• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Kanadı Kırık Güvercin

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil bir vadinin ortasında, rengarenk çiçeklerin açtığı, şırıl şırıl suların aktığı bir köy varmış. Bu köyde yaşayan herkes, doğayı ve hayvanları çok sever, onlara gözü gibi bakarmış. Köyün tam ortasında, ulu bir çınar ağacı yükselir, dalları gökyüzüne uzanırdı. İşte bu çınar ağacının en yüksek dalında, beyaz tüyleri güneş gibi parlayan, minik bir güvercin yaşarmış. Adı, Umut'muş.

Umut, diğer güvercinler gibi özgürce uçmayı, gökyüzünde dans etmeyi çok severmiş. Her sabah erkenden uyanır, kanatlarını çırpar, köyün üstünde daireler çizer, herkese neşe saçarmış. Ama bir gün, talihsiz bir olay yaşanmış. Umut, heyecanla uçarken, keskin bir rüzgar onu savurmuş ve minik kanadı, bir ağacın sert dalına çarpmış. Kanadı kırılmış, Umut yere düşmüş.

Diğer güvercinler, Umut'un düştüğünü görünce hemen yanına koşmuşlar. Ama ne yapsalar da Umut'u uçuramamışlar. Umut, artık uçamıyordu. Gözlerinden yaşlar süzülürken, kalbi hüzünle dolmuş. "Ben artık gökyüzüne nasıl bakacağım?" diye düşünmüş.

O gün, köyün en yaşlısı, Bilge Nine, Umut'u bulmuş. Bilge Nine, hayvanları çok sever, onlarla konuşur, dertlerini anlarmış. Umut'u kucağına almış, kırık kanadını şefkatle sarmış. "Üzülme minik güvercin," demiş. "Her şeyin bir çaresi vardır. Sen yeter ki umudunu kaybetme."

Bilge Nine, Umut'u evine götürmüş. Ona özel bir yuva yapmış, her gün taze yiyecekler getirmiş. Kırık kanadı iyileşene kadar ona gözü gibi bakmış. Umut, Bilge Nine'nin sevgisiyle biraz olsun teselli bulmuş. Ama hala uçamıyor olmanın hüznü yüreğinden silinmiyormuş.

Günler geçmiş, haftalar geçmiş. Umut'un kanadı yavaş yavaş iyileşmeye başlamış. Ama kanadı artık eskisi gibi güçlü değilmiş. Uçmaya çalışmış, ama çabuk yoruluyormuş. Diğer güvercinler gibi özgürce uçamayacağını anlamış. Umut, hayata küsmüş, neşesini kaybetmiş.

Bilge Nine, Umut'un bu halini görünce, ona şöyle demiş: "Umut, biliyorum çok üzgünsün. Ama unutma, hayatta her şey değişir. Belki sen eskisi gibi uçamayacaksın, ama bu, başka şeyler yapamayacağın anlamına gelmez. Belki de senin yeteneğin, başkalarına yardım etmek, onlara umut olmak."

Umut, Bilge Nine'nin sözlerini düşünmüş. Belki de haklıydı. Belki de onun görevi, uçmak değil, başka bir şeydi. O günden sonra Umut, kendisini yeniden keşfetmeye başlamış.

Her sabah, Bilge Nine'nin bahçesindeki çiçekleri sularken, onlara şarkılar söylemiş. Köydeki çocuklara, ilginç hikayeler anlatmış. Hasta hayvanlara bakmış, onları iyileştirmiş. Umut, artık sadece uçan bir güvercin değil, sevgi dolu kalbiyle herkese umut olan bir güvercin olmuş.

Köylüler, Umut'u çok sevmişler. Ona "Umut Veren Güvercin" adını takmışlar. Umut, bir zamanlar çok üzüldüğü kırık kanadını artık bir engel olarak görmemiş. O, kırık kanadıyla bile başkalarına umut olabileceğini anlamış.

Bir gün, köyü sel basmış. Sular yükselmiş, herkes evlerinden kaçmak zorunda kalmış. Ama bir grup çocuk, sular altında kalan bir barakada mahsur kalmış. Köylüler, çocuklara nasıl ulaşacaklarını bilememişler. Tam o sırada, Umut ortaya çıkmış. Kanatlarını çırpmış, çırpmış... ve çocukların bulunduğu barakaya doğru uçmuş.

Umut, küçük kanatlarıyla zorlanmış ama pes etmemiş. Barakanın penceresine konmuş ve çocuklara seslenmiş. Onlara bir ip uzatmış ve tek tek kurtarmış. Köylüler, Umut'un bu cesaretine hayran kalmış. O günden sonra, Umut Veren Güvercin'in ünü, tüm diyarlara yayılmış.

Umut, o günden sonra hep başkalarına yardım etmiş, onlara umut aşılamış. Kırık kanadı, ona bir engel değil, aksine, özel bir görev vermiş. Umut, hayatta her şeyin değişebileceğini, önemli olanın umudu kaybetmemek olduğunu tüm dünyaya göstermiş.
 
Umut Veren Güvercin’in Maceraları Devam Ediyor…

Umut, artık sadece köyünün değil, tüm vadinin umut kaynağı olmuştu. Onun cesareti, şefkati ve iyilikseverliği, dağların ardındaki köylere kadar ulaşmıştı. İnsanlar, Umut'u görmek, onun hikayesini dinlemek için uzak diyarlardan geliyordu. Ancak Umut, ünün getirdiği gurura kapılmamış, aksine, daha da alçakgönüllü olmuştu.

