• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

İslâm'ın Yenilikçileri

  • Konuyu açan Konuyu açan Suskun
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

Suskun

V.I.P
V.I.P
İslam Düşünce Tarihi ve bazı önemli kişiler

Hz. Ebuberk:
Hicri : 12/ 633 tarihinde vefat etmiştir. Hz. Peygamber efendimiz(s.a.v.)den sonra halife seçilir. Kişiliği ile sahibenin birlik ve beraberliğini sağlar, hızla fetih hareketlerini başlatır.

Muaz bin Cebel: Hicri:18/637 tarihinde vefat etmiştir. Yemen'e vali olarak gönderilir. Hz Peygamber efendimiz(s.a.v.)in kendisine ''Kur'an, Sünnet ve İçtihatla'' hareket ederek sorunları çözme tavsiyesi sonraki yıllar için hep örnek olur. Muaz'ın Yemen misyonuna karşılık, Mus'ab'ın Medine misyonu davetçi protipini temsil eder.

Hz. Ömer : Hicri :23/644 tarihinde vefat etmiştir. 10 yıl halifelik yapar. Yenilikçi içraatlarıyla yepyeni bir çığır açar İslam'ı meydan okuyucu bir dinamizmle devam ettirir. Devrimin mantığını devcletin mantığına kurban etmemek için çok uğraşır. Suikastla şehid edilir.

Abdullah bin Mes'ud : Hicri:32/653 tarihinde vefat eder. ''Rey Ekolu'' diye ünlenen yenilikçi okulun temelini atar. Kufe'de bir çok talebe yetiştirir.

Ebuzer-i Gifari : Hicri:32/653 tarihinde vefat eder. ''Devlet'' , ''Mal'' , ''Servet'' ve ''Dünyevileşme'' konularında protest/pasifist bir tavır geliştirerek tarihi bir misyon üstlenir.

Hz. Osman : Hicri:35/655 tarihinde vefat eder. 12 yıl halifelik yapar. İktidarının 6. yılından itibaren huzursuzluklar başlar. Devrin mantığı iyiden iyiye devletin mantığına dönüşür. Çevrede oluşan muhalefet barışçı yollardan sisteme katılamaz, istifayı reddeder. Kanlı bir ihtilalle şehid edilerek iktidardan uzaklaştırılır. İç savaşlar başlar.

Ammar bin Yasir : Hicri:37/658 tarihinde vefat eder. Hz. Ali ve Ebuzerle birlikte muhalefetin başını çeker. Ebuzer'in aksine protest/aktivist bir tutum sergiler.

Hz. Ali : Hicri:40/661 tarihinde vefat eder. Hz. Ömer'in yenilikçi içraatlarının çoğunda fikir hocalığı yapar İlk üç halife boyunca ana muhalefet lideri misyonunu üstlenir. 5 yıl halifelik yapar. İktidarı döneminde çoğunlukla iç savaşlarla uğraşır. Muaviye darbesine karşı savaşır. Suikast ile şehid edilir. Kişiliği ile hemen tüm islami gurupları derinden etkiler. Sunniler, Şiiler, Sufiler, Mutezile, Felseficiler, Matematikçiler vs. hemen hepsi üstadlar silsilesini O'na dayandırırlar.


Hz. Hasan : Hicri:49/669 tarihinde vefat etmiştir. Kendisi Muaviye'nin ölümünden sonra iktidarın ''şura'' ilkesine göre işlemesikonusunda Muaviye ile anlaşarak Hilafetten çekilir.

Hz. Aişe : Hicri:58/679 tarihinde vefat etmiştir. Rivayetleri Kur'an'a arz ve tenkitçiliğiyle yenilikçiislami düşünceye önemli katkılarda bulunur.

Muaviye : Hİcri:60/680 tarihinde vefat eder. Hz. Aliden sonra iktidarı ele geçirir. Emevi saltatının temellerini atar. ''Kader'' görüşünü resmi siyasi ideoloji haline getirir. Hz Hasan'la anlaşmasını tutmayarak yerine oğlu Yezid'i tayin eder, saltanatı başlatır.

Hz. Hüseyin :Hicri:61/682 tarihinde vefat etmiştir. Son İran kisrası II. Yezdücerd'in kızı Şahbanu ile evlenir. Muaviye'nin oğlu Yezid'e kıyam eder. Kerbela'da kanlı bir şekilde tüm ailesi ile birlikte kılıçtan geçirilerek şehid edilir.

Alkame bin Kays : Hicri:62/683 tarihinde vefat etmiştir. Küfe Ekolü'nden Abdullah bin Mes'ud'un talebesi sıfatı ile sivrilir.


Mesruk bin El-Ecda : Hicri:62/683 tarihinde vefat etmiştir. Küfe Ekolü'nün önemli bir siması olarak adını duyurur. Düşüncesinin oluşumunda Hz. Aişe'nin etkisi olur.

Amr el- Maksus : Hicri:62/683 tarihinde vefat etmiştir. Muaviye tarafından ortaya atılan ve Emevilerce resmi doktorin haline getirilen ''Yaptıklarımız Allah'ın kaderiyle olmaktadır'' tezine karşı çıkar, özgür irade'yi savunur. Yezid'in oğlu II. Muaviye'yi etkiliyerek Hilafetten ferağat etmesini sağlar.Bundan sorumlu tutularak Emevilerce diri diri toprağa gömülerek şehid edilir.

Nafi bin el-Ezrak :Hicri:65/685 tarihinde vefat etmiştir. ''İmamlar Kureyş'tendir'' iddiasına karşı çıkar. Hür seçimi savunur. Sertlik yanlısı katı tutumu nedeniyle ''Harici'' olarak yaftalanır. Emevilerce karşı ayaklanma baslatır ancak kanlı bir şekilde bastırılır ve şehid edilir.

Abdullah bin Abbas : Hicri:68/687 tarihinde vefat eder. Mekke'de İbni Abbas Ekolü olarak ünlenen okulun kurulmasını sağlar. İslam düşünce tarihi içinde ''tefsir'' denen yeniliği sistemli bir şekilde başlatır. Tefsirin'de şiir, lügat, rey, yabancı kültürlere ilgi, mitoloji, ve halk rivayetlerini çokça kullanılmasıyla düşünceye genişlik ve açılım getirir. Bir çok talebe yetiştirir.

Abdullah bin Zubeyr :Hicri:73/693 tarihinde vefat etmiştir. Mekke'de Emevilere kıyam eder. On yıl Emevilere rağmen bir çok bölgeyi kendine bağlayarak hüküm sürer. Muhasara altına alınarak kanlı bir şekilde bastırılır ve şehid edilir.

Kadı Şureyh :Hicri:78/698 tarihinde vefat etmiştir. 120 yaşında ölmüştür. Kufe'ye Hz. Ömer tarafından kadı olarak atanır. 75 yıl burada kadılık yapar. Hükümleriyle Küfe Ekolünün oluşmasına önemli katkılar sağlar.

Muhammed bin Hanefiyye : Hicri:80/700 tarihinde vefat etmiştir. Medine'de oluşturduğu ilim halkasında Mabed el-Cuheni, Vasıl bin Ata gibi bir çok yenilikçi şahsiyeti görüşleriyle etkiler. Emevilerin resmi kader doktorinine karşı özgür iradeyi savunur.

Muhammed bin Eş'as : Hicri:80/700 tarihinde vefat etmiştir. ''Emr-i bil'l Ma'ruf nehyi ani'l Münker'' ve ''Özgür İrade'' sloganlarını bayraklaştırarak ayaklanır. Ayaklanmasına Mabed el-Cuheni destek verir. Emevilerce kanlı bir şekilde baştırılarak şehid edilir.


Mabed-el Cuheni : Hicri : 80/ 700 tarihinde vefat etmiştir. ''Kader yoktur, olaylar olduğu anda bilinir'' diyen Mabed, Özgür İrade Ekolünün kurucusu olarak tanınır. Emevilerce Muhammed bin Eş'as ayaklanmasına katıldığı gerekçesiyle tutuklanır, işkence edilerek şehid edilir. ''Kaderiyye'' olarak yaftalanır ancak o bu yaftayı reddeder.

Zeynel Abidin : Hicri : 94/712 tarihinde vefat etmiştir. Hz. Hüseyin'in Kerbela katliyamından kurtulan tek evladı olarak bütün dikkatler üzerinde toplanır. Ancak o siyasi olaylara karışmadan kendini ibadete verir. Bunun için Zeynel Abidin (İbadet edenlerin süsü) lakabıyla anılır. Oniki imamın 4. olarak kabul edilir.

İbrahim en-Nehai : Hicri : 95/715 tarihinde vefat etmiştir. Kufe'de oluşan ilmi çevre onunla birlikte ''Küfe Ekolü'' olarak anılmaya başlar.

Said bin Cubeyr : Hicri : 95/715 tarihinde vefat etmiştir. Siyasi olaylardan uzak durmasıyla tanınan Mekke'deki İbni Abbas Ekolü'nün Emevilere karşı ayaklanan talebesi olarak dikkatleri çeker. Emevi sultanıyla sarayda yaptığı tartışmalar büyük yankı uyandırır. Tutuklanarak şehid edilir.

Hasan bin Muhammed bin Hanefiyye : Hicri : 101/721 tarihinde vefat etmiştir. Hz. Ali'nin hayatta kalan üçüncü oğlu Hasan, islam düşünce tarihinde etkisi uzun yıllar devam eden ''el-irca'' adlı kitabı yazar. Gaylan ed-Dımeşki'yi büyük ölçüde etkiler. İrca (Murcie) görüşüyle Mevali'nin haklarını savunur, Emevilerin tepkisini çeker.

Ömer bin Abdülaziz : Hicri : 101/721 tarihinde vefat etmiştir. Özgür İrade Ekolü'nün kurucularından Gaylan ed-Dımeşki'den etkilenir. Saltanat ailesine mensup olmasına rağmen işbaşına gelince kendisinin şeçilerek onaylanmasını ister. Gaylan'a fikirlerini uygulaması için görev verir. Emevi hadenanınca komplo kurularak zehirlenerek öldüğü rivayet edilir.

Mücahid : Hicri : 104/724 tarihinde vefat etmiştir. İbni Abbas Ekolü 'nün en önemli talebelerinden birisi olarak ünlenir. ''Rey'' yanlısı, ''Mutezili'' eğilimli olmakla yaftalanır.

İkrime : Hicri :107/727 tarihinde vefat etmiştir. İbni Abbas Ekolü'nün en önemli talebelerinden bir diğeri olarak tanınır. ''Harici'' olmakla yaftalanır.

Hasan-ı Basri : Hicri :110/730 tarihinde vefat etmiştir. Basra'nın müstakil ilim otoritesi olarak adını duyurur. Vaizlik, hatiplik, ve zahidlik özellikleriyle dikkat çeker. Emevi sultanına yazdığı ''Özgür İradeyi'' savunan risaleisyle büyük yankı uyandırır. Dünyevileşmeye karşı Ebuzer'i hatırlatan çıkışlar yapar. ''Ehl-Sünnet'', ''irca'' ve ''silahsız muhalefet'' görüşleriyle sünniliğin ilham kaynağı olur. Mu'tezile, Sunniler ve Tasavvufçular tarafından sahiplenilir.

Muhammed Bakır :Hicri :113/731 tarihinde vefat etmiştir. Zeynel Abidin'in oğludur. Onikinci imam'ın 5. olarak kabul edilir.

Gaylan ed-Dımeşki : Hicri :120/740 tarihinde vefat etmiştir. Özgür İrade Ekolü'nün Mabed el-Cuheni'den sonraki en ateşli savunucusu olarak dikkat çeker. ''Hayrın ve şerrin kulun kendisi tarafından yapılan özgür fiiller'' olduğunu savunur. Emevilerin resmi kader doktorinini şiddetle eleştirir. Hapse atılır, arkadaşı Salihle birlikte elleri, ayakları ve dili kesilerek şehid edilir.

İmam Zeyd : Hicri :122/740 tarihinde vefat etmiştir. Zeynel Abidin'in Mevali/Cariye'den olma oğludur. Hz. Hüseyin'den sonra Hüseyin soyunun uzun süren sessizliğini ilk bozan imam olarak dikkat çeker. Ayaklanması kanlı bir şekilde bastırılır. Naşı yakılır, külleri Fırat nehrine atılıp savrulur. Şia tarihi içinde ''Mu'tezili'' , ''Sünni'' eğilimli olmakla yaftalanır.

Ca'd bin Dirhem :Hicri : 124/742 tarihinde vefat etmiştir. Özgür iradeci ve tenzihçi görüşleriyle dikkat çeker. Görüşleriyle Emevilerin son halifesini etkiler. Bir Emevi süikasttı sonucu şehid edilir.

Cehm bin Saffan :Hicri : 128/746 tarihinde vefat etmiştir. Akılcı, zeki, kültürlü bir serbest düşünür olarak dikkat çeker. Allah'ın sıfatlarının ezeli olmıyacağını, Allah'ın görülemiyeceğini cennet ve cehennemin yok olacağı, kabir azabı, sorgu meleği, mizan, sırat köprüsü ve şefaatın hiçbir çeşidinin olmadığı, irca ve cerb vs. görüşleriilk defa söylem haline getirerek Mevali haklarını savunur. Sonraki yıllarda kimi görüşlerinin birbirine zıt gururplarca sahiplenmesi ilginç bulunur. Hür düşünce çığırının açılmasında bnüyük katkılar sağlar.

Vasıl bin Ata :Hicri : 131/748 tarihinde vefat etmiştir. Kelamcı, usul-u fıkıhçı, faaliyetçi hür düşüncelifikirleriyle Tehvid ve Adalet Ekolü' nün tohumunu atar.

Amr bin Ubeyd : Hicri : 144/761 tarihinde vefat etmiştir. Vasıl bin Ata ile birlikte Tevhid ve Adalet Ekolü'nün fikri temellerini inşa ederler.

Nefsu'z Zekiyye ve kardeşi İbrahim :
Hicri : 145/761 tarihinde vefat etmiştir. Hz. Hasan soyundan gelen iki kardeş olarak Abbasi Devrimin'den sonra antlaşmaya uymayıp hilafet ellerinden alındığı gerekçesiyle ayaklanırlar. Devrinden önce Cafer-i Sadık hariç tüm guruplar (Abbasiler, Haşimiler,Şia(Cafer hariç), Tevhid ve Adalet gurupları, Ebu Hanife vs.) Nefsu'z Zekiyye'ye biat ederler. Ancak Abbasiler devrimden sonra tüm gurupları tasfiye eder. Nefsu'z Zekiyye Medine'de, kardeşi İbrahim Kufe'de kıyam ederler, kanlı bir şekilde bastırılarak şehid edilirler.

İsmail b. Cafer Sadık :Hicri : 145/761 tarihinde vefat etmiştir. Cafer-i Sadık'ın dört oğlundan babasından önce ölen oğludur. İsmailiyye Şiası ondan sonra başlar.

Cafer-i Sadik :
Hicri : 148/765 tarihinde vefat etmiştir. İsna Aşeriyye mezhebi ona nisbet edilir. Oniki imam'ın 6.sı olarak kabul edilir. Emevi ve Abbasilere karşı şii/pasifist tavır takınır.

Ebu Hanife :Hicri : 150/768 tarihinde vefat etmiştir. Fıkıhçı, üsülçü, kelamcı, sivil, bağımsız, ortayolcu, hür düşünceli fikirleriyle ''Rey Ekolü'''nü sistemlestirir. Ticari ruha sahip, birey haklarını öne çıkaran yenilikçi/liberal bir fıkıh anlayışı geliştirir. Emevi ve Abbasilerin Kadılık teklifini rededer. Abbasiler tarafından zindanda işkence altında şehid edilir.

İbni Ishak:Hicri :
151/768 tarihinde vefat etmiştir. Siyer ve meğazi üzerine ilk tarih kitabını yazar. Eserlerikaybolmuş olmasına rağmen İbni Hişam büyük bir bölümünü devam ettirir.

İbrahim bin Ethem :
Hicri : 160/777 tarihinde vefat etmiştir. Evlenmeme, dünyayı boş verme, fukaralık vs. esas alan çileli bir tasavvufu savunur. ''Melamilik'' (kendini hakir görme) anlayışını yayar.

Malik bin Enes :Hicri : 179/795 tarihinde vefat etmiştir. Yenilikçi akımların tümüne birden tavır alır. Kelamı bid'at sayar. Özellikle Yenilikçi ''Ehl-i Hadis Ekolü''ne karşı Gelenekçi ''Ehl-i Hadis Ekolünü''nün yükselen imamı olur.

Ebu Yusuf :Hicri : 182/798 tarihinde vefat etmiştir. Hocası Ebu Hanife'nin ölümünden sonra ilk kez ihdas edilen Abbasi Başkadılığı'na (Kadı'l Kudat) getirilir. Hanefilik, Abbasilerin resmi mezhebi olur. Ebu Yusuf ''Kitabu-l Haraç''ı yazar. O dönemlere ait İslam Devleti anlayışını yansıtması bakımından İbnu'l Makaffa'nın, ilk Abbasi halifesine yazdığı kitapla birlikte dönemin ilkleri arasına girer.

Musa Kazım: Hicri : 183/799 tarihinde vefat etmiştir. Oniki imam'ın 7.si olarak kabul edilir. Ababsi yönetimince uzun süre göz hapsinde tutulur. Bugün türbesi Bağdat'ın Kazımıyye mahallesindedir.
 
Rabiatu'l Adeviyye:Hicri : 185/801 tarihinde vefat etmiştir. Allah aşkını her fırsatta vurgulayan bir kadın sufi olarak büyük dikkat çeker. Yosul bir evde doğar, çocukken çalınır, köle olarak satılır. Dünyadan el etek çeken zühd anlayışına bakılarak hürriyetine kavuşturulur. Çağının şöhretli süfilerinin evlenme tekliflerini geri çevirir, bekar yaşar.

Harun Reşid: Hicri : 193/808 tarihinde vefat etmiştir. Abbasilerin 5. Sultanı olur. İlim ve kültür faaliyetlerini himaye eder. Döneminde İslam Düşünce Tarihi içinde derin etkileri bulunan ''Beytü'l-Hikme'' adlı tecrüme enstitüsü kurulur. Ebu Hanife'nin büyük talebesi Ebu Yusuf onun zamanında Başkadılık yapar.

Cabir bin Hayyan :Hicri : 200/818 tarihinde vefat etmiştir. İslam Simyası' nın kurucusu olarak bilinir. Kimya(Maden Bilim) ve Botanik(Botanikbilim) üzerine yaptığı çalışmalarla çığır açar.

Ali Rıza :Hicri : 202/818 tarihinde vefat etmiştir. Onikiimam'ın 8.si olarak kabul edilir. Abbasi Halifesi Me'mun tarafından velihat tayin edilir. Ancak Abbasi derin devletinin tepkisini çeker, zehirlenerek öldürüldüğü rivayet edilir. Bugün türbesi İran'ın Meşhed şehrindedir.

İdriş eş-Şafi :Hicri : 204/820 tarihinde vefat etmiştir. Sünni pradikmasının oluşumunda Malik'ten sonra en önemli misyonu üstlenir. Kelamla uğraşmayı bi'dat sayar Ancak Malik'in hadiste yaptığını fıkıh ve fıkıh usulında yaparak gelenekçi çepheyi güçlendirir. Eş'ariye giden yolu açar.

