Kamu Ekonomisinin Kapsamı
Herhangi bir gün, televizyonda haberleri izlediğinizde ya da gazetelerin haber sayfalarını okuduğunuzda, vergilere, devlet harcamalarına ya da devlet borçlarına ilişkin birkaç habere rastlamanız çok yüksek bir olasılıktır. Vergiler, devlet harcamaları, devlet borçları kamu ekonomisi bilim dalının temel inceleme konularıdır. Adından anlaşıldığı gibi, kamu ekonomisi, ekonominin bir alt dalıdır ve devletin gelir ve giderleriyle ilgili uygulamaların amaçlarını, gerekçelerini, etkilerini ve sonuçlarını incelemektedir. Örneğin, belirli bir ülkede ne tür vergiler uygulanıyor? Bu vergiler kimlerden hangi yöntemlerle alınıyor? Vergilerin gelir dağılımı üzerinde ne gibi etkileri var? Vergiler yatırımları, istihdamı, ihracatı özendiriyor mu, engelliyor mu? Devlet harcamalarının ne kadarı memur maaşlarına gidiyor? Soruları alabildiğine arttırabiliriz.
Akla gelebilecek en önemli sorulardan biri de şudur: Hangi hizmetleri ya da faaliyetleri devlet gerçekleştiriyor ve neden? Günümüz dünyasında çok kolay saptadığımız bazı olgular var: Ordular tüm ülkelerde devletin bir parçası ve askeri harcamalar (savunma harcamaları) tüm ülkelerde devlet tarafından yapılıyor. Benzer biçimde yargı sistemi ve örgütü tüm ülkelerde devletin bir parçası ve yargı harcamaları da çok büyük bölümüyle devlet tarafından yapılıyor. Bir örnek daha verelim: İç güvenlik ya da emniyet örgütü de tüm ülkelerde devletin bir parçası ve iç güvenlik harcamaları büyük bölümüyle devlet tarafından yapılıyor (bankaların ya da büyük şirketlerin özel güvenlik görevlisi istihdam etmelerinin payının çok küçük olduğunu bilinmektedir) . Sayılan hizmetler (ülke savunması, yargı, iç güvenlik) zorunlu olarak devlet tarafından gerçekleştirilmekle birlikte, bu hizmetlerin girdilerinin özel sektör tarafından üretilmesi mümkündür. Örneğin, mahkeme binalarının inşası, ya da silahların üretimi rahatlıkla özel firmalarca gerçekleştirilebilir.
Şimdi biraz daha farklı hizmetlere bakalım: Sağlık ve eğitim. Türkiye’de bu iki alanda devletin büyük bir paya sahip olduğu bilinmektedir. Ancak devlet liseleri yanında özel liseler, devlet üniversiteleri yanında vakıf üniversiteleri, devlet hastaneleri yanında özel hastaneler de vardır. Bu alanların savunma ve yargıdan temelde farklı olduğu açıktır. Nihayet devletin bankacılık ya da turizm sektörlerinde doğrudan yer almasının, havayolu taşımacılığı yapmasının ya da otomobil üretmesinin yukarıda sayılan hizmetlerin tümünden farklı olduğu da açıkça görülmektedir.
Yukarıda sorulan “Hangi hizmetleri devlet gerçekleştiriyor?” sorusuna yanıt olarak herhangi bir ülkede sayacağımız hizmetlerin bir bölümünü (savunma, yargı gibi) devletin üretmesi teknik bir zorunluktur. Bu hizmetlerin piyasa mekanizmasınca üretilmesi olanağı yoktur. Ancak diğer bazı hizmetlerin piyasa mekanizmasına bırakılması mümkün olmakla birlikte, piyasa mekanizması bu hizmetleri üretmekte başarılı (yeterli) olamaz. Burada başarı ya da yeterlilik kavramları, kaynak ayırımında etkinlik açısından kullanılmaktadır. Bir başka deyişle, belirli hizmetlerin üretiminde devlet zorunlu olduğu için değil, piyasa mekanizmasının işleyişi kaynak ayırımında etkinlik ölçütü açısından yetersiz kaldığı için görev üstlenmektedir. Kuşkusuz devlet ekonomide kaynak ayırımına ilişkin olmayan gerekçelerle de rol üstlenebilir.
