• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Jazz(Caz) Müzik Tarihi

Suskun

V.I.P
V.I.P
Jazz(Caz) Müzik Tarihi

Caz, 20. yüzyılda New Orleans / ABD'de doğmuş olan bir müzik türüdür. Afrikalı-Amerikalı müzik stilini Batı müziği teknikleri ve teorisiyle birleştirmiştir. Caz mavi nota, senkopasyon, swing, polyritim ve doğaçlamayı kullanır.

CAZ MUZİK Kansas City, New Orleans, Chicago, Dixieland, Harlem gibi merkezlerde bu yerlerin adlarıyla anılmıştır. 20.yy.ın ilkyarısında ragtime be-bop,swing, ikinci yarısında ise pop caz, caz rock gibi türleri olmuştur. Cazın en önemli özelliği doğaçlama olarak seslendirilmesidir. Afrika’dan kölelik yolu ile gelen zencilerin yaşadıkları zulümleri, acıları, üzüntüleri anlatmaları ile 19.yy.da başlamıştır. Bir çok türü oluşmuş, dünyaya yayılmıştır. Doğaçlamaları kalıcı kılmak için son elli yılda seslendirmeler notaya alınmışlardır. Caz Kelime olarak New Orleans’da çok kullanılan Fransızca Jaser (bağırmak, ölmek, cıvıldamak, gay guy etmek, konuşur gibi sözler çıkarmak) fiilinden mi türediği; yoksa 1915’te Chicago’da müziği ile büyük ilgi uyandıran Jospo Brown’ın adından mı kaynaklandığı tartışmaları müzikologlar tarafından sürmektedir. Blues Zencilerin (köle) çalışırken söylediği ruhani ezgilerden kaynaklı Amerikan halk müziği. Şarkıcısının hem melodik, hem ritimle özgürlüğü çok fazladır. Şarkı sözleri abartısız ve yalındır. Karşılıksız sevda, ekonomik sıkıntılar hüzünlü bir yorumla işlenir. Caz kimi kaynaklarda özel nefesli çalgıların caz müziği için karakteristik olduğu geçmektedir. Kimi fanatiklere göre ise New Orleans sitili caz türü kornet, trombon ve klarnetten oluşan üç seslilikle belirtmektedir. Daha sonra buna saksafon ailesi katılmıştır. Eğitilmemiş bir kulak için, cazla dans müziğinin günlük şarkılar arasındaki benzerliği o kadar büyüktür ki bu ikili sürekli karıştırılır. Zaten bu caz müziğin sürekli olarak kurban gittiği bir tersliktir. Popüler dev müziğin ticaretinin, uluslar arası çapta pazar çıkarları için, her şeyden olduğu gibi caz müziğinden de yararlanmaya kalktığı bilinmektedir. Cazla, pop müziğinin böylesine birbirine karıştırılması, ikinci tür müziği üreten sanayi açısından büyük bir çıkar anlamına gelmektedir. Zencilerin o eski, hüzünlü ve yüzyılların baskısını ve ezikliğini titreşimler halinde veren “blues”, gece kulüplerinin ve barların bunaltıcı dans müziği olmuştur. Caz müziğinde başından beri ritmik bir unsur olan”swing” müzik ticaretine alet edilmiştir. Dans içinde yalnız dinlemek için olan soyut ve karmaşık caz türü “be-bop”, bir çok ülkede dans okullarının uyguladığı akrobatik zıplamaların müziği haline gelmiştir. Buraya kadar caz müziği ne değilmiş bunu anlamaya çalıştık. Şimdi caz nedir? Sorusuna cevap bulalım. Caz müziği beyazların dünyasına girdiğinden beri, müzik bilimcilerinin ve caz eleştirmenlerinin kafasını hep kurcalamıştır. Aslında caz başlığı altında bu konuyu incelemek, cevap bulmak güçtür. Amerika’nın en tanınmış caz eleştirmenlerinden Marshall Stearns uzun çalışmalarından sonra şöyle bir sonuca varmıştır “Caz Avrupa Çalgılarını Kullanan ve Avrupa Armoniğinin ve Afrika ritminin unsurlarını birbirine bağlayan doğaçtan çalınan Amerikan müziğidir”. Bu terim bilimsel açıdan sağlam görülmektedir. Fakat içinde geçen bir sözden dolayı Avrupa caz uzmanlarını kızdırmıştır.
 
