Unutmayın, hayatta birçok zaman olur ki, hiçbir şey söylememek yapabileceğiniz en iyi şeydir. İşte bir toplantıda asla söylememeniz gereken cümleler.
Eğer size üç kat fazla maaş verecek bir işveren sizi hemen yanında görmek istemiyorsa, toplantıyı bitmeden terk etmeniz aptallık demektir. Toplantıların en önemli kurallarından biri, sürprize pek yer olmamasıdır. Aniden iptal etmeler, erken terk etmeler hiç ama hiç hoş karşılanmaz. Eğer gerçekten sizin için hayati bir durum söz konusuysa bunu akıllıca yapmalısınız. Mesela, oldukça dertli bir şekilde bir süre Blackberry’nize bakın ve derin bir iç geçirerek hızlı adımlarla odanın dışına doğru yönelin. Bu toplantı masasında oturan diğer kişilerin birbirlerine bakarak “Gerçekten önemli bir şey olmalı” şeklinde tepki vermesine neden olur. Tabii, bu oyunu sonrasında da devam ettirmeli siniz ve geride bıraktığınız insanlara ufak da olsa bir açıklama yapmalısınız. Açıklama sonrasında da ilgili görünmelisiniz: “Ne kaçırdım?”
Toplantıların daha sıcak ve samimi bir havada geçmesini herkes ister. Bu yüzden özellikle toplantı başlamadan önce havadan sudan, özel hayatınızdan konuşarak ortamı yumuşatmak mantıklı… Ancak kantarın topuzunu kaçırmamanız gerekiyor. Bir gece önce ne kadar çılgın bir gece geçirdiğinizi, damarlarınızda şu anda kan ile alkol arasında müthiş bir iktidar savaşı yaşandığını az sonra iş konuşacağınız insanlara anlatmanıza hiç gerek yok. Eğlenceli, ‘kafa’ bir tip gibi görünmek, “Siz böyle ciddi bir iş adamı gibi durduğuma bakmayın, bende aslında daha ne numaralar var” demek istiyorsunuz, biliyorum ama inanın toplantı öncesi sohbetleri bunun yeri değil. Geçtiğimiz yıl, adamın biri toplantıdan önce arkadaşıyla girdiği iddiayı kaybettiği için bikiniyle resim çektirmek zorunda kaldığından bahsetmişti. Şu anda o adamın hangi şirketten olduğunu bile hatırlamıyorum. Benim için artık o bikinili adam. İş dünyasında kariyerine önem veren biri için çok da iyi bir takma isim değil, takdir edersiniz ki. Peki, ‘sarhoş adam’ da o derece kötü değil mi? Evet, kabul, belki o derece değil ama yine de çok kötü.
Bana göre, kariyerinizin geleceği açısından en çok dikkat etmeniz gereken madde bu. Bu cümlenin devamında genelde aynı şeyler söylenir. “Çünkü çalışma ortamım kötü, iş verdiğim insanlar beni hayal kırıklığına uğrattı, çünkü rakiplerimizin bize karşı avantajı var, vs...” Bir toplantıda en çok öldürülmek istenen kişi, toplantının esas amacını boş verip kendi hatalarına kılıf bulmaya çalışandır. Böyle bir durumda yapmanız gereken ayakta durup sorumluluğu kibar bir şekilde üstlenmek ve düşünceli bir ifade takınmak. Devamında mutlaka biri sırtınıza vuracak ve “O kadar kafana takma, herkes hata yapar” diyecektir. Ancak bu aşamayı geçtikten sonra kendinizi mantıklı bir şekilde savunmaya hakkınız vardır. Ondan evvel bunu yapmanız size iticilikten başka bir şey kazandırmaz.
Uyanın artık, kendinize gelin. Hiçbir toplantıda ırkçı, cinsiyetçi ve dinci açıklama ya da şakalar yapmamalısınız. Hatta bu özellikleri taşımasa da, sulu esprilerin hiçbirinin toplantılarda yeri yok. Amacınız ortamı yumuşatmak olabilir ancak bunu yapmanın da bir adabı var. Pazartesi sabahları iş arkadaşlarınızla hafta sonu kimi yatağa attığınız konusunda sohbet edenlerdenseniz, bu alışkanlığınızdan vazgeçmenizde de fayda var. Bu durum hem kariyeriniz hem de aşk hayatınız için tatsız sonuçlar doğurabilir.