Herhangi bir gün, televizyonda haberleri izlediğinizde ya da gazetelerin haber sayfalarını okuduğunuzda, vergilere, devlet harcamalarına ya da devlet borçlarına ilişkin birkaç habere rastlamanız çok yüksek bir olasılıktır. Vergiler, devlet harcamaları, devlet borçları kamu ekonomisi bilim dalının temel inceleme konularıdır. Adından anlaşıldığı gibi, kamu ekonomisi, ekonominin bir alt dalıdır ve devletin gelir ve giderleriyle ilgili uygulamaların amaçlarını, gerekçelerini, etkilerini ve sonuçlarını incelemektedir. Örneğin, belirli bir ülkede ne tür vergiler uygulanıyor? Bu vergiler kimlerden hangi yöntemlerle alınıyor? Vergilerin gelir dağılımı üzerinde ne gibi etkileri var? Vergiler yatırımları, istihdamı, ihracatı özendiriyor mu, engelliyor mu? Devlet harcamalarının ne kadarı memur maaşlarına gidiyor? Soruları alabildiğine arttırabiliriz.
Akla gelebilecek en önemli sorulardan biri de şudur: Hangi hizmetleri ya da faaliyetleri devlet gerçekleştiriyor ve neden? Günümüz dünyasında çok kolay saptadığımız bazı olgular var: Ordular tüm ülkelerde devletin bir parçası ve askeri harcamalar (savunma harcamaları) tüm ülkelerde devlet tarafından yapılıyor. Benzer biçimde yargı sistemi ve örgütü tüm ülkelerde devletin bir parçası ve yargı harcamaları da çok büyük bölümüyle devlet tarafından yapılıyor. Bir örnek daha verelim: İç güvenlik ya da emniyet örgütü de tüm ülkelerde devletin bir parçası ve iç güvenlik harcamaları büyük bölümüyle devlet tarafından yapılıyor (bankaların ya da büyük şirketlerin özel güvenlik görevlisi istihdam etmelerinin payının çok küçük olduğunu bilinmektedir) . Sayılan hizmetler (ülke savunması, yargı, iç güvenlik) zorunlu olarak devlet tarafından gerçekleştirilmekle birlikte, bu hizmetlerin girdilerinin özel sektör tarafından üretilmesi mümkündür. Örneğin, mahkeme binalarının inşası, ya da silahların üretimi rahatlıkla özel firmalarca gerçekleştirilebilir.
Şimdi biraz daha farklı hizmetlere bakalım: Sağlık ve eğitim. Türkiye’de bu iki alanda devletin büyük bir paya sahip olduğu bilinmektedir. Ancak devlet liseleri yanında özel liseler, devlet üniversiteleri yanında vakıf üniversiteleri, devlet hastaneleri yanında özel hastaneler de vardır. Bu alanların savunma ve yargıdan temelde farklı olduğu açıktır. Nihayet devletin bankacılık ya da turizm sektörlerinde doğrudan yer almasının, havayolu taşımacılığı yapmasının ya da otomobil üretmesinin yukarıda sayılan hizmetlerin tümünden farklı olduğu da açıkça görülmektedir.
Yukarıda sorulan “Hangi hizmetleri devlet gerçekleştiriyor?” sorusuna yanıt olarak herhangi bir ülkede sayacağımız hizmetlerin bir bölümünü (savunma, yargı gibi) devletin üretmesi teknik bir zorunluktur. Bu hizmetlerin piyasa mekanizmasınca üretilmesi olanağı yoktur. Ancak diğer bazı hizmetlerin piyasa mekanizmasına bırakılması mümkün olmakla birlikte, piyasa mekanizması bu hizmetleri üretmekte başarılı (yeterli) olamaz. Burada başarı ya da yeterlilik kavramları, kaynak ayırımında etkinlik açısından kullanılmaktadır. Bir başka deyişle, belirli hizmetlerin üretiminde devlet zorunlu olduğu için değil, piyasa mekanizmasının işleyişi kaynak ayırımında etkinlik ölçütü açısından yetersiz kaldığı için görev üstlenmektedir. Kuşkusuz devlet ekonomide kaynak ayırımına ilişkin olmayan gerekçelerle de rol üstlenebilir.