Hizmet Ekonomisi

  • Konuyu açan Konuyu açan dderya
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
HİZMET EKONOMİSİ

Bu konuda çalışan yazarlar tarafından çok sayıda tarif ve tasnif yapılmıştır. Bir hizmetin tarifinde bazen sağlanan fayda esas alınmaktadır. Bazı hizmetler derhal veya kısa sürede bir fayda sağlamaktadır. Bunlara "fast food" lokantaları, sinema, temizlik hizmetleri, benzin istasyonları örnek verilebilir. Bazıları orta dönemli, yahut da yarı dayanıklı hizmet sağlamaktadır. Otomobil tamiratı, vergi danışmanlığı, diş tedavisi bu arada sayılabilir. Diğerleri ise, daha dayanıklı ve daha uzun süreli faydalar sağlar. Finansman hizmetleri, hayat sigortaları, emeklilik düzenlemeleri... bu guruba örnek verilebilir.
Bütün bu faydalar nihai bir tüketim için geçerlidir. Bazen bu kavram ara tüketimler için de kullanılmaktadır. Bütün bu örneklerin de gösterdiği gibi, hizmet sektörleri çok çeşitlilik göstermekte ve tasnifinde zorluklarla karşılaşılmaktadır.
Kuşkusuz, burada ilk önce hizmet sektörlerinin ne anlama geldiği üzerinde durmak gerekir. Robert Inman'ın görüşüne göre, bu sektörün üretimini diğer sektörlerden ayıran en önemli özellik, hizmet sektörleri mallarının maddi olmayan özellikleri, bu hizmetleri depolamadaki güçlük, tüketici ile üretici arasında direkt, ekseriye yüzyüze ortaya çıkan değişimdir. Bu yüzden, iktisatçılar hizmet sektörleriyle ilgili olarak "ticarete uygun olmayan sektör" (non-tradable sector) kavramını kullanmaktadırlar. Örneğin ku aförlük, bu sektörün uluslararası literatür açısından ticari olmayan karakterini gösteren bir örnektir.
Gerçekten, uluslararası ticarette hizmet sektörlerinin payı bu sektörün GSMH'ya yaptığı katkıdan nisbeten daha küçüktür. Ne var ki, hizmet sektörlerindeki uluslararası ticaret, son yıllarda hızla artmaktadır. Ticari faaliyetlere uygun hizmet sektörleri arasında örneğin ulaşım, haberleşme, sigorta, reklamcılık ve yöneticilik sayılabilir. Kaldı ki, fiziki malların ticaretinin uluslararası alanda büyümesiyle ulaşım ve sigorta gibi alanlarda bazı hizmet faaliyetleri ticari bir karakter kazanmaktadır. Bazı yazarlar
tarafından ileri sürüldüğüne göre, hizmet sektörlerindeki uluslararası geçişler, esas itibariyle yatırımla ilgilidir ve çokuluslu şirketler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Diğer yandan, hizmet sektörleri genelde emek-yoğun bir nitelik taşımakta ve toplam maliyetler içinde ücretler önemli bir yer teşkil etmektedir. Özellikle, bunların içinde şahsi hizmetler sayılabilir. Burada da üretici ile tüketici arasında yüz yüze ilişkiler mevcuttur. Aslında hizmet sektörlerinin mekanizasyonunun gelişmesiyle hizmet sektörlerinin büyük bir kısmı şahıs ilişkilerinden uzaklaşmaya başlamıştır. Bunun ilginç bir örneği olarak haberleşme hizmetleri sayılabilir. Bilindiği gibi, teknolojik gelişme, bilginin kaydedilmesi ve nakledilmesini kontrol ile görevli emeği keskin bir şekilde azaltmıştır. Ayrıca, malların üretimindeki teknolojik gelişmeler belirli kategorideki hizmetleri azaltmış ve hatta bertaraf etmiştir.
özellikle, bulaşık ve çamaşır yıkama gibi ev hizmetlerinde bu nitelikte gelişmeler gözlenmiştir.
Bu açıdan hizmet sektörleri bir bütün olarak ele alındığında bu sektörün nisbeten daha emek-yoğun olduğu konusundaki görüşler doğrulanmaktadır.
 