Açık sözlü olmak her zaman doğru tercih değildir. Arkadaşımın babası bundan üç-dört sene önce bir bütçe toplantısına başkan yardımcısı olarak girip saçma bir danışman pozisyonuyla çıktığını anlatmıştı. Sebebi de, başkana hedeflenen rakamlara ulaşmanın imkânsız olduğunu söylemesiymiş. Başkanın tavrıysa net olmuş: “O zaman bunu yapabilecek birini bulayım.” Toplantıların üç altın kuralı vardır. (1) Bütün varsayımlar sorgusuz sualsiz kabul edilir. (2) Çok belirleyici ve kötümser konuşmalar asla hoş karşılanmaz. (3) Söylediğiniz her kelime, sizin o odada aslında kimin söz sahibi olduğunu bildiğinizin bir göstergesi olmalıdır. Bu yüzden, eğer işyerinizle ilgili negatif düşünceleriniz varsa, bunu ya özel görüşme talep ederek en yetkili kişiyle bire bir konuşun ya da sonsuza dek susun. Gerçek düşüncelerinizi illa herkesle paylaşmak istiyorsanız, bunu yapmak için o firmadan ayrılacağınız güne kadar sabredin. Ondan sonra da bırakın birbirlerini yesinler.
Unutmayın ki günlük hayatınızda nasıl konuşuyor olursanız olun, toplantıya girmeden önce bazı şalterlerinizi indirip odaya o şekilde girmelisiniz. Toplantılarda her söyleneni desteklemeniz beklenemez. Hatta bazı yorumlar size çok saçma bile gelebilir. Her konuda fikrinizi söyleme hakkınız tabii ki var, ancak bunu doğru şekilde yapmalısınız. Aptal bir adamın saçma fikirlerini sakince dinledikten sonra: “Benim bu konuda size katılmadığım noktalar var” gibi havalı bir girişle fikrinizi beyan edebilirsiniz. Biliyorum, onun yerine “ya sen ne kadar kafasız bir adamsın” demek çok daha eğlenceli, ancak bunu özel hayatınıza saklamak zorundasınız.
Hangi sektörde olursanız olun, mutlaka çalıştığınız şirketin bir ezeli rakibi vardır ve herhalde siz patronunuzun olduğu bir ortamda rakibinizi övecek kadar aptal değilsinizdir.Bırakın övmeyi, kendinizi rakibinizle kıyaslayan konulara girmeniz bile gereksiz. Çünkü bu durumda da bir şeyler ima ettiğiniz düşünülür. Zaten patronunuz bu kıyaslamayı kafasında sürekli yapıyor, bunları bir de sizden dinlemeye hiç ihtiyacı yok.
İşte toplantıda söylememeniz gereken son cümle. Zaten herkes bunu ruhunun derinliklerinde biliyor. Siz gereksiz yere seslendirmeseniz de olur. Şalteri indirin ve toplantının bitmesini bekleyin.
Söylemeyin 1
“Benim artık çıkmam lazım.”Eğer size üç kat fazla maaş verecek bir işveren sizi hemen yanında görmek istemiyorsa, toplantıyı bitmeden terk etmeniz aptallık demektir. Toplantıların en önemli kurallarından biri, sürprize pek yer olmamasıdır. Aniden iptal etmeler, erken terk etmeler hiç ama hiç hoş karşılanmaz. Eğer gerçekten sizin için hayati bir durum söz konusuysa bunu akıllıca yapmalısınız. Mesela, oldukça dertli bir şekilde bir süre Blackberry’nize bakın ve derin bir iç geçirerek hızlı adımlarla odanın dışına doğru yönelin. Bu toplantı masasında oturan diğer kişilerin birbirlerine bakarak “Gerçekten önemli bir şey olmalı” şeklinde tepki vermesine neden olur. Tabii, bu oyunu sonrasında da devam ettirmeli siniz ve geride bıraktığınız insanlara ufak da olsa bir açıklama yapmalısınız. Açıklama sonrasında da ilgili görünmelisiniz: “Ne kaçırdım?”
Söylemeyin 2
“Dün gece o kadar içmişim ki...”Toplantıların daha sıcak ve samimi bir havada geçmesini herkes ister. Bu yüzden özellikle toplantı başlamadan önce havadan sudan, özel hayatınızdan konuşarak ortamı yumuşatmak mantıklı… Ancak kantarın topuzunu kaçırmamanız gerekiyor. Bir gece önce ne kadar çılgın bir gece geçirdiğinizi, damarlarınızda şu anda kan ile alkol arasında müthiş bir iktidar savaşı yaşandığını az sonra iş konuşacağınız insanlara anlatmanıza hiç gerek yok. Eğlenceli, ‘kafa’ bir tip gibi görünmek, “Siz böyle ciddi bir iş adamı gibi durduğuma bakmayın, bende aslında daha ne numaralar var” demek istiyorsunuz, biliyorum ama inanın toplantı öncesi sohbetleri bunun yeri değil. Geçtiğimiz yıl, adamın biri toplantıdan önce arkadaşıyla girdiği iddiayı kaybettiği için bikiniyle resim çektirmek zorunda kaldığından bahsetmişti. Şu anda o adamın hangi şirketten olduğunu bile hatırlamıyorum. Benim için artık o bikinili adam. İş dünyasında kariyerine önem veren biri için çok da iyi bir takma isim değil, takdir edersiniz ki. Peki, ‘sarhoş adam’ da o derece kötü değil mi? Evet, kabul, belki o derece değil ama yine de çok kötü.
