Hüseyin Amca, hayatı boyunca hayalini kurduğu o muhteşem projeye nihayet start vermişti: Köprü yapmak! Ama öyle alelade bir köprü değil, "Çay Köprüsü" adını verdiği, altında oturup çay içilebilecek devasa bir yapı. Hüseyin Amca, emekli olunca kendini bu projeye adamış, mahallenin en deli dolu mühendisi olarak nam salmıştı.
"Çay Köprüsü"nün temeli atılırken, mahalleli şaşkın gözlerle olan biteni izliyordu. Temel için kazılan dev çukurdan bir su borusu fışkırmış, Hüseyin Amca "Demlenmiş suyla temeli atıyoruz, daha ne olsun!" diye sevinç çığlıkları atmıştı. İnşaat malzemeleri arasında çaydanlıklar, demlikler, çay bardakları ve hatta semaverler bile vardı.
Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Köprünün iskeleti yükselirken, Hüseyin Amca'nın biricik yardımcısı, mahallenin en meraklı kedisi Tekir olmuştu. Tekir, inşaat alanında oradan oraya koşuşturuyor, kimi zaman çay bardaklarını deviriyor, kimi zaman da çaydanlıkların içine girip oyun oynuyordu. Hüseyin Amca, Tekir'i "başmühendis" ilan etmişti.
Köprü tamamlandığında, mahalleli ağzı açık kalmıştı. "Çay Köprüsü" gerçekten de görülmeye değerdi. Köprünün ayakları kocaman çaydanlıklar şeklinde yapılmış, üst geçidi ise devasa bir semaverden oluşuyordu. Köprünün altı, rengarenk minderlerle ve küçük çay masalarıyla donatılmıştı. Tabii ki, her yere dağılmış Tekir tüyleri de gözlerden kaçmıyordu.
Açılış günü, mahalleli akın akın "Çay Köprüsü"ne geldi. Hüseyin Amca, kocaman bir semaveri kaynatmış, demli çay kokusu tüm mahalleyi sarmıştı. Herkes köprünün altında oturmuş, çaylarını yudumlayıp sohbet ediyor, kahkahaları gökyüzüne yükseliyordu.
Tam o sırada, köprünün altından bir ses duyuldu: "Miyavvv!" Tekir, bir çay bardağının içine düşmüş, çaresizce kurtarılmayı bekliyordu. Hüseyin Amca, Tekir'i kurtarırken kahkahalar bir anda kesildi.
"Aman Tanrım," dedi mahallelinin en yaşlısı Ayşe Teyze, "Bu köprü gerçekten de çok güzel olmuş, ama çay bardaklarının içine kedi girecek kadar derin olduğunu bilmiyordum!"
Hüseyin Amca, gülerek cevap verdi: "Ayşe Teyze, biz bu köprüyü sadece çay içmek için değil, macera yaşamak için de yaptık!"
O günden sonra, "Çay Köprüsü" mahallenin en gözde mekanı oldu. Herkes orada çayını içerken hem sohbet ediyor, hem de Tekir'in yeni maceralarını merakla bekliyordu. Bazen, Tekir de demliğe girip uyuyakalıyor, bazen de çay bardağında yüzmeye çalışıyordu. Tabii ki, Hüseyin Amca'nın "başmühendisi" Tekir olmadan, Çay Köprüsü düşünülemezdi bile
"Çay Köprüsü"nün temeli atılırken, mahalleli şaşkın gözlerle olan biteni izliyordu. Temel için kazılan dev çukurdan bir su borusu fışkırmış, Hüseyin Amca "Demlenmiş suyla temeli atıyoruz, daha ne olsun!" diye sevinç çığlıkları atmıştı. İnşaat malzemeleri arasında çaydanlıklar, demlikler, çay bardakları ve hatta semaverler bile vardı.
Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Köprünün iskeleti yükselirken, Hüseyin Amca'nın biricik yardımcısı, mahallenin en meraklı kedisi Tekir olmuştu. Tekir, inşaat alanında oradan oraya koşuşturuyor, kimi zaman çay bardaklarını deviriyor, kimi zaman da çaydanlıkların içine girip oyun oynuyordu. Hüseyin Amca, Tekir'i "başmühendis" ilan etmişti.
Köprü tamamlandığında, mahalleli ağzı açık kalmıştı. "Çay Köprüsü" gerçekten de görülmeye değerdi. Köprünün ayakları kocaman çaydanlıklar şeklinde yapılmış, üst geçidi ise devasa bir semaverden oluşuyordu. Köprünün altı, rengarenk minderlerle ve küçük çay masalarıyla donatılmıştı. Tabii ki, her yere dağılmış Tekir tüyleri de gözlerden kaçmıyordu.
Açılış günü, mahalleli akın akın "Çay Köprüsü"ne geldi. Hüseyin Amca, kocaman bir semaveri kaynatmış, demli çay kokusu tüm mahalleyi sarmıştı. Herkes köprünün altında oturmuş, çaylarını yudumlayıp sohbet ediyor, kahkahaları gökyüzüne yükseliyordu.
Tam o sırada, köprünün altından bir ses duyuldu: "Miyavvv!" Tekir, bir çay bardağının içine düşmüş, çaresizce kurtarılmayı bekliyordu. Hüseyin Amca, Tekir'i kurtarırken kahkahalar bir anda kesildi.
"Aman Tanrım," dedi mahallelinin en yaşlısı Ayşe Teyze, "Bu köprü gerçekten de çok güzel olmuş, ama çay bardaklarının içine kedi girecek kadar derin olduğunu bilmiyordum!"
Hüseyin Amca, gülerek cevap verdi: "Ayşe Teyze, biz bu köprüyü sadece çay içmek için değil, macera yaşamak için de yaptık!"
O günden sonra, "Çay Köprüsü" mahallenin en gözde mekanı oldu. Herkes orada çayını içerken hem sohbet ediyor, hem de Tekir'in yeni maceralarını merakla bekliyordu. Bazen, Tekir de demliğe girip uyuyakalıyor, bazen de çay bardağında yüzmeye çalışıyordu. Tabii ki, Hüseyin Amca'nın "başmühendisi" Tekir olmadan, Çay Köprüsü düşünülemezdi bile