Hizmet Sektörünün Genişlemesi

Uzun dönemli analizler, işgücünün gelişmiş endüstri ülkelerinde tarımdan nasıl keskin bir biçimde hizmet sektörlerine geçtiğinin örnekleriyle doludur. 1900 yılından günümüze işgücünün sektör dağılımıyla ilgili yapılan incelemelerde, asrın başında Japonya'da tarım istihdamının %68, ABD'de %44, Ingiltere'de %19 olduğu tesbit edilmiştir. 1990'da aynı oranlar Japonyada %7, ABD'de %3 ve İngiltere de %2'dir. Bu değişme ile ilgili mukayese edilebilir oranlar Fransa, Almanya ve italya'da 1950 yılına aittir. Bu ülkelerde 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ortalama %32 olan tarım sektörü istihdamı, 1990'Iarda %6'ya düşmüştür. Julius ve Brown bu dönemde imalat sanayiinde bu nitelikte bir değişme tesbit etmemiştir.
ABD'de imalat sanayi istihdamının 1920'lerde tarım istihdamı %30 seviyelerini korurken, %27 ile en yüksek noktasına çıktığını belirlemişlerdir İngiltere'de imalat sanayii istihdamı 1900'Ierde %33 oranında bulunmaktadır ve bu oran 1960'lara kadar aynı seviyesini muhafaza etmiştir Savaş sonrası dönemde bütün bu 6 ülkede imalat sanayii istihdamında dikkati çekici bir düşme gözlenmiştir. Japonya dışındaki bütün bu gelişmiş ülkelerde, savaş, sonrası en yüksek nokta 1990 yılı arasında imalat sanayi istihdamı %10 un üzerinde daralmıştır) 1990 yılında İngiltere'de imalat sanayii istihdamı 1956 seviyesinin aşağı yukarı yarısına düşmüştür. Hatta, Almanya'da dünya standartlarına göre imalat sanayii istihdamı istisnai olarak çok yüksek seviyede olmasına rağmen, 1969 yılında %45 olan bu sektör istihdamı, 1990'da %30 oranına düşmüştür. Böylece hizmet sektörleri, sadece tarımdan ve imalat sanayiinden bu sektöre transfer olanları değil, iş gücündeki net artışlara da istihdam imkanı sağlamıştır.
 
Batı ekonomilerinde hizmet sektörlerinin artan önemini gerçekten inkar etmek mümkün değildir.
Günümüzde, hizmet endüstrileri bir yandan istihdama, diğer yandan GSMH'ya yaptıkları katkılar yoluyla Batı ekonomilerinin hakim bir özelliği haline gelmiştir. Fakat, bu önemi artıran diğer bir unsur ise, imalat sanayiinin gittikçe artan ölçüde hizmet işletmelerin bağlı hale gelişidir. Günümüzde, imalat sanayii şirketlerinin rekabet avantajları, üretilen ürünün özelliklerinden ziyade, üretilen ürünle ilgilihiz metlerde gösterilen başarıya bağlı gözükmektedir. Bunlar arasında, tüketici problemlerinin çözümü, ürün dağıtımının hızı, esneklik, satış sonrası hizmetler ve benzeri hizmet koşullarını sağlama gelmektedir.

Ayrıca, birçok imalat işletmesinde katma değerde rol oynayan faktörler üretimin ve sürecin dizaynında, üretim planlamasında, kontrol, satın alma kalite kontrolu gibi göze çarpmayan saklı faktörlerden doğmaktadır. Bu durum da bizi, başarılı almada tüm işletmelerin hizmet sektörü boyutun daha fazla özen göstermesi gereğine götürmektedir.
 
Günümüzde hizmet endüstrilerine, gelişmenin ekonomik lideri olara bakılmakta, özellikle bu sektörde, ticaret haberleşme, ulaşım, finansman, sağlık hizmetleri, eğitim, kamu hizmetleri, endüstriye teknik yardım gibi dallar üzerinde durulmaktadır. Bu sektörün son 30 yılda 44 milyon yeni iş yarattığı ve işgücüne yeni katılan kadınlara ve azınlıklara yeni iş imkanları yaratmada önemli bir rol oynadığı ve 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan durgunluktan bu ekonomileri kurtardığı ileri sürülmektedir. Küreselleşen dünyamızda bu sektörün değişen rekabet stratejileri ve verimlilik açısından önemle ele alınması gereğince işaret edilmektedir.
Hizmet sektörlerinin ekonomik rolü konusundaki görüşler zaman içinde hızla değişmiştir. Adam Smith ve Karl Marx gibi klasik iktisatçılar hizmet sektörlerini verimli olmayan faaliyetler olarak değerlendirmiş/erdir. Bu sektörde yapılmış araştırmaların yetersizliği nedeniyle sektörü değerlendiren bu görüşler uzun yıllar devam etmiştir.
Bu görüşler 1930'lara kadar devam etmiştir ve genelde Fisher (1939) ve Clark (1951), ekonomik gelişme analizlerini sektörlerin büyüklerine da yandırmışlardır. Gelişmenin ilk döneminde tarım, ekonominin hakim sektörüdür. Gelişme süreciyle birlikte imalat sanayiinin önemi artmaktadır. İleri sürülen görüşlere göre gelişmenin üçüncü döneminde hizmet sektörleri, yani 3. sektör ekonominin hakim sektörü olacaktır. Hizmet sektörleri düşük prodüktivite oranlarına sahip olduğundan hizmet sektör/erinin büyümesiyle, ekonomideki toplam verimlilik düşecektir.
 
