Artık mektuplara insan eli değmiyor. İnsan sesi yok "Nasılsın"larda, insan dokunuşu yok "Selamlar"da. İçine her türlü dosya giriyor, ama insan girmiyor zarfların. Mazruf, insan kokmuyor. Harflerin üstüne gözyaşı damlamıyor,
zarflar tükürükle yapıştırılmıyor.
Artık muhabbetlere insan eli değmiyor. Uzaktan endişe ediliyor sıkıntılara, hastalıklara mesafelice "geçmiş olsun" deniliyor.
Sevinçlere karşı balkondan seviniliyor. Samimiyetler soğuk, soğukluklar buz gibi oluyor artık. Gülümseme yüzeyden, acılar kasılan derilerden derine gitmiyor.
Artık yardımlara insan eli değmiyor. Paralar hesaplara EFT ile geçiyor. SMS
ile yollanıyor kuruşlar. Başlar sanal yolla okşanıyor, sırtlar e-posta ile sıvazlanıyor.
Artık cinayetlere insan eli değmiyor. Uzaktan patlatılıyor bombalar. "Düşman" aman diyemiyor, merhamet dileyemiyor namlunun ucundaki. Füzeler hedefini kendi bulup vuruyor, kendine hedef bulamıyor cesaret.
İnsan eli değmiyor artık ticarete. Satıcı müşteriyi, müşteri tezgâhtarı görmüyor. Raflar birer grafik. Domates dokunulmadan seçiliyor, parfüm koklamadan alınıyor. "Annene sor, değilse değiştiririz" demiyor kasadaki amca. Sakız ve şeker alınacak para üstü vermiyorlar. Üstelik bir de 18 yaşından büyük olmanı bekliyorlar.
Bilgiye insan eli değmiyor. Yazıp arattırıyorsun istediğin kelimeyi. Kütüphaneye dalıp, kitapların arasına gömülmüyorsun. Yazmak için tükenmez kalem aramıyorsun. Önce kopyalıyorsun, sonra yapıştırıyor. Yerinden bile kalkmıyorsun. Bir anda öğrenip, bir anda unutuveriyorsun.
Sevgiye insan eli değmiyor. Gülümseyen yüzleri de, asık suratları da işaretler anlatmaya yetiyor. Gözlerdeki parıltıyı ve kaygıyı iletmiyor telefon hatları. Titreyen elleri ulaştırmıyor klavye tuşları. Monitöre bakan gözler, göz göze gelemiyor.
Sıkıca kucaklaşıp vedalaşamıyor dostlar, arkasından su dökülemiyor gidenlerin. İnsan kokmuyor en derin sevgi mesajları, insan ısısı hissedilmiyor kalp kırıklıklarının göğüs boşluğunda meydana getirdiği hasarda.
Artık insan eli değmiyor, insan eline. Tuşlarda ya da havada kalıyor:
Yazmak, durmadan yazmak ve sallamak için: Kaybolan dostlukların arkasından
zarflar tükürükle yapıştırılmıyor.
Artık muhabbetlere insan eli değmiyor. Uzaktan endişe ediliyor sıkıntılara, hastalıklara mesafelice "geçmiş olsun" deniliyor.
Sevinçlere karşı balkondan seviniliyor. Samimiyetler soğuk, soğukluklar buz gibi oluyor artık. Gülümseme yüzeyden, acılar kasılan derilerden derine gitmiyor.
Artık yardımlara insan eli değmiyor. Paralar hesaplara EFT ile geçiyor. SMS
ile yollanıyor kuruşlar. Başlar sanal yolla okşanıyor, sırtlar e-posta ile sıvazlanıyor.
Artık cinayetlere insan eli değmiyor. Uzaktan patlatılıyor bombalar. "Düşman" aman diyemiyor, merhamet dileyemiyor namlunun ucundaki. Füzeler hedefini kendi bulup vuruyor, kendine hedef bulamıyor cesaret.
İnsan eli değmiyor artık ticarete. Satıcı müşteriyi, müşteri tezgâhtarı görmüyor. Raflar birer grafik. Domates dokunulmadan seçiliyor, parfüm koklamadan alınıyor. "Annene sor, değilse değiştiririz" demiyor kasadaki amca. Sakız ve şeker alınacak para üstü vermiyorlar. Üstelik bir de 18 yaşından büyük olmanı bekliyorlar.
Bilgiye insan eli değmiyor. Yazıp arattırıyorsun istediğin kelimeyi. Kütüphaneye dalıp, kitapların arasına gömülmüyorsun. Yazmak için tükenmez kalem aramıyorsun. Önce kopyalıyorsun, sonra yapıştırıyor. Yerinden bile kalkmıyorsun. Bir anda öğrenip, bir anda unutuveriyorsun.
Sevgiye insan eli değmiyor. Gülümseyen yüzleri de, asık suratları da işaretler anlatmaya yetiyor. Gözlerdeki parıltıyı ve kaygıyı iletmiyor telefon hatları. Titreyen elleri ulaştırmıyor klavye tuşları. Monitöre bakan gözler, göz göze gelemiyor.
Sıkıca kucaklaşıp vedalaşamıyor dostlar, arkasından su dökülemiyor gidenlerin. İnsan kokmuyor en derin sevgi mesajları, insan ısısı hissedilmiyor kalp kırıklıklarının göğüs boşluğunda meydana getirdiği hasarda.
Artık insan eli değmiyor, insan eline. Tuşlarda ya da havada kalıyor:
Yazmak, durmadan yazmak ve sallamak için: Kaybolan dostlukların arkasından