Vakidi :Hicri : 207/822 tarihinde vefat etmiştir. ''Kitabu'l-Meğazi'' adlı kitabı yazar. İslam savaş tarihini ele alması bakımından önemli bir tarihi kaynak olarak görülür.

Bişr b. Mu'temir :Hicri : 210/825 tarihinde vefat etmiştir. Bağdat Mu'tezilesi'nin reisi olarak sivrilir. Basra Mu'tezilesi'ne nazaran o dönemdeki Abbasi sarayına daha yakın durması, kimi görüşleriyle Mu'tezile'yi biraz yumuşatması ve sünniliğe yaklaştırmasıyla tanınır.


Bisr b. Ğıyas el-Mersiye :Hicri : 218/833 tarihinde vefat etmiştir. Fıkıhta Rey taraftarı, itikatta sunni, Cehmi, Mu'tezili, ve Murcii görüşleri telfik(birleştirme) girişiminde bulunur. Çok yönlü bir düşünce sistemi geliştirmeye çalışır. Taraftarlarına Mersiyye denir.

Me'mun :Hicri : 218/833 tarihinde vefat etmiştir. Abbasilerin 7.Sultanı olarak Fars unsuruna dayanan politika izler. Felsefi, Şii, Mu'tezili eğilimleri himaye eder. Tercüme faliyetlerini destekler.

İbni Hişam :Hicri : 218/840 tarihinde vefat etmiştir. Siretu'n-Nebeviyye kitabını yazar. Hocası İbni Ishak'a dayandırarak Hz. Peygamber efendimiz(s.a.v.)'in hayatını anlatır.

Muhammed Taki : Vefat tarihi bilinmemektedir. Oniki imam'ın 9.su olarak kabuledilir. Babası Ali Rıza öldüğünde çocuk yaşta olmasına rağmen halef tain edilir.

Ebu Huzeyl Allaf :Hicri : 226/840 tarihinde vefat etmiştir. Tevhid ve Adalet Ekolü'ne felsefi derinlik kazandırır. Felsefi kelam çığırını açar. İlk Mu'tezile flozofu olarak tanınır. ''Atomcu'' tabiat felsefesini savunan ilk müslüman kelamcı olarak bilinir.

İbni Saad :Hicri :230/844 tarihinde vefat etmiştir. ''Tabakatu-'l Kübra'' adlı kitabı yazar. Vakidi'nin katibi olan İbni Sad ünlü biyoğrafi yazarı-tarihçi olarak tanınır.

el-Nazzam :Hicri : 232/845 tarihinde vefat etmiştir. Nazzam, Ebu Huzeyl Allaf ile birlikte kelami felsefeçığırını başlatan Mu'tezile filozoflarından olarak tanınır. ''Kamun-Buruz'' ve ''Tafra'' teorilriyle genetik şifreleme Kuantum fiziğinin habercisi olur. Geliştirdiği tabiat felsefesi oldukça çarpıcı ve dikkat çekiçi bulunur.

Mutevekkil :Hicri : 232/845 tarihinde vefat etmiştir. Abbasilerin 10. Sultanı olarak iktidara gelir. Önceki dönemlerin tersine Türk/Sunni unsurlara dayalı politika izler. Önceki Mu'tezili, Felsefe himayesi Mutevekkil'den itibaren giderek sunniliğe kaydırılır.

Harizimi :Hicri : 236/853 tarihinde vefat etmiştir. Astronomi, matematik (cebir) ve coğrafya üzerine çığır açıcı kitaplar yazar. el-Cebr ve'l Mukabele adlı kitabıyla cebir ilminin kurucusu kabul edilir. Logoritma hesapları onun isminden mülhemdir. (el-Harizmi'nin Latince'deki söylenişi Algoritmi'dir)

İbni Küllab :Hicri : 240/853 tarihinde vefat etmiştir.Allaf ve Nazzam'ın yenilikçiliğine, gelenekçiliğin tepkisi olarak doğar. Malik (hadis) ve Şafii'den (fıkıh) sonra İbni Küllab (kelam) sunni paridigmanın oluşumunu fikirleriyle güçlendirir. Sıfatları savunur, Kur'an'ın mahluk olmadığını ispat etmeye çalışır: Allah'ın, yed (el), ayn (göz), vech (yüz) gibi sıfatlarının tevil edilmeden kabul edilmesi gerektiğini iddia eder ve bunları Allah'ın dokunma olmaksızın arş üzerinde oturması olarak olduğu gibi almak gerektiğini söyler.

Ahmed bin Hanbel :Hicri : 241/855 tarihinde vefat etmiştir. Katı genelikçiliğin imamı olarak yükselir. Geleneğin savunulmasında Şafi ve İbni Küllab'ı hatta Malik'i bile yetersiz bulur. Tefsiri, kelamı, meğaziyi(tarih) dahi bid'at sayar, nakli ve hadisi yüceltir.

Zunnun-ı Mısri :Hicri : 245/859 tarihinde vefat etmiştir. Mistik tecrübelerini topluma açıklayan ilk sufi olarak tanınır. Akli bilgiyi önemsemez, marifet olarak tanımladığı akıl-üstü bilgiyi (sezgi) yüceltir.

Haris el-Muhasibi :
Hicri : 245/859 tarihinde vefat etmiştir. İbni Küllab'ın sünni/kelami okuluna sunni/sufi yorumla açılım getirir. Sunni paradigmanın oluşumuna kattığı sufi yorumla gelenekçi cepheyi güçlendirir.

Muhammed b. Kerram :Hicri : 255/869 tarihinde vefat etmiştir. Mücessime ve Müşebbihe diye bilinen anlayışın en önemli temsilcisi olarak yükselir. Tevhid ve Adalet Ehli guruplarını ''yokluğa ibadet çağırmakla'' suçlayarak tenzihçiliğe karşı tecsimci bir karakterde boy gösterir. Allah'ı insan gibi düşünür, Allah'ın cisim, cevher vs. somut bir şey olduğunu, arza merdivenden iner gibi indiğini, arsta oturduğunu savunur. İlk yüzyılda Mukatil bin Süleyman'ın bşlattığı tenzihçiliğe karşı tecsimci çizgiyi devam ettirir. Kerramiye diye anılan grubun doğmasına neden olur.

el-Cahız :Hicri : 255/869 tarihinde vefat etmiştir. Felsefe, kelam, dil ve edebiyat, nesir, zooloji (hayvan bilim) alanlarında yazdığı kitaplarla dikkat çeker. İslam düşünce tarihinin en velud yazarı ünvanıyla anılır. Ünlü Mu'tezile filozoflarından birisi olarak bilinir.

Buhari :Hicri : 256/870 tarihinde vefat etmiştir. Camiu's Salih adlı kitabı yazar. 16 yıl süren seyahatleri sırasında topladığı üç yüz bin hadis arsından üç bin kadarını kitabına alır. Sahih-i Buhari adıyla bilinen bu kitap sunni dünyada büyük kabul görür. Kitabına aldığı tüm hadislerin ''sahih'' olduğu iddia eder.

Hasan Askeri: Hicri : 260/874 tarihinde vefat etmiştir. Oniki imam'ın 11.si olarak kabul edilir. Babası Muhammed Taki öldüğünde coçuk yaşta olmasına rağmen halef tain edilir. Ancak geriye bilinen oğul bırakmadan ölmesi sorun çıkarır. Kardeşi imam kabul edilmez. Aslında oğlunun olduğu ancak Abbasi zulmünden emin olmak için veya Allah tarafından saklandığı için kaybolduğuna ve geri geleceğine inanılır.

Muslim :
Hicri : 261/874 tarihinde vefat etmiştir. Buhari talebesi olarak tanınır. Sahih-i Muslim diye bilinen kitabını Buhari'nin izinden giderek vucuda getirir.

Beyazıd-ı Bestami :
Hicri : 260/874 tarihinde vefat etmiştir. Önceleri Rey Ekolü'ne mensupken, giderek tasavvufa meyleder. ''Sekr'' (kendinden geçme, cezbe) ilkesini esas alan tasavvufi gurupların çığır açıcısı olarak ün yapar.


Kindi : Hicri : 260/874 tarihinde vefat etmiştir. Arapların ünlü filozofu olarak tanınır. Yunanca ve Süryanice'den onlarca eser çevirir. Kelam'dan felsefeye geçişin siması olarak bilinir. Mu'tezili fikirlere sahip olmakla birlikte malzeme olarak daha çok felsefeyi kullanır. Gazali'den farkı felsefeyi dışlamamasıve sahici bir felsefi okuyuşla temel islami doğmaları savunmasıdır.

Davud bin Ali (el-Zahiri) : Hicri : 270/884 tarihinde vefat etmiştir. Aşırı yenilikçilere karşı aşırı gelenekçi tepkiyi dillendirir. Yenilikçiliğin işi sınır tanımaz tevillere vardırması sonucu dini metinlerin (ayet/hadis) lafzına, zahirine sıkı sıkıya bağlanma mantığını geliştirir. Önceleri Rey Ekolü ve Mu'tezile'ye karşı Şafi'nin saflarında gelenegi savunur. Sonraları ondan ayrılarak Batıniliğe karşı Zahiriliği yüceltir. Meshebi Endülüs'te yayılır ancak zamanla Hambeliliğin içinde erir.

İmam Muhammed Mehdi :
Hicri : 275/889 tarihinde vefat etmiştir. Oniki imam'ın sonuncusu olarak kabul edilir. Babası öldüğünde tıpkı önceki Muhammed Taki ve Ali Naki gibi dört ya da beş yaşında olduğuna inanılır. Şia inançlarına göre Muhammed Mehdi, babası vefat etmeden bir kaç gün önce imam tayin edilir: Babasının vefatından kısa süre sonra kaybolur ya da kısa (suğra)ve uzun (kübra) olmak üzere iki periyoddan oluşan gaybubete (gizlenmeye) girer. Kısa gaybubet 70 yıl kadar sürer. Bu sürede vekiller tarafından temsil edilir. Son vekil Ebu'l Kasım kendi yerine kimseyi tayin etmez ve ''Şimdi iş Allah'a kalmıştır'' diyerek bu dönemi bitirir. Bundan sonra büyük gaybubet dönemi başlar. Muhammed Mehdi kıyamete yakın bir zamanda geri gelecek zulumle dolan dünyayı adaletle dolduracaktır. Artık gaybubet zamanında ortaya çıkan tüm idareler gayr-ı meşru sayılır, imam'ın olmasına bağlı kimi dini mükellefiyetler askıya alınır.

İbni Kuteybe : Hicri :276/889 tarihinde vefat etmiştir. Mu'tezile alimi Cahiz'in talebesi iken görüş ayrılığına düşerek hocasından ayrılığına düşerek hocasından ayrılıp hadisciliğe kayar. Hocasına karşı çıkarak işi tekfire kadar vardırır. Hayatının son dönemlerinde Maliki/Hadisci ekole katılır. et-Tevilu Muhtelifi'l-Hadis'i yazar. Rey Ekolü ve Mutezile'ye ağır eleştirilerle saldırır. Cahiz'den sonra islam düşüncesinin en önemli nesir ustası olarak dikkat çeker.

Bellazuri :
Hicri : 279/892 tarihinde vefat etmiştir. Futuhu'l Buldan adlı tarih kitabıyla ünlenir. Eseri, islam fetihleri tarihini ele alması bakımından temel kaynaklardan kabul edilir.

Yakubi :
Hicri : 282/895 tarihinde vefat etmiştir. Tarihu'l Yakubi eseriyle ünlenir. İslam düşünce tarihinin en önemli tarih kaynakları arasında yer alır. Özellikle Şia tarihi açısından en önemli kaynaklardan birisi olarak kabul edilir.

Cüneyd-i Bağdadi :
Hicri : 298/910 tarihinde vefat etmiştir. Fıkıh, kelam, ahlak konularından sonra tasavvufa yönelir. Tasavvuf geleneği içinde ''Şekr''e (kendinden geçme, cezbe) karşı ''Sahv'' (kendine hakim olma, temkin) ilkesini savunur. Bu tarzıyla tasavvuf tarihi içinde çığır açar.

İbni Ravendi :
Hicri : 293/910 tarihinde vefat etmiştir. Dehri felsefesiyle Mu'tezile'den koparak büyük tepki çeker. Madde'den başka bir şeyin olmadığını addia ederek Allah, ruh, peygamber ve ahiret inancını reddeder. Bu fikirlerin İbni Ravendi'ye mi yoksa hocası Ebul İsa el-Varrak'a mı ait olduğu tartışılır.

el-Hayat :
Hicri :300/913 tarihinde vefat etmiştir. Kendi döneminde Bağdat Mutezilesinin lideri olarak ün yapar. İbni Ravendi'ye el-İntisar adlı kitabıyla reddiyede bulunur. ''Ma'dum'' (yokluk)'un bir şey olduğunu söyleyen geleneksel Mu'tezili görüşe ma'dun'un aynı zamanda cisim olduğu şeklinde yorum getirir. Ma'dun teorisiyle Mu'tezile içinde tepkiyle karşılanır.

el-Cübbai :
Hicri : 303/915 tarihinde vefat etmiştir. Zamanın Basra Mu'tezile imamı olarak ün yapar. Talebesi Eş'ari üzerinde büyük tesir bırakır. Eş'ariyle aralarındaki ihtilaf ayrı kelam okulu oluşturacak kadar fazla değildir.

Hallac-ı Mansur :
Hicri : 309/922 tarihinde vefat etmiştir. Tasavvufta Beyazıd-ı Bestami'nin sekr (kendinden geçme) çizgisini son noktasına vardırır. ''Enel Hakk (ben Hakk'ım)'' sözüyle şimşekleri üzerine çeker. Kaybolan Mehdi'nin (12. İmam) vekili olduğunu iddia eder. Kimi fakihlerin fıkhi litaratürle yargılanamıyacağını söylemesine rağmen bir mahkeme kurularak yargılanır ve ''Fatımi Ajanı'' olduğu gerekçesiyle idam edilir.

Taberi : Hicri :
310/923 tarihinde vefat etmiştir. Tefsiru'l- Taberi ve el-ümem ve'l- muluk adlı tefsir ve tarih kitaplarını yazar. Eserleri büyük yankı uyandırır.

Ebuberkr-el-Hallal :
Hicri : 313/923 tarihinde vefat etmiştir. Ahmed bin Hanbel'den sonra Hambeli Mezhebi'nin gerçek kurucusu olarak tanınır. Ahmed bin Hanbel'in görüşlerini toplar, ilk Hanbeli tabakat kitabını yazar.

Ebubekir Razi:
Hicri : 313/925 tarihinde vefat etmiştir. Tabiatçı felsefesiyle bütün dikkatleri üzerine çeker. ''Gudama-i Hamse'' adıyla bilinen Allah, madde, zaman, mekan ve ruh (nefs)dan oluşan beş şeyinezeli ve ebedi olduğunu savunur. Nübüvveti gereksiz görür. Tıpta ün yapar. Sokrat öncesi doğa filozoflarına yaslanır. Aristo ve Eflatun'u eleştirir.


İbni Meserre :
Hicri : 319/931 tarihinde vefat etmiştir. Endülüs'te başlattığı hareketle Mu'tezile, Tasavvuf ve Felsefe'yi birleştirmeye çalışır. Her üç ekolden harmanlayarak oluşturduğu düşünce hareketiyle Endülüs islam düşüncesinde kalıcı izler bırakır. Eserleri Maliki fakihlerin kışkırtmasıyla yayınlanan bir kanunla yasaklanır ve yakılır. Hiç bir eseri günümüze ulaşmamıştır.

el-Ka'bi :
Hicri : 320/932 tarihinde vefat etmiştir. Ebu'l Kasım el-Belhi olan isminden ziyade Ka'bi lakabıyla anılır. El-Hayyat'ın ünlü talebesi olarak tanınır. Makalat adlı kitabıyla Mu'tezile'nin sekinci tabakasında adı geçer.

Ebu Haşim b. Cübbai :
Hicri : 321/933 tarihinde vefat etmiştir. Babası Cübbai'den sonra geliştirdiği fikirleriyle Mu2tezile ekolüne önemli katkılarda bulunur. ''Haller'' teorisiyle sıfatlar meselesine yeni bir boyut kazandırır.

Tahavi : Hicri : 313/925 tarihinde vefat etmiştir. Ebu Hanife'nin Mısır yorumu olarak yükselir.. Hanifiliği daha sağa kaydırır. Yorumlarıyla Ebu Hanefi'yi selefileştirir. Üzerine yüzlerce şerhin yazıldığı el-Muhtasar'ı yazarak ''Hanifi Mezhebi'' nin doktrinel oluşumunu yönlendirir.

Berbehari :
Hicri : 329/941 tarihinde vefat etmiştir. Aktivist bir Selefi/Hanbeli alimi ve Ahmed bin Hanbel'in fanatik bir takipçisi olarak bilinir. Katı gelenekçi tutumuyla yenilikçiliğin her türüne (akıl, rey, tefsir, kelam, felsefe) cephe alır. kelamı kullanarak ılımlı bir tarz geliştiren Eş'ariyle görüşür, fakat onada karşı çıkar. Ahmed bin Hanbel'e ''O fakih değil muhaddistir'' dediği için rivayetçiliği ile bilinen Taberi'nin cenazesinde ve ''Hanbeli Fitnesi'' olarak tarihe geçen Bağdat'da müzik aletleri satan dükkanların yağmalandığı karışıklıklarda vaazlarıyla kışkırtıcı rol oynadığı iddia edilir. Kur'an'da geçen ''makam-ı mahmud''u, Allah'ın Hz. Muhammed'i ahiret gününde yanında oturtması olarak yorumlar. Müşteşabih ayetlerin tevil edilmesine şiddetle karşı çıkar.

Ali es-Semarri : Hicri : 329/941 tarihinde vefat etmiştir. Sia'da kaybolan Mehdi Muhammed'in son vekili olarak bilinir. Ondan önce sırasıyla Osman bin Said, Muhammed ibni Osman ve İbni Ruhi-i Nevbahti kaybolan Mehdi'ye vekillik yaparlar. Ali es-Semarri kendi ölümünden sonra vekiller döneminin biteceğini, artık işin Allah2a kaldığını söyler. Gaybubet-i Süğra'yı bitirir. Gaybubeti Kübra'yı başlatır.

Kuleyni :Hicri : 329/941 tarihinde vefat etmiştir. ''Şia'nın Buharisi'' olduğu söylenebilir. Kendi dönemine kadar gelen tüm Şia rivayetlerini 20 yıl boyuncasürdürdüğü bir rivayet toplama çalışmasıyla bir araya getirir. ''el-Kafi'' adını verdiği bu külliyatta 16199 hadis ve rivayet bulunur.

