Karların bembeyaz bir örtü gibi her yeri kapladığı, minik parıltıların havada dans ettiği bir diyar vardı. Bu diyara Kardan Kalpler Vadisi derlerdi. Vadinin ortasında, yedi renkli buzdan yapılmış bir şato yükselirdi. Şatonun tepesinde, yıldızlara göz kırpan kocaman bir yılbaşı ağacı, dallarını ışıl ışıl süslemelerle bezerdi.
Vadi sakinleri, sevimli ayıcıklar, neşeli sincaplar, yanakları kıpkırmızı tavşanlar ve daha niceleri, yılbaşını dört gözle beklerlerdi. Özellikle de kızak kayma günü, onların en sevdiği gündü. Bu yıl, kızak kayma macerası için bambaşka bir hazırlık yapılmıştı.
Hikayemizin kahramanı, minik bir kızak olan Kıpırcık, o güne kadar hiç bu kadar heyecanlanmamıştı. Kıpırcık, diğer kızakların aksine rengarenk bir kalbi ve pırıl pırıl tekerlekleri olan, özel bir kızaktı. Onu bu kadar heyecanlandıran şey ise, o gün Kardan Kalpler Vadisi'nin en yüksek tepesinden kayacak olmalarıydı!
Yılbaşı sabahı, tüm vadi halkı, renkli atkıları, ponponlu şapkaları ve sıcacık eldivenleriyle buzdan şatonun önünde toplandı. Şatonun kapıları ardına kadar açıldı ve sevimli geyikler, uzun bir ip çekerek, kızakları tepeye çıkarmaya başladılar. Kıpırcık, heyecanla sırasını beklerken kalbi küt küt atıyordu.
Tepenin zirvesine ulaştıklarında, nefesleri kesildi. Vadi, aşağıda minicik bir oyuncak kasabası gibi görünüyordu. Her yerden kahkahalar yükseliyor, minik kalpler heyecanla çarpıyordu. En önde, cesur kızak Kancabaş duruyordu. Kancabaş, her zaman en hızlı kayan kızaktı. Kıpırcık biraz tedirgindi ama içinde bir umut ışığı da yanıyordu.
"Hazır mıyız?" diye bağırdı Kardan Adam Şef, elindeki bayrağı sallayarak.
"Hazırız!" diye hep bir ağızdan cevap verdi vadi halkı.
Bayrak indi ve kızaklar hızla aşağı doğru kaymaya başladılar. Kancabaş rüzgar gibiydi, önde gidiyor ve etrafına kar tozu saçıyordu. Kıpırcık da bütün gücüyle kayıyordu. Kalbi, her seferinde daha hızlı atıyor, tekerlekleri heyecanla dönüyordu.
Kayarken, diğer kızaklar birbirleriyle yarışırcasına hızlanıyordu. Ama Kıpırcık, birden başka bir şey fark etti. Kaydıkları yolda, ufak bir kar topağı yuvarlanıyor ve büyüyerek kocaman bir çığa dönüşüyordu.
"Çığ! Dikkat edin!" diye bağırdı Kıpırcık, olanca sesiyle.
Herkes telaşla durdu. Çığ, hızla aşağıya doğru yuvarlanıyordu. Vadi sakinleri korkuyla birbirlerine baktı. Ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Kıpırcık, kalbi hızla atmasına rağmen, bir plan yaptı.
"Ben o çığı durdurabilirim!" dedi.
"Nasıl?" diye sordu, şaşkınlıkla herkes.
Kıpırcık, bütün gücünü toplayıp hızlandı ve çığın önüne geçerek, kalbinin gücüyle çığa doğru eğildi. Kalbinden çıkan sevgi enerjisi, çığı yavaşlatmaya başladı. Kıpırcık daha da hızlandı ve kalbinden çıkan enerji, çığı tamamen durdurmayı başardı!
Vadi sakinleri, Kıpırcık'a minnettar gözlerle bakıyordu. Onu alkışlarla kutladılar. O gün, Kardan Kalpler Vadisi'nin en yüksek tepesinde kayan en hızlı kızak Kancabaş değil, cesur kalbiyle çığı durduran Kıpırcık olmuştu.
O günden sonra, Kıpırcık'ın kalbi daha da parladı. Herkes onun cesaretini ve iyiliğini konuşuyordu. Yılbaşı gecesi, vadi sakinleri şöminenin etrafında toplandı ve Kıpırcık'ın kahramanlık hikayesini dinlediler. O günden sonra, her yıl yılbaşı geldiğinde, Kıpırcık'ın adı sevgiyle anılır oldu.
Kıpırcık, yılbaşı ağacının altında, kalbinden geçen tüm sevgiyi vadi sakinleriyle paylaştı ve o günden sonra, Kardan Kalpler Vadisi'nde yılbaşı kutlamaları daha da coşkulu geçti. Çünkü herkes biliyordu ki, en büyük maceralar, cesaret ve sevgiyle kazanılır. Ve o yılbaşında, Kıpırcık sayesinde vadi sakinleri, karların altında bile kalplerinin ne kadar sıcak olduğunu bir kez daha anlamışlardı.
