Bir zamanlar, uzak diyarlarda, gökkuşağı renklerinde bir köy varmış.
Bu köyde, minicik, meraklı bir tırtıl yaşarmış. Adı da Mırmır'mış.
Mırmır, her gün yeni şeyler öğrenmek için sabırsızlanırmış. 
Bir sabah, Mırmır, köyün en yaşlı ağacının yanına gitmiş.
Ağacın dallarında parıl parıl parlayan elmalar varmış. 
Mırmır, elmalara bakarken birden karnı acıkmış.
Ama elmalara ulaşması o kadar zormuş ki! 
Mırmır, etrafına bakınmış. Birden, yanından geçen bir kelebek görmüş.
Kelebeğin kanatları rengarenkmiş ve dans eder gibi uçuyormuş. Mırmır, kelebeğe seslenmiş: "Merhaba! Kelebek arkadaş, bana elmalara ulaşmamda yardım eder misin?"
Kelebek gülümsemiş.
"Tabii ki, minik tırtıl! Ama önce biraz beklemen gerekecek." demiş. Mırmır şaşırmış. "Neden?" diye sormuş. Kelebek anlatmış: "Sen de benim gibi kanatlara sahip olacaksın. Ama bunun için biraz büyümen lazım." 
Mırmır, kelebeğin ne demek istediğini anlamamış. Ama beklemiş. Günler geçmiş, Mırmır kocaman bir tırtıla dönüşmüş.
Sonra da, kendini bir kozanın içinde bulmuş. 

İlk başta korkmuş. Ama sonra, hatırlamış kelebeğin söylediklerini. 
Kozanın içinde uzun süre beklemiş. Bir gün, koza çatlamaya başlamış. Pat!
İçinden rengarenk kanatlarıyla, tıpkı kelebek gibi, bir kelebek çıkmış!
Mırmır, yani artık kelebek olan Mırmır, heyecanla etrafına bakmış. Artık elmalara ulaşmak çok kolaymış! 
Mırmır, kanatlarını açmış ve uçarak elmalara ulaşmış.
Karnını doyurmuş ve sonra da, köydeki tüm çocuklara, nasıl sabretmeleri ve hayallerinin peşinden gitmeleri gerektiğini anlatmış. 


Onlar da Mırmır'ın hikayesinden çok şey öğrenmişler. 
Ve böylece, tırtıl Mırmır, kelebek olup hayallerine ulaşmış. O günden sonra, köydeki herkes, sabretmeyi ve umut etmeyi hiç unutmamış.
Mırmır kelebek, elmalardan karnını doyurduktan sonra, "Ben şimdi ne yapacağım?" diye düşünmeye başlamış.
Sonuçta, kocaman kanatları vardı ve dünyayı görmek istiyordu!
Hemen havalanmış ve köyünden uzaklaşmaya başlamış. Uçarken birden bire, kocaman bir ağacın dalına çarpmış!
"Ayyy!" diye bağırmış.
Meğer, ağacın dalında uyuyan bir sincap varmış.
Sincap uykusundan uyanıp, "Ne oluyor yahu!?" diye bağırmış. 
Mırmır kelebek, özür dileyerek, "Çok özür dilerim, yanlışlıkla çarptım." demiş. Sincap, Mırmır'a bakmış ve kahkahayı basmış.
"Sen bir kelebek misin? Yoksa uçan bir çiçek mi?" demiş. Mırmır, biraz bozulmuş.
Ama sonra gülmeye başlamış. Onlar gülüşürken, yanlarından sakar bir kirpi geçiyormuş.
Kirpi, yürürken ayağına takılan bir muz kabuğuna basmış ve kayarak düşmüş! 

Kirpi, kendini toparlamaya çalışırken, Mırmır kelebek ona yardım etmek istemiş. Ama o da ne? Mırmır kelebek, kirpiye yardım etmeye çalışırken, kanadı kirpinin dikenlerine takılmış.
Mırmır, "Aaaah!" diye bağırırken, sincap ve kirpi kahkahalara boğulmuş.
Onlar gülmeye devam ederken, Mırmır bir anda kendini yerden kaldırmış. Ama o da ne? Kirpinin dikenleri Mırmır'ın kanadına takılı kalmış. Sanki küçük birer anten gibi duruyordu! 
Mırmır, yeni antenleriyle uçmaya başlamış. Sanki bir radyo gibi, etraftaki tüm sesleri duyabiliyormuş!
O sırada, aşağıdaki bir tavşan ailesinin konuşmalarını duymuş. 

Anne tavşan, "Yavrularım, havuçları yemeden kalkmayın!" diye bağırmış. Mırmır, havuca bayılırmış!
Hemen aşağıya inmiş ve tavşan ailesinden biraz havuç istemiş. Tavşanlar, Mırmır'ın dikenli kanatlarına bakıp çok gülmüşler.
Ama yine de Mırmır'a havuç vermişler.
Mırmır, havuçları yerken, bir anda karnından garip bir ses gelmeye başlamış. "Gurrr, gurrr!"
Meğer, Mırmır'ın karnı yine acıkmış! Ama elma ağaçlarına geri dönmek çok uzaktaymış. O sırada, bir karınca sürüsü görmüş. 