Caz (Jazz) Müzik

Caz, Afrika'dan getirilen kölelerin ABD' nin güneyindeki pamuk tarlalarında ve de*miryollarında çalışırken söylediği şarkılardan doğdu. Çalışırken söylenen bu şarkılar bir yandan çok kötü koşullarda yaşamak ve çalışmak zorunda bırakılan kölelerin duygularını dile getirirken, öte yandan da belirli bir çalışma temposu sağlıyordu. Batı kültürüne bütünüyle yabancı bu şarkılar, insan sesinin tüm esnekliğinin ve çeşitliliğinin kullanıldığı blues müziği geleneğinin doğmasına yol açtı.
Caz 1900'lerin ilk yarısında Siyahlar ile beyazların bir arada yaşadığı New Orleans'ta gelişti. Siyahlar arasında müziğin çok önemli bir yeri vardı. Doğum, cenaze törenleri, düğünler ve her türlü kutlama, basit ama güçlü bir müzik eşliğinde yapılıyordu. Bu müziği yapan topluluklar önceleri yalnızca trombon, trompet ve klarnet çalarken, daha sonraları kapalı yerlerde, lokantalarda, dans salonlarında müzik yapmaya ve değişik çalgı*lar kullanmaya başladılar. Dönemin ilk caz müziği örnekleri, senkop denilen aksak rit*miyle bilinen ragtime; hüzünlü ve ağır tempo*lu blues; Siyahlar'ca kilise ayinlerinde söyle*nen ilahilerdir.
Bu topluluklar genellikle davul, piyano, banço, trompet (ya da kornet), trombon ve klarnetten oluşuyordu. Bazen melodinin ritim bölümünü sağlayan ilk üç çalgıya tuba ekleni*yordu. Daha sonraları, tuba yerine kontrbas, banço yerine de gitar çalınmaya başlandı. Melodinin ritmini cazın ana öğesi olan temel vuruş oluşturuyordu. Öteki çalgıcılar da, be*lirli bir tema ya da melodi çerçevesinde, müziği yorumlayarak doğaçtan çalıyorlardı. Henüz solo geleneğinin yerleşmediği bu dö*nemde, melodiyi kuran trompetçi, tromboncu ve klarnetçi hem birbirleriyle ilişkili, hem de bağımsız olarak doğaçtan, serbest bir biçimde çalarlardı. Günümüzün büyük caz topluluklarının çoğunda, melodiyi kuran bölüm en çok 14 çalgıdan oluşur; doğaçlama ise yalnızca soloyla sınırlandırılmıştır.