Eş'ari :
Hicri : 330/942 tarihinde vefat etmiştir. ''Bu akılcılık dini yıkacak'' geneleksel endişesinin ifadesi olarak doğar. 40 yaşından sonra Mu'tezile'den ayrılır. Ilımlı gelenekçi (akıl ve kelamı kullanan) fikirleriyle katı gelenekçi(akıl ve kelamı kullanmayı reddeden) Selefilere ve ılımlı yenilikçilere (Mu'tezile/Rey Ekolü/Felsefe) cephe alır. Akıl yerine vahiy, insanın özgür iradesi yerine Allah'ın mutlak kudreti vurgusunu öne çıkarır. Selefilerle Mu'tezile'nin ortasını bulmaya çalışmasına rağmen daha çok Selefiliğe kayar.

Maturidi :
Hicri : 333/944 tarihinde vefat etmiştir. Ebu Hanife'nin Mavaraünnehir yorumu olarak yükselir. Ebu Hanife'nin Mevali haklarına dayalı düşünce yapısını devam ettirir. Bir çevre (mevali) akımı olarak adını duyurur. Akıl ve özgür iradeye yaptığı vurgularla ılımlı yenilikçi cepheyi güçlendirir. Selefilerle Mu'tezile'nin ortasını bulmaya çalışmasına rağmen temel görüşlerinde daha çok Mu'tezile'ye kayar.

Fârâbî : Hicri : 339/950 tarihinde vefat etmiştir. İslam-Aristo-Eflatun düşüncelerini uzlaştırmaya çalışır. Meşşai felsefesinin ilk büyük filozofu olarak tanınır. ''Sudur'' teorisini geliştirerek Alemin Allah'tan taştığı fikrine dayalı felsefeyi kırar. Allah, nübüvvet ve ahiret inancını Aristocu akılcılık ve Eflatuncu ruhçulukla açıklamaya çalışıp savunmasına rağmen daha sonraları Gazali tarafından tekfir edilir. ''el-Medinetu'l Fazıla'' adlı kitabında bütüncül bir felsefi-siyasi ütopya kurar.
 

Mes'udi :Hicri : 344/956 tarihinde vefat etmiştir. ''Mucuru'z-Zeheb'' adlı ünlü tarih kitabını yazar. Uygarlık tarihçisi, seyyah olarak ün yapar. Eserleri uluslar halkları bölümlere ayırarak tarihlerini anlatma asasına dayanır. İran, Hind, Roma, Türk, Putperest, Hrıstiyan, Yahudi tarihiyle ilgiligezdiği yerlerdeki duyduğu tüm bilgilere yer verir. Tarih yazımında müslüman olmayanların da ele alındığı yeni bir tarih anlayışını başlatması bakımından bir dönüm noktası olarak değerlendirilir.

Ebu'l Hasan el-Cessas : Hicri : 344/956 tarihinde vefat etmiştir. Irak'ta Ebu Hanife çizgisine bağlı fıkıh anlayışını devam ettirir. Cessas'ın hocası olarak tanınır.

Ebubekir el-Cessas : Hicri : 370/981 tarihinde vefat etmiştir. Irak'ta devrin büyük Hanefi fakihi ve müsefssiri olarak tanınır. Kendine özgü görüşleriyle dikkat çeker. Allah'ın ahirette görülemiyeceğini savunması, sihir ve büyüyü reddetmesi, Hz. Peygamber'e yapıldığı iddia edilen büyü rivayetlerin uydurma olduğunu söylemesi, başkadılık tekliflerini reddetmesi, emri bi'l ma'ruf nehyi ani'l münker prensibine ısrarlı vurgular yaparak, siyasal iktidarlara karşı mücadele çağrısı yapması ''Mutezili'' olduğu iddiasına yol açar. Mutezile tabakat kitaplarında adına yer verilir. En önemli eseri ''Ahkamu'l-Kur'an '' da ahkam ayetlerinin tefsiriniyapar. Bu kitaba giriş olarak yazdığı ''Usulu'l Fıkıh''ı da diğeren önemli eseri olarak dikkat çeker.

Kelabazi : Hicri : 378/988 tarihinde vefat etmiştir. et-Taarruf eseriyle tanınır. Tasavvuf tarihinde Hallaç'tan sonraki eleştirel çığırın ilk simalarından birisi olarak dikkat çeker.

İbni Nedim : Hicri : 378/988 tarihinde vefat etmiştir. Ünlü ''el-Fihrist'' yazarı olarak bilinir. Kendi dönemine kadar yazılan tüm kitapların listesini verir. Kitap on bölümden oluşur. Arap edebiyatı, tasavvuf, ismailiye meshebi, bilim ve fen (teknik, felsefe, din ve mezheplerle ilgili yazılmış tüm kitapların fihristini vermesi bakımından sahasında ilk olma özelliği taşır. Kitapçılık yaptığı bilinen İbni Nedim islam düşünce tarihinin ilk 400 yılındaki eserleri tanıma bakımından bulunmaz bir kaynak haline gelir.

Şeyh Saduk : Hicri : 381/991tarihinde vefat etmiştir. İbni Babevehy el- Kummi olarakta tanınan Şeyh Saduk, Şia tarihi içinde gelenekçi ''Ahbari'' ekolün kurucusu olarakta bilinir. ''el-Fakih'' adlı kitabı Kuleyni'den sonra oniki imamcı şiiliğin ikinci en önemli hadis külliyatı olarak kabul edilir.

Ebu'l Vefa Bozcani : Hicri : 388/998 tarihinde vefat etmiştir. Matematikçi, Astonom, Trigonometri'nin kurucusu. Ayın menziliyle ilgili ''hız denklemini'' icad eder. Sinus teoreminin üçgenlere uygunluğunu gösterir. Sinus tablolarının oluşturulmasında oldukça yeni bir teknik bulur. Astoronimiye olan katkıları nedeniyle Ay'ın kraterlerinin birine ismi verilir.(Buzcan)

İbni Miskeveyh : Hicri : 396/1005 tarihinde vefat etmiştir. Genel olarak Fârâbî-İbni Sina çizgisini devam ettirir. ''Tezhibu'l Ahlak'' adlı kitabı yazarak yeni bir çığır açar. Tasavvufi ahlaka karşı rasyonel ahlakı savunur. İslam düşüncesinin ilk sistematik ahlak felsefecisi kabul edilir.

Bakıllani : Hicri : 403/1013 tarihinde vefat etmiştir. Eş'ari'den sonra ekolün ikinci adamı olarak sivrilir. Eş'arilik onun elinde sistemli bir muhafazakar manifostaya dönüşür.

Şerif el-Radi :
Hicri : 406/1015 tarihinde vefat etmiştir. ''Nehcu'l Beleğa'' adlı Hz. Ali'nin sözlerini ve menkıbelerini konu alan kitabı derler. Döneminin usuli şia bilgini Şeyh Mufid'in talebeleri arasında yer alır.

Şeyh Mufid :
Hicri : 413/1022 tarihinde vefat etmiştir. Akla dayalı Şia kelamının oluşmasında etkin rol oynar. Hocası gelenekçi (ahbari) Şeyh Saduk'a karşın yenilikçi(usuli) Şia düşüncesinin temellerini atar. Kelami görüşlerini oluştururken (Bağdat) Mu'tezile akılcılığındangeniş ölçüde yararlanır.

Kadı Abdulcebbar : Hicri : 415/1024 tarihinde vefat etmiştir. Ünlü Mu'tezili kadısı olarak tanınır. Buvevhilerin Rey (Tahran) Başkadısı olarak görev yapar. Eş'ari iken Mu'tezili'ye geçer. Fıkıhta Şafi olduğunu iddia edilir. ''Usul-u Hamse'', ''Tenzihu'l Kur'an'' ve ''el-Muğni'' gibi eserleriyle Tevhid ve Adalet Ekolü guruplarının düşüncelerini sistemleştirir. Mu'tezile'nin günümüze ulaşmış en önemli ve başlıca temel kaynaklarının sahibi olarak bilinir.

Kuduri: Hicri : 428/1037 tarihinde vefat etmiştir. Irak'ta Hanefi fıkıh geleneğini sürdürür. Tahavi'nin el-Muhtasar'na yazdığı şerhle tanınır.

Abdul Kahir Bağdadi : Hicri : 428/1037 tarihinde vefat etmiştir. Sunni/ Eş'ari gelenekçiliğinin yılmaz savunucusu olarak tanınır. ''el-Fark beyne'l Firak'' adlı mezhepler tarihi kitabıyla kendisinden sonraki ''sünni zihniyet''in mezheplere bakışı bu kitaptaki klasik 73 fıkra teorisini esas alan kategorilemeye göredir.

İbni Sina : Hicri : 428/1037 tarihinde vefat etmiştir. Fârâbî'nin temelini attığı Meşşai felsefeyi daha islamileştirmeye çalışır. Felsefi sistemi Fârâbî çizgisinin hemen hemen aynısıdır. Yeni kavram üretme, daha sistemetik hale getirme ve özellikle doktorluğundan kaynaklanan insan görüşünü, ruh ve akıl teorilerini pisikolojiden derinlemesine yararlanarak daha anlaşılır hale getirir. Felsefe ve tıp tarihinde büyük etki yapar. Etkisi islam dünyasından ziyade batıda ortaya çıkar.

Debusi :
Hicri : 430/1039 tarihinde vefat etmiştir. Mavaraünnehri'de Hanefi-Maturidi gelenegini sürdürür. ''Hilaf İlmi'' diye bilinen mezhepler arası mukayeseli fıkıh anlayışının kurucusu kabul edilir. Pezdevi ve Sarahsi ile birlikte Hanefi fıkıh usulünün üç önemli simasından biri sayılır. ''Fi ihtilafi'l Eimme'' yi yazar. Bu eserinde fıkıh imamlarının görüşlerini karşılaştırmalı olarak inceler. Takvimu'l Edille'si ise usul-u fıkha dair olup Pezdevi ve Serahsi başta olmak üzere Hanefi hukukçularının temel kaynağı olur.

Ebu'l Huseyn el-Basri : Hicri : 436/1044 tarihinde vefat etmiştir. Kadı Abdulcebbar'ın talebesi olarak bilinir. el-Mu'temed adlı usul-u fıkıh kitabıyla tanınır. İmamiye Şiası, Zeydiler, Fahruddin Razi vb. bir çok alim üzerinde etkili olmuş, müçtehid derecesinde bilgisi olan, filozof kişiliği ile öne çıkan son dönem Mu'tezile alimleri arasında kabul edilir.

Şerif el-Murteza : Hicri : 436/1044 tarihinde vefat etmiştir. ''el-Emali'' tevşir kitabının yazarı olarak ün yapar. Şeyh Mufid'in talebeleri arasında yer alır. Şia eğilimli Mu'tezile mi, Mu'tezile eğilimli Şia mı olduğu konuşunda farklı rivayetler vardır. Nehcu'l Beleğa adlı Hz. Ali'ye ait kitabı derleyen Şerif er-Radi'nin kardeşidir. Şeyh Mufid'in Bağdad Mu'tezilesine yakın durmasına karşın Basra Mu'tezilesine yakın durur. Şia ile Mu'tezile'nin fikir alışverişinin en hızlı olduğu bir dönemin siması olarak dikkat çeker.

Maverdi :
Hicri : 450/1058 tarihinde vefat etmiştir. Ahkamu's Sultaniye'yi yazar. Sünni devlet fikri oluşturmada dönemin en ünlü alimleri arasında yer alır.

Tuğrul Bey :Hicri : 455/1063 tarihinde vefat etmiştir. İslam dünyasının Türk/Sünni yükselişini zirveye çıkarır. Bağdad'a girerek Fars/Şii/Buveyhi eğemenliğine son verir. Abbasi Halifesi tarafından hil'at giydirilerek kılıç kuşandırılır, islam dünyasının ve sünniliğin hamisi ilan edilir.

Buruni : Hicri : 453/1061 tarihinde vefat etmiştir. Filozof, seyyah, matematikçi, astronom, coğrafyacı, tarihçi, tıpçı, botanikçi, simyacı vb. ansiklopedik birikimiyle bütün zamanların en büyük alimi ve bilim adamı olarak tarihe geçer.

İbni Hazm : Hicri : 456/1064 tarihinde vefat etmiştir. Zahiri mezhebinin en büyük temsilcisi, usulcü, fakih, muhaddis, tarihçi, edip ve sahir olarak ünlenir. Kurtuba civarında doğar, Endülüs'de dönemin en büyük alimlerinden sayılır. Katı gelenekçi tutumuyla aklı, tevili, rey, içtihad ve kıyası reddeder. Malik ve Safii'nin kıyası kullanılan ılımlı gelenekçiliğini bile eleştirir. Ahmet bin Hambel ve Davud ez-Zahir'i'nin koyu nascı tavrını benimser ve sistemleştirir.

Ebu Ya'la el-Ferra : Hicri : 458/1066 tarihinde vefat etmiştir. Hanbelimezhebi içinde mutlak müçtehid olarak kabul edilir. Babası Hanefi, ağabeyi Mu'tezile eğilimli muhaddistiler. Ebu Ya'la, Ahmet bin Hambel'in benimsemekle beraber ılımlı bir Hambeli olarak bilinir. Yer yer mezhebinin görüşlerine muhalefet ederek, diğer mezheplerin görüşlerinede müracaat eder. En önemli eseri ''Kitabu'l-Rivayeteyn ve'l Vevheyn''dir. Oğlu İbni Ya'la 720Hanbeli aliminin hayatını anlattığı Tabakatu'l Hanabile'yi yazar.

Ebu Cafer et-Tusi :
Hicri : 460/1067 tarihinde vefat etmiştir. Şia tarihi içinde Şeyh Mufid'in talebesi olarak bilinir. Şia/Caferi fıkhının oluşumunda sünni kaynaklara da müracaat ederek önemli bir yeniliğe imza atar. el-İstıbsar ve Tezhibu'l Ahkam'ı yazar. Kuleyni'nin el-Kafi'si ve Şeyh Saduk'un el-Fakih'inden sonra bu iki eserle Şia tarihi içinde sünnilerdeki Kütüb-ü Sitte'ye benzer şekilde ''Kutüb-ü Erbaa'' (dört temel kitap) tamamlanır.


Alparslan : Hicri : 465/1072 tarihinde vefat etmiştir. Tuğrul Bey'den sonra Selçuklu hükümdarı olur. 464/1071'de Malazğirt'de Bizans ordusunu yener. Türk boylarının Anadolu'ya akınları hızlanır. On yıl kadar hükümdar olur, genç yaşta (35-40) bir süikastta aldığı yara sonucu vefat eder.

Hucviri : Hicri : 464/1072 tarihinde vefat etmiştir. Keşfu'l Mahcup adlı eserle tasavvuf tarihi içinde kendinden öncekileri sistemli bir şekilde eleştiren ilk sufi olarak ün yapar.

Kuşeyri : Hicri : 465/1072 tarihinde vefat etmiştir. Tasavvuf tarihi içinde er-Risale'yi yazarak büyük etki uyandırır. Çağdaşı Hucviri gibi tasavvuf içinde tenkidçi çığırın başlatıçılarındandır.


İbni Matteveyyh : Hicri : 468/1075 tarihinde vefat etmiştir. Mu'tezile'nin onikinci tabakasından sayılır. Kadı Abdülcebbar'ın talebesi olarak bilinir. Hocasının ve diğer Mu'tezile imamlarının kitaplarını toplar. Genelde Mu'tezile'nin temel ilkelerine bağlı olmakla beraber son dönem Mu'tezile mensuplarından olduğu için görüşlerinde belirğin bir yumuşama görülür. Basra kolunun katı tutumuna nazaran Bağdad kolunun ılımlı tarzını benimser. Beş ilkenin tamamını iki ilke (tevhid ve adalet) içinde ele alır. İlhamında bilgi kaynaklarından birisi olduğu kabul eder. Tabiat ilimlerine ilgi duyar. Hz. Ali'nin üstünlüğü konusunda onun masumluğunu savunur fakat imamet için masum olmanın şart olmadığını söyleyerek Şia'ya da karşı çıkar.

Cuveyni (İmamu'l Haremeyn) :
Hicri : 478/1085 tarihinde vefat etmiştir. Nizamülmülk'ün ünlü ''Nizamiye Medreseleri''nden Cinduşapur medresesinin hocası (rektörü) olarak ün yapar. Gazali'nin hocasıdır.

Serahsi :
Hicri : 483/1090tarihinde vefat etmiştir. Hanefi fıkhını, yazdığı otuz ciltlik ''el-Mebsud'' adlı eseriyle delilleriyle birlikte temellendirir. Kendisinden sonraki alimler için temel kaynak haline gelir.


Nizamülmülk : Hicri : 485/1092 tarihinde vefat etmiştir. Şelçuklu Sultanı Melihşah'ın veziri, Cuveyni ve Gazali vb. alimleri yanına çekerek siyasi amaçları için yönlendirir. Alim kişiliği olan, Eş'ariliği resmi ideoloji olarak benimseyip kurduğu medreselerde devlet eliyle öğretimini ve böylece gelenekçi cepheyi alabildiğine güçlendiren ünlü vezir olarak tarihe geçer.

Pezdevi:
Hicri : 493/1092 tarihinde vefat etmiştir. Mvaraünnehri'de Hanefi-Maturidi yorumuyla sunni pradigmanın oluşumuna önemli katkılarda bulunur. Usulu'd-Din'i yazar.

Gazali : Hicri : 505/1111 tarihinde vefat etmiştir. Meşşai felsefeye ilk kez sistematik ve katagorik olarak, üstelik felsefe ve aklı kullanarak karşı çıkar. Fakih, kelamcı, filozof ve sufi kişiliği ile büyük etki uyandırır. Selçukların yükselişiyle birlikte yıldızı parlar. Melihşah-Nizamülmülk rejiminin Eş'ari/Şafii'ye dayanan resmi ideolojisinin oluşumunda aktif rol alır. Nizamülmülk medreselerinin Bağdat kolunun hocalığını (rektörlüğünü) üstlenir. Hocası Cuveyni ile birlikte Nizamülmülk rejiminin resmi uleması olarak tanınırlar. Özellikle Selçukluların siyasi rakibi Fatımilerin ideolojik temeli olan Batınilik ve Felsefe'yi hedef alması oldukça dikkat çekici bulunur. Akla süpheyle bakması, tabiattaki sebep-sonuç ilişkilerinin reddi gibi düşünceler kendisinden sonra islam'ın akli içeriğinin boşaltılması gibi bir sonuç doğurur. Alemin ezeliği, Allah'ın sadece kullileri bilmesi ve cismani harş'den oluşan üç meselede Fârâbî ve İbni Sina'yı tekfir eder. Kesin bilgiifade edemiyeceğini, süpheyle bakılması gerektiğini söylediği ''akla'' dayanarak, kesin bilgi gerektiren üç hususta filozofları tekfir ederek büyük çelişkiye düşer. Gazali, Aristo akılcılığına karşı çıkarken Eflatun ruhçuluğuna kapı aralar. Çünkü bu tür ruhçuluk tasavvufa malzeme sağlar ve Gazali'nin işine gelir. Fârâbî ve İbni Sina'yı tekfir etmesi ilim dünyasında bir ''suç'' olarak görülür ve olumsuz karşılanır. Rakiplerini tekfir etmesi, felsefeye katagorik olarak karşı çıkması, akla süpheyle bakarak tabiattaki sebep-sonuç ilişkilerini inkar etmesi dışında Gazali'nin fikirlerinin, felsefenin dizginlenmesi ve müslüman aklın aleme yoğunlaşma sürecinde eleştiriyle olgunlaşması bakımından oldukca etkiler bıraktığı söylenebilir.