Bir gün, uzak bir köyden bir haberci geldi. Haberci, yorgun ve bitkin bir halde, Umut’u bulmak için gelmişti. Derin bir nefes aldı ve şöyle dedi: "Umut Veren Güvercin, köyümüz kuraklık içinde. Topraklarımız çatladı, nehirlerimiz kurudu. Hayvanlarımız susuzluktan kırılıyor, çocuklarımız aç. Senden yardım istemeye geldik. Bize umut olabilir misin?"

Umut, bu acı haberi duyunca kalbi burkuldu. Bilge Nine’ye döndü ve "Gitmeliyim Bilge Nine. O insanlara yardım etmeliyim," dedi. Bilge Nine, Umut’un bu kararlılığına saygı duydu ve ona destek oldu. “Git Umut, biliyorum sen başarabilirsin. Unutma, kalbinin sesini dinle ve başkalarına umut ol,” dedi.

Umut, ertesi sabah erken saatlerde, haberciyle birlikte yola çıktı. Uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra, kuraklığın vurduğu köye vardılar. Köy, susuzluktan ve çaresizlikten harap olmuştu. İnsanların yüzleri asık, gözleri umutsuzca gökyüzüne bakıyordu.

Umut, köylüleri etrafına topladı. Onlara cesaret verici sözler söyledi. "Biliyorum zor günler geçiriyorsunuz. Ama unutmayın, umut her zaman vardır. Birlikte çalışarak bu zorluğun üstesinden gelebiliriz," dedi.

Umut, hemen çalışmalara başladı. Bir yandan köylüleri organize etti, diğer yandan da çözüm yolları aradı. Yaptığı gözlemler sonucunda, dağların tepesinde, gizli bir su kaynağı olduğunu fark etti. Ancak o su kaynağına ulaşmak çok zordu.

Umut, diğer kuşları yanına çağırdı. Onlara, su kaynağına ulaşmaları için yol göstermelerini istedi. Kuşlar, Umut’a yardım etmeyi kabul ettiler. Birlikte, dağların tepesine doğru uçtular.

Zorlu bir tırmanıştan sonra, su kaynağına ulaştılar. Umut, köylüleri de yanına çağırdı. Birlikte, dağdan köye su getirecek bir sistem kurdular. İlk başlarda su yavaş yavaş akmaya başlamış olsa da Umut ve köylülerin çabasıyla giderek daha çok su akmaya başladı. Köy, tekrar canlanmaya başladı. Tarlalar yeşerdi, hayvanlar suya kavuştu, çocukların yüzleri gülmeye başladı.

Umut, kuraklık tehlikesini ortadan kaldırmış, köylülerin umudunu yeniden yeşertmişti. Köylüler, Umut’u omuzlarına aldılar, sevinç çığlıkları attılar. Umut Veren Güvercin, yine başarmıştı.

Umut, kuraklık sorununu çözdükten sonra, diğer köylerden de yardım çağrıları almaya başladı. Bir köyde yangın çıkmış, diğer köyde salgın hastalık yayılmıştı. Umut, her yere koşuyor, insanlara yardım etmek için elinden geleni yapıyordu. Yolda karşılaştığı diğer hayvanları da kendi ekibine dahil ediyordu.

Bir gün, Umut, uçarken gökyüzünde, devasa bir gölge gördü. Gördüğü şey, dev bir kartaldı. Kartal, acımasız ve kibirliydi. Gökyüzünün tek hakimi olduğunu, diğer tüm canlıların ona itaat etmesi gerektiğini düşünüyordu. Kartal, Umut’un yaptıklarını kıskanıyor, onun ününden rahatsız oluyordu.

Kartal, Umut’a meydan okudu. "Benim gibi güçlü bir kartal varken, bir güvercinin başkalarına yardım etmesi çok gülünç. Seni alt edeceğim," dedi.

Umut, kartalın bu kibirli sözlerine gülümsedi. "Güç, zorbalıkta değil, iyilik yapmaktadır. İyilik her zaman kötülükten daha güçlüdür," dedi.

Kartal, Umut’un bu sözlerine daha da sinirlendi ve Umut’a saldırdı. Kartalın keskin pençeleri, Umut’un kanatlarını hedef aldı. Umut, zorlu bir mücadeleye girdi. O, güç kullanarak değil, zekası ve hızıyla kendini savundu. Kartal, Umut’u yakalamakta zorlanıyordu.

Umut, bir fırsatını buldu ve kartalın gözüne doğru hızla uçtu. Kartal, gözünü kapatmak zorunda kaldı. Bu sırada Umut, kartalın kuyruğunu gıdıkladı. Kartal gülmeye başladı ve kahkahalarına hakim olamadı. Bu kadar çok gülen bir kartal hiç olmamıştı. Kartal kahkahalarından dolayı yere düştü ve gülerken gözünden yaşlar geliyordu.

Umut, kartala yardım etti ve ona şöyle dedi: "Sen de iyilik yapabilirsin kartal. Gücünü başkalarına yardım etmek için kullanabilirsin." Kartal, Umut’un sözlerinden etkilenmişti. Kendini çok kötü hissediyor, başkalarına karşı yaptığı kötü davranışlardan utanıyordu.

Kartal, Umut’a özür diledi ve o günden sonra, Umut’un en yakın yardımcısı oldu. Birlikte, daha çok insana yardım ettiler, daha çok umut dağıttılar. Umut Veren Güvercin, sadece bir kuş değil, iyiliğin, umudun ve sevginin sembolü olmuştu.

Ve böylece, Umut Veren Güvercin’in maceraları, daha nice yıllar devam etti. Onun hikayesi, nesilden nesile aktarıldı, kalplerde yaşamaya devam etti. Çünkü, umut her zaman vardır, yeter ki ona inanmaya devam edelim.
 
Geri
Top