez. Kurban önce temizlenir. Kurban kesilirken, kanına kimsenin basmamasına dikkat edilir. Akan kan ya bir çukura akıtılır üst kapanır veya suyla kan yıkanarak, kan izi ortada bırakılmaz. Kesilen kurban etinden bir kısmı pişirilerek ev halkına paylaştırılır. Kalan büyük bir kısmı da kapı komşuya dağıtılır. Kurban kemikleri gelişi güzel çöpe atılmaz. Kurban kemikleri açılan bir çukura özenle yerleştirilerek üstü kapatılır. Bu işlemler bittikten sonra hazır bulunanlar bir birlerine niyaz olurlar.
OKUMA
Hızır Cemi Erkânı:
Hızır Cemi beş ana hizmetle yerine getirilir. Bunlar Pir, Kurbancı, Lokmacı, Süpürgeci, Kapıcı veya Gözcüden ibaretir. Ne var ki günümüz koşularında, Hızır Cemi de dahil, Cem erkânları, On İki hizmetle yapılmaktadır. Hizmetlerin tamamının şart koşulmasında, genç kuşakların durumu anlayıp kavramaları ereği önde tutulmuştur.
Toplum içerisindeki gönül kırgınlıklarının, müşkillerin giderilmesi başlıca görevlerdendir ve Cem erkânının olmazsa olmaz koşullarından biridir. Değilse, çözümü kolay olmayacak derecede sorunlar ortaya çıkar ve insanlar bir takım yanlış ve yanılgılara sürüklenebilir.
Cemlerimizin organizesinde ilgili kişi ve dernek yöneticileri sorumludur. Erkânın yürütülmesinde de en başta Cemi yapacak olan Dede sorumludur. Cem Erkânı başlamadan önce On İki Hizmetin tamamlanıp her hizmet sahibinin kendi görevini tam anlamda yerine getirmesi esastır. Ancak bunlar yapıldıktan sonra Ceme başlanır.
Cem Erkânında Oniki Hizmet:
Pir, Rehber, Zakir, Delilci, Gözcü, Kapıcı, Sakacı, Süpürgeci, Peyik, Tezakâr (İbrikçi), Kurbancı, Lokmacı (Niyazcı).
Cem Erkânına gelen canlar yerlerini aldıktan sonra Rehber, Cem yerine gelir, Pir Divanındaki rehberlik makamına gülbenk vererek yerini alır. Cemaati uyararak Post Dedesinin, Hak-Muhammed-Ali hizmetini yürütmek üzere geldiğini bildirerek, cemaati edep-erkâna davet eder. Pir (Dede), Gözcü ve Peyik eşliğinde Cemevinin eşiğine üç kez Allah-Muhammed-ya Ali diyerek niyaz olduktan sonra Pir Divanı karşısında Dar-ı Mansurda durup Rehberden gülbenk alarak, Pir Divanında oturup Pirlik görevi yapabilmek için, Cem Erenlerinden Hak rızalığı ister. Rızalık almak için cemaate şöyle seslenir:
Cem Erenleri Canlar!
Hüseyn-i Kerbelanın Pir divanı olan bu ulu ve yüce divanda, Seyid-i Saddet Evlad-ı Resulun yol süregi olan bu makamda, Hak aşkına hizmet etmek maksadıyla aranızdayım. Bizler insanız, insanoğlu beşerdir. Hatası, eksiği, kusuru olur. Varsa kusurumuz, eksiğimiz Şah Şehid-i Kerbela af eylesin. Bu Divan ateşten gömlektir, Hızır aşkına, Hızır Cemi Erkânını yürütmek üzere, Hak-Muhammed-Ali aşkına görev yapmama, razı mısınız?
Rızalık aldıktan sonra postuna geçer. Dede Pir Divanına oturarak cemin açılış gülbengini verip erkânı başlatır.
Cem erkânı üç secdeyle ve üç ana başlıkta ele alınıp işlenir.
Muhabetle işe başlayarak, Cemin işlevi, yol ve erkânın gerekleri, edeb-erkân hakında topluma bilgi sunar. Ardından On iki Hizmet görevlileri, bağlama eşliğinde Düvazdeleri okunarak, Divana çağırılırlar. Hizmet sahipleri gelip Pir huzurunda dar olurlar.
Pir, Cemin yürümesi esnasında o mekânda hazır bulunan tüm canların eşit olduğunu kimsenin kimseden üstünlüğünün sözkonusu olmadığını, sunulan , hizmetlerde her cana eşit muamele edilmesi gerektiğini anlatır. Cemaatten rızalık istenir. Gülbenklerini aldıktan sonra her can üstlenmiş olduğu hizmeti yapmak üzere yerini alır.
Çerağ (Delil) uyandırılarak hizmet bölümü başlar. Çerağ uyandırıldıktan sonra Cem secdeye indirilir. İbrikçi görevi yerine getirilerek Kurban sahipleri kurban erkânı darına alınır ve lokma erkânı yürütülür. Cemin birliğini sağlamak, kişinin inandığı Tanrı ile gönül bağı kurması, hatasından, eksiğinden, yanlışlarından vazgeçip serini pir meydanında ortaya koyarak tövbe edip Hakkın birliğine yönelmesi, toplumun barış ve kardeşlik içerisinde, birlikte yaşamasını sağlamak maksadıyla müşkillerin hal edilip, gönül birliğiyle Cem birlenerek ibadet bölümüne geçilir.
İbadet bölümünde okunan üç düvazde veya deyişle Cem ikinci secdeye iner. Bunu takiben Hızır Cemi olması itibariyle Hızırla ilgili deyiş ve düvazdelerle, Miraçlama ve Tevhidle devam eder. Hz, Hüseyin ve 72 Kerbela şehidinin aşkına saka suyu erkânı yerine getirilir. Kerbela şehitleri anısına Mersiyeler söylendikten sonra Cem üçüncü ve son secdeye indirilir. Böylece Cem Erkânı sona erer.
Kesilip pişirilen kurbanlar, Ceme getirilen Hak Lokmaları düzenli, eşit biçimde paylaştırılır. Pirin destur vermesiyle birlikte Şah yürür. Lokmalar yenildikten sonra sofra duası verilerek, Dede canlara şöyle seslenir:
Gidenin, duranın, sırrı sır edenin, kaygısız, şüphesiz ya Hak, ya Muhammed, ya Ali deyip yastığına baş koyanın demine hü diyelim!
Canların evlerine dönmeleri için destur verildikten sonra, artık cem erkânı sona ermiş olur.