...SAKLI CeNNeT__
♥ Pєяναηє Döηєя Aşk ♥
Kangren gecelerimin umududur sevmek. Ve yazamadığım şiirlerimin, gönderemediğim mektuplarımın hikayesidir içimde çağlayan gibi akıp duran…
Bu gece kavuşamadı dolunaya kurt. Bu gece yine ellerim varmadı kelimeleri ardı ardınca sıralamaya. Sancıyan gecenin şafağı sökerken tortulanıverdin yüreğimin duvarlarına. Ve öylesi yosun bağladı ki bakışların, ilmek ilmek keder vurdu düşlediklerimin sandalına. Anıtlaşmış sevgilerin çözemediği düğümüm. Mücadeledeyim seni aramak için telefona uzanan parmaklarımla. Bu saate, uyuyorken sen huzurlu ve dingin sakinliğinle. Ben çıldırmış bir dalganın son öfkesiyle kıyıya vurması gibi patlamaya hazır. Ve geleceğin endişeleri en büyük denklemleriyle içimde.
Kangren gecelerimin umududur sevmek. Ve yazamadığım şiirlerimin, gönderemediğim mektuplarımın hikayesidir içimde çağlayan gibi akıp duran…
Devriyeler geziyor bu saatte sokaklarda. Uyuyor kaldırımlar, ağaçlar, uyuyor ant içmiş namertlikler sinsi bir hainlikle evlerin aykırı yazılar yazılmış duvarlarında. Sarhoşlar geçiyor kol kola aldatıcı bir mutluluğun dağ doruğunda. Pencerenin ardından izlediğim sahnelerde sen yoksun. Özledim seni. Gece içime öylece çöktü ki, deliler gibi özledim yine seni. Haykırmak isterkenki suskunluğum ilk mi sanıyorsun? Ya ilk mi seni böyle delice özleyişim? İlk mi sana en baştan aşık oluşum? İlk mi çatlamış dudaklarının kurumuşluğuna parmak uçlarımla su damlaları serpişim?
Kangren gecelerimin umududur sevmek. Ve yazamadığım şiirlerimin, gönderemediğim mektuplarımın hikayesidir içimde çağlayan gibi akıp duran…
Bir türkünün ciğerinden çağlıyor duygular. Ve sarıp sarmalayıveriyor yaralı kuş kanadı yumuşağı kalbimi. Dakikalar saatlere dönüyor. Şafak yaklaşıyor an be an. İlk kez bu korkuşum sabahtan. İlk kez geceye gömmek isteyişim içimde yanan ne varsa. Bu gece sen en çok, bu gece biz en çok. Sende parlayan her şeyin varlığına ettiğim ilk dualar değil bunlar. Bozkırların uzanıp yattığı mağrur yüzünün ilk gelişi değil gözlerimin önüne. İlk sevişim değil sevgiliyi, ilk hissedişim değil belirsiz bir saatte ellerini ellerimde.
Kangren gecelerimin umududur sevmek. Ve yazamadığım şiirlerimin, gönderemediğim mektuplarımın hikayesidir içimde çağlayan gibi akıp duran…
Uzanıp yatıyorum sıcak kurgularımın döşendiği yatağıma. Artık vaktidir uykularla buluşmanın ve artık vaktidir rüyalarda seninle buluşmanın. Kaosların kentinde sabahlıyor oysa sevgili. İlk ayrı kalışım değil ki ondan. Unutuyorum bildiğim ne varsa seherin bu vakti. Aklımda hiçbir şey yok. Silik bulutların sisi ardında sen. Bütününle gözlerimin önünde beliren. Ve bakmaya doyamadığım, gitmesini istemediğim hayalin. Pusuya düşürdün yüreğimi bu gece, ele geçirdin bendeki seni iyice. Sana göndermemek maksatlı yazdığım kaçıncı hikayem bu? Ve kimbilir kaçıncı umudu içimde su yüzüne çıkıveren hüzün yokluklarının. Eğer yutuyorsam yokluğunun ve özleminin tortularını şu saatte, güçsüzlüğümden değil. Razı oluşumdan sana dair her gelecek olandan…
Kangren gecelerimin umududur sevmek. Ve yazamadığım şiirlerimin, gönderemediğim mektuplarımın hikayesidir içimde çağlayan gibi akıp duran…
ALINTI..
