Kemal Tahir (1910 - 1973)
1910da İstanbulda dünyaya geldi. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi onuncu sınıfa kadar sürdürdü. Daha sonra bir süre avukat katipliği yaptı. 1932de gazeteciliğe başladı ve 1938de hapse girene kadar bu mesleğini sürdürdü. 1938de yazdığı bir yazıdan dolayı on beş yıl hüküm giydi; Çankırı, Çorum, Kırşehir ve Malatya cezaevlerinde on iki yıl yattı. Ve bu dönemde içinde bulunduğu dünya görüşünün Türkiye uzantısını eleştirmeye başladı ve kalıplaşmış inançlardan sıyrılarak düşüncenin genel karakterine dönük fikirler geliştirmeye başladı. Halit Refiğ hazırladığı kitabında bu konuşla ilgili şunları söylüyor:
"Kemal Tahir, kendisini kimseye ve hiçbir gruba bağımlı hissetmeden, düşüncelerini, karşısındaki ister anlasın ister anlamasın, herkese açardı. Düşünