Arkadaşlar bu konuda illerimize göre yöresel kelimeleri paylaşalım . Katılımlarınızla geniş bir yöresel kelimeler sözlüğümüz olur.
Konya (beyşehir yöresinden):
Böğrülçe : Fasulye
Enteri : Entari
Yimenneri : Ayakkabıları
Terezi : Terazi
Mektep : Okul
Döşşek : Yatak
Musandra : Merdiven boşluğu
Cuk cuk : Sürahi
Gennana : Amca hanımı (gelin ana)
İleğen : Leğen
Ibrık : İbrik
Pates : Patates
Tomata : Domates
Davar iti : Koyun köpeği
Ne uçu : Niçin
Garpız : Karpuz
Teker : Tekerlek
Gocuna : Babaanne
Gocubba : Dede
Sayıt : Saat
Dakka : Dakika
Pontul : Pantolon
Beldenat : Diğren
Gonne : Konya
Tomafil : Otomobil
Otobos : Otobüs
Teyyare : Uçak
Garı : Karı – kadın
İni : Gelinin kayın biraderi
Görümce : Damadın kız kardeşi
Hayır : Sadaka
Pençire : Pencere
Aşevi : Mutfak
Çardak : Salon
Öndam : Balkon
Hanaydam : Teras
Dam ardı : Evin arkası
Suya gatınmak : Banyo yapmak
Angara : Ankara
Gelin gızgil : Dünürgil
Viili : Şaşırmak
İradiyo : Radyo
İlahana : Lahana
Keşir : Havuç
Desdi : Testi
Desdilik : Testi konulan yer
Apdaslık : Banyo yapılan yer
Samannık : Saman koyulan ter
Zıkkım : Zakkum
Ulen : Lan (erkekler için kullanılır)
Leen : Kadının,kocasına hitap şekli
Bakale : Eşlerin birbirine hitap şekli
Bakale sana derin : Eşlerin birbirine hitabı
Gannidere : Kanlıdere mevki
Mezer : Mezar
Ezen : Ezan
Hubba : Hutbe okunan yer
Böcü : Böcek
Gayfe : Kahve
Gavak : Kavak
Dağ armudu : Ahlat
İncir : Yemiş
Goyun : Koyun
Guzu : Kuzu
Geçi : Keçi
Goç : Koç
Şişek : Bir yaşında kuzu
Seyis : Bir yaşında keçi
Düğe : Bir yaşında dişi dana
Dana : Tana
Celep : Öküz adayı tosun
Garim : Gayri
Cebel : Düğünlerde kadınları koruyan bey
Hamırlı ekmek : Mayalı ekmek
Şebit : Yufka ekmek
Mıkla : Soğan yemeği
Musagga : Domates,bulgur vs. yemek
Haşgaş : Haşhaş
Camız : Manda
Dastar : Baş örtüsü
Fes :Bayan takkesi
Zoba : Soba
Muharı : Baca
Yunğ çorap : Yünden yapılmış çorap
Boğaşşalı : Boyun atkısı
Elcek : Eldiven
Oyma : Duvarın oyulmasıyla içine eşya konulan yer
Gümrük : Kulakları kısa olan koyun
Galbır gulak : İri kulaklı koyun
Tızzık : Koş (seğit)= koş
Güççük : Küçük
Böyük : Büyük
Zübüyde : Zübeyde
Habiybe : Habibe
Fadimana : Fatma
Urkuya : Rukiye
İbreem : İbrahim
Değmen : Değirmen
Zini : Sini
Grevet : Kravat
Gillemek : Yuvarlamak
Sumsuk : Yumruk
Toyuk : Tavuk
Gasi : Kayısı
Alma : Elma
Tesbik : Tesbih
Çırpı : Ev sıvama toprağı
Motur : Traktör
Ganel : Kanal
Çencire : Tencere
Gupa : Bardak
Zabah : Sabah
Serpin : Zahre Sandığı
Holus : Gözer (tahıl eleme aleti)
Gardaş : Kardeş
Ağnamak : Anlamak
Harım : Bahçe
Şavk : Işık
Bekitmek : Kapatmak
Geri : (saman çekmeye yarayan kıl çarşaf)
Kepenek : Yünden yapma çoban örtüsü
Urgan : İp,halat
Alettirik : Elektrik
Aporle : Hoparlör
Talebe : Öğrenci
Fenar : Fener
Bucak : Köşe
Göpcük : Köşe
Çalgı süpürge : Kürt çalısından yapılan süpürge
İramazan : Ramazan
İrecep : Recep
Al : Kırmızı
Mavı : Mavi (gök)
Gayfirengi : Kahverengi
Mendiram : Merdiven
Ganat: Merdiven
İplik : Makara
Gillingeç : Makara
Uşak : Çocuk
Seccada : Seccade
Bellemek : Öğrenmek
Buzağı : İnek yavrusu
Bodi : Manda yavrusu
Uşkur : Bel bağlama ipi (şalvar için)
Atlaz : Atlas
Gutni : Gelin şalvarı
Saya : Gelin entarisi
Yüzük : Yüksük
Bilerzik : Bilezik
Gapak guşağı : Gelinin beline takılan süslük
Peşkir : Havlu
Pelit : Palamut
Furuncu : Fırıncı
Yumak : Yıkamak
Akarcık : Ufak su akan yer
Patla : Balta
Bekmez : Pekmez
İreçel : Reçel
Garannık : Karanlık
Göğe bakmak : Gökyüzüne bakmak
Güveyi : Damat
Tefder : Defter
İkitap : Kitap
Asvat : Asfalt
Canavar : Kurt
Dikli : Tilki
Ataş : Ateş
Alav : Alev
Nesnet : Senit
Meleksi : Hamur bezesi
Sufra : Sofra
Musafir : Misafir (konuk)
Yüklük : Yatak koyma yeri
Bancar : Pancar
Yapı : İnşaat yapmak (yapı yapmak gibi)
Fıçı : Varil
Batan tarlası : Avar ekilen yer
Suvacı : Sıvacı
Yuvağaç : Dam yuvağını çeken ağaç
Tokaş : Elbise dövmeye yarayan alet
Asbab : Elbise
Freng gömleği : Yakalı gömlek
Göynek : Atlet yerine iç çamaşırı
Gamçı : Gırbaç
Aşam : Akşam
Öylen : Öğle
Fakıt : Vakit (zaman)
Teelemek : Bakmak,gözetmek
Çente : Çanta
Davar : Koyun sürüsü
Mıh : Çivi
Per : Küçük çivi
Gabara : İri başlı çivi
Cedde : Cadde
Sandelle : Sandalye
Zabahdaşı : Aynı derse çalışan çok arkadaş
Muylu : Manile
Külüng : Balyoz
Kekiş : Çekiç
Bışkı : Testere
Lastık : Lastik
Lambalık : Lamba konulan yer
HAAAY : Çağırma ünlemi
Sümsük : Pısırık
Adana ağızlarınnda özellikle Pozantı Tufanbeyli Feke ağızları yaygın biçimde kullanılmaktadır.
Gece – Ver-geç
Domuz – Donuz
Cahil – Cahal
Kuzu – Guzu
Kölge – Gölge
Otobüs – Otobos
Koyun – Goyun
Gazete – Gazata
Tatlı – Datlı
Zerdali – Zerdeli
Sabah – Zabah
Karpuz – Garpız
Köfte – Köhte
Çamur – Çamır
Kibrit – Girbit
Söz dağarcığı:Adana ağızları geniş bir söz dağarcığına sahiptir.Söz varlığı incelendiğinde eski türkçe ve eskiAnadolu Türkçesi döneminde kullanılan, ancak bugün yazı dilinde kullanılmayan bazı kelimelerin, farklı şekil ve anlamlarda da olsa, Adana ağızlarında kullanılmakta olduğu görülür. Bu kelimelerin bazıları şunlardır.
Bayaktan , Bayahtan : “Az önce, Demin”
Böbü, Böğü: “Zehirli ve büyük örümcek”
Balcan “Patlıcan”
Bider “Tohum”
Banadura “Domates”
Dıhıl “Gir”
Dulda “Sığınılacak kuytu emin yer”
Gındırık “Aralık”
Kele “Ayol”
gosdig = patates
pancar = kara lahana
böğöce= fasulye
merek = tam,ahır
fortig = manda yavrusu
girebi = küçük tırpan
harar = sepet
gıdık = sepetin bi küçüğü
ülüzgar = rüzgar
feşel = yaramaz
fene = çok
fıraktı = çit, tel örgü
yalavu = hızlı süratli (şöför,bisiklet)
sini = büyük tepsi
gocug = kalın mont
gavug = yünlü şapka (bere)
gazel = kuru yaprak
pe = taş duvar
çivit = çamaşır tozu
ilistir = süzgeç
çangal = fasulyenin düzgün büyümesi için dikilen uzun çubuk
yogaya = kalmamış bitmiş
gavsuk = ham fındık kabuğu
çotonak = fındık ağacında 4 ve daha fazla fındığın bir arada olduğu yaprak
kemre = hayvan dışkısı
uska=franbuaz
rimida=mantarın bi çeşiti
mufaga=çiğ yenen mantar
yalozz=yanlız
zigol=mal,tembel
muğ=çivi
Abbaca : Bembeyaz.
Abıca : Abla.
Abuz : Çok salakça, cahilce davrananlar için söylenir.
Afad : Afet. Afallamak : Sersemlemek.
Aflâk : Salak.
Afur : Damın (ahır) bir bölümü.
Mal, davar gibi hayvanların otlarını, samanlarını yediği yer.
Ağdırmak: Aşağı doğru indirmek, eğirmek, enginleştirmek.
Ahababa : Şaşırma ünlemi gibi kullanılır.
Ahtaracak : Tandırda saçın üstünde pişenleri çevirmeye yarayan uzun kıllıca benzer bir alet.
Akıska : Akasya.
Al : Kırmızı renkli, şifon örtü.
Alaca gabı : Evin dış kabısına denir.
Alav : Alev.
Alen : Yavaşla, dur manalarında.
Aleşme : Durma, çabuk ol.
Amel : İsal.
Anadut : Harmanda, ekin yığma ve patozunda kullanılan alet.
Ananmak : Depinmek.
Anavıl : Bahçenin ayrılan bölümlerinden her biri.
Angut : Aptal, cahil.
Angıtmak : Ayırmak.
Anıyım : Kadınlar tarafından kullanılan üzülme ve sevinmeyi ifade eden bir ünlemdir.
Anız : Tarla biçilince kalan sap.
Apık : Ayakkabı
Ark : Su kanalı
Asadmak : Aksatmak. Bir işi geciktirmek.
Atacak : Yay
B
Badal : Merdiven Bağ kütüğü : Bağı oluşturan ağaç kısım.
Bakınacak : Ayna.
Balak : Manda yavrusu.
Baldır bacak : Açık giyinenler için söylenir.
Baldırcan : Patlıcan
Batal : Düzeni bozulmuş, dağınık, harab.
Bayağ : Herkesin yaptığı gibi.
Bayahdan : Deminden.
Bayli : Bari.
Bazlama : Kalınca açılıp, saçta pişirilmiş ev ekmeği
Bedusta : Buğday.
Berial : Beri gel. Beri bah : Bu tarafa bak.
Beri benzer : Bir işi fazla önemsemeden elinin ucuyla yapmak.
Beşlik : Eski giyim üç eteğin üstüne takılan para süsüne denir.
Bıçak : Traktör bıçağı. Tarla sürmeye yarar.
Bıçahlık : Mutvak rafı.
Bıldır : Geçen yıl.
Bınak : İneklerin burnunun üstüne takılan ucu sivri tasma.
Bızağ : İnek yavrusu.
Bızalacı : İnekler için hamileliğini ifade eder.
Bi bişirimlik : Bir pişirmelik. Bi cimcik : Küçücük, ufacık, az.
Bidınnak : Çok az.
Bi hekmet : Çok iyi.
Bi soluk : Hemen.
Biz : Ayakkabı dikmekte kullanılan ucu sivri alet.
Bizal : Sonra.
Bizaleyin : Biraz sonra.
Borana : Yumurta haşlamasının doğranarak üstüne sarımsaklı yoğurt dökülmesiyle oluşan yemektir.
Boruculuk : Çocuk oyunu.
Boz : Beyazımsı renk.
Böğür : Yan taraf.