Caz Üsluplarının Gelişimi


New Orleans'ın çok çeşitli müzik türlerinin birbiriyle kaynaşması sonucunda "New Orleans Üslubu" denilen müzik ortaya çıktı. Beyazların daha düzgün armoniler ve melodi*lerle bu üslubu taklit ederek geliştirdikleri müzik ise dixieland olarak tanınırdı. Ama dixieland Siyahlar'ın müziğindeki yaratıcılık ve canlılıktan yoksundu. Piyanist Jelly Roll Morton (1885–1941) ve kornet ustası Joseph King Oliver (1885–1938) New Orleans üslu*bunun ilk öncüleriydi. O dönemde kurulan topluluklar çoğunlukla piyanist Scott Joplin' in (1868–1917) bestelerinden oluşan ragüme' lardan başka, blues ve marşlar da çalıyorlar*dı.
Bu ilk topluluklar kendi aralarında doğaç*lama yapan bazı müzikçilerce oluşturulmuştu. Caz tarihinin en büyük trompet ustası Louis Armstrong (1900–71) caz müziğinde solo geleneğinin yerleşmesini sağladı. Klasik New Orleans üslubunun katı grup geleneğini kıran Armstrong, yetkin sololarıyla yeni renkler kattığı caz müziğini, uluslararası bir dile dönüştürdü. Piyanist Earl Hines (1905–83), saksofoncu Sidney Bechet (1897–1959) ve tromboncu Jack Teargarden (1905–64) caz müziğinin solo ustaları olarak ün kazandılar.
1920'lerde kornetçi Bix Biederbecke, klar*netçi Benny Goodman ve 1934–39 yılları arasında caz müziğini Avrupa'ya tanıtan ilk müzikçilerden tenor saksofoncu Coleman Hawkins caz tarihini etkileyen önemli sanat*çılardı. 1920'lerin başında kurulan New Orleans Rhythm Kings, King Oliver, Jelly Roll Morton, piyanist Fletcher Henderson ve Paul Whiteman'ın kurduğu büyük caz toplu*lukları yazılı nota kullanmaya başladılar. Bu topluluklar daha sonraları swing olarak bili*nen üslubu geliştirdiler.
Swing'de belirli bir kompozisyon temel alınarak, bölümler kontrpuanla birbirlerine karşı çalınarak bir tür "müzikli sohbet" kuru*luyordu. Swing 1930'larda Benny Goodman (1909–86), Count Basie (1904–84), Artie Shaw (doğumu 1910) ve caz tarihinin en önemli müzikçilerinden Duke Ellington (1899–1974) tarafından doruğa ulaştırıldı. Caz o dönemde dans salonlarının başlıca müziğiydi. Ne var ki, cazın 1930'ların sonunda ticari yanı ağır basan bir müziğe dönüştürülmesi swing dö*neminin sonu oldu. Swing döneminde bir yandan büyük orkestralar yaygınlaşırken, öte yandan da piyanist Art Tatum (1910–56), trompetçi Roy Eldridge (doğumu 1911) ve tenor saksofoncu Lester Young (1909–59) caz müziğine solo doğaçlamanın yerleşmesini sağ*ladılar.
1930'lar ve 1940'larda üne kavuşan öteki müzikçiler, vibrafoncu Lionel Hampton (do*ğumu 1913), saksofoncu Johnny Hodges (1906–70) ve Coleman Hawkins'di (1904–69). 1940'larda, dans etmek yerine yalnızca dinle*mek üzere yeni bir caz türü geliştirildi. Modern caz hareketinin ilk öncülerinden olan Bebop ya da kısaca Bop, saksofoncu Charlie Parker (1920–55) ve trompetçi Dizzy Gillespie (doğumu 1917) ile başladı. Bebop son derece hızlı çalınan ve gereksiz notalardan arındırıl*mış melodilerden oluşuyordu. Bebop sonrası caz müziğinde yoğun bir arayış dönemine girildi. Trompetçi Miles Davis (doğumu 1926), saksofoncu Stan Getz (doğumu 1927) piyanist Thelonious Monk (1917–82) ve Dave Brubeck (doğumu 1920) öncülüğünde cool jazz üslubu gelişti. Cool jazz'da daha önceki coşkulu, hızlı ve sert tonlar, "soğuk" denebi*lecek ölçüde dingin ve ağır bir biçime dönüş*tü. 1959–60 yıllarında alto saksofoncu Ornette Coleman (doğumu 1930) ve John Coltrane (1926–67) armoni, ölçü ve ton kurallarını reddederek, tümüyle kuralsız doğaçlamaya dayalı free jazz (özgür caz) akımını başlat*tılar.
1950–60 yılları arasında yoğunlaşan arayış dönemindeki öbür gelişmeler Modern Caz Dörtlüsü, Bili Evans (1929–80) ve Gil Evans'ın (1912–88) katkılarıyla gerçekleşti.
1970'lerde caz müziği elektronik aletlere yönelmeye başladı. Aynı dönemde Chick Corea (doğumu 1941) synthesizer, akustik ve elektrikli piyanoyla çaldığı parçalarda ola*ğanüstü tekniğiyle ün kazandı. Piyanist Keith Jarret (doğumu 1945) caz müziğini senfonik müziğe yaklaştıran doğaçlamalarıyla birçok caz piyanisti üzerinde etkili oldu.
Caz müzikçilerinin çoğunun ABD kökenli olmasına karşılık, caz müziği tüm dünyada yaygınlık kazanmıştır. Fransa'dan kemancı Stephane Grappelli ve gitarist Django Reinhardt Avrupa ülkelerinin yetiştirdiği önemli caz müzikçileri arasındadır. İngiltere'den Ken Collier, Kenny Ball, Chris Barber, Monty Sunshine ve John Dankvvorth, İsveç'ten Jan Garbarek önde gelen caz müzikçileridir.



Caz Şarkıcıları


Cazda müzik aletleri kadar insan sesi de önemlidir. İlk sesli film 1927’de çekilen, başrolde Al Jolson'un (1886–1950) oynadığı The Jazz Singer'dır ("Caz Şarkıcısı"). Caz şarkıcılarının çoğu kadındır. 1920–30 yılları arasında "blues kraliçesi" olarak ünlenen Bessie Smith (1898–1937) ses ve yorumuyla caz tarihinin unutulmaz adları arasına girmiş*tir. 1930'larda ve 1940'larda sesinin olağanüs*tü anlatım gücüyle ünlenen Billie Holiday (1915–59) ve Sarah Vaughan (doğumu 1924) öbür önemli şarkıcılardır. Ella Fitzgerald (doğumu 1918) sesinin az rastlanır yumuşaklı*ğı ve yetkin tekniğiyle dünya çapında ün kazanmıştır.
Ülkemizde ise, 1953'te profesyonel olarak caz müziği çalmaya başlayan davulcu Erol Pekcan, ilk caz şarkıcısı Sevinç Tevs, besteci Arif Mardin caz müziğinin tanınmasını ve yaygınlık kazanmasını sağlayan öncülerdir.
 
Geri
Top