Ebu'l Muin Nesefi : Hicri : 508/1114 tarihinde vefat etmiştir. Hanefi fakihi veMaturidi'nin ikinci adamı olarak ün yapar. Tabsıratu'l-Edille'yi yazar.Eserinde imanın şartlarını Allah'a, meleklere, peygamberlere, kitaplara ve ahirete iman, islam'ın şartını da namaz, oruç, hacc, zekat ve cihad olarak verir.

İbni Akil :
Hicri : 513/1119 tarihinde vefat etmiştir. Selefi Ekol akılcılığını savunur. Mu'tezile'ye meylettiği gerekçesiyle hakkında ölüm fetvası çıkarılır. Beş yıl saklanır. Fikirlerinden döndüğüne dair bir belgeyi istimiyerek olsada imzalayarak ölümden kurtulur. Müteşabih ayetlerin tevil(ayrı mana verme) edilmesi gerektiğini, aklı kullanmanın farz olduğunu savunarak selefilik içinde büyük tartışma başlatır.

Beğavi (Ferra) : Hicri : 516/1122 tarihinde vefat etmiştir. Horasan (İran-Afgan)'ın Şafii fakihi olarak bilinir. Ünlü tefsiri Mealimu't-Tenzil rivayet tefsirinin klasikleri arasına girer.

İbni Berhan :
Hicri : 518/1124 tarihinde vefat etmiştir. İbni Akil'in talebesi olarak bilinir. Önceleri Hanbeli iken hocası İbni Akil'in Hanbelilerce şiddetle eleştirilmesine dayanamayarak Şafii mezhebine geçer. İbnu'l Cevzi kendisine İbni Terkan (dönek) lakabını takar. Nizamülmülk'ün medresine müderris tayin edilir ancak daha sonra azledilir. İbni Akil'in Hanbelilik içinde eleştirildiği gibi İbni Berhan da Mu'tezili olduğu gerekçesiyle Şafiilik içinde eleştirilir. Bazı noktalarda Şafi'yi eleştirmekten geri durmaz. Avamın ''tek bir mezhebe bağlı olmadığını'' savunur.

İbni Tumart :
Hicri : 524/1130 tarihinde vefat etmiştir. Kuzey Afrika'da (Fas) başlattığı islami hareketle Tevhid ve imamet esaslarına dayalı Muvahhidler devletinin temelini atar. İtikadda daha çok Eş'ari, Fıkıhta Maliki mezhebine yaslanır. Murabıtlara karşı mücadele eder. Kendini mehdi ilan ederek halktan biat toplar. Muvahhidler henüz kuruluş aşamasındayken vefat eder. Ölümü üç yıl saklanır. Kuzey Afrika ve Endülüs'te bir asır kadar hüküm süren Muvahhidlerin kurucu lideri olarak tarihe geçer.

İbni Bacce :Hicri : 533/1138 tarihinde vefat etmiştir. Endülüs'te Meşşai felsefesinin tekrar canlanmasını sağlayan ilk filozof olarak bilinir. Fârâbî-İbni Sina çizgisini devam ettirir. Gazali'ye İbni Rüşd öncesi ilk ciddi eleştirileri yöneltir. Akli süreçlerle elde edilen bilgi dışında sezgi, keşif, ilham gibi tasavvufi bilgi edinme yollarına kesin bir dille karşı çıkar.

Ömer Nesefi : Hicri : 537/1142 tarihinde vefat etmiştir. Her ikisi de Hanefi/Maturidi olan Pezdevi'nin talebesi Merginani'nin hocası olarak bilinir. Metni Akaid-i Ömer Nesefi adlı üç sayfalık risalesi Eş'ari/Şafi olan Taftazani'nin şerhi ''Şerhu'l-Akaid'' ile meşhur olur.

Zemahşeri : Hicri : 537/1146 tarihinde vefat etmiştir. Tevhid ve Adalet Ekolü (Mu'tezile)'nin son büyük otoritesi olarak tanınır. ''el-Keşşaf'' adlı tefsir kitabında Kur'an'ın dil ve edebiyat bakımından mucize oluşunu esas alan bir yöntem izler. Kelamda Mu'tezili, fıkıhta Hanefi meşrep bir yol izler. Tefsiri büyük yankı uyandırır. İslam'ın temel klasikleri arasına girer.

Şehristani :Hicri : 548/1153 tarihinde vefat etmiştir. El-Milel ve'n-Nihal adlı dinler ve mezhepler tarihi üzerine yazdığı ünlü kitabıyla tanınır. Dinler tarihi, felsefe, kelam, edebiyat dallarında bir çok eser bırakır. Selçuklularca desteklenir. Genel olarak Sunni/Eş'ari kabul edilmekle beraber yer yer Eş'arileri eleştirdiğide görülür.

Hoca Ahmed Yesevi : Hicri : 550/1155 tarihinde vefat etmiştir. Türkistan'da doğar. Orta Asya Türkleri'nin dini-tasavvufi hayatında geniş tesirler icra eder. Doğum ve ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. İntisab ettiği seyhi Yusuf el-Hemadani'nin hayatına bakılarak çıkarılan tarihler tahminidir. En önemli eseri Divanu'l Hikmet tasavvufi manzumelerden oluşur. Kurduğu tarikat özellikle Türklerin islamlaşması sürecinde büyük etki bırakır. Mezarı Türkistan/Yesi'dedir.

Abdulkadir Geylani : Hicri : 561/1166 tarihinde vefat etmiştir. İslam dünyasında Kadirilik diye meşhur olan tasavvuf hareketini başlatır. Bağdat'da yaşar, 51 yaşında evlenir 90 yaşında vefat eder. Futuhu'l-Gayb adlı eseri çeşitli zamanlarda verdiği 80 vaazın toplanmasından oluşur.

Nureddin es-Sabuni : Hicri : 580/1184 tarihinde vefat etmiştir. Maturidiliğin, Ebu'l Muin en-Nesefi'den sonra üçüncü önemli siması olarak tanınır. Klasik kelam kitaplarının bütün konularını ihtiva eden el-Bidaye'yi yazar.

İbni Tufeyl : Hicri : 581/1185 tarihinde vefat etmiştir. Endülüs'te İbni Bacce'den sonra Meşşai felsefeyi devam ettiren ikinci büyük filozof olarak bilinir. Günümüze ulaşan tek eseri ''Hay bin Yakzan'' adlı felsefi romanı büyük yankı uyandırır, onlarca dile çevrilir. Tabiatın çocuğu olarak ıssız bir adada tek başına doğan Hay'ın tek başına tabiatı gözlemesi sonucu Allah'ı bulması ve hakikata ulaşmasını anlatan eserinde İbni Tufeyl, roman örgüsü içinde aynı zamanda kendi felsefesini de anlatır. İbni Tufeyl'de, Meşşai felsefesi içinde Gazaliyle uzlaşan ilk filozof olma eğilimi görülür. Felsefe ve tasavvufu sentezleyerek sistematik bir düşünce kurmaya çalışır. Dönemin Muvahhidi halifeleri tarafından himaye görür, saray doktorluğu ve vezirlik yapar. İbni Rüşd'ü Muvahhidi halifesiyle tanıştırır. Halife İbni Rüşd'den Aristo'yu şerhetmesini ister.


Sühreverdi :Hicri : 587/1191 tarihinde vefat etmiştir. işraki felsefesinin kurucusu olarak bilinir. Hermes, Eflatun ve Zerdüşt'ün felsefi fikirlerinin sentezinden Meşşailerin aksine ruhçu bir felsefi sistem geliştirir. Hakikatın akılla değil sezgi, istiğrak, mukaşefe ve ilhamla, kalbe doğan bir nurla doğrudan kavranabileceği iddiasına dayalı işraki düşüncesinin kendisindn sonra Sübzeverdi, Nasıruddin Tusi, Molla Cami, İbni Arabi ve Molla Sadra gibi sahsiyetlerin düşüncelerinde kısmen veya tamamen izleri görülür. En önemli eseri ''Hikmetu'l İşrak''tır. Dönemin fakihlerinin kışkırtması sonucu Selehaddin Eyyübi tarafından Halep'te 38 yaşındayken idam edilir.

Merginani :
Hicri : 593/1197 tarihinde vefat etmiştir. Hanefi fıkhı Merginani (ve çağdaşı Kasani) ile klasik gelişimini tamamlar. Merginami, el-Hidaye'yi yazarak mezhep içindeki farklı görüşleri son bir kez daha toplar. Bundan sonra şerh, haşiye ve talikler dönemi başlar. El-Hidaye üzerine yüzlerce şerh yazılır.

İbni Rüşd :
Hicri : 595/1198 tarihinde vefat etmiştir. Meşşa felsefesinin son büyük filozofu, ünlü Maliki Kutuba kadısı ve hekim olarak tanınır. Gazali'ye karşı ünlü Tehafüt'ünü yazar. Dinle felsefeyi uzlaştırmaya ve yerli yerine oturtmaya çalışır. Felsefe ve din onun sisteminde başarılı bir şekilde buluşturulur. Hem gelenekçi Maliki mezhebinin kadısı, hem de Gazali tarafından tekfir edilen yenilikçi Meşşailerin son filozofu olarak ilginç sentez yapar. Fârâbî ve İbni Sina'yı anlamayarak felsefeyi dine kurban etmekle suçlar ve bu ikisinin süt kardeş gibi olduklarını söyler. Eserleri batıda büyük yankı uyandırır. Rönasans öncesi batıda ortaya çıkan Avorrizm akımı ona nisbet edilir. İslam dünyasında ilgi görmemesine karşılık batıda ilgiyle karşılanır. Avrupa düşüncesinin mimari olarak ilan edilir.

İbnu'l Cevzi : Hicri : 597/1201 tarihinde vefat etmiştir. Selefi/Hanbelilik içinde İbni Akil'in başlattığı akılcı/selefi çizgiyi kısmen devam ettirir. Her tür akli tevil ve kalamı bid'at sayan Selefi/Hanbeli gelenekçi görüşünü yumuşatarak bir takım akli tevillere ve kelam konulara girer.

Faruddin er-Razi : Hicri : 606/1210 tarihinde vefat etmiştir. Gazali ile birlikte katagorik olarak dışlanan felsefe Şehristaniyle birlikte geri dönme eğilimine girer. Fahruddin er-Razi ile birlikte ise tamamen kelamın bünyesine girer. Gazali'den sonra bağımsız bir ekol olarak yoluna devam edeceğini anlayan felsefe, Şehristani ile kapıyı araladıktan sonra Fahruddin er-Razi bir Sunni/Eş'ari/Şafii filozofu olarak felsefi kelam döneminin başlanğıç siması olarak yükselir. Fahruddin er-Razi böyle olmasına rağmen bazı noktalarda Mu'tezile ve İnbi Rüşd'e hak verir, onların görüşlerine meyleder.

Amidi : Hicri : 631/1233 tarihinde vefat etmiştir. Gazali, Şehristani ve Fahruddin er-Razi'nin mantıkçı-felsefi kelam çığırını devam ettirir. Hanbeli/Şafii/Eş'ari'ye yaslanan birikimini mantık ve felsefeyle güçlendirir. Felsefenin kelamın bünyesinde sızmasına dahi tahammül edemiyenlerce felsefeye daldığı için bozuk itikadlı olmakla suçlanır, hatta hakkında kalt fetvası çıkarılır. Ancak devrin hükümdarlarının tavassutuyla kurtulur. 80 yaşında Şam'da vefat eder.

İbnu'l Esir : Hicri : 632/1240 tarihinde vefat etmiştir. ''el-Kamil fi't-Tarih'' ve ''Usdu'l-Gabe'' adlı kitapları yazarak dikkatleri üzerine çeker. El-Kamil'de yaratılıştan 630/1213 yılına kadar olaylar zaman sırasına göre anlatılır. Usdu'l Gabe'de ise yedi bin sahabenin biyoğrafik hayatına yer verir.

İbni Arabi : Hicri : 638/1240 tarihinde vefat etmiştir. 560/1165'de Endülüs'ün (İspanya) Mürsia (Marsilya) şehrinde doğar. Endülüse göç etmiş Arap kabilesinden birisine mensup olduğu rivayet edilir. Tüm Endülüs'ü dolaşır. Gençliğinde Kutuba'ya giderek Başkadı İbni Rüşd ile tanışır. Endülüs'te rahat edemiyince Kuzey Afrika'ya (Fas) gider. Oradan Mısır'a geçer. Mısır'da süikasta uğrar. Mısır'dan sonra sonra Küdüs, Mekke, Hicaz, Bağdat, Halep ve Anadolu'yu kapsayan ortadoğu seyahatına çıkar. En son Şam'a yerleşir. Burada Moğol istilasından 20 yıl kadar önce 78 yaşında vefat eder. Beşyüz kadar eser yazar. Bunlardan 140 tanesi kadar günümüze ulaşır. En önemli eserleri ''Fususu'l-Hikem'' ve ''Futuhat-ı Mekkiye'' dir. Eserlerinde yoğun bir sembolizim kullandığından ne demek istediği üzerine sürekli tartışmalar çıkar. Vahdet-i Vucut doktorinini sistemleştirir. İslam'ın mistik/panteist yorumu olan vahdet-i vucut teorisi İbni Arabi'de zirveye çıkar.

Moğol istilası :Hicri:656/1258 tarihinde olur. Yaklaşık bir asırdır. batıdan haçlı seferleriyle vurulan islam dünyası bu kez Moğol akınlarıyla doğudan en ciddi ve öldürücü darbeler yemeye başlar. Moğol orduları Hülagu'nun komutasında nihayet başkent Bağdat'a girerler. Abbasi halifesi esir alınır ve öldürülür. Her yer yakılır, yıkılır. Moğol orduları Mısır önlerinde ancak durdurulabilir. İslam düşünce tarihinde yükseliş çağı biter islam ortaçağı başlaması bakımından önemli bir olaydır.

İbni Usaybia
: Hicri : 668/1270 tarihinde vefat etmiştir. ''Uyunu'l Enba Tabakat et-Etıbba '' adlı kitabı yazar. Eserlerinde ünlü tıp ve felsefe bilginlerinin hayatını anlatır.

Kurtubi :
Hicri : 671/1273 tarihinde vefat etmiştir. Moğol saldırılarından hemen sonrasında Endülüs'de Maliki alimi olarak adını duyurur. Meşhur tefsiri el-Cami li Ahkami'l-Kur'an'ı yazar. Rivayete ağırlık vermekle beraber yer yer dirayetide elden bırakmaz. Mutedil bir Maliki alimi olarak bilinen Kurtubi, Şia, Mu'tezile, Felsefe ve aşırı Mutasavvıflara karşı tavır alır. Bazen mezhep imamı Malik'in görüşlerinede muhalefet eder.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî :
Hicri : 671/1273 tarihinde vefat etmiştir. Moğol saldırıların hemen sonrasında ailesi Belh, Nişabur, Bağdat, Hicaz, Suriye'de kaldıktan sonra Anadolu'ya gelerek Konya'ya yerleşir. Burada Şems-i Tebrizi adlı sufi'den büyük ölçüde etkilenir. Kendine özgü tasavvuf felsefesi geliştirir. ''72 fıkradan hangisindensin?'' sorusuna verdiği ''hepsindenim'' cevabındanda anlaşılacağı gibi var olan tüm gruplardan tatmin olmayan bir zihni karaktere sahiptir. İbni Arabi'nin ''Bir'in zuhuru'' olarak gördüğü varlık anlayışını ''Bir'in zuhuru olan varlık, tekrar Bir'e doğru gider'' fikriyle genişletir. ''Varlığın asasının ruhi(manevi) olduğunu, varlıkların kavuşma dürtüsüyle Allah'a doğru gittigini, bu kavuşma dürtüsünün aslında aşk olduğunu, en alt mertebeden başlayarak bütün varlıkların evrimleşerek Allah'a doğru yol aldıklarını'' söyleyen felsefesiyle büyük etki uyandırır. Kendisi bir tarikat kurup, hareket başlatma eğiliminde olmadığı halde vefatından sonra adı etrafında Mevlevi Tarikatı kurulur. En önemli eseri ''Mesnevi'' ve ''Fihi ma Fih'' dir.

Nasıruddin Tusi :
Hicri : 672/1274 tarihinde vefat etmiştir. Ünlü Şia alimi, astronom, matematikçi, filozof olarak tanınır. Moğol istilası sırasında Hülagu ile ''daha fazla tahribata yol açmaması için'' işbirliği yapmak zorunda kaldığı iddia edilir. Hulagu'yu ünlü Mereğa Rasetanesi'ni kurmaya ikna eder. Burada dünyanın tanınmış astronomlarını toplayarak astronomi çalışmaları yapar. Batlamyuscu dünya merkezli evren görüşünü eleştirerek güneş merkezli evren görüşünü savunur. Mantık, metafizik, psikoloji, ev idaresi ve kelami görüşleri İbni Sina'ya, ahlak, felsefesi İbni Miskeveyh'e, siyaset görüşleri Fârâbî'ye ve Şii İsmali (Nizari) teorilere dayanır.

Sadreddin Konevi :H
icri : 673/1275 tarihinde vefat etmiştir. Annesi İbni Arabi ile evlenir. İbni Arabi ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ile yakın dostluk ilişkileri kurar. İbni Arabi'nin vefatına kadar Şam'da kalır, Moğol istilası sırasında Konya'ya gelir. Tasavvufi tefsir sınıfına giren ''İ'cazu'l-Beyan fi Te'vili Ummi'l- Kur'an''ı yazar. Konya'da vefat eder, aynı şehirde kendi adını taşıyan bir mescidde gömülüdür.

İbni Hallikan :
Hicri : 680/1282 tarihinde vefat etmiştir. ''Vefayatu'l Ayan'' adlı ünlü eserini yazar. İslam tarihinde kendi dönemine kadar gelen 820'yi aşkın kişinin biyoğrafisini anlatır. İbni Hallikan'ın kitabı alim, şair, hukukçu, dilci, asker, hükümdar vs. ünlü kişilerin anlatıldığı biyoğrafik tarihin sayılı örnekleri arasına girer.
 

Fahreddin-i Iraki : Hicri : 688/1289 tarihinde vefat etmiştir. İran/Hemedan'da doğar. Hindistan/Mültan'da Suhreverdi tarikatı şeyhi Bahaeddin Zekeriyya'ya intisap eder. Şeyhinin kızıyla evlenir. 25 yıl burada kalır, şeyhi ölünce yerine geçer. Allah'ın cemalinin güzel yüzlü insanlarda temaşa edebileceğine inanan ve Kalenderlik diye bilinen bir tasavvuf düşüncesini savunur. Bu yüzden şiir yazıp güzellerle meşgul olduğu gerekçesiyle devrin sultanına şikayet edilir. Hindistan/Multan'dan ayrılmak zorunda kalır. Umman, Hicaz'dan sonra Anadolu/Konya'ya gelir. Mevlana ve Sadreddin Konevi ile yakın dostluk ilişkileri kurar. Konya, Kayseri ve Tokat'da müridleri çoğalır. Daha sonra Mısır'a gider. Devrin Mısır sultanı Iraki'ye murid olur. Oradan Şam'a geçer, burada Mısır sultanına bağlı Şam umerasınca iyi karşılanır. Vahdedet-i Vucut inancına gönülden bağlı bir sufi olarak Iraki 78 yaşında Şam'da vefat eder ve İbni Arabi'nin yanına defnedilir. En önemli esri tasavvuf tarihi içinde oldukça etkili bir kitap olan ve aşk, aşk ve masuk kavramlarının manzum dizelerle yorumladığı ''Leme'at''tır.

