Karakol Teşkilatı

Suskun

V.I.P
V.I.P
Karakol Teşkilatı, I. Dünya Savaşı'ndan sonra İstanbul'un işgali sırasında kurulmuş gizli bir örgüttür. Kara Kemal ve Kara Vasıf tarafından kurulan ve yönetilen teşkilat, Milli Mücadele'ye yardım etmek için, Anadolu'ya silah ve asker kaçırmıştır. Karakol adinin Kara Vasif'in lakabindan geliyor oldugu muhtemeldir.

Cumhuriyet döneminde ise, Atatürk suikastinin arkasında da bu örgütün olduğu iddia edilmiştir.

Kuran, silah ve bayrak üzerine yemin ve Karakol örgütü​

Gündemin tartışılan konularından Kuran, silah ve bayrak üzerine yemin, Milli Mücadele’nin en önemli gizli örgütü Karakol’a aittir.

Karakol örgütünün mensubu olmak ve bu örgütün ilkelerine sadık kalmak için mücadele edeceklerine yemin edenler, ölüm dahil tüm koşullara boyun eğeceklerini kabul ediyorlardı.

Vatanın kurtarılması yolunda verilecek gizli ve silahlı mücadelenin öncüleri istihbarat çalışmalarına silahlı eylemleri de eklemişlerdi. Yeminde neden siyah bayrak olduğu akla gelebilir.

Ülkenin işgale uğraması sadece bu örgütte değil, başka kurumlarda da büyük üzüntüye yol açmış, hatta bazı kulüplerimiz bile Balkan Savaşı’nın yarattığı toplumsal acı ile “Siyah” rengi seçmişti. Örneğin Beşiktaş Jimnastik Kulübü de, kırmızı yerine siyahı bu acının rengi olarak kabul etmişti. Dolayısıyla Türk Bayrağı, kara günlerin ifadesi olarak siyah bayrak olarak telakki edilmiştir. Böyle olmasaydı Beşiktaş, Karakol ya da başka teşkilatlar başka renk seçerdi... Seçim Osmanlılık üzerine yapılmamış ve yeşil renk seçilmemiştir.

Şimdi meseleye en baştan bakalım...​

Mustafa Kemal, henüz Samsun’a gitmemişti. Anadolu ihtilalinin kıvılcımları ise yavaş yavaş düşünceden eyleme dönmek için yayılmayı bekliyordu. Fethi Bey vasıtasıyla yurdun kurtarılması yolunda mücadeleye hazırlanan bir teşkilatın faaliyete geçeceği bildirilmişti.

Mustafa Kemal bu isimleri biliyordu. İlk heyet-i Merkeziye’yi teşkil eden Kurmay Albay Kara Vasıf Bey, Kurmay Yarbay Edip Servet Bey, Kafkas Kumandanı Kemalettin Sami Paşa, Levazım Dairesi Sirkeci Askeri Sevkiyat Müdürü Binbaşı Ali Rıza Bey, Dava vekili Refik İsmail Bey ve Samsun Tayyare Cemiyeti Müfettişi Yüzbaşı Baha Sait Bey 1918 Kasım’ında bir araya gelmişti.

Toplantı Refik İsmail Bey’in Sultanhamam’daki yazıhanesinde yapılıyor ve teşkilatın idari yapısı ortaya konuyordu.
Kuruluşun idare merkezi Bab-ı Ali Caddesi’ndeki Resne Fotoğrafhanesi’nde Baha Sait Bey’in bürosudur. Baha Sait Bey’in fikriyle “Karakol” teşkilat ismi olarak benimsenmişti. Diğer üyeler de iki anlama gelen Karakol’u onaylamıştı. Teşkilat üyelerinden Fahri Bey (Can) de Karakol ismini bulan şahıs olarak Baha Sait Bey’i göstermektedir.

Tüzük ve programı Kara Vasıf Bey tarafından kaleme alınan teşkilatın Anadolu ile bağlantısını Kocaeli’nde kurulan “Menzil teşkilatı” sağlayacaktı. Buranın kumandanı ise Maltepe Atış Okulu müdürlüğünde bulunan Yenibahçeli Şükrü Bey’di. Piyade Yüzbaşı Dayı Mesud (Gürbüz) ve Doktor Fahri Bey de yardımcılarıydı.

Samih Nafiz Tansu, “İki Devrin Perde Arkası”nda Hüsamettin Ertürk anlatımı ile Karakol Teşkilatı’nın oluşturulması ve isimlendirilmesini İttihatçılık’tan yola çıkarak Talat Paşa’ya dayandırır. Buna göre, İaşe Nazırı Kara Kemal, Talat Paşa’dan aldığı direktif ile Erkan-ı Harb Miralayı Kara Vasıf Bey’i evine davet ederek Karakol isminde bir teşkilat kurulmasının lüzumunu ifade etmişti. Talat Paşa’nın emri ile İttihatçılık da sebat edecekler ve birbirine bağlanacaklardı. Sonuçta Paşa ile Kara Kemal, Karakol kelimesi üzerinde hemfikir olmuşlardı:

“Bu isim her ikimizin başındaki ‘Kara’ kelimesinin ilk harfleri ile müşterektir. Bu parolayı (KG) şeklinde kısaltırsak hem paşanın dediği olur, hem de ikimizin remzini ihtiva etmiş bulunur."

Teşkilatın kuruluşundan bilgi sahibi olan sadece Mustafa Kemal değildir. Balıkesir’deki Kolordu Kumandanı Yusuf İzzet Bey, Bursa’daki Fırka Kumandanı Bekir Sami Bey, İzmit’teki Fırka Kumandanı Rüştü Bey, Samsun ve Sivas Kolordu Kumandanları Refet ve Selahattin Paşalar da bu bilgiye sahiptir.