Karıncalar, kocaman bir kurabiye parçası taşıyorlarmış.
Mırmır, karıncalara seslenmiş: "Merhaba! Bana da biraz kurabiye verir misiniz?"
Karıncalar şaşkınlıkla Mırmır'a bakmışlar. Bir kelebek ve kurabiye mi?
Ama sonra, minik de olsa, Mırmır'a bir parça kurabiye vermişler. Mırmır, kurabiyeyi yerken kendini çok mutlu hissetmiş.
Ama birden, karıncaların telaşla bir yere gittiklerini görmüş. Mırmır, merakla peşlerinden gitmiş.
Meğer, karıncalar büyük bir su birikintisine gelmişler.
Su çok büyük olduğu için, karıncalar karşıya geçemiyorlarmış. Mırmır, hemen "Ben size yardım edebilirim!" demiş. Mırmır, kanatlarını kullanarak, karıncaları tek tek karşıya taşımış.
Karıncalar, Mırmır'a çok teşekkür etmişler. 
Mırmır kelebek, yorulduğunu hissetmiş. Güneş batmaya başlamış.
Mırmır, kendini yine kocaman ağacın dalında, sincabın yanına uyumaya bırakmış.
O gün çok şey yaşamış, çok gülmüş ve çok arkadaş edinmiş. Mırmır kelebek, her macera yeni bir gülüş demekmiş, bunu anlamış. Ve yarına daha da heyecanla uyanmak için sabırsızlanmış
Mırmır, sincabın yanında mışıl mışıl uyurken, rüyasında kendini kocaman bir pizza dilimi olarak görmüş!
Sabah uyandığında, karnı yine zil çalıyormuş.
Sincap da uyanmış ve Mırmır'a, "Hadi kahvaltıya!" demiş. Ama kahvaltı nerede? 
Sincap, Mırmır'ı gizli bir yere götürmüş. Meğer, orası kocaman bir mantar tarlasıymış!

Mantarlar, her renk ve her boyutta! Mırmır gözlerine inanamamış. Sincap, Mırmır'a en sevdiği mantarı uzatmış: Kırmızı puantiyeli bir mantar.
Mırmır, mantarı ısırmış. Ama bir de ne görsün! Mantar, aniden ciyaklamaya başlamış!
Meğer, mantarın içinde minik bir fare yaşıyormuş! 
Fare, "Beni yiyecek misin?" diye ağlamaya başlamış.
Mırmır, "Asla! Ben seni sadece çok merak ettim!" demiş. Fare, Mırmır'ın kanatlarına bakmış ve "Sen de bir çiçek gibi uçuyorsun!" demiş. Mırmır gülmüş ve "Ben bir kelebeğim!" demiş.
Fare, mantarın içinden çıkıp Mırmır'ın kanadına binmiş.
Mırmır ve Fare, maceralarına birlikte devam etmeye karar vermişler.
Beraber uçarken, aşağıda bir grup kurbağa görmüşler.

Kurbağalar, göl kenarında şarkı söylüyorlarmış.
Ama bir kurbağa, çok mutsuz görünüyormuş.
Mırmır, aşağı inip kurbağaya ne olduğunu sormuş. Kurbağa, "Ben şarkı söylemeyi bilmiyorum! Başka kurbağalar gibi güzel sesim yok!" demiş. 
Mırmır, kurbağayı teselli etmek istemiş. Ama o da ne? Mırmır konuşmaya başlayınca, sesi aniden değişmiş! Sanki bir ördek gibi "Vak vak!" diye konuşuyormuş!
Fare, Mırmır'ın sesine çok gülmüş. Mırmır da kendi kendine gülmüş. Sonra Mırmır, kurbağaya demiş ki: "Önemli olan, sesinin nasıl olduğu değil, kalbinden gelerek şarkı söylemendir!" Kurbağa, Mırmır'ın sözlerinden cesaret almış. Derin bir nefes alıp şarkı söylemeye başlamış. Ve inanılmaz bir şey olmuş! Kurbağanın sesi, en güzel şarkı gibi gelmiş. 
Bütün kurbağalar, Mırmır ve Fare'ye alkış tutmuşlar.
Mırmır, kendini çok mutlu hissetmiş. Ama bir de ne görsün! Fare, Mırmır'ın kanadından kayıp göle düşmüş!
Mırmır hemen suya dalıp, Fare'yi kurtarmış. Fare, sudan çıkınca, titremeye başlamış.
Mırmır, "Hadi seni ısıtalım!" demiş. Mırmır, kanatlarıyla Fare'yi sarmış. 