Kadı Beydavi : Hicri : 691/1292 tarihinde vefat etmiştir. Fahruddin er-Razi ve Amidi'de görülen felsefi-kelam çizgisini devam ettirir. Ancak Amidi'ye nazaran kelamcılığı daha baskındır. İran'ın Şiraz şehrinde kadılık yaptığı için Kadı ünvanıyla anılır. Müfessir, kelamcı ve fakihliği ile ün yapar. Tefsirde ''Envaru'l-Tenzil'', ''Tevaliu'l-Envar'' adlı kitapları yazar. Tefsir anlayışı Zemahşeri gibi lügat ve icaz inceliklerine dayalı dirayet tarzıdır. Beydavi tefsiri de Osmanlı medreselerinde baş taçı edilir. Sonraki 5-6 asır içinde içinde üzerine 100 cıvarında şerh ve talik yazılır. Araştırmacı bir Eş'ari kelamcı/müfessiri/fakihi olarak tanınan Kadı Beydavi 100 yaşında Tebriz'de vefat eder.

Ebu'l Berakat en-Nesefi :
Hicri : 710/1310 tarihinde vefat etmiştir. Medarik adlı dirayet tefsiriyle meşhur olur. Hanefi meşrep olan Ebu'l Berakat en-Nesefi'nin kelama dair kitapları özellikle Ezher'de baştaçı edilir.

İbni Teymiye :
Hicri : 728/1328 tarihinde vefat etmiştir. Moğol istilası sonrasının en etkili simalarından biri olarak temayüz eder. Harran (Urfa) yakınlarında doğar. Yedi yaşında moğol istilasını görür. Ailesiyle birlikte Şam'a göç eder. Hanbeliliğin büyük bir alimi olan babasından ilk tahsili alır. Tatarlara karşı ilk cihad çağrısı yapar, bir savaşa bizzat komuta ederek rakiplerini mağlup eder. Dönemin kimi alimlerinin öfkesini çeker. Hapise atılır, en önemlieserlerinden birisini hapiste yazar. Vefat ettiğinde de hapishane de olduğu rivayet edilir. Malik'le baslayıp Ahmed bin Hanbel'le devam eden, Davud ez Zahiri ile yükselen, İbni Hazm'la sistemleştirilen islam'ın katı genelikçileri ''Selefiliğin'' sembol ismi olur. Yüzlerce eser yazar. Kelama, felsefeye ve tasavvufa cephe alır. Bütün bunları ''bid'at'' ilan eder. ''Kur'an ve Sünnet'e dönüş'' parolasıyla koyu nasscılığı, nakli yüceltir. Moğol istilası sonrasında Mısır'da yükselen Memluklulardan himaye görür. İbni Kayyım el-Cevziye, el-Vasiti, el-Mızzı, Ebu'l-Fida, İbni Kesir, İbni Racep ve Necmuddin et-Tufi seçkin talebelerinden bir kaçıdır. Yakın tarihte Vehabilik, Senusulik gibi bir çok selefi karakterli harekete ilham kaynağı olur.

Şebüsteri :
Hicri : 720/1320 tarihinde vefat etmiştir. Memleketi olan Azerbeycan'ın Tebriz şehrine bağlı Şebuster köyüne nisbeten anılır. İbni Arabi'nin vahdet-i vucutcu çizğisini sürdürür. İbni Arabi'nin sembolizm ağırlıklı anlaşılmaz ifadelerini daha açık ve daha veciz bir hale getirir. Hakikatı bulmada akıl tamamen gereksiz bir şey olarak görür. Hakikatı bilmenin yegane yolunun, kalbe doğan marifet bilgisi ve sezgi olduğunu iddia eder.

Hazin : Hazin tefsiri diye meşhur olan el-Lübabu't-Tevil'i yazar. Şafii/Sufi meşrep olan Hazin ayrıca Şafii, Ahmed bin Hanbel, Buhari, Muslim, Darekutni ve Malik'in kitaplarını yeniden düzenleyerek on cildlik Makbulu'l-Menkul adlı kitabıyla da tanınır.

Davud el-Kayseri : Hicri : 750/1351 tarihinde vefat etmiştir. Osmanlıların teşekkül etkili olur. Orhan Bey tarafından kurulan İznik Medresesinin ilk baş müderrisi olur. Dini, felsefi ve tasavvufi eserler yazar. Kelami ve felsefi görüşleri itibarıyle Fahruddin el-Razi'yi hatırlatır. İbni Arabi'nin Fususu'l-Hikem'ine şerh yazar. Türk ve İran tasavvuf düşüncesine önemli etkilerde bulunur. En önemli çalışması zaman kavramını felsefi-fizik açıdan ele alan Nihayetu'l-Beyan fi Dirayetu'l-Zaman adlı eseridir.

Adududddin İci: Hicri : 756/1355 tarihinde vefat etmiştir. Fahruddin er-Razi ve Amidi' den geniş ölçüde yararlanır. Kadı Baydavi hocası, Taftazani isetalebesi olarak bilinir. Akaidu'l Adudiye ve el-Mevakıf gibi en tanınmış olanlarla birlikte bir çok eser yazar. Tipik bir Eş'ari/Şafii kelamcısı olarak eserlerinin şerhleri özellikle Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulur. Doğduğu kent olan İran'ın Şiraz şehrinde vefat eder.

Necmeddin et-Tufi: Hicri : 770/1370 tarihinde vefat etmiştir. İbni Teymiye'nin talebesi olarak bilinir. Memluklar döneminde Mısır'da yaşar. Selefi/Hanbeli ekol içinde İbni Akıl gibi yenilikçi görüşleriyle büyük tepkiçeker. Özellikle Maslahat-ı Mursele konusundaki geniş görüşlerine tahammül edilemez ve dönemin Kahire kadısı mezhepdaşı Mus'ud bin Ahmed el-Harisi tarafından kırbaçla cezalandırılır, ders vermesi yasaklanır. Tufi, ''Risale fi'l-Mesalih-Mürsele'' adlı kitabında ibadet ve mukadderat-ı şer'iyye dışında muamelat vb. hükümlerde maslahata riayet prensibiyle, nas ve icmanın tearuz etmesi halinde tahsis ve beyan yoluyla maslahat-ı mürselenin tercih edilmesi gerektiği görüşüyle sadece Hanbelilerden değil diğer tüm mezheplerden daha ileri bir noktaya gelir.

İbni Kesir: Hicri : 773/1372 tarihinde vefat etmiştir. İbni Teymiye'nin talebesiolarak tanınır. Tarihçi, mufessir, muhaddis ve fakih özellikleriyle öne çıkar. Tarihde el-Bidayeve'n-Nihaye, tefsirde Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, hadisde Camiu'l-Mesanid, fıkıhta el-İçtihad fi Talebi'l-Cihad vb. eserleriyle meşhur olur. Fıkıhta Şafi, kelami görüşlerinde İbni Teymiye çizğisini sürdürür. Yönetim alehindeki her türlüisyanlara karşı çıkar. Memluk Devleti'yle iyi ilişkiler kurar. Sunni/Şafii/Selefi asabiyeti ile hareket eden İbni Kesir Hz. Ebuberk, Ömer ve Osman'a küfreden ve Emevi camiinde sünnilerle birlikte namaz kılmayı reddeden bir Şii'yi ölüm cezasına captıran mahkeme heyetinde görev alır. Hayatının sonlarına doğru gözlerini kaybeder. 72 yaşında vefat eder ve hocası İbni Teymiye'nin yanına defnedilir.

İbni Batuda: Hicri : 778/1377 tarihinde vefat etmiştir. Kuzey Afrika (Fs)'da doğar. Ortaçağın en büyük müslüman seyyahı olarak tanınır. Batılı seyyah Marco Polo'yu geride bırakır. Gezdiği yerlerde daha çok insan unsuruna ağırlık verip, bina, kale vb. çevre unsurlarını ikinci derecede anlatması bakımından, İbni Haldun'un ilk sosyologlardan saydığı gibi ilk antropolog veya etnologlardan sayılır. Fas'dan Çin'e, Afrika'dan Kırım'a kadar o günkü dünyanın Avrupanın iç kesimleri hariç her yerini 28 yıl boyunca dolaşır. Meşhur eseri ''Rıhletu İbni Batuta'' bütün bu gezi notlarından oluşur.

Şatıbi : Hicri : 791/1389 tarihinde vefat etmiştir. Maliki meshebine mensup Endülüslü alim olarak tanınan Şatıbi el-Muvafakat eseriyle büyük dikkat çeker. Maslahat-ı Mürsele ve Makasıdu'ş-Seria üzerine geliştirdiği tezler ciddi bir yenilikçi dinamizim barındırır.

Bahauddin Nakşibendi : Hicri : 791/1389 tarihinde vefat etmiştir. Türkistan/Buhara kökenli Nakşibendi tarikatının 15. halkası olarak bilinir. Asıl adı Muhammed bin Muhammed Buhari'dir. Daha önce çeşitli evreler geçiren tarikat bu zatla Nakşibendi adıyla anılmaya başlar. Önceki 9. halkada yer alan Gonjduvani'den ruhani feyz aldığını iddia eder. Tarikatın on bir temel kavramından sekizini Gonjduvani, üçünü de (vukuf-i zamani, vuduf-i adedi, vukufu-i kalbi) Bahauddin Nakşibent koyar. Bundan başka tarikata uveysilik (önceki bie şeyhden ruhani feyz ve ders alma) anlayışını getirir. Nakşibendiliğin Türk modeline dönüşmesinde etkili olur.

Taftazani : Hicri : 792/1390 tarihinde vefat etmiştir. Horasan (İran) kökenli olan Taftazani, Maturidi Ömer nesefi'nin üç sayfalık ahaid metni üzerine yazdığı ''Şerhu'l-Akaid'' adlı meşhur kitabıyla tanınır. İslam kelam (düşüncesi) Taftazani ile adeta son sözünü söyler. Kendinden öncekileri son bir kez daha tekrar eden Taftazani'den sonra islam düşünce tarihinde katı bir şerhcilik, haşiyecilik, taklitcilik asırlar boyu hüküm sürer. Esas görüşleri itibarıyle Eş'ari olan Taftazani'nin ''Şerhu'l-Akaid''i, Şia, Mu'tezile ve Selefi dünyanın dışında kalan tüm Sunni alemi derinden etkiler. Özellikle Osmanlı Ezher medrese zihniyetinin oluşmasında tartışmasız baş kitap olur. Kitabı üzerine yüzlerce şerh, haşiye ve talik yazılır.

İbni Haldun : Hicri : 808/1406 tarihinde vefat etmiştir. Hayatın ilk yirmi yılını Tunus'da, yirmi altı yılını Cezair'de, Fas ve Endülüs'de, dört yılını yine Tunus'da, son yirmi dört yılınıda Kahire (Mısır)'da geçirir. Meşhur tarihçi, sosyolog, filozof, siyaset ve devlet adamı olarak tarihe geçer. Bütün ömrü siyasetin fiilen içinde geçer. Darbe, karşı-darbe, ayaklanma, tutuklanma, hapis, kabileler arası arabuluculuk, savaş, iktidar, iktidardan düşürülme vs. siyasetin tüm olaylarını bizzat yaşar. Bir yandanda yazarlık, müderrislik, ders verme gibi ilmi hayatın içinde de yer alır. Hacc için gittiği Hicaz dışında genellikle ömrü Kuzey Afrika ve Endülüs'de geçer. En büyük eseri el-İber pratik siyasi deneyim tecrübelerinden çıkardığı teorilerin ürünü gibidir. El-İber'in giriş kısmı el-Mukaddime diye meşhur olur. İlk sosyolog olarak batı aleminde bile hakkı teslim edilir. Düşünce sisteminin temelini ''umran, kavim, asabiyet, mülk, bedevilik, hadarilik'' vb. kavramlar oluşturur. ''İnsanların, toplumlaşmayı, toplumun asabiyeti, asabiyet mülkü, mülkün hadiriliği, hadariliğin de fesadı meydana getireceğini, nunun, toplumların dönüşüm yasası (adetullah) olduğu'' temel tezine dayalı sosyolojisini kurarak özellikle ölümünden çok sonraları ilgi odağı haline gelir. ''Devletler doğarlar, büyürler, yaşlanırlar ve ölürler. Umran (medeniyet) de böyledir.'' diyen İbni Haldun moğol istilası sonrasının en özgün şahsiyetlerinden birisi olarak temayüz eder.

Seyyid Şerif Cürcani : Hicri : 816/1413 tarihinde vefat etmiştir. Şiraz/Cürcan (İran) kökenli olan Cürcani, Eş'ari Adududdin İci'nin el-Mevakıf'ına yazdığı ''Şerhu'l-Mevakıf'' adlı meşhur kitabı ile tanınır. Aynı dönemde yaşamış, hatta Timur'un huzurunda ilmi tartışmalar yapmış olan Taftazani-Cürcani ikilisi (Şerhu'l-Akaid-Şerhu'l-Mevakıf ikilisi de denebilir) asırlar boyu etkili olan Osmanlı ve Ezher medrese zihniyetinin tartışmasız simaları ve kitapları olurlar. Moğol istilası sonrası yükselen Osmanlı ve ulemasının zihin dünyası her ikisi de birer ''şerh'' olan bu iki kitablara dayanır.

Cili : Hicri : 832/1428 tarihinde vefat etmiştir. Yemen'de yaşar, Hindistan'ı ziyaret eder. İbni Arabi'nin vahdet-i vucut teorisine bazı eklemeler yaparak daha anlaşılır kılmaya çalışır.

Molla Fenari : Hicri : 834/1431 tarihinde vefat etmiştir. Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında Osman Bey'den sonraki beş Osmanlı Padişahı zamanında yaşar. İlk Osmanlı Şeyhu'l-İslam'ı olur. Osmanlıların ulema zihniyetini kuran kişi olarak tarihe geçer. Mısır'da Cürcani ile birlikte ders okur. Çok yönlülüğüyle tanınan Molla Fenari'nin eserleri Cürcani'nin, Adududdin Ici şerhine yazdığı talik (şerhin şerhi) örneğinde olduğu gibi şerh, talik ve haşiyelerden ibarettir. Osmanlılar'ın ulema zihniyetini kuran kişinin ve ilk şeyhulislam'ının aslında bir ''şarih'' olması, esas alınan kitaplarında esasında Taftazani ve Cürcani'nin ''şerhleri'' den başka bir şey olmaması, islam düşüncesinin geldiği noktayı gözler önüne sermesi bakımından dikkat çekicidir.

Kadızade : Hicri : 835/1432 tarihinde vefat etmiştir. Bursa2da doğar. İlmi seviyesini artırmak için Horasan ve Mavaraünnehir'e seyahate çıkar. Cürcani'den ders alır. Matematik ve Astronomi üzerine çalışmalar yapar. Harizmi ve Nasıreddin Tusi'nin eserleri üzerine şerhler yazar. Eserleri Osmanlı bilimi üzerinde etkili olur, orta seviyede ders kitabı olarak medreselerde okutulur.

İbni Hacer el-Askalani : Hicri : 852/1449 tarihinde vefat etmiştir. Molla Fenari'nin talebesi olarak bilinir. Sahih-i Buhari'ye yazdığı Fethu'l-Bari adlı şerhi ile ünlüdür. Mısır'da 21 yıl kadılık yapar. Eş'ari eğilimli fetvalarıyla tanınır.

Kemaleddin İbni Humam : Hicri : 791/1389 tarihinde vefat etmiştir. Osmanlılar'da I. Beyazıd ve Fatih döneminde yaşar. Aslen Sivaslıdır fakat Mısır'da doğup, büyüyüp yetişir. Kahire ve İskenderiye'de uzun yıllar kadılık yapar. Araştırmacı bir ruha sahip olan İbni Humam Hanefi-Maturidi olarak bilinmesine rağmen Osmanlı geleneğine uyarak Eş'ariliğe de pirim verir. Merginani'nin fıkıh kitabı el-Hidaye'sine yazdığı ''Fethu'l-Kadir'' adlı şerhi ile ün yapar. Gazali'nin ''er-Risaletu'l-Kudsiye''sine, ''el-Musayere'' adlı şerh yazarak kelamda da adını duyurur.


Hızır Bey : Hicri : 863/1458 tarihinde vefat etmiştir. Fatih tarafından İstanbula tain edilen ilk kadı olarak atanınır. Molla Fenari tarafından temelleri atılan Hanefi/Maturidi görüşüyle Eş'ari ulema geleneğini sürdürür.

Molla Hayali : Hicri : 875/1470 tarihinde vefat etmiştir. Hızır Bey'in talebesi olarak bilinir. Taftazani'nin ve hocasının eserlerine yazdığı şerhlerle tanınır. 33 yaşında İznik Medresesi müderrisi iken vefat eder.

Ali Kuşçu : Hicri : 879/1474 tarihinde vefat etmiştir. Timurlular ve Akkoyunlular'dan sonra Osmanlı sarayına intisab eder. Fatih tarafından müderrisliğe atanır. Astronomi ve matematik üzerine İstanbul'da çalışmalar yapar. Ayrıca kelam, usul-u fıkıh ve dil üzerine eserler yazar.

Molla Hüsrev : Hicri : 885/1480 tarihinde vefat etmiştir. II. Beyazıd döneminin ünlü Osmanlı ulemasının genel tavrına uygun olarak kelamı, felsefeyi dışlar. Aleyhlerine sert fetva verir. Katı bir Hanefi mollası olarak bilinir. Osmanlı geleneğinde çok meşhur olan Dureru!l-Hükkam fi Şerhi Gereru'l Ahkam'ı yazar.

Sinan Paşa : Hicri : 891/1486 tarihinde vefat etmiştir. Fatih ve II. Beyazıd dönemi alimlerinden Hızır Bey'in oğludur. Zamanın tanınmış uleması Molla Hüsrev, Molla Gürani ve Hocazade'den dersler alır. Matematik ve Astronomi üzerine eserler yazar. Sadrazam olur, daha sonra azledilir, hapse atılır. II. Beyazıd tahta çıkınca göreve iade edilir. Talebesi Molla Lütfi'yi Ali Kuşçu'dan ders almaya gönderir.

Hocazade : Hicri : 893/1487 tarihinde vefat etmiştir. Fatih döneminin ünlü alimlerinden, Hızır Bey'in yoksul talebesi olarak ilim hayatına atılır. Fatih'in dikkatını çekerek İstanbul Kadılığı'na kadar yükselir. Fatih'in emriyle Gazali-İbni Rüşd tartışmasına çözüm bulmak amacıyla üçüncü bir Tehafüt yazar. Osmanlı ulemasının doğalseyri istikametinde Gazali tarafını tutar. En önemli eserleri Taftazani, Cürcani, Merginani ve Kadı Beydavi'nin kitaplarına yazdığı şerh ve taliklerdir.