Bölük pörçük: Parçalanmış, parça parça.
Bukmek : Çevirmek.
Bukturmek : Kısırlaştırmak.
Buvalek : İnek gibi havanları ısıran ve kaçmasını sağlayan bir böcektir.
Buymak : Üşümek.
Bük : Diken ve çalı topluluğu.
Büzüşmek : Küçülmek, çekilmek.
C
Câl : Cahil.
Calp : Kart, koca.
Cavmak : Kaymak, sapmak.
Cazı : Nazlı, nazlanmak.
Cebellenmek : Hiddetlenmek
Cıbır : Fakir, kel.
Cılga : Patika.
Cıncık : Cam.
Cızlak : Mayasız hamurun (içine yumurtada katılır) cıvık şekilde yoğrulup, açılması ve ince bir şekilde tavada pişirilmesiyle oluşur.
Cibelik : Şımarık.
Cicik : Meme.
Cimbi : Üzüm salkımının küçük dalları.
Cimciklemek : Cimdiklemek.
Cirbit : Çapak.
Culuk : Hindi.
Cuvare : Sigara.
Ç
Çağla : Düğünlerde sergilenen bir oyun.
Çalhalamak : Yıkamak.
Çalı cibirgi : Etrafta bulunan çalı, ufak odun, değnek gibi şeyler için kullanılan genel bir tabir.
Çam bardak : İçerisine su konan ve soğuk tutan içi oyuk çam ağacından yapılmış bir suluktur.
Çam yalâğ : Çamın üzerinde bulunan yapışkan madde.
Çantı : Çatı
Çapak : Uyanınca göz kenarlarında oluşan sarılık.
Çarpana : Eski giyimlerde bele dolanan sarık.
Çatal : Orakta (Harmanda) deste taşımak için kullanılan “V” şeklindeki bir harman aletidir.
Çatırtdak : Doğa, yansıma sestir. Değneği çatırtdak kırdı.
Çatma : Çadır.
Çaynık : Demlik
Çeç : Patozda, samanından ayrılmış tahıl yığını.
Çelikçi : Hayvan alıp satan kimse.
Çene : Köşe.
Çenilemek : Olur olmaz her lafa karışanlara söylenir. Köpek gibi Çenilemek. Çenteleşmek : Birisiyle ağız dalaşı yapmak.
Çepel : Eskiden it manasında şimdi beceriksiz.
Çepken : Eski giyim üç eteğin bir parçası, yelek.
Çıhçene : Çok konuşan.
Çıhım : Karşı çıkma, paylama. Tarla bölümleri. Şu çıhımı da çıkarsa bugün kurtuluyok.
Çıhrık : İp yapmak için ip bükülen alettir.
Çıtak : İri güçlü varlıklar için kullanılır. Çıtak inek.
Çiğ : Pişmemiş.
Çiğid : Kaysı, erik çekirdeği.
Çimmek : Yıkanmak.
Çinik : Tahıl ölçme aracıdır.
Çipil : Göl.
Çitin : Çetin.
Çivi : Kozalak.
Çomba : Erkek manda.
Çökelik sündürmesi : Çökeliğin yağda haşlanması.
Çölpe : Beceriksiz.
Çöte : Uzun ucu sivri değneklere denir. Bağ, bahçe işlerinde destek amaçlı kullanılır. Aynı zamanda güçlü kuvvetli anlamına gelir.
Çul :Kilim
Çulluk : Bir çeşit kuş türü.
D
Dangır : Dalye oyunu.
Daldaşşak : Çırıl çıplak.
Dallama : Hakaret nitelikli bir söz.
Dam : Ahır Damisti : Evin üstü, üst tarafı.
Danisga : En iyi âla manasında olan söz yörede hakaret manasına kaymış. Davar : Koyun sürüsü.
Deâl : Değil
Deami : Değil mi?
Deh : Şaşırma ünlemi.
Dene : Tahıl tanesi.
Denek : Üzüm bağlarındaki bağ kütüklerinden her biri.
Denelemek : İnek, tavuk gibi hayvanların yediği tahılı hazmedememesidir. Dırmık : Tarla, bahçede kullanılan düzenlemeyi sağlayan bir alet.
Didiklemek : Çekiştirerek koparıp, parçalamak.