Söylemeyin 3
“Benim hatam değil.”Bana göre, kariyerinizin geleceği açısından en çok dikkat etmeniz gereken madde bu. Bu cümlenin devamında genelde aynı şeyler söylenir. “Çünkü çalışma ortamım kötü, iş verdiğim insanlar beni hayal kırıklığına uğrattı, çünkü rakiplerimizin bize karşı avantajı var, vs...” Bir toplantıda en çok öldürülmek istenen kişi, toplantının esas amacını boş verip kendi hatalarına kılıf bulmaya çalışandır. Böyle bir durumda yapmanız gereken ayakta durup sorumluluğu kibar bir şekilde üstlenmek ve düşünceli bir ifade takınmak. Devamında mutlaka biri sırtınıza vuracak ve “O kadar kafana takma, herkes hata yapar” diyecektir. Ancak bu aşamayı geçtikten sonra kendinizi mantıklı bir şekilde savunmaya hakkınız vardır. Ondan evvel bunu yapmanız size iticilikten başka bir şey kazandırmaz.
Söylemeyin 4
“Size bir sarışın fıkrası anlatayım mı?”Uyanın artık, kendinize gelin. Hiçbir toplantıda ırkçı, cinsiyetçi ve dinci açıklama ya da şakalar yapmamalısınız. Hatta bu özellikleri taşımasa da, sulu esprilerin hiçbirinin toplantılarda yeri yok. Amacınız ortamı yumuşatmak olabilir ancak bunu yapmanın da bir adabı var. Pazartesi sabahları iş arkadaşlarınızla hafta sonu kimi yatağa attığınız konusunda sohbet edenlerdenseniz, bu alışkanlığınızdan vazgeçmenizde de fayda var. Bu durum hem kariyeriniz hem de aşk hayatınız için tatsız sonuçlar doğurabilir.
Söylemeyin 5
“Bunu başarmam mümkün değil.”Açık sözlü olmak her zaman doğru tercih değildir. Arkadaşımın babası bundan üç-dört sene önce bir bütçe toplantısına başkan yardımcısı olarak girip saçma bir danışman pozisyonuyla çıktığını anlatmıştı. Sebebi de, başkana hedeflenen rakamlara ulaşmanın imkânsız olduğunu söylemesiymiş. Başkanın tavrıysa net olmuş: “O zaman bunu yapabilecek birini bulayım.” Toplantıların üç altın kuralı vardır. (1) Bütün varsayımlar sorgusuz sualsiz kabul edilir. (2) Çok belirleyici ve kötümser konuşmalar asla hoş karşılanmaz. (3) Söylediğiniz her kelime, sizin o odada aslında kimin söz sahibi olduğunu bildiğinizin bir göstergesi olmalıdır. Bu yüzden, eğer işyerinizle ilgili negatif düşünceleriniz varsa, bunu ya özel görüşme talep ederek en yetkili kişiyle bire bir konuşun ya da sonsuza dek susun. Gerçek düşüncelerinizi illa herkesle paylaşmak istiyorsanız, bunu yapmak için o firmadan ayrılacağınız güne kadar sabredin. Ondan sonra da bırakın birbirlerini yesinler.
Söylemeyin 6
“Senin saçmalıklarını dinlemekten sıkıldım.”Unutmayın ki günlük hayatınızda nasıl konuşuyor olursanız olun, toplantıya girmeden önce bazı şalterlerinizi indirip odaya o şekilde girmelisiniz. Toplantılarda her söyleneni desteklemeniz beklenemez. Hatta bazı yorumlar size çok saçma bile gelebilir. Her konuda fikrinizi söyleme hakkınız tabii ki var, ancak bunu doğru şekilde yapmalısınız. Aptal bir adamın saçma fikirlerini sakince dinledikten sonra: “Benim bu konuda size katılmadığım noktalar var” gibi havalı bir girişle fikrinizi beyan edebilirsiniz. Biliyorum, onun yerine “ya sen ne kadar kafasız bir adamsın” demek çok daha eğlenceli, ancak bunu özel hayatınıza saklamak zorundasınız.
Söylemeyin 7
“Rakiplerimiz bizden iyi.”Hangi sektörde olursanız olun, mutlaka çalıştığınız şirketin bir ezeli rakibi vardır ve herhalde siz patronunuzun olduğu bir ortamda rakibinizi övecek kadar aptal değilsinizdir.Bırakın övmeyi, kendinizi rakibinizle kıyaslayan konulara girmeniz bile gereksiz. Çünkü bu durumda da bir şeyler ima ettiğiniz düşünülür. Zaten patronunuz bu kıyaslamayı kafasında sürekli yapıyor, bunları bir de sizden dinlemeye hiç ihtiyacı yok.
Söylemeyin 8
“Toplantılar saçmalıktan başka bir şey değil.”İşte toplantıda söylememeniz gereken son cümle. Zaten herkes bunu ruhunun derinliklerinde biliyor. Siz gereksiz yere seslendirmeseniz de olur. Şalteri indirin ve toplantının bitmesini bekleyin.