Bu gece kavuşamadı dolunaya kurt. Bu gece yine ellerim varmadı kelimeleri ardı ardınca sıralamaya. Sancıyan gecenin şafağı sökerken tortulanıverdin yüreğimin duvarlarına. Ve öylesi yosun bağladı ki bakışların, ilmek ilmek keder vurdu düşlediklerimin sandalına. Anıtlaşmış sevgilerin çözemediği düğümüm. Mücadeledeyim seni aramak için telefona uzanan parmaklarımla. Bu saate, uyuyorken sen huzurlu ve dingin sakinliğinle. Ben çıldırmış bir dalganın son öfkesiyle kıyıya vurması gibi patlamaya hazır. Ve geleceğin endişeleri en büyük denklemleriyle içimde.
Kangren gecelerimin umududur sevmek. Ve yazamadığım şiirlerimin, gönderemediğim mektuplarımın hikayesidir içimde çağlayan gibi akıp duran…
Devriyeler geziyor bu saatte sokaklarda. Uyuyor kaldırımlar, ağaçlar, uyuyor ant içmiş namertlikler sinsi bir hainlikle evlerin aykırı yazılar yazılmış duvarlarında. Sarhoşlar geçiyor kol kola aldatıcı bir mutluluğun dağ doruğunda. Pencerenin ardından izlediğim sahnelerde sen yoksun. Özledim seni. Gece içime öylece çöktü ki, deliler gibi özledim yine seni. Haykırmak isterkenki suskunluğum ilk mi sanıyorsun? Ya ilk mi seni böyle delice özleyişim? İlk mi sana en baştan aşık oluşum? İlk mi çatlamış dudaklarının kurumuşluğuna parmak uçlarımla su damlaları serpişim?
Kangren gecelerimin umududur sevmek. Ve yazamadığım şiirlerimin, gönderemediğim mektuplarımın hikayesidir içimde çağlayan gibi akıp duran…
Bir türkünün ciğerinden çağlıyor duygular. Ve sarıp sarmalayıveriyor yaralı kuş kanadı yumuşağı kalbimi. Dakikalar saatlere dönüyor. Şafak yaklaşıyor an be an. İlk kez bu korkuşum sabahtan. İlk kez geceye gömmek isteyişim içimde yanan ne varsa. Bu gece sen en çok, bu gece biz en çok. Sende parlayan her şeyin varlığına ettiğim ilk dualar değil bunlar. Bozkırların uzanıp yattığı mağrur yüzünün ilk gelişi değil gözlerimin önüne. İlk sevişim değil sevgiliyi, ilk hissedişim değil belirsiz bir saatte ellerini ellerimde.
Kangren gecelerimin umududur sevmek. Ve yazamadığım şiirlerimin, gönderemediğim mektuplarımın hikayesidir içimde çağlayan gibi akıp duran…
Uzanıp yatıyorum sıcak kurgularımın döşendiği yatağıma. Artık vaktidir uykularla buluşmanın ve artık vaktidir rüyalarda seninle buluşmanın. Kaosların kentinde sabahlıyor oysa sevgili. İlk ayrı kalışım değil ki ondan. Unutuyorum bildiğim ne varsa seherin bu vakti. Aklımda hiçbir şey yok. Silik bulutların sisi ardında sen. Bütününle gözlerimin önünde beliren. Ve bakmaya doyamadığım, gitmesini istemediğim hayalin. Pusuya düşürdün yüreğimi bu gece, ele geçirdin bendeki seni iyice. Sana göndermemek maksatlı yazdığım kaçıncı hikayem bu? Ve kimbilir kaçıncı umudu içimde su yüzüne çıkıveren hüzün yokluklarının. Eğer yutuyorsam yokluğunun ve özleminin tortularını şu saatte, güçsüzlüğümden değil. Razı oluşumdan sana dair her gelecek olandan…
Kangren gecelerimin umududur sevmek. Ve yazamadığım şiirlerimin, gönderemediğim mektuplarımın hikayesidir içimde çağlayan gibi akıp duran…
ALINTI..