Dirget : Ot toplamakta, harmanda sap toplayıp yaymakta kullanılan harman aleti.
Doluhmak : Dolmak (mecazi anlamda)
Domatis gavurması: Domates haşlaması
Domuşmak : Doluşmak.
Dorutmak : Donuk şekilde, keyifsizce durmak.
Dovah : İnekler için kullanılan bir söz.
Döşşek : Yatak.
Döven : Tahıl ürünlerinin sapını, tanesinden ayırmak için kullanılır. Bugün ki patozun görevini yapan eski bir alet ve hayvan gücüyle yapılırdı.
Duğdu : Balta gibi aletlerin keskin olmayan, bir şeyi döğmeye, ezmeye gibi işe yarayan kısmına denir.
Dünemek : Yatmak. Genelde tavuk gibi dünemek deyimi için de kullanılır.
E
Ebem guşağı : Gök kuşağı.
Ecik : Az bir parça.
Eğdişmek : Karşılıklı laflarla birbirleriyle uğraşmak.
Eleşme : Aleşme bak.
Elevay : Eringeç, isteksiz, beceriksiz.
Elfene : Piknik. Elig : İp bükülen alet.
Ellamki : Allah bilir ki, herhalde.
Eme : Hala. Emme : Amma.
Emmi : Amca.
Enek : Anapara, sermaye, çocuk oyunu.
Erişte : Yöresel kesme makarna.
Ersin : Kesici bir hamur kesme aracı. Hamur bıçağı.
Esik : Düzlük.
Essahmıdiyon : Sahimi söylüyon.
Eşelek : Bir meyvenin yenilip atılan kısmı. Elma eşeleği.
Eşşek gibi adam : Baba yiğit adam.
Evcimen : Evden dışarı çıkmayan, evine bağlı. Şu gelinde çok evcimen.
Evişte : Evvelden
Evişleyin : Evvel zaman.
Evlek : Bir miktar, bir parça topluluk.
F
Fallafaş : Hal ve hareketlerinde cıvı, kendini dağıtmış kişiler için kullanılır.
Foşur : Eskiden tek kırma, tüfek manasında.
Fenikmek : Yorgun, bitkin hale düşmek. Açlıktan feniktim.
Feyilsiz : Doymayan, sürekli isteyen.
Fırtlak : Gırtlak.
Fışkı : Kötü kadınlar için söylenen bir söz. Ama genelde kızgınlık anında söylenen bir sözdür.
G,Ğ
Gabardak : Balon.
Gaçemer : Pratik.
Gadam : Erkek kardeşim.
Gagoz : Kakoz.
Gahrık : Balgam, tükürük.
Gâl : Cevizin kabuğundan ayrılması.
Galıç : Eski orak. Biçmeye yarayan “Ç” şeklinde bir alet.
Gallanuç : Ötürük.
Gamga : Ufak odun parçaları.
Ganara : Boğazi sağlam, çok yiyen.
Gançı eşşek : Kancık, dişi eşşek.
Ganıttırmak : Kaldırmak.
Gap gaçak : Mutfakta bulunan (tabak, kaşık, çatal, kazan, bıçak gibi) eşyaların genel adı.
Garı yemâğ : Düğünde kesilen ineğin karnından yapılan bir et yemeği.
Garıg : Bağ, bahçedeki bölümlere
Gasnah : Çember. Gatıh : Ayran.
Gavırga : Kavurga
Gavız : Ekinin yıkandıktan sonra kalan kabuk kısmıdır.
Gavlık : Balon.
Gaykıllmak : Olduğu yerden başka bir yere kaymak. Hareket etmek.
Gayım : Sağlam.
Gayış : Kemer.
Gaylen : Gayli, gayrı.
Gazayağ : Traktöre takılıp tasla sürmeye yarayan alet.
Geceotun : Gece vakti, geceleyin.
Gedik : Eksik.
Get baba get : Birisine güven kalmadığını ifade eder.
Gırık : Eşşek yavrusu.
Gırıntı : Büsküvi, çerez gibi yiyeceklere verilen genel ad.
Gıymık : Odun ve başka nesnelerin küçük küçük parçası. Odun gıymığı.
Gıynak : Cevizin parçalarına denir.