Vadi sakinleri, sevimli ayıcıklar, neşeli sincaplar, yanakları kıpkırmızı tavşanlar ve daha niceleri, yılbaşını dört gözle beklerlerdi. Özellikle de kızak kayma günü, onların en sevdiği gündü. Bu yıl, kızak kayma macerası için bambaşka bir hazırlık yapılmıştı.
Hikayemizin kahramanı, minik bir kızak olan Kıpırcık, o güne kadar hiç bu kadar heyecanlanmamıştı. Kıpırcık, diğer kızakların aksine rengarenk bir kalbi ve pırıl pırıl tekerlekleri olan, özel bir kızaktı. Onu bu kadar heyecanlandıran şey ise, o gün Kardan Kalpler Vadisi'nin en yüksek tepesinden kayacak olmalarıydı!
Yılbaşı sabahı, tüm vadi halkı, renkli atkıları, ponponlu şapkaları ve sıcacık eldivenleriyle buzdan şatonun önünde toplandı. Şatonun kapıları ardına kadar açıldı ve sevimli geyikler, uzun bir ip çekerek, kızakları tepeye çıkarmaya başladılar. Kıpırcık, heyecanla sırasını beklerken kalbi küt küt atıyordu.
Tepenin zirvesine ulaştıklarında, nefesleri kesildi. Vadi, aşağıda minicik bir oyuncak kasabası gibi görünüyordu. Her yerden kahkahalar yükseliyor, minik kalpler heyecanla çarpıyordu. En önde, cesur kızak Kancabaş duruyordu. Kancabaş, her zaman en hızlı kayan kızaktı. Kıpırcık biraz tedirgindi ama içinde bir umut ışığı da yanıyordu.
"Hazır mıyız?" diye bağırdı Kardan Adam Şef, elindeki bayrağı sallayarak.
"Hazırız!" diye hep bir ağızdan cevap verdi vadi halkı.
Bayrak indi ve kızaklar hızla aşağı doğru kaymaya başladılar. Kancabaş rüzgar gibiydi, önde gidiyor ve etrafına kar tozu saçıyordu. Kıpırcık da bütün gücüyle kayıyordu. Kalbi, her seferinde daha hızlı atıyor, tekerlekleri heyecanla dönüyordu.
Kayarken, diğer kızaklar birbirleriyle yarışırcasına hızlanıyordu. Ama Kıpırcık, birden başka bir şey fark etti. Kaydıkları yolda, ufak bir kar topağı yuvarlanıyor ve büyüyerek kocaman bir çığa dönüşüyordu.
"Çığ! Dikkat edin!" diye bağırdı Kıpırcık, olanca sesiyle.
Herkes telaşla durdu. Çığ, hızla aşağıya doğru yuvarlanıyordu. Vadi sakinleri korkuyla birbirlerine baktı. Ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Kıpırcık, kalbi hızla atmasına rağmen, bir plan yaptı.
"Ben o çığı durdurabilirim!" dedi.
"Nasıl?" diye sordu, şaşkınlıkla herkes.
Kıpırcık, bütün gücünü toplayıp hızlandı ve çığın önüne geçerek, kalbinin gücüyle çığa doğru eğildi. Kalbinden çıkan sevgi enerjisi, çığı yavaşlatmaya başladı. Kıpırcık daha da hızlandı ve kalbinden çıkan enerji, çığı tamamen durdurmayı başardı!
Vadi sakinleri, Kıpırcık'a minnettar gözlerle bakıyordu. Onu alkışlarla kutladılar. O gün, Kardan Kalpler Vadisi'nin en yüksek tepesinde kayan en hızlı kızak Kancabaş değil, cesur kalbiyle çığı durduran Kıpırcık olmuştu.
O günden sonra, Kıpırcık'ın kalbi daha da parladı. Herkes onun cesaretini ve iyiliğini konuşuyordu. Yılbaşı gecesi, vadi sakinleri şöminenin etrafında toplandı ve Kıpırcık'ın kahramanlık hikayesini dinlediler. O günden sonra, her yıl yılbaşı geldiğinde, Kıpırcık'ın adı sevgiyle anılır oldu.
Kıpırcık, yılbaşı ağacının altında, kalbinden geçen tüm sevgiyi vadi sakinleriyle paylaştı ve o günden sonra, Kardan Kalpler Vadisi'nde yılbaşı kutlamaları daha da coşkulu geçti. Çünkü herkes biliyordu ki, en büyük maceralar, cesaret ve sevgiyle kazanılır. Ve o yılbaşında, Kıpırcık sayesinde vadi sakinleri, karların altında bile kalplerinin ne kadar sıcak olduğunu bir kez daha anlamışlardı.