Hizmet Sektörü ve Büyüme

Yakın tarihlerde iktisatçılar bu gelişmeyi tekrar tartışmaya başlamışlardır. Hatta, gelişen ülkeler de dahil olarak üzere ülkelerin birçoğunda GSMH'nın %40'la %70 arasındaki kısmı hizmet sektörlerinden sağlanmaktadır. Ülkelerin birçoğunda hizmet sektörü GSMH'ya yaptığı katkı bakımından endüstri sektörünü geçmektedir. ikinci bir görüşe göre, hizmet sektörlerinde "bilgi teknolojisi"yle adeta bir devrim yaşanmakta, bu da tartışmalara yeni boyutlar getirmektedir. Özellikle haberleşme alanında yoğun ölçüde kompütürlerin kullanılması, birçok hizmetlerin ticari bir karakter kazanmasına neden olmaktadır. Böylece, hizmet sektörlerinde ulaşım maliyetleri hızla düşmekte ve hizmet sektörü üretimi daha çok ticari bir karakter kazanmaktadır. Özellikle ABD'nin, hizmetlerle ilgili ticari pazarlıkların Uruguay Turu çerçevesi
içerisinde ele alınması teklifi, hizmet sektörleri ticaretinde çok hızlı bir gelişmeye neden 0lmuştur.
 
Savaş sonrası son elli yılda, hizmet sektörü dünya ekonomisinde çok hızla artan bir rol oynamıştır.
Örneğin, ABD'de toplam yaratılan işlerin %50'sinin altında olan hizmet sektörü oranları, toplam yaratılan işlerin %80'ini oluşturacak bir seviyeye yükselmiştir. Özellikle, bu büyümenin 1/3'ü son on yılda ortaya çıkmıştır. istihdamda dikkati çekici gelişmeler mali hizmetlerde, sağlık alanında, haberleşme, gıda, sigorta, ulaşım, altyapı, has tane, eğlence ve benzeri alanlarda görülmüştür. Esas itibariyle, ulaşım, mal, hizmetler, haberleşme alanlarında teknolojik yapılan, mallar ve yasal çerçeve koklu bir değişim göstermiştir. Bu degışmeler yenı küresel piyasaları ortaya çıkışına neden olduğu gibi, hizmet sektörlerini keskin bir rekabetin içine de itmiştir.
Artan rekabet ve gelişen haberleşme, tüketicinin üretim ve hizmetler beklediği kaliteyi hızla yükseltmiştir. Bu nedenle, yakın tarihlerde hizmet firmaları tüketici tatminine ve hizmetin kalitesine daha fazla ilgi duymak zorunda kalmıştır. Bu gelişme beraberinde verimlilik ve kalitenin artışına, hizmetlerin maliyetinin düşüşüne ve teknolojide hızlı değişmelere nede, olmuştur. Gerçekten, hizmet sektörü işletmeleri üretim süreçlerini daha fazla imalat sanayiine benzer yapılara dönüştürmeye başlamışlardır.
Bun ilaveten imalat sanayi işverenleri iç ve dış tüketiciler için daha fazla satı sonrası hizmetler sağlamaya başlamışlardır. Böylece, tüketiciye yüksek kaliteli mal satmak ve bunu etkin bir hizmetle bütünleştirmek çok önemli b unsur haline gelmiştir.
 