Gıypıtmak : Geri çekilmek.
Gızan : Köpeklerin çiftleşme zamanındaki haline denir.
Gız bellemek : Bir kızı sevmek, aşık olmak.
Gidişmek : Kaşınmak.
Gilik : Mayalı hamurun, yağlı, yağsız tavanda ya da saçta pişirilmesine denir. Go : Mavimsi, gök rengi, kedi gözü rengine verilen ad.
Go bahla : Kuru fasulye.
Gobel : Küçük erkek çocuk. Anasız babasızlara da bazı hallerde denir.
Gocuk : Mont. Gonah : Bebeklerin kafalarındaki kepeğe denir.
Goruk : Üzümün olgunlaşmamış haline denir.
Goşam : Çok, kuçak. Goşam paşam. Kuçak kuçak.
Goynek : Gecelik, gömlek. Gozer : Halburun daha büyüğüne denir.
Göynümek : Çürümek.
Gunnacı : Eşşek ve kedinin hamile olması haline denir.
Gurk : Anne tavuk.
Güğüm : Bakırdan yapılmış, itbiğin büyük şeklidir.
Güllâp : Menteşe.
Güvezi : Vişne çürüğü rengi.
Güyâ : Damat
H
Hâbe : Heybe, çanta. At ve eşşek sırtına konan ve yük taşımaya yarayan alet.
Hakık : Kolye.
Hakla : Ölçek. Tahıl ölçü birimi ve araçıdır.
Hâla : Tuvalet. Halbır : Eleğin daha seyrek örülmüş şekli, biraz daha büyüğüdür.
Halha : Halka.
Hamır : Hamur.
Harar : Buğday ve arpa gibi tahılların konup saklandığı büyük kıl çullara denir. Hayat : Avlu.
Haydi hi : Haydi çabuk ol.
Hayma : Tarla, bağ, bahçeye yapılmış küçük yapılar.
Hazitmek : Hoşlanmak, hoşuna gitmek, sevmek.
Hedik : Buğdayın kazanda (hedik kazanı denir) su içerisinde kaynatılmasıdır. Helik : Yuvarlak, ufak taş parçasıdır.
Helki : Kova.
Heri : Yahu.
Heşlenmek : Bozulmak, kullanılmaz hale gelmek, kötülenmek.
Heybet : Çirkin, korkunç.
Hisenize : Haydisenize.
Holluk : Tavukların yumurtladığı yer.
Höst : Hayvanlar için, özellikle inekler için kullanılır.
I
Iğıl ığıl : Hızlı hızlı.
Imıl ımıl : Yavaş yavaş.
Irak : Hafif açıklık.
Iramık : Römork.
Irbık : İbrik.
Irgalamak : Sallamak.
Isıcak : Sıcak.
Islak : İyi, güzel.
Işılaklı zân : Parlak, metal tabak.
Ivıl ıvıl : Yavaş yavaş.
İ
İbik : Kenar, uç. Yorganın ibiği.
İdare : Eskiden kullanılan bir lamba.
İğdişmek : Eğdişmek bak.
İlân : Leğen.
İlik : Düğme.
İlistir : Süzgeç.
İskedos : Orta direk.
İşcimen : Eli iş tutan, elinden iş gelen, çalışkan, hamarat.
İşirat : Heybet bak.
İşlik : Yelek.
İşte diyoma : İşte diyorum ya.
İt dirsağ : İt dirseği. Gözde çıkan çıban.
İyecen : Bıtırak türü.
K
Kanatlı : Evin avlusunun dış, büyük kapısı.
Kâse : Bardak.
Kekinmek : Zorlamak.
Kelle : Bir şeyin üst başı. Mısır kellesi, ekin kellesi.
Kendir : Kalın ip.
Kerme : Tezek.
Keskenmek : Vurmaya çalışmak.
Kıl çul : Keçi gibi hayvanların kılından yapılan kilim.
Kırklık : Koyun kırkılmasında kullanılan alet.
Kile : Tahıl ölçmede kullanılan birim.
Kirbikli zân : Bir çeşit tabak.
Kirkit : Eskiden, çul dokumalarında ipleri sıkıştırmaya yarayan alet.