Karakol Teşkilatı’nın bağlantı kurduğu isimler arasında Erzurum Müdafaayi Hukuk Murahhası Jandarma Binbaşısı Kazım Bey, Garb-ı Anadolu Redd-i İlhak Cemiyeti murahhasları Vasıf Çınar ile Kocaeli Murahhası Sırrı Bey (Belli) de bulunuyordu.
 

Siyah bayrak yemini​

Siyah bir Türk bayrağına sarılan Kuran-ı Kerim’e el basarak yemin etmişlerdi. Söyledikleri şunlardır:

1-Beşerin saadetini temin, milli istiklal ve hakları istihsal ve vatanın tamamını müdafaaya çalışan bir cemiyet vardır. İsmi “Karakol”dur.

2-Karakol’un maksadı, vicdani inanç ve vatanın haklarına ve menfaatlerine muhalif, her nevi istibdatı kırmak esası dairesinde çalışan, bütün hükümetler ve cemaatler ile birlikte çalışmaktır.

3-Karakol, kuvvetini insaniyet aleminin en necibi bulunan Sulhsever heyetlerin ve grupların milletlerarası müzaharetinden ve Türk-Müslüman aleminin yüreğinden ve maksadını kabul eden her fert ve cemiyetin yardımını alır.

4-...Zaruret duyuldukça ihtilal silahına sarılacak ve kırılmaz bir azimle yumruğunu sallayacak, hür ölecek ve zelil yaşamayacaklardır.

Bu mücadelenin ferdi olmayışı, toplu hareket anlayışına yönelmiş bulunması ya da “örgütsel” bir anlayış taşıması, zaten “direniş”in ana unsurlarıydı. Bu sebeple teşkilatın öncelikle kuruluş amacını “işgalcilerin Ermeni tehciri” harekâtına karşı ifade etmek mümkün değildir.

Samih Nafiz Tansu’nun kuruluş gayesi olarak belirttiği “İttihatçıları bir bayrak altında toplamak ve onları korumak” ifadesi, İttihatçıların Ermeni tehciri ile suçlanması ve tevkiflerine dayanır.

Gaye, bir korunma ya da bu ahval içinde ferdi mücadelenin “hissi” bir birleşimi olsa bile “mantıki” bir “örgütsel hareket tarzı” gerektirecektir. Bu tarzı da ortaya koyan “nizamname”dir.

Birinci maddeye baktığımızda bu tarzı hareketin “ferdi”den çıktığı ve tamamen “örgütsel şema” taşıdığı görülecektir. Bu şemada “milletin geleceği ve vatanın her açıdan bütünlüğünün koruması” vardır:

“Karakol Cemiyeti, milletin vahdet, hürriyet ve hakimiyet-i mutlakasını ve vatanın, siyasi ve coğrafi ve iktisadi tamamını temin ve muhafazaya çalışır. İş bu mukaddesat-ı tabiiye-i milliye ve mülkiyeyi muhil her nevi ukud, kuyut ve şurutu suret-i kat'iyede red ve yekun ad ve ilan eder.”

Bakıldığında hareket “Milli Kurtuluş Hareketi”dir; ama hareket ve hareketleri sağlayan teşkilatlar, kendi içlerinde olduğu kadar dışardan da karşı çıkışlar görebilir. Tepki gösterenler “düşman” olarak telakki edilen güçler olabileceği gibi, aynı hareketin içindekiler de olabilir. Kuruluş amacında ifadesini bulan anlayış her ne kadar “ulvi” ve “vatansever” de olsa, diğer ulvi ve vatansever düşüncedeki kişiler tarafından benimsenmeyebilir; çünkü “Karakol”u inşa edenler “İttihatçı anlayış”ın sahipleri olarak telakki edilmektedir. Nitekim hareket Milli Mücadele aşamasının bir yerinde bütünüyle bu kapsamda görülecektir.

Karakol Teşkilatı’nı silahlı bir eylem içinde görmemek ve sadece siyasi platformda bir fikri cemiyet gibi telakki etmek görüşü paylaşılır değildir. Teşkilat gizlilik esaslarına göre kurulmuş ve faaliyetlerini bu gizliliğin gerektirdiği biçimde sürdürmüştür. Ankara’nın tespit ettiği, vatanın kurtuluşu yolundaki gizliliğin dışında bir başka gizli hedefin oluşudur. Üyeler hücrelerden mürekkeptir ve üyeler 55, 58, 555 gibi “kod”larla tanınmaktadır. Ayrıca bazı şahısların kod isimleri bile vardır. Mesela Mustafa Kemal (Nuh), Şevket Galatalı (İsa), Kara Vasıf (Cengiz) ve Ali Fuat Cebesoy (Musa) olarak anılırdı.
 

Teşkilatın ölüm kararları​

Teşkilatın gayesi dışına çıkanları yargılamak üzere yönetimden seçilecek üç üye görevlendirilecek ve kararlar başkanın onayından sonra gerçekleştirilecekti. Teşkilat, üyeler hakkında verilecek ölüm cezasının gerekçelerini şöyle tespit etmişti:

1-Emirleri yerine getirmemek, bunların yerine getirilmesi sırasında gerekli fedakârlık ve basireti göstermemek, cemiyet nüfuzunu kullanarak şahsi bir çıkar sağlamak

2-Düşmanla işbirliği yapmak ve Türkleri imha etmeye çalışmak

3-Hayatı pahasına da olsa, teşkilatın sırlarını düşmanlara ve kendi yakınlarına açıklamak
Teşkilatın temsil yetkisi başkana aitti ve önemli konular genel kurulun tartışma ve ekseriyet kararına bırakılmıştı.
 
Geri
Top