Molla Lütfi : Hicri : 900/1495 tarihinde vefat etmiştir. Fatih ve II.Beyazıd döneminde yaşar. Sinan Paşa'nın talebesi olarak bilinir, Ali Kuşçu'dan ders alır. Matematik ve Astronomi'de önemli eserler verir. En önemli eserlerinden birisi yaklaşık yüz ilim dalını incelediği Mevzuatu'l-Ulum'dur. Dinsizlikle itham edilerek At Meydanında kafası kesilerek idam edilir.

Celaluddin Devvani : Hicri : 908/1502 tarihinde vefat etmiştir. İran'da Karakoyunlu ve Akkoyunlu döneminde, özellikle Uzun Hasan'dan gördüğü himaye ile yıldızı parlar. Şiraz'da müderrislik, Fas eyaletinde Kadılık görevlerinde bulunur. Osmanlı Padişahı II.Beyazıd'ın teveccühüne mazhar olur yüksek maaşla taltif edilir. Şöhreti Maveraünnehir, Horasan ve Anadolu'ya yayılır. Adududdin Ici'nin Eş'ari akaid kitabına yazdığı şerhle adını duyurur. İbni Sina ve Sühreverdi üzerine çalışmalarıyla dikkat çeker.

Celaleddin es-Suyuti : Hicri : 911/1505 tarihinde vefat etmiştir. Mısır'da dönemin ünlü Şafii alimi olarak adını duyurur. Tefsir, hadis ve fıkıh gibi özellikle nakli ilimlerde zirveye çıkar. 500 eseri olduğu rivayet edilir. En önemli eserleri ed-Durru'l-Mensur, el-Itkan, et-Tefsir ve ve'l-Müfessirin'dir. Babası Cellaleddin el-Mahalli'nin başlattığı tefsiri kendisi bitirir. Tefsir-i Celaleyn (iki Celal'in tefsiri) olarak bilinen bu eser Osmanlı medreselerinde baştaçı edilir. Suyuti'nin tefsir anlayışı genel olarak Rivayet tevsirleri sınıfına girer.

Kastalani : Hicri : 792/1517 tarihinde vefat etmiştir. Fatih döneminde yaşar, Hızır Bey'in talebesi olarak sivrilir. Kadılık, Müderrislik, Kazaskerlik görevlerinde bulunur. Taftazani ve Cürcani'nin kitaplarına şerh ve talikler yazar. Bursa yakınlarında bir kasaba olan Kastel'e nisbetle Kastelli (Kastalani) olarak anılır. İstanbul'da vefat eder. Eyüp Sultan mezarlığına gömülür.


İbni Kemal (Kemal Paşazade) : Hicri : 940/1533 tarihinde vefat etmiştir. Fatih'den sonra II. Beyazıd, Yavuz ve Kanuni'nin yükselişi çağında yaşar. Askerliği bırakarak ulema sınıfına geçer. Kanuni döneminde Zenbilli Ali Efendi'nin yerine Şeyhu'l İslam olur. Kur'an, hadis, fıkıh, kelam, edebiyat, mantık, tasavvuf, ahlak, Arapça, Farsça ve çeşitli ilimlere dair 209 eserinin olduğu tesbit edilir. Cürcani'nin Şerhu'l Mevakıf'ına, Hocazade'nin Tehafüt'üne, Nasıreddin Tusi'nin Tecrid'ine şerhler yazar. Felsefi Kelam'a vukufiyetiyle dikkat çeker.

Ebussuud Efendi : Hicri : 982/1574 tarihinde vefat etmiştir. Kanuni, II. Selim, III. Murat ve III. Mehmed dönemlerinin ünlü Osmanlı Şeyhulislam'ı olarak tanınır. 60 yıllık ilmiye ve devlet hizmetinin 28 yılını Şeyhulislam olarak geçirir. Kelam, felsefe ve tasavvufa karşı sert tutum sergiler. İsmail Ma'şuki, Muhyiddin Karmani ve Hamza Bali adlı sufi şeyhleri için şeriata aykırı görüşleri olduğu gerekçesiyle idam fetvası verir. Hanefi fıkhını devletin açıkca resmi mezhebi haline getirerek, diğer mezheplerle mahkemelerde hüküm verilmesini yasaklar. 86 yaşında vefat eder, cenaze namazı Fatih caminde kılınarak Eyüp Cami civarına defnedilir.


İmam Rabbani : Hicri : 1007/1598 tarihinde vefat etmiştir. Hindistan kökenli olup, naksibendi tarikatının 23. halkası olarak kabul edilir. Tarikat olunla birlikte Müceddidiyye olarak anılmaya başlar. Ahmed Faruki asıl isminden başka ikinci bin yılın yenileyicisi anlamında Müceddid-i Elf-i Sani olarak da anılır. Tasavvuf içinde başlattığı ''Kur'an ve Sünnete dönüş, bid'atlerle mücadele'' hareketiyle meşhur olur. Vahdet-i vucut yerine vahdet-i şuhud'u savunur. Düşünce sisteminin temel vurgusu ''tasavvufta her şeyin şeriata uygunluğunu gözetme'' dir. Şeriata uygunlugunu da sunni yorum olarak anlar ve tasavvufi yaşantının bu çizgiden çıkmaması gerektiğini söyler. İbni Teymiye'nin cepheden karşı çıkarak tümden reddettiği tasavvufu içerden eleştirileriyle kendianladığı Kur'an ve Sünnet çizgisine çekmeye çalışır. Bu açıdan bakıldığında İmam Rabbani, tasavvufu daha bu dünyacı ve akli zemine çekmeye çalışması açısından bir tasavvuf içi yenilikçi sayılabilir. En büyük eseri islam dünyasının değişik yerlerine gönderdiği mektuplardan oluşan ''Mektubat'' dır.

Molla Aliyyü'l-Kari :
Hicri :1014/1606 tarihinde vefat etmiştir. Herat (Afganistan)'da doğar, Mekke'ye göç ederek orada yaşar ve Mekke'de vefat eder. Mushafcılık yaparak geçinen Aliyyü'l-Kari mufrit bir Hanefiolarak tanınır. Ebu Hanife'ye ait olduğu addia edilen el-Fıkhu'l-Ekber'e yazdığı şerhle tanınır. Ayrıca Kemaleddin İbni Humam'ın Fethu'l-Kadir'ine (el-Hidaye Şerhi), Kuşeyri'nin er-Risale'sine, Muslim'in Sahih'ine, Merginani'nin el-Hidaye'sine, Kadı Iyaz'ın eş-Şifa'sına ve Mevahibu'l-Ledunniye'ye şerhler yazar.

Molla Sadra (Sadruddin Şiraz): Hicri : 1050/1640 tarihinde vefat etmiştir. İran'da Safevi yükşelişiyle birlikte yıldızı parlayan İsfahan Okulu'nun sembol siması olarak tarihe geçer. İran/Safevi/Şia asabiyetine dayanan dini-siyasi yükseliş Şah İsmail'in Tebriz'de tahta çıktığı 905/1499'da başlar ve İran'ın Afganlılarca fethedildiği 1133/1720'ye kadar 2198 yıl sürer. Bu dönemde rakip Osmanlı/Sunni asabiyetiyle çatışmaya girer. İran ve Osmanlı toplumunda derin izleri olan bu rekabet islam düşüncesinin seyrini de etkiler. Safeviler, İsfahan Okulu'nu himaye ederler. Burada islam dünyasında pek farkedilmeyen güçlü bir ilmi/felsefi/tasavvufi gelenek oluşur. Şeyh Bahaüddin Amili (öl. 1030/1622), Mir Damad (öl. 1041/1631), Mir Ebu'l Kasım Fındıriski (öl. 1050/1640) bunlardan sadece en önemli üç tanesidir. Sadreddin Şirazi olarak da bilinen Molla Sadra bu simaların yetiştiği İsfahan Okulu'nun sembol ismi haline gelir. Molla Sadra felsefesini kurarken kendinden önceki kadim felsefi birikimin tamamını harmanlamaya çalışır. Tales, Anaksimandros, Agetedomon, Empodekles, Pisagor, Sokrat, Aristo, Eflatun, Plotunis, Hz.Muhammed(a.s), Hz. Ali, Şii imamlar, İbni Sina, Sühreverdi, İbni Rüşd, İbni Arabi onun hikmet ekolunun dayandığı simalardır. Molla Sadra tüm bunları tek bir felsefe içinde sentezlemeye girişir. Sonuçta bu cesur girişim Molla Sadra felsefesini ortaya çıkarır. Molla Sadra felsefesi de bir tarafa meyleder. Sentezindeki Sühreverdi/İbni Arabi öğesi diğerlerini gölgede bırakır.

Katip Çelebi: Hicri : 1067/1657 tarihinde vefat etmiştir. Osmanlı coğrafya, tarih ve astronomi bilgini olarak ün yapar. Osmanlı dışında Hacı Halife olarak bilinir. Dünya çapında şöhret kazandığı eseri Keşfü'z-Zunun adlı Arapça bibliyoğrafi eseridir. Eserde bilim ve fen ilimleri üzerine yazılmış kitaplar tanıtılır. Atrıca coğrafya kitabı Cihannuma deniz savaşlarından bahseden eseri Tuhfetu'l-Kibar'ı Türkçe kaleme almıştır.

Beyazi : Hicri : 1098/1687 tarihinde vefat etmiştir. Osmanlılarda yetişmiş fakat eserleri ve fikirleri pek tesirli olmamış Maturidi alimlerden birisi olarak bilinir. Osmanlı Devleti'nin çeşitli vilayetlerinde kadılık ve kazaskerlik görevlerinde bulunur. Ebu Hanife'nin el-Fıkhu'l-Ekber'ine yazdığı ''İşaretu'l-Meram min İbaratu'l-İmam'' adlı şerhi ile dikkat çeker.

Şah Veliyyullah Dehlevi : Hicri : 1176/1776 tarihinde vefat etmiştir. Hindistan'da islam'ı yeniden düşünme ve ifadelendirme girişiminin en etkili siması olarak temayüz eder. Gazali, Hatabi, İbni Abdüsselam, Eş'ari, Maturidi, Fahreddun er-Razi, İbni Teymiye, İbnin Arabi, İmam Rabbani'nin izlerinin görüldüğü yeni bir sentezle islam düşüncesini inşa etmeye çalışır. En önemli eseri ''Huccetullahi'l Baliğa'' da bu yenilikçi girişimin izleri bariz bir şekilde fark edilir.

Muhammed bin Abdulvehab :
Hicri : 1201/1787 tarihinde vefat etmiştir. Arap çölünün ortasında bir yer olan Necd'de doğar. Sunni/Hanbeli/İbni Teymiye asabiyetine dayanarak başlattığı hareket kısa sürede tüm ortadoğuya yayılır. Vehabilik diye anılan hareket ona nisbet edilir. İbni Suud harekete siyasi destek verir. Bir müddet sonra Muhammed bin Abdulvehab'ın siyasi-dini görüşleri ekseninde Suudi Arabistan kurulur.

İsmail Gelenbevi : Hicri : 1205/1791 tarihinde vefat etmiştir. Son devir Osmanlı alimlerinden birisi olarak tanınır. Matematik ve Kelama dair eserleriyle dikkat çeker. Ici'nin akaidine Devvani'nin yaptığı şerhe yazdığı haşiyesiyle tanınır.

Halid-i Bağdadi : Hicri : 1242/1826 tarihinde vefat etmiştir. Irak/Süleymaniye'de bir Kürt topluluğu olan Mikaili aşiretine mensuptur. Nakşibendi silsilesinin 29. halkası olarak tanınır. Klasik medrese ilimleri aldıktan sonra Hindistan'a giderek Nakşibendi ruhanilerinden Abdullah Devhlevi'ye intişap eder. Bir yıl sonra ondan yetki alarak Irak'a döner. Şöhreti giderek yayılır. Nakşibendilik ondan sonra ''Halidiyye'' anılmaya başlar. Önceleri muridleri İstanbul'dan bir gece içinde toplanarak sürülse de sonraları Osmanlı Devleti Vahabiliğe karşı Halid-i Bağdadi'yi himaye siyaseti güder. Irak'dan İstanbul'a getirilir. Böylece Nakşi/Halidiye tarikatı Osmanlı ülkesinde alabildiğine yayılır, güçlenir.

Molla Sebzivari : Hicri : 1246/1830 tarihinde vefat etmiştir. İran'da Molla Sadra'dan ikiyüz elli yıl kadar sonra, Molla Sadra'nın felsefesini canlandırır. Tıpkı Molla Sadra gibi İbni Arabi'nin irfani doktrinlerine, Şii imamların öğretilerine, İşraki hikmet (Suhreverdi) ve Meşşai felsefeye (Aristo, İbni Sina, İbni Rüşd) yaslanarak Molla Sadra sentezini devam ettirir.


Şevkani: Hicri : 1250/1834 tarihinde vefat etmiştir. Yemen’de Şia/Zeydi olarak başladığı ilmi serüvenini, bağımsız bir müçtehid seviyesine ulaştığı kanaatiyle bütün mezheplere karşı eşit mesafede olduğunu ilan ederek sürdürür. Ancak özellikle kelami konularda İbni Teymiye’nin etkisine girmekten de kurtulamaz. Tefsir üzerine ‘’Fethu’l Kadir’’’i ve fıkha dair ‘’Neylu’l-Evtar’ı çok meşhur olur. Sonuçta selefi bir çizgiye gelir.

İbni Abidin: Hicri : 1525/1836 tarihinde vefat etmiştir. Hanefi fıkhının son temel kaynağı olarak kabul edilen Reddu’ı-Muhtar ale’d-Durri’l-Muhtar’ı yazar. Eserlerinde başlanğıçtan kendi dönemine kadar yaklaşık bin yıllık Hanefi birikimine yaslanır. Hükümlerin dayandığı delilleri gösterir, mezhepteki zayıf, sahih, ve muteber görüşlere işaret eder, daha önce açıklığa kavuştururlmamış bazı karmaşık meselelere çözüm arar, önceki eserlerde görülen yanlışları düzeltmeye çalışır.

Seyyid Ahmed Şehid : Hicri : 1247/1831 tarihinde vefat etmiştir. Hindistan’da İngiliz işgaline ve Sikh’lere karşı cihad ilan eder. Her türlü bid’at ve tasavvufi aşırılıklara karşı selefi bir hareket başlatır. Para ve asker toplayarak bizzat silahlı hareketlerin içinde yer alır.Bir çarpışma anında şehid edilir.

Hacı Şeriatullah : Hicri : 1254/1838 tarihinde vefat etmiştir. Bangladeş’de ‘’Faraizi’’ adıyla tarihe geçen bir islamihareket başlatır. Hindistan’ın İngiliz işgaliyle birlikte Daru’l Harb haline geldiğini, zengin toprak ağalarına karşı köylü ve işçilerin yararına reformlar yapılmasının gerekli olduğunu, İslam’ın Hindu fikirlerden ve tasavvufi fazlalıklardan arındırılmasının şart olduğunu savunan Hacı Şeriatullah bu amaçla bir dizi ıslahat hareketlerine girişir. Hanefi asabiyetine dayanmasına rağmen İngilizler tarafından Hindu Vehabiliği olarak yaftalanır.

Seyyid Muhammed Senusi : Hicri : 1276/1859 tarihinde vefat etmiştir. Cezair’de doğar. Cezair, Fas ve Mısır’da öğrenimini sürdürür. Gazali-İbni Teymiye sentezine dayalı yeni bir tarikat kurar. Şerist’la tasavvufu, zahirle batını birleştirme iddiasındaki hareketi kısa sürede tüm Kuzey Afrika’da yayılır. Libya’da İtalyanlara, Mısır’da İngilizlere karşı Osmanlı müttefiki olarak silahlı direnişe katılan bu tarikat tepkici, tasviyeci, faaliyetçi ve sufi/ihyacı özellikleriyle tamayüz eder.

Cemaleddin Efgani : Hicri : 1314/1898 tarihinde vefat etmiştir. Hz. Muhammed-Gazali arası beş yüzyıllık dönem islam’ın yükseliş çağı olurken, Gazali-Efgani arası sekiz yüzyıllık dönem İslam’ın orta çağı olarak tanımlanabilir. Zira Gazali’den bazı kısa aralıklar hariç islam düşüncesi tıkanır ve sürekligeriler. Selçuklular ve Osmanlılar islam medeniyetinin yükşelişini değil tekrarını ifade ederler. İran/Afgan kökenli olan Efgani islam’ın yeni çağının başlangıç siması olarak yenilikçi hareketini başlatır. Afganistan, İran, Hindistan, Hicaz, Mısır, İstanbul, Paris, İngiltere, Rusya ve İran’da çeşitli aralıklarla bulunur. İslam dünyasının batılılarca işgaline karşı dini, siyasi, fikri mücadele baslatır. Mısır’da Muhammed Abduh’u etkiler. Gittiği ülkelerin çoğundan sınırdışı edilir. Bir ara Paris’te ‘’Urvetu’l Vuska’’ adlı dergiyi talebesi Abduhla birlikte çıkarır. İngiliz ve Fransızlar dergiyi yasaklar. Meteryalizme Reddiye adlı bir kitap yazar. Yazarlığından ziyade hatipliği ve siyasi/aktivist kişiliğiyle tanınan Efgani islam dünyasının kurtuluşunun tek bir halife etrafında birleşme adealine dayalı pan-islamizm’in ateşli bir savunucusu olarak temayüz eder. Hem batıya karşı mücadele eder, hemde müslümanları uyuşukluktan silkinmeye, tekrar ayağa kalkmaya çağırır. İslam’ın yenilikçi damarlarını (Ebu Hanife reyciliği, Mu’tezile/Maturidi akılcılığı, felsefi düşünce, bilimci metod) canlandırmaya çalışır. Geçen yüzyılın başlarında 67 yaşında İstanbul’da bulunduğu bir sırada vefat eder.

Seyyid Ahmed Han : Hicri : 1314/1898 tarihinde vefat etmiştir. Efgani’nin ayrıntıya inmeden yaptığı genelçağrıyı Hind-Alt kıtasında pratiğe dökmeye çalışır. Düşünce sistemi, Fârâbî, İbni Sina ve İbni Rüşd’ün felsefi akılcılığını ve Ebubekr Razi’nin tabiatçılığını çağrıştırır. İslam’i ‘’tabiat kanunlarına ve bilime uygunluk’’ kriterlerine göre yeniden yorumlar. Allah’ın tabiat kanunlarını yarattığını, fiziki olarak tabiata müdahale etmediğini söyler. Peygamberlik yorumu Fârâbî-İbni Sina’yı andırır; vahyin, peygamberi, melekenin Allah’ın herkese açık vahyini iştiyakla idrak etmesi, kelimelere dökerek ifade etmesiyle gerçekleştiğini söyler. Bu haliyle Hz. Muhammed’in risaleti hak olup sonuncu peygamberdir. Ahiret görüşü ise İbni Rüşd’ü hatırlatır; ‘’haşr hem ruhani hemde bedeni olarak ve fakat yeni bir yaratılışla olacaktır’’ der. Mucize’yi tabiat kanunlarının bizim vakıf olamadığımız olağan işleyişi olarak yorumlar. Dua’yı dünyevi acı ve ızdırapların hafifletilmesiiçin gerekli psikolojik olgu olarak görür. Hz. Ömer’in ‘’Kur’an bize yeter’’ sözünü delil getirerek hadisleri tamelden reddeder. Ncak akıl, bilim ve tabiatın olağan işleyişine uygun, sahihliği ispat edilmiş olursa onların kabul edilmesi gerektiğini söyler. Nafi bin el-Ezrak gibi recmi Kur’an’da olmadığı gerekçesiyle reddeder.
 