Kirman : Koyun yününden yapmaya yarayan alet.
Komüş : Manda Kop : Koş.
Koşma : İki yuvalama arasının duvara değdiği yer.
Koya : Güya. Kösa : Ateş.
Köskürağ : Köz küreği. Aynı mananda süpürgeyle çöp küreği olarak da kullanılır.
Kötülemek : Zayıflamak, hastalanmak.
Kunde : Günde.
Kürümek : İtelemek, temizlemek. Dam (ahır) kürümek.
Küskü : Bir nevi kaldıraç. Genelde sağlam ağaç küsküler kullanılır.
L
Leylak parası : Ufacık yuvarlak renkli taşlara verilen ad.
Lılagalmak : Kendinden geçmek, bayılmak.
Looğubu : Çok ağır.
Loğtaşı : Ağır taş. Seten taşıdır. Atın bu taşı döndürmesiyle buğday kırılarak yarma haline gelir.
M
Mala : İnşaatta sıvada kullanılan alet.
Malama : Patos tıkandığı zaman altına biriken saman ve dene karışımı.
Mamir : Zorlu, sağlam.
Mayıflanmak : Oyalanmak.
Mayıs : Tezek.
Mayışmak : Çok yemek, sıcak ve zevkten gevşemek.
Mazarat : Yaramaz.
Mazı boyun : Kalın boyun.
Metemali : Yaramaz.
Merzuvan : Merdiven.
Mezmendirek: Mazı boyun.
Mocurtas : Büyük taş.
Motur : Traktör.
N
Nacak : Balta.
Nahıt : Ne vakit.
Nalet : Lanet.
Namıssız : Namussuz.
Naşşa : Nasıl.
Neader : Ne kadar.
Neaptin : Ne yaptın.
Nedi : Neden.
Nefad : Ne vakit.
Nirden : Nereden.
Niyaman : Ne yaman
Nodul : Önderenin küçüğü bak. Eskilerde kullanılır.
Noldun : Ne oldun.
O
Ofâd : O vakit.
Ohla : Oklava. Hamur açmaya yarayan alet.
Okgel : Çocukların oynadığı çizgi oyunu.
Oluk : Çeşmenin önüne taş, beton, ağaç gibi maddelerden yapılan ve suyun birikmesinin sağlandığı bir yapıdır.
Orak : Harman
Ö
Öcbe : Cibelik, şımarık.
Öğürsemek : İneklerin gizanlığı. (bak. gızan)
Öllük : Bir çeşit toprak çeşidir. Kadınlar doğum yapınca ve çocuklar sıcak öllük toprağına yatırılır.
Öndere : Öküzleri koşturmaya yarayan ucu sivri çubuk.
Örme : Sicim, halat.
Ösâd : O saat, hemen.
Örtü : Eşarp
Öteberi : Giyecek, yiyecek, içecek gibi şeyleri kapsar. Öteberi aldım.
Ötürük : İsal.
P
Pala : Minder.
Parsı: Ufak tahta.
Pelver : Salça.
Peşgir : Havlu.
Pısırık : Uyuşuk.
Parsumak : Çörümeye yüz tutmuş, göynümüş bak.
Poyrek : Böbrek.
Pöçük : Koyunun kuyruk kısmı.
Pörçük : Çok, sık.
Pür : Çam yaprağına denir.
R
Ramık : Römork
S ,Ş
Sahu : Çeket.
Saç : Tandırda, üstünde ekmek yapılan araç.
San : Tadı bozuk. Bitkilerin hastalanması.
Sap : Mahsulün biçilmesinden ve hasatından sonra geriye kalan kısım.
Sarma : Yaprak dolması.
Savak : Aklı başında olmayan, salak.
Savmak : Atlatmak, geçirmek. Bu sene çok düğün savdık.
Savsak : Saf yapılı, aptal kişilere denir.
Saymı : Sahi mi.
Seartmek : Koşmak.
Sede : Sadece
Seki : Sedir.
Seklem : Eşşek gibi yük hayvanlarının üzerine çuvalları yüklemek.
Sele : Büyük metal leğen. Ekin selesi.
Seten : Yarma bulgur yapımı için, Lağtaşı etrafında atların koşturulduğu yer. Sıfra : Sofra.