Aslında, teknolojik devrimler ve dünya çapında ekonomilerin yeniden yapılanması, özellikle son yirmibeş yılda ekonomik ve sosyal açıdan Batılının gelişmiş toplumlarında köklü değişmelere neden olmuştur. Bu yapısal değişmeler, özellikle istihdamın ve meslek yapılarının dikkati çekici bir şekilde farklılaşmasına yol açmıştır. Böylece, endüstri-ötesi veya bilgi çağı toplum yapılarında yeni dönüşümlerle karşılaşılmıştır. Bu yeni yapılar, mallardan hizmetlere bir keskin dönüşle, yönetici ve meslek sahibi insanları artışıyla, tarım ve imalat sanayi sektörlerindeki işlerin azalışıyla kendisi ortaya koymuştur.
Özellikle ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere ve Kanada gibi "G-8" diye anılan ülkelerde son yetmiş yılda istihdamın ve mesleki yapıların keskin bir biçimde değiştiği gözlenmektedir.
 
İleri sürüldüğüne göre, endüstri-ötesi dönüşümle ilgili teoriler temelde önemli değişkeni varsaymaktadır:

1- Verimlilik ve büyümenin kaynakları esas itibariyle bilgidir,

2- iktisadi faaliyetler mal üretiminde hizmetlerin dağılımına doğru dönüşecektir. Tarım istihdamının azalmasını imalat sanayiinin daralması takip edecektir: Hizmet sektörlerindeki işlerin artışıyla toplam istihdamın daha büyük bir kısmı hizmet sektöründen sağlanacaktır. Ekonominin hızlı gelişmesiyle istihdam ve üretimde hizmet sektörü egemen bir hale gelecektir Bu yeni ekonomik yapıda -bilgi sahibi mesleklerin önemi hızla artacaktır. Yönetici, teknik ve profesyonel meslekler diğer mesleklere nazaran daha hızlı büyüyecek ve yeni sosyal yapıların özünü oluşturacaktır.
 
Bilgi Toplumu ve Hizmet Sektörü

Aslında G-8 ülkelerinde istihdamın yapısının değerlendirilmesi, bize işgücünün gittikçe artan bir oranda verimliliğinin yükseldiğini göstermektedir. Teknolojik ve örgütsel yenilenmeler kadın ve erkek
olarak işgücünün gittikçe daha fazla ürettiğini, daha yüksek kalitede üretim yaptığını, daha az bir gayretle
ve daha az kaynak kullanarak çalışanların direkt üretimden dolaylı üretime geçtiğini, toprağı dikmeden,
sökmeden ve fabrikada üretmeden yeniliğe, tüketime ve yönetim işlevine yöneldiğini, dar bir iktisadi faaliyetten çeşitli meslekleri kavrayan yeni üretim biçimlerine kaydığını göstermektedir.
 
Gerçekten, istihdam yapısındaki değişme, yani istihdamın tarımdan endüstriye ve sonra da hizmet sektörüne geçişi süreci, üç önemli hatayı da birlikte getirmektedir:
a- Tarımdan sanayiye ve sanayiden hizmetlere geçiş modelinde, faaliyetlerin iç yapısındaki farklılaşma hizmetler kavramı altında gösterilerek homojen bir değişkenlik içinde değerlendirilmektedir,
b- Böyle bir yaklaşım, bilgi teknolojisindeki yeni ve köklü değişmelere yeterli bir önem vermemektedir,
c- Küreselleşen bir ekonomide birbirine bağlı olarak gelişen gelişmiş toplum yapılarındaki kültürel, tarihsel ve müessesevi farklılıkları gözden kaçırmaktadır. Gerçekten, G-8 ülkelerinde istihdamın yapısı incelendiğinde, bilgi toplumlarının da özelliklerini belirleyen aşağıda gösterilen ortak noktalar söz konusudur:

1- Gittikçe daralan bir tarım istihdamı,
2- Sürekli bir biçimde azalan imalat sanayii istihdamı,
3- Üretim ve sosyal hizmetlerin her ikisinde de ortaya çıkan yükselme (özellikle birincisinde işletme hizmetleri, ikincide sağlık hizmetleri),
4- Bir iş yaratma kaynağı olarak hizmet sektörlerinde artan farklılaşma,
5- Yönetimsel, profesyonel ve teknik işlerde hızlı artış, yarı vasıflı büro işleri ve satış işçilerindeki beyaz yakalı çalışanların büyümesi,
6- Önemli ve nisbeten kararlı olarak perakende ticarette bir istihdam yapısının ortaya çıkışı,
7- Meslek yapısının zaman içinde gittikçe yükselmesi,özellikle daha yüksek bir vasıf ve eğitim talep eden mesleklerin payının artışı.
 
Geri
Top