Konuya cevap yaz

GİRİŞ

Bilim nedir? Bilim olanla olmayan arasında bir sınır var mıdır? Eğer bir sınır varsa, bilimsel olmayan önermeler anlamsız mıdır? Bilim nesnel midir? Nesnellik varsa, nasıl sağlanmaktadır? Bilimsel bilgi bir gelişim içinde midir? Eğer öyleyse, bilimsel bilgi nasıl ilerlemektedir? Eleştirinin bilimsel kuramlar açısından taşıdığı önem nedir? Bilimsel kuramlar arasında bir tercih (yeğleme) söz konusu olabilir mi? Bilimsel bir kuram nasıl oluşturulur? …


Bunlar ve akla gelebilecek diğer sorular ve bunlara verilecek cevaplar, bilimsel bilginin niteliğinin ortaya konması açısında çok büyük önem taşımaktadır. Makale, bu sorulara Karl Popper’in bilim felsefesi bağlamında yanıt arayacaktır. 


İlk ana bölümde Popper’in eleştirel tutuma verdiği önem açıklanmaktadır. İkinci ana bölümde, Popper’in doğrulamacılık eleştirisi yer almaktadır. Üçüncü ana bölüm ve sonuç ise yanlışlamacılığın tamamen ortaya konduğu bölüm olacaktır.


Bu bağlamda denilebilir ki, makale, pozitivist bilim felsefesinin iki önemli anlayışını içermektedir: Doğrulamacılık ve yanlışlamacılık.[1]


I. POPPER’DE ELEŞTİREL TUTUM


Makale, Popper’in bilim felsefesini eleştirel tutumu bağlamında, merkezi noktaya eleştirelliği koyarak açıklamaya çalışacaktır, zira Güzel’in de belirttiği gibi (1996:7) “eleştirel olmak, başka bir değişle ussal olmak Popper’in felsefesinin temelidir.”


Karl Popper’e (1965: 15) göre aslında “felsefeye özgü hiçbir yöntem yoktur”. Popper’e göre dünyayı anlamak için birçok yöntem vardır; ancak, bu demek değildir ki Popper’in diğer yöntemlerden daha çok değer verdiği bir yöntem yoktur. Popper (1965: 16), mevcut probleme göre değişebilen bu yöntemler arasında “bir yöntemin bahsedilmeye değer olduğunu” belirtir ki bu da kendi felsefesinin temelini oluşturan eleştirel yöntemdir.



Atatürk'ün doğduğu şehir?
Geri
Top