Mırmır ve Fare, birlikte yolculuklarına devam ederken, bir de ne görsünler? Kocaman bir balon!
Balon, Mırmır ve Fare'yi yanına çekmiş ve ikisini de içine almış. Mırmır ve Fare, balonla gökyüzüne yükselmişler! 
Yukarıda, bulutların üzerinde dans etmişler! 
O kadar çok eğlenmişler ki, kahkahaları bütün gökyüzünü sarmış. 
Sonunda, balon onları Mırmır'ın köyüne geri getirmiş. Mırmır, köydeki tüm arkadaşlarına maceralarını anlatmış. Köydeki herkes, Mırmır'ın ne kadar cesur ve iyi kalpli olduğunu anlamış.
Mırmır, artık evine dönmenin zamanı geldiğini anlamış. Fare'ye sarılmış ve veda etmiş. 
Mırmır kelebek, bir zamanlar tırtılken hayallerinin peşinden koşmuş, sabretmiş, dönüşmüş ve dünyayı keşfetmiş. Birçok arkadaş edinmiş, birçok macera yaşamış ve en önemlisi, hiç pes etmemiş! O günden sonra, Mırmır, artık sadece kendisi için değil, herkes için bir umut sembolü olmuş.
Herkes, Mırmır gibi cesur, iyi kalpli ve macera dolu olmaya karar vermiş. Ve Mırmır kelebek, kocaman gülümsemesiyle, her zaman onların kalbinde yaşamış. 
Ve Mırmır Kelebek'in maceraları sonsuza dek burada bitmiş!





Bir sabah, Mırmır, köyün en yaşlı ağacının yanına gitmiş.





Mırmır, etrafına bakınmış. Birden, yanından geçen bir kelebek görmüş.

Kelebek gülümsemiş.


Mırmır, kelebeğin ne demek istediğini anlamamış. Ama beklemiş. Günler geçmiş, Mırmır kocaman bir tırtıla dönüşmüş.





Kozanın içinde uzun süre beklemiş. Bir gün, koza çatlamaya başlamış. Pat!



Mırmır, kanatlarını açmış ve uçarak elmalara ulaşmış.







Ve böylece, tırtıl Mırmır, kelebek olup hayallerine ulaşmış. O günden sonra, köydeki herkes, sabretmeyi ve umut etmeyi hiç unutmamış.

Mırmır kelebek, elmalardan karnını doyurduktan sonra, "Ben şimdi ne yapacağım?" diye düşünmeye başlamış.






Mırmır kelebek, özür dileyerek, "Çok özür dilerim, yanlışlıkla çarptım." demiş. Sincap, Mırmır'a bakmış ve kahkahayı basmış.





Kirpi, kendini toparlamaya çalışırken, Mırmır kelebek ona yardım etmek istemiş. Ama o da ne? Mırmır kelebek, kirpiye yardım etmeye çalışırken, kanadı kirpinin dikenlerine takılmış.



Mırmır, yeni antenleriyle uçmaya başlamış. Sanki bir radyo gibi, etraftaki tüm sesleri duyabiliyormuş!






Mırmır, havuçları yerken, bir anda karnından garip bir ses gelmeye başlamış. "Gurrr, gurrr!"





Karıncalar şaşkınlıkla Mırmır'a bakmışlar. Bir kelebek ve kurabiye mi?


Meğer, karıncalar büyük bir su birikintisine gelmişler.



Mırmır kelebek, yorulduğunu hissetmiş. Güneş batmaya başlamış.


Mırmır, sincabın yanında mışıl mışıl uyurken, rüyasında kendini kocaman bir pizza dilimi olarak görmüş!




Sincap, Mırmır'ı gizli bir yere götürmüş. Meğer, orası kocaman bir mantar tarlasıymış!






Fare, "Beni yiyecek misin?" diye ağlamaya başlamış.



Beraber uçarken, aşağıda bir grup kurbağa görmüşler.






Mırmır, kurbağayı teselli etmek istemiş. Ama o da ne? Mırmır konuşmaya başlayınca, sesi aniden değişmiş! Sanki bir ördek gibi "Vak vak!" diye konuşuyormuş!



Bütün kurbağalar, Mırmır ve Fare'ye alkış tutmuşlar.





Mırmır ve Fare, birlikte yolculuklarına devam ederken, bir de ne görsünler? Kocaman bir balon!






Sonunda, balon onları Mırmır'ın köyüne geri getirmiş. Mırmır, köydeki tüm arkadaşlarına maceralarını anlatmış. Köydeki herkes, Mırmır'ın ne kadar cesur ve iyi kalpli olduğunu anlamış.


Mırmır kelebek, bir zamanlar tırtılken hayallerinin peşinden koşmuş, sabretmiş, dönüşmüş ve dünyayı keşfetmiş. Birçok arkadaş edinmiş, birçok macera yaşamış ve en önemlisi, hiç pes etmemiş! O günden sonra, Mırmır, artık sadece kendisi için değil, herkes için bir umut sembolü olmuş.


Ve Mırmır Kelebek'in maceraları sonsuza dek burada bitmiş!