Seyyid Muhammed Senusi :
Hicri : 1276/1859 tarihinde vefat etmiştir. Cezair’de doğar. Cezair, Fas ve Mısır’da öğrenimini sürdürür. Gazali-İbni Teymiye sentezine dayalı yeni bir tarikat kurar. Şerist’la tasavvufu, zahirle batını birleştirme iddiasındaki hareketi kısa sürede tüm Kuzey Afrika’da yayılır. Libya’da İtalyanlara, Mısır’da İngilizlere karşı Osmanlı müttefiki olarak silahlı direnişe katılan bu tarikat tepkici, tasviyeci, faaliyetçi ve sufi/ihyacı özellikleriyle tamayüz eder.

Cemaleddin Efgani :
Hicri : 1314/1898 tarihinde vefat etmiştir. Hz. Muhammed-Gazali arası beş yüzyıllık dönem islam’ın yükseliş çağı olurken, Gazali-Efgani arası sekiz yüzyıllık dönem İslam’ın orta çağı olarak tanımlanabilir. Zira Gazali’den bazı kısa aralıklar hariç islam düşüncesi tıkanır ve sürekligeriler. Selçuklular ve Osmanlılar islam medeniyetinin yükşelişini değil tekrarını ifade ederler. İran/Afgan kökenli olan Efgani islam’ın yeni çağının başlangıç siması olarak yenilikçi hareketini başlatır. Afganistan, İran, Hindistan, Hicaz, Mısır, İstanbul, Paris, İngiltere, Rusya ve İran’da çeşitli aralıklarla bulunur. İslam dünyasının batılılarca işgaline karşı dini, siyasi, fikri mücadele baslatır. Mısır’da Muhammed Abduh’u etkiler. Gittiği ülkelerin çoğundan sınırdışı edilir. Bir ara Paris’te ‘’Urvetu’l Vuska’’ adlı dergiyi talebesi Abduhla birlikte çıkarır. İngiliz ve Fransızlar dergiyi yasaklar. Meteryalizme Reddiye adlı bir kitap yazar. Yazarlığından ziyade hatipliği ve siyasi/aktivist kişiliğiyle tanınan Efgani islam dünyasının kurtuluşunun tek bir halife etrafında birleşme adealine dayalı pan-islamizm’in ateşli bir savunucusu olarak temayüz eder. Hem batıya karşı mücadele eder, hemde müslümanları uyuşukluktan silkinmeye, tekrar ayağa kalkmaya çağırır. İslam’ın yenilikçi damarlarını (Ebu Hanife reyciliği, Mu’tezile/Maturidi akılcılığı, felsefi düşünce, bilimci metod) canlandırmaya çalışır. Geçen yüzyılın başlarında 67 yaşında İstanbul’da bulunduğu bir sırada vefat eder.

Seyyid Ahmed Han :
Hicri : 1314/1898 tarihinde vefat etmiştir. Efgani’nin ayrıntıya inmeden yaptığı genelçağrıyı Hind-Alt kıtasında pratiğe dökmeye çalışır. Düşünce sistemi, Fârâbî, İbni Sina ve İbni Rüşd’ün felsefi akılcılığını ve Ebubekr Razi’nin tabiatçılığını çağrıştırır. İslam’i ‘’tabiat kanunlarına ve bilime uygunluk’’ kriterlerine göre yeniden yorumlar. Allah’ın tabiat kanunlarını yarattığını, fiziki olarak tabiata müdahale etmediğini söyler. Peygamberlik yorumu Fârâbî-İbni Sina’yı andırır; vahyin, peygamberi, melekenin Allah’ın herkese açık vahyini iştiyakla idrak etmesi, kelimelere dökerek ifade etmesiyle gerçekleştiğini söyler. Bu haliyle Hz. Muhammed’in risaleti hak olup sonuncu peygamberdir. Ahiret görüşü ise İbni Rüşd’ü hatırlatır; ‘’haşr hem ruhani hemde bedeni olarak ve fakat yeni bir yaratılışla olacaktır’’ der. Mucize’yi tabiat kanunlarının bizim vakıf olamadığımız olağan işleyişi olarak yorumlar. Dua’yı dünyevi acı ve ızdırapların hafifletilmesiiçin gerekli psikolojik olgu olarak görür. Hz. Ömer’in ‘’Kur’an bize yeter’’ sözünü delil getirerek hadisleri tamelden reddeder. Ncak akıl, bilim ve tabiatın olağan işleyişine uygun, sahihliği ispat edilmiş olursa onların kabul edilmesi gerektiğini söyler. Nafi bin el-Ezrak gibi recmi Kur’an’da olmadığı gerekçesiyle reddeder.

Muhammed Abduh : Hicri : 1322/1905 tarihinde vefat etmiştir. Seyyid Ahmed Han'ın Hindistan'da yapmaya çalıştığını doğrudan Efgani'nin öğrencisi olan Abduh Mısır'da yapmaya çalışır. Seyyid Ahmed, daha çok felsefi/bilimci akılcılığa yaslanırken Abduh daha çok Mu'tezili/Maturudi akılcılığına yaslanır. Ezher2in gelenekçi ulemasının sert tepkisini çekmesine rağmen faaliyetlerine devam eder. Tefsir-i Menar'ı yazmaya başlar. Kasım Emin, Reşit Rıza ve Mustafa Abdurrazık gibi etkili talebeler yetiştirir.

Şehberderzade Filibeli Ahmed Hilmi :
Hicri : 1332/1914 tarihinde vefat etmiştir. Son dönem Osmanlı islamcılarından olan Filibeli Ahmed Hilmi bir çok dergi ve gazete çıkarır, dini ve felsefi makaleler kaleme alır. II. Abdülhamit rejiminin muhalifi olduğu gerekçesiyle Fizan'a sürgüne gönderilir. İçtihad kapısının açılması, bir yüksek içtihad heyetinin kurulması ve mevcut mezheplerin birleştirilerek tek bir mezhep meydana getirilmesi vb. fikirleriyle dikkat çeker.


Said Halim Paşa : Hicri : 1339/1921 tarihinde vefat etmiştir. Mısır'da Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu olarak doğar. II. Abdülhamit'e muhalefeti yüzünden ülke dışına çıkmak zorunda kalır. Osmanlı yüksek brokrasisinin değişik kademelerinde görev alır. İslam'ın siyasi yorumu, meşrutiyet, islamlaşmak vb. konular üzerinde ileri sürdüğü fikirler pek yankı bulmasa da yenilikci bir dinamizm barındırır.

Seyyid Bey : Hicri : 1342/1924 tarihinde vefat etmiştir. Medrese kökenli bir hukukçu olan Seyyid Bey Osmanlı Meclis-i Mebusan'ına iki dönem İzmir Meb'usu olarak katılır. Bu görevine Cumhuriyet döneminde de TBMM'de devam eder. Bir islamcı olarak, mecliste, milli hakimiyet ilkesinden kalkarak hilafetin kaldırılmasının şerist açısından bir mahzurunun bulunmadığını savunan tarihi bir konuşma yapar. Hilafet, siyaset, içtihad, taklid, mezheplerin birleştirilmesi vb. konularında kimi islamcı/yenilikci fikirleriyle dikkat çeker.

Seyyid Emir Ali :
Hicri : 1346/1928 tarihinde vefat etmiştir. Hindistan'da Seyyid Ahmed Han'ın çizgisini sürdürür. Ancak Seyyid Ahmed Han'a nazaran islam vurgusu daha baskındır. Görüşleridaha çok islam'ın tarihi başarılarını öne çıkararak göstermeye çalışır. ''İslam'ın terakkiye (ilerleme-kalkınma) mani olmadığı ve bilimi tesvik ettiği'' temel argumanlara dayalı düşünce sistemi, liberal/yenilikci eğilimler içerir.

Reşid Rıza :
Hicri : 1352/1934 tarihinde vefat etmiştir. Suriye'den Mısır'a göç eder. Abduh'a talebe olur. el-Menar dergisini çıkarır. Taha Hüseyin ve Ali Abdurrazık gibi arapçı/laik karşı tepki biçimlenmesi içine girer ve giderek muhafazakarlaşır, sonuçta Abduh'un görüşlerini selefileştirir.


Mehmet Akif : Hicri : 1354/1936 tarihinde vefat etmiştir. Son dönem Osmanlı islamcılarının önde gelen şair siması olarak dikkat çeker. Kurtuluş savaşına şiirleriyle destek verir. Afgani/Abduh'un islamcı/yenilikçi ekolunu içtenlikle benimser. Çıkardığı dergide Abduh'dan tercümeler yayınlar. Batıcıları islama düsmanlıkları müslümanlarıda katı gelenekçi tutumları sebebiyle eleştirir. Cumhuriyetin ilanından sonra yeni rejime ters düşer ve Mısır'a gider. Çeşitli aralıklarla gidip geldiği Mısır ikameti yıl sürer. İstanbul'a döner hastalığı ağırlaşır ve aynı yıl vefat eder. Ünlü eseri Safahat manzum olarak M. Akif'in düşünce dünyasını yansıtır.

Muhammed İkbal : Hicri : 1356/1938 tarihinde vefat etmiştir. Hindistan/Lahor'da doğar. İngiltere/Cambridge Universty'de felsefe ve iktisat tahsil eder. Almanya/Munih universty'de felsefe doktorası alır. Hindistan'a döner ve şiirleri ve konferanslarıyla çoşkulu bir islami düşünce çığırı açar. İkbal, Fârâbî, İbni Sina ve İbni Rüsd'ün Aristo ve Platon'la islam düşüncesini uzlaştırmaya çalıştığı gibi Hegel, Whitehead ve Bergson vb. modern batılı filozofların formunu kullanarak islam'ı yeniden ifadelendirmeye çalışır. Zihni duruşu sentezci olan ikbal, Molla sadra gibi top yekün bir senteze girişir. Gazali'yi eleştirdiği gibi İbni Rüsd'ü de eleştirir. Sentezine Eş'ari, Mu'tezile, Gazali, İbni Sina, İbni Rüşd, Beyazıd-ı Bestami, Hallac-ı Mansur, İbni Arabi, Mevlana, Hegel, Whitehead, Bergson gibi akılcı ve ruhcu filozof/düşünürlerin izleri bir arada görülür. Verdiği konferanslardan oluşan ''İslam'da Dini Düşünce'nin Yeniden İhyası'' ve kasidelerinin yer aldığı ''Cavidname'' en önemli eserleridir.

Mustafa Abdurrazık : Hicri : 1366/1946 tarihinde vefat etmiştir. Mısır Ezher'den mezun olur. Fransa/Sorbonne'de okur. Ezher'in genel sekreteri olur. Muhammed Abduh'un yenilikçi çizgisini devam ettirir.İslam felsefesi üzerine birçok eser yazar.

İsmail Hakkı İzmirli : Hicri : 1365/1946 tarihinde vefat etmiştir. Son dönem Osmanlı islancılarının önemli siması olan İzmirli İsmail Hakkı, Arapça, Farça, Fransızca, Rusça, Rumca, Latince bilen Ordunaryüs Profesörlüğe kadar yükselmiş derinlikli bir üniversite hocası olarak dikkatleri çeker. Kindi ve Fahruddin er-Razi'yi hatırlatan bir birikime sahiptir. Kelam, felsefe,fıkıh, siyaset, tabiat felsefesi vs. üzerine onlarca eser yazar, dersler verir. Yeni İlm-i kelam adlı eseri büyük dikkat çeker.

Musa Carullah : Hicri : 1368/1949 tarihinde vefat etmiştir. Kafkasya/Kazan müslümanları arasında yenilikçi görüşleriyle dikkat çeker. İstanbul ve Mısır/Ezher'de okur. Abduhla tanışır, Kafkasya'da faliyetler yapar. ''Cehennemin edebi olamıyacağını, edebiazabın Allah'ın rahmetiyle açıklanamayacağı, sonunda her insanın bir şekilde cehennemden çıkıp, cehennemin yok edileceği'' şeklinde İbni Arabi'den beri gelen görüşü savunduğu için büyük tepki görür. ''Rahmet-i İlahiye Bürhanları'', ''Hatun'' gibi kitaplarındaki fikirleriyle tartışmalara neden olur.

Hasan el Benna : Hicri : 1368/1949 tarihinde vefat etmiştir. Mısır'da genelolarak Reşit Rıza'nın çizgisini sürdürür. Malik, Şafii ve Ahmed bin Hanbel'in eserlerinden etkilenir. Düşünce sisteminin oluşmasında Arapçı/laik görüşler ileri süren Taha Hüseyin ve Ali Abdurrazık'a tepki biçimlenmesi özelliğiyle etkiliolur. Aktivist/faaliyetçi özelliğiyle kısa sürede dikkat çeker. ''İhvan-ı Muslim'' teşkilatını kurar. Hareket kısa sürede güçlenir, 1948'de yasa dışı ilan edilir, 1949 da dael-Benna süikasta uğrayarak şehid edilir.

Mustafa Sabri Efendi : Hicri : 1372/1954 tarihinde vefat etmiştir. Osmanlının son şeyhulislamı olarak bilinen Mustafa Sabri, Afgani, Abduh ekolüne şiddetle muhalefet eder. Musa Curullah'a reddiye yazar. Abduh'un Maturidiliği gerçekte Mu'tezili olmakla şuçlayarak terkeder. Osmanlı uleması arasında ''son gelenekçi'' rolü üstlenen M.Sabri, cumhuriyetten sonra M.Akif'in yaptığı gibi Mısır'a gider. M.Akif'in yaptığının tam tersini yaparak yenilikçiliğe cephe alır.

Seyyid Kutup : Hicri : 1386/1967 tarihinde vefat etmiştir. İhvan-ı Muslimin'in genel hedeflerini daha da ileri götürür. İslam'ı devrimci/radikal bir tarzda yorumlar. Cematçi/örğütcü bir proje geliştirir. Eserleri Fi Zillali'l Kur'an ve Yoldaki İşaretler islam dünyasında bir çok devrimci harekete ilham kaynağı olur. Mısır'da Nasr döneminde idam edilerek şehid edilir.

Mevdudi : Hicri : 1399/1979 tarihinde vefat etmiştir. Pakistan'da Cemaat-i İslami adlı islami hareketi başlatır. Afgani ve Abduh gibi Mu'tezili/Maturudi/Felsefi çizgiye değil Sunni/Hanefi çizgiye yaslanır. Çağdaş islami hareketler'in Osmanlı'nın çöküşü öncesi ilk simaları Afgani, Abduh, İkbal, M.Akif vb.'den sonra çöküş sonrası simaları Hasan el-Benna, Seyyid Kutup, Humeyni ile birlikte tarihi bir misyon üstlenir. ''İslam'da Hükümet''i yazar. ''İslam'ın bir siyasi projesinin bulunduğu'' tezine dayalı bu çalışma soğuk savaş döneminde islamcıların islamcıların ürettiği siyasi projenin temel karakteristiğini yansıtması bakımından önemli bir metindir.

Ali Şeriati : Hicri : 1397/1977 tarihinde vefat etmiştir. İran'da doğar. Paris/Sorbone'de sosyolojidoktorası yapar. İran devrimi öncesinde yazıları ve konferanslarıyla özellikle genç üniversiteliler arasında yaygın bir etki bırakır. Batı düşüncesiüzerine derin analizleri, felsefi birikimi, islam/şia üzerine yenilikçi yorumlarıyla büyük dikkat çeker. Bir yandan eyleme yanaşmayan aydınları diğer yandan geleneksel ulemayı eleştirir. Çoşkulu uslubuyla devrimci söylemler geliştirir. İran devriminin başladığı sırada İngiltere'de Şah'ın ajanları tarafından pusuya düşürülerek şehid edilir.

Humeyni : Hicri : 1409/1988 tarihinde vefat etmiştir. İran'ın farkedilmeyendini-siyasi birikimini to yekün harekete geçirir. Şia/Usuli geleneğine yaslanır. 1979'da halk hareketine dayanan görkemli bir devrim İslam Cumhuriyeti rejimini kurar. Hasan el-Benna, Seyyid Kutup ve Mevdudi'nin rüyasını gerçekleştirir. Valeyet-i Fakih adlı kitabı yazıp, hayata geçirerek asırlardır köşesinde Mehdi'nin gelmesini bekleyen Şia geleneği içinde büyük bir yenilik yaratır. ''Kaybolan mehdi'nin gelene kadar toplumun velayetini bir fakihin üslenmesi ve devletiidare etmesi'' anlayışına dayanan bu teori ahbariler tarafından reddedilmesine rağmen Şia'nın dünyaya geri dönmesini ve tarih sahnesine çıkmasını sağlar.

Fazlur-Rahman : Hicri : 1408/1988 tarihinde vefat etmiştir. 1919'da bugünkü Pakistan'da doğar. Universite hocalığı yapar. Yenilikçi fikirleri nedeniyle gelenekçi ulema ona çephe alır. Mevdudi ile tersleşir. Mevdudi O'nu modernist olmakla, cematına katılmayıp boş ilmi spekulasyonlara dalmakla suçlar. O'da Mevdudi'yi fikri ufkunun kısırlığıyla, gelenekçilere prim vermekle suçlar. Pakistan'da daha fazla duramaz. Önce ''münkir-i sünnet'' sonra ''münkir-i vahiy'' ilan edilir. Amerika/Oxford'a gider. Çalışmalarını orada sürdürür. İslam felsefesiüzerine doktora yapar. Efgani, Abduh, İkbal, M.Akif vb. düşünürlerde görünen ''modern zamanlarda islam nasıl ifadelendirilir?'' meselesi üzerine kafa yoran en ciddi müslüman düşünür olarak Fazlurrahman, çağdaş islam'ın soğuk savaş sonrası döneme fikriyle ışık tutar. İslami Modernizm veya İslami Yenilenme adını verdiği düşünce faaliyeti temelde iki yönlü bir zihin faaliyetine dayanır; Bugünden Kur'an'ın ilk nazil olduğu döneme gitme ve o günden bugüne gelme...Bu çerçevede Kur'an'ın dini-ahlaki yüve değerleri, peygamberin biyoğrafik siyeri ve ibadetler yenilenme/sorgulama dışıdır. Bunlar olduğu gibi alınmalıdır. Ancak Kur'an'ın hukuki bazı muyyedileri adalet/ahlak amaçları temelinde yeniden yorumlanabilir. Bu yönüyle Fazlurrahman'da Hz. Ömer, Ebu Hanife, Mu'tezile, İbni Sina, Şah Veliyyullah, Seyyid Ahmed Han ve M.İkbal gibi islam'ın yenilikçilerinin izleri görülür. Ancak O bunları iyi etüd etmesine rağmen kendisine özgü bağımsız bir yenilikçi düşünce sistemi kurduğu inancındadır. En önemli eseri ''islam'' da bu inanç bariz bir şekilde hissedilir. Bir kalp ameliyatı sonrası 69 yaşında vefat eder.

