Putperestlik, ilk defa Hz. İdris’ten sonra başlamıştır. Hz. İdris, Hz. Şit’in torunlarındandı. Soyu beş nesilde Hz. Şit’e dayanmaktadır. Hz. İdris’in yeryüzünde vefat ettiği bilinmektedir. Kurân-ı Kerîm’de “Biz, O’nu yüksek bir mekâna kaldırdık.” mealindeki âyet-i kerîmeyi tefsir eden müfessirler, Hz. İdris’in göğe çekildiği açıklamasını yapmışlardır.
Hz. İdris, ümmetinden bazı din âlimlerini kendisinden sonra insanları irşad etmeleri ile görevlendirmişti. Hz. İdris tarafından görevlendirilen bu âlimler, peygamberin isteği üzerine Arap yarımadasının çeşitli terlerine dağılmışlar, halka doğru yolu göstermişler ve kendilerini onlara sevdirmişlerdi. Bu âlimler vefat ettiklerinde geride kalanlar buna üzülmüş, anılarını yaşatmak için meydanda onların heykellerini dikmişler, bazı maddeler üzerine âlimlerin sûretini yapıp evlerinin duvarına asmışlardır.
Belli zamanlarda diktikleri heykellerin etrafında toplanıyor, “Vedd”, “Süva”, “Yeğus” ve “Nesr” ismindeki bu âlimlerin öğütlerini aralarında tekrarlıyorlardı. Fakat onlardan sonra gelen nesillerde heykel ve sûretlerin yapılış gayesi unutulmuş, bunlar, Allah’a ibadete araç olmaktan çıkarılıp heykellerin kendisi ibadet edilen birer ilah sayılmaya başlanmıştır. Bu şekle hareket etmekle Allah unutulmuş, yeryüzünde heykellere, yani putlara tapma adeti yerleşmiştir.
Hz. Nuh, insanları Allah’ın birliğine inanmaya davet etmiş ve yalnız O’na ibadet etmeye çağırmıştır. Hz. Nuh’un daveti 950 yıl sürmüş; fakat ona sadece 80 aile iman etmiştir.
Nuh tufanından sonra yeryüzünde yeni bir hayat başlamışsa da putperestlik ölmemiştir. Bazı kavimler, zamanla tevhid inancından uzaklaşmış, Allah’a şirk koşulmaya başlamıştır. Putperestlik yaygınlaşmış, Hz. Nuh’un kavminin puta tapmalarından dolayı yok edildiği gerçeği unutulmuştur.
Hz. İdris, ümmetinden bazı din âlimlerini kendisinden sonra insanları irşad etmeleri ile görevlendirmişti. Hz. İdris tarafından görevlendirilen bu âlimler, peygamberin isteği üzerine Arap yarımadasının çeşitli terlerine dağılmışlar, halka doğru yolu göstermişler ve kendilerini onlara sevdirmişlerdi. Bu âlimler vefat ettiklerinde geride kalanlar buna üzülmüş, anılarını yaşatmak için meydanda onların heykellerini dikmişler, bazı maddeler üzerine âlimlerin sûretini yapıp evlerinin duvarına asmışlardır.
Belli zamanlarda diktikleri heykellerin etrafında toplanıyor, “Vedd”, “Süva”, “Yeğus” ve “Nesr” ismindeki bu âlimlerin öğütlerini aralarında tekrarlıyorlardı. Fakat onlardan sonra gelen nesillerde heykel ve sûretlerin yapılış gayesi unutulmuş, bunlar, Allah’a ibadete araç olmaktan çıkarılıp heykellerin kendisi ibadet edilen birer ilah sayılmaya başlanmıştır. Bu şekle hareket etmekle Allah unutulmuş, yeryüzünde heykellere, yani putlara tapma adeti yerleşmiştir.
Hz. Nuh, insanları Allah’ın birliğine inanmaya davet etmiş ve yalnız O’na ibadet etmeye çağırmıştır. Hz. Nuh’un daveti 950 yıl sürmüş; fakat ona sadece 80 aile iman etmiştir.
Nuh tufanından sonra yeryüzünde yeni bir hayat başlamışsa da putperestlik ölmemiştir. Bazı kavimler, zamanla tevhid inancından uzaklaşmış, Allah’a şirk koşulmaya başlamıştır. Putperestlik yaygınlaşmış, Hz. Nuh’un kavminin puta tapmalarından dolayı yok edildiği gerçeği unutulmuştur.