Sinmek : Pusmak.
Similik : Hareketlerinde yavaş, pasif, uyuşuk.
Sivitlemek : Sıyırmak. Meyveyi dalından ayıklamak, sıyırmak. İğde sivitlemek. Sohamires : İstenmedik şeyler için kullanılır. Get sahamires şeytanmısın ne. Soku : Seten
Somsuk : Sıkı yumruk. Somun ekmeği: Fırın Ekmeği.
Sulukluk : Eski evlerde bulunan, banyo yapılan yer.
Sumay : Sima.
Susa : Yol.
Şamşırtmak : Şaşırtmak.
Şaplak : Şamar.
Şartolsun gu : Yemin olsun ki.
Şınavat: Üzümlerin ezilerek suyunun çıkarıldığın, ağaçtan yapılmış alet.
T
Tabak olmak : Aksamak. İnek gibi hayvanların ayaklarındaki hastalık.
Tandır : Köy ekmeğinin yapıldığı yer.
Taşırgamak : Yaralanmak, şişmek. İneklerin ayağının şişmesi.
Tavatır : İyi, ıslak.
Taylamak : Paylamak.
Tehne : Tenha.
Tekne : Ekmek tahtası.
Temek : Dam (ahır) penceresi.
Teslik : Hayvan pisliğinin, tezeğin atıldığı yer.
Tezek : Mal, davar dışkısı.
Tıngırdak : Mal, davarın boynuna takılan zil.
Tırban daşı : Tırpanı keskinleştirmek için kullanılan iyedir.
Tırlamak : Delirmek.
Tısga : Zayıf. Tokaç : Kadınların çamaşır yıkarken kullandıkları, çamaşır düğme aracı.
Toktir: Doktor.
Tonnet : Çocukların tahta ve bilyeden yaparak sürdükleri çocuk oyuncağı. Toplu : Pencere.
Tortullu : Mobilet.
Töllek : Ötürük.
Tumman : Don, pijama.
U
Uçgur : Lastik
Uğullemek : Uyuması için sallamak. Bebek uğullemek.
Uğunmek : Aşırı derecede ağlayarak kendinden geçmek. Bebek uğundu. Uğütmek : Değirmende un veya zavar (hayvan yemi) yaptırma olayına denir. Urba : Elbise, giyecek.
Ürelûn : Geçen gün.
Üflük: Islık.
Üzüm şiresi : Üzümün suyuna denir.
V
Verep : Yama.
Vid vid : Tavuğu yeme çağırma seslenmesidir.
Y
Yağınlı : Vücudun sağ, sol kısımları.
Yan : Yuvalama.
Yavan ekmeğ : Köy, yufka ekmeği.
Yarma : Kırılmış buğday.
Yelikmek : Hızlanmak,yel gibi hızlı koşmak.
Yılbırt yılbırt :
Kesik kesik Yılmık : Tarlanın tırmıklanmasıyla, oluşan zavacıklara denir. Tava bak.
Yiğin : Sık.
Yumak dökmek: Ekmek etmek.
Yumurta böddürmesi: Yumurta kaynatması, haşlanması.
Yuvalama : Evlerin çatı kısmı için kullanılan, kalın ağaç malzemesidir.
Yüklük : Yatak, yorganların katlı bir vaziyette, üst üste dizilmiş vaziyette evin bir köşesinde bulunmasına verilen ad.
Z
Zaan : Tabak.
Zahdi : Zaten.
Zavar : Hayvan yemi. Genelde arpanın değirmende uğudülmesile hazırlanan yemi ifade eder.
İneklere zavar uğuttüm.
Zavzı : Bağ bahçedeki yetişenlere denir.
Zerzelemek : Kilitlemek.
Zevzeklenmek: Gevezelenmek.
Zıbın : Eski giyim, üçetek.
Zırta : Zibidi.
Zırtapoz : Zibidi.
Zırto: Zibidi.
Zor etmek : Zorlamak, işi yokuşa sürmek.
Zoba : Soba.
Zobu : İri, güçlü ve hantal.
Zorunsamak : Erinmek.
Zova : Ekinin tırbanla biçildikten sonraki oluşan bölümlerine denir.
Zöfür : Sahur. Zust : Sus.