Seyyid Hüseyin Nasr : Çağdaş islam düşüncesiiçinde Fazlurrahman'ın yenilikçi (Modernist) ekolune tepki olarak gelişen Gelenekçi (Tradisyonalist) akımın öncüsü kabul edilir. Descartes'in mekanikakılcılığı ve Bacon'un ampirist deneyciliği ile başlayan modern batı düşüncesine karşı kadim gelenek olarak tanımladığı tüm doğuyu içine alan modernizm öncesi dünyanın argümanlarını esas alır. Müslümanların tarihte teknolojiüretme ihtimali varken sırf tabiata ve insanlara vermeme anlayışları sebebiyle bunu yapmadıklarını, bu anlamda islam medeniyetinin asil/soylu evren tasavvurunun evrenin yasalarıyla oynamaya mani olduğunu iddia eder. İslam dünyasında entellektüel/gelenekselci tüm akın ve kişilerin zihin dünyasında bu fikirlerin izleri görülür. İran devriminden sonra Amerika'ya göçederek çalışmalarını orada sürdüren Nasr, halen hayattadır.

Muhammed Abid el-Cabiri : 1936'da Fas'da doğar. 64 yaşında olan Cabiri, Fas/Rabat Edebiyat Fakültesi'nde felsefe ve islam Arap düşüncesi profesörü olarak çalışır. İslam düşünce tarihinde Endülüs eksenli İbni Hazm, İbni Rüşd, İbni Haldun, Şatıbi vb. isimlerle temayüz ettiğini düşündüğü islam'ın yenilikçi/rasyonalist damarını canlandırmaya dayalı bir düşünce sistemi kurmaya çalışır. İslam'da Siyasi Akıl, Arap Aklının Oluşumu, Arap Aklının Yapısı, Gelenek ve Modernlik vb. bir çok çalışması bulunan Cabiri, ''Şii imamet mitolojisi ve Sunni saltanat ideolojisi'nin'' aşılarak yeni çağdaş ve islam düşüncesi kurmak gerektiğini savunan söylemiyle soğuk savaş sonrası dönemin en önemli yenilikçi düşünürleri arasındadır. Halen hayattadır.

Abdülkerim Suruş :
İran devriminin sonrasının en önemli yenilikçi aydınlarından birisi olarak dikkat çeker. İran'da devrim sonrası din-devlet ilişkileri, dinin sosyal hayattakiyeri, islam'ın siyasi-sosyal boyutunun yeniden yorumlanması vb. konularda soğuksavaş sonrası dönemin argumanlarını kullanan birdüşünce geliştirmeye çalışır. Molla Sadra'nın felsefi bilgisine yaslanan Suruş, Ali Şeriati gibi geleneksel ulema ile tersleşir. Halen hayattadır.

Necefabadi : Ayetullah Salihi Necefabadi, İran Devrimi'nin yakın dönem en önemliyenilikçi simalarındandır. Halen İran'da basılması yasak olan ''Velayet-i Fakih derHukumet-i Salihan'' adlı çalışması Humeyni'nin geliştirdiği Velayet-i Fakih teorisine radikalyenilikler getirir. Necefbadi, Velayet-i Fakih'in doğrudan halk tarafından seçilmesi gerektiğini, molla olmasının şart olmadığını, Velayet-Fakih'de aranan tek şartın ''bilgi'' olduğunu, bunun da yaşadığı ülkenin kanununu, siyasetini, adaleti, toplum idaresini bilmekten ibaret olduğunu iddia eder. Geliştirdiği yeni Velayet-i Fakih yorumunun sadece İran/Şia için değil, tüm islam alemi ve hatta tüm dünya için gelişmiş bir siyasi proje olduğunu savunur. Halen hayattadır.

Fadlallah : Lübnan'da Hizbullah hareketinin manevilideri olarak tanınır. Geliştirdiği kimi yenilikçi görüşleri nedeniyle gelenekçi ulema tarafından aleyhinde ''saptığı'' gerekçesiyle hakkında fetva yayınlanır. Fadlallah sürekligeliştirdiği yeni fikirleriyle dikkat çeker. Geleneksel ulemayla sık sık tersleşir. Halen hayattadır.

Hatemi : İran2da ezici çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçilir. İran devriminin yenilik arayışının sembolü olarak yükselir. Çağdaşislami hareketlerin orta döneminin (Benna, Seyyid Kutup, Mevdudi, Humeyni) modern ulus devletlere tepki olarak doğan totaliter islam devleti anlayışı yerine, yeni dönemin (soğuk savaş sonrası) argumanlarına özgü özgürlükçü, eşitlikçi, insan haklarına önem veren islam devleti anlayışını savunur. İran'da bu geçiş döneminin simgesi haline gelir. Hatemi İslam/Şia düşüncesi içinde bin yıl önce Şeyh Mufid'le başlayan yenilikçi/usuli çizğiye ve Nasreddin Tusi'de ifadesini bulan felsefi birikime yaslanır. Halen hayattadır.

Muhammed Ammara :
Mısır'da doğar. Ezher'den mezun olur. Halen Mansura Üniversitesi'nde İslam Felsefesi profesörü olarak görev yapıyor. Özellikle Mu'tezile düşüncesi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. ''Mu'tezile ve Devrim'' ve ''Mu'tezile ve İnsan Özğürlüğü Sorunu'' adlı çalışmaları Türkçe'ye çevrilir.

Hasan Hanefi : Halen Mısır'da Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Felsefe Profesörü olarak görev yapıyor. Kendine özğü görüşleriyle dikkat çeken Hanefi akılcı/tabiatlarıyla tanınır.

Rager Garaudy : Fransa'da eski marksistken islam'a girer. Özellikle Entegrizm adlı eserinde Fazlurrahman çizgisinin izleri görülür. Ancak ondan farklı olarak İslam'ın tasavvufi yorumuna ilgiduyar. Halen hayattadır.
 
Begoviç : 1925 yılında Bosna'da doğar. Komünist rejim altındaki Yugoslavya'da islami hareket çalışmalarına aktif olarak katılır. Hukuk danışmanlığından emekli olur. Tutuklanarak hapse atılır. Arkadaşlarıyla birlikte Demokratik Hareket Partisini kurar. 1990'da katıldığı ilk çok partili şeçimlerede büyük başarı kazanarak koalisyon ortağı olur. Daha sonraları devlet başkanlığına getirilir. 1992'de bağımsızlık refarendumundan sonrahalkın büyük çoğunluğu ayrılma yönünde oy kullanır, Sırp saldırıları başlar. Saldırılara karşı bir halk kahramanı olarak yükselir. Savştan sonra tekrar devlet başkanı olarak seçilir. Bosna-Hersek'in ''bilge kralı'' olarak tanınan Begoviç, adeta ''Doğu veBatı Arasındaki İslam'' kitabıyla düşünce dünyasında adını duyurur. Begoviç, adeta ''Batı İslam'n İkbal'i'' gididir. Derin bir felsefi formasyonu olduğu anlaşılan Begoviç'in zihni duruşu tıpkı M.İkbal gibi sentezcidir. Doğu'nun ruhçu, Batı'nın da akılcı zihin dünyası ortasında islam düşüncesini felsefi bir uslıpla yeniden ifadelendirmeye çalışır.

Abudullah el-Efendi : Abudullah el-Efendi özellikle ''Nasıl Bir Devlet'' adlı kitabıyla dikkatleri çeker. Tipik örneğimevdudi'de görülür, soğuk savaş dönemi ''İslam Devbleti'' anlayışına köklü eleştiriler getirir. Medine vesikasından hareketle yeni bir siyasi/toplumsal birlikte yaşama projesi geliştirmeye çalışır. Totaliter islam devleti yerine özğürlükçü bir islami devlet projesi kurmaya çalışır. Halen hayattadır.

Turabi : Sudan'da General Beşir darbesinden sonra önü açılır. Hazırladığı Anayasa ile büyük dikkat çeker. Abdullah el-Efendi'nin görüşlerini çağrıştırır özğürlükçü, eşitlikçi bir islami anayasa anlaşıyla hareket edr. Devletin resmi dini ve mezhebi olmaması gerektiğini, mürtedin öldürülmesinin islam'ın özğürlük anlayışına sığmayaçağını, yeni fıkıh metodolojisi oluşturmak gerektiğini ifade ettiği fikirleriyle soğuk savaş sonrası islam yenilikçiliğinin argümanlarını oluşturmada önemli bir misyon üstlenir.

Fazlur-Rahman : Hicri : 1408/1988 tarihinde vefat etmiştir. 1919'da bugünkü Pakistan'da doğar. Universite hocalığı yapar. Yenilikçi fikirleri nedeniyle gelenekçi ulema ona çephe alır. Mevdudi ile tersleşir. Mevdudi O'nu modernist olmakla, cematına katılmayıp boş ilmi spekulasyonlara dalmakla suçlar. O'da Mevdudi'yi fikri ufkunun kısırlığıyla, gelenekçilere prim vermekle suçlar. Pakistan'da daha fazla duramaz. Önce ''münkir-i sünnet'' sonra ''münkir-i vahiy'' ilan edilir. Amerika/Oxford'a gider. Çalışmalarını orada sürdürür. İslam felsefesiüzerine doktora yapar. Efgani, Abduh, İkbal, M.Akif vb. düşünürlerde görünen ''modern zamanlarda islam nasıl ifadelendirilir?'' meselesi üzerine kafa yoran en ciddi müslüman düşünür olarak Fazlurrahman, çağdaş islam'ın soğuk savaş sonrası döneme fikriyle ışık tutar. İslami Modernizm veya İslami Yenilenme adını verdiği düşünce faaliyeti temelde iki yönlü bir zihin faaliyetine dayanır; Bugünden Kur'an'ın ilk nazil olduğu döneme gitme ve o günden bugüne gelme...Bu çerçevede Kur'an'ın dini-ahlaki yüve değerleri, peygamberin biyoğrafik siyeri ve ibadetler yenilenme/sorgulama dışıdır. Bunlar olduğu gibi alınmalıdır. Ancak Kur'an'ın hukuki bazı muyyedileri adalet/ahlak amaçları temelinde yeniden yorumlanabilir. Bu yönüyle Fazlurrahman'da Hz. Ömer, Ebu Hanife, Mu'tezile, İbni Sina, Şah Veliyyullah, Seyyid Ahmed Han ve M.İkbal gibi islam'ın yenilikçilerinin izleri görülür. Ancak O bunları iyi etüd etmesine rağmen kendisine özgü bağımsız bir yenilikçi düşünce sistemi kurduğu inancındadır. En önemli eseri ''islam'' da bu inanç bariz bir şekilde hissedilir. Bir kalp ameliyatı sonrası 69 yaşında vefat eder.

Seyyid Hüseyin Nasr : Çağdaş islam düşüncesiiçinde Fazlurrahman'ın yenilikçi (Modernist) ekolune tepki olarak gelişen Gelenekçi (Tradisyonalist) akımın öncüsü kabul edilir. Descartes'in mekanikakılcılığı ve Bacon'un ampirist deneyciliği ile başlayan modern batı düşüncesine karşı kadim gelenek olarak tanımladığı tüm doğuyu içine alan modernizm öncesi dünyanın argümanlarını esas alır. Müslümanların tarihte teknolojiüretme ihtimali varken sırf tabiata ve insanlara vermeme anlayışları sebebiyle bunu yapmadıklarını, bu anlamda islam medeniyetinin asil/soylu evren tasavvurunun evrenin yasalarıyla oynamaya mani olduğunu iddia eder. İslam dünyasında entellektüel/gelenekselci tüm akın ve kişilerin zihin dünyasında bu fikirlerin izleri görülür. İran devriminden sonra Amerika'ya göçederek çalışmalarını orada sürdüren Nasr, halen hayattadır.

Muhammed Abid el-Cabiri : 1936'da Fas'da doğar. 64 yaşında olan Cabiri, Fas/Rabat Edebiyat Fakültesi'nde felsefe ve islam Arap düşüncesi profesörü olarak çalışır. İslam düşünce tarihinde Endülüs eksenli İbni Hazm, İbni Rüşd, İbni Haldun, Şatıbi vb. isimlerle temayüz ettiğini düşündüğü islam'ın yenilikçi/rasyonalist damarını canlandırmaya dayalı bir düşünce sistemi kurmaya çalışır. İslam'da Siyasi Akıl, Arap Aklının Oluşumu, Arap Aklının Yapısı, Gelenek ve Modernlik vb. bir çok çalışması bulunan Cabiri, ''Şii imamet mitolojisi ve Sunni saltanat ideolojisi'nin'' aşılarak yeni çağdaş ve islam düşüncesi kurmak gerektiğini savunan söylemiyle soğuk savaş sonrası dönemin en önemli yenilikçi düşünürleri arasındadır. Halen hayattadır.

Abdülkerim Suruş : İran devriminin sonrasının en önemli yenilikçi aydınlarından birisi olarak dikkat çeker. İran'da devrim sonrası din-devlet ilişkileri, dinin sosyal hayattakiyeri, islam'ın siyasi-sosyal boyutunun yeniden yorumlanması vb. konularda soğuksavaş sonrası dönemin argumanlarını kullanan birdüşünce geliştirmeye çalışır. Molla Sadra'nın felsefi bilgisine yaslanan Suruş, Ali Şeriati gibi geleneksel ulema ile tersleşir. Halen hayattadır.

Necefabadi : Ayetullah Salihi Necefabadi, İran Devrimi'nin yakın dönem en önemliyenilikçi simalarındandır. Halen İran'da basılması yasak olan ''Velayet-i Fakih derHukumet-i Salihan'' adlı çalışması Humeyni'nin geliştirdiği Velayet-i Fakih teorisine radikalyenilikler getirir. Necefbadi, Velayet-i Fakih'in doğrudan halk tarafından seçilmesi gerektiğini, molla olmasının şart olmadığını, Velayet-Fakih'de aranan tek şartın ''bilgi'' olduğunu, bunun da yaşadığı ülkenin kanununu, siyasetini, adaleti, toplum idaresini bilmekten ibaret olduğunu iddia eder. Geliştirdiği yeni Velayet-i Fakih yorumunun sadece İran/Şia için değil, tüm islam alemi ve hatta tüm dünya için gelişmiş bir siyasi proje olduğunu savunur. Halen hayattadır.

Fadlallah : Lübnan'da Hizbullah hareketinin manevilideri olarak tanınır. Geliştirdiği kimi yenilikçi görüşleri nedeniyle gelenekçi ulema tarafından aleyhinde ''saptığı'' gerekçesiyle hakkında fetva yayınlanır. Fadlallah sürekligeliştirdiği yeni fikirleriyle dikkat çeker. Geleneksel ulemayla sık sık tersleşir. Halen hayattadır.

Hatemi : İran2da ezici çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçilir. İran devriminin yenilik arayışının sembolü olarak yükselir. Çağdaşislami hareketlerin orta döneminin (Benna, Seyyid Kutup, Mevdudi, Humeyni) modern ulus devletlere tepki olarak doğan totaliter islam devleti anlayışı yerine, yeni dönemin (soğuk savaş sonrası) argumanlarına özgü özgürlükçü, eşitlikçi, insan haklarına önem veren islam devleti anlayışını savunur. İran'da bu geçiş döneminin simgesi haline gelir. Hatemi İslam/Şia düşüncesi içinde bin yıl önce Şeyh Mufid'le başlayan yenilikçi/usuli çizğiye ve Nasreddin Tusi'de ifadesini bulan felsefi birikime yaslanır. Halen hayattadır.

Muhammed Ammara :
Mısır'da doğar. Ezher'den mezun olur. Halen Mansura Üniversitesi'nde İslam Felsefesi profesörü olarak görev yapıyor. Özellikle Mu'tezile düşüncesi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. ''Mu'tezile ve Devrim'' ve ''Mu'tezile ve İnsan Özğürlüğü Sorunu'' adlı çalışmaları Türkçe'ye çevrilir.

Hasan Hanefi : Halen Mısır'da Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Felsefe Profesörü olarak görev yapıyor. Kendine özğü görüşleriyle dikkat çeken Hanefi akılcı/tabiatlarıyla tanınır.

Rager Garaudy : Fransa'da eski marksistken islam'a girer. Özellikle Entegrizm adlı eserinde Fazlurrahman çizgisinin izleri görülür. Ancak ondan farklı olarak İslam'ın tasavvufi yorumuna ilgiduyar. Halen hayattadır.

Begoviç : 1925 yılında Bosna'da doğar. Komünist rejim altındaki Yugoslavya'da islami hareket çalışmalarına aktif olarak katılır. Hukuk danışmanlığından emekli olur. Tutuklanarak hapse atılır. Arkadaşlarıyla birlikte Demokratik Hareket Partisini kurar. 1990'da katıldığı ilk çok partili şeçimlerede büyük başarı kazanarak koalisyon ortağı olur. Daha sonraları devlet başkanlığına getirilir. 1992'de bağımsızlık refarendumundan sonrahalkın büyük çoğunluğu ayrılma yönünde oy kullanır, Sırp saldırıları başlar. Saldırılara karşı bir halk kahramanı olarak yükselir. Savştan sonra tekrar devlet başkanı olarak seçilir. Bosna-Hersek'in ''bilge kralı'' olarak tanınan Begoviç, adeta ''Doğu veBatı Arasındaki İslam'' kitabıyla düşünce dünyasında adını duyurur. Begoviç, adeta ''Batı İslam'n İkbal'i'' gididir. Derin bir felsefi formasyonu olduğu anlaşılan Begoviç'in zihni duruşu tıpkı M.İkbal gibi sentezcidir. Doğu'nun ruhçu, Batı'nın da akılcı zihin dünyası ortasında islam düşüncesini felsefi bir uslıpla yeniden ifadelendirmeye çalışır.

Abudullah el-Efendi :
Abudullah el-Efendi özellikle ''Nasıl Bir Devlet'' adlı kitabıyla dikkatleri çeker. Tipik örneğimevdudi'de görülür, soğuk savaş dönemi ''İslam Devbleti'' anlayışına köklü eleştiriler getirir. Medine vesikasından hareketle yeni bir siyasi/toplumsal birlikte yaşama projesi geliştirmeye çalışır. Totaliter islam devleti yerine özğürlükçü bir islami devlet projesi kurmaya çalışır. Halen hayattadır.

Turabi :
Sudan'da General Beşir darbesinden sonra önü açılır. Hazırladığı Anayasa ile büyük dikkat çeker. Abdullah el-Efendi'nin görüşlerini çağrıştırır özğürlükçü, eşitlikçi bir islami anayasa anlaşıyla hareket edr. Devletin resmi dini ve mezhebi olmaması gerektiğini, mürtedin öldürülmesinin islam'ın özğürlük anlayışına sığmayaçağını, yeni fıkıh metodolojisi oluşturmak gerektiğini ifade ettiği fikirleriyle soğuk savaş sonrası islam yenilikçiliğinin argümanlarını oluşturmada önemli bir misyon üstlenir.

R.İhsan Eliaçık - İslâm'ın Yenilikçileri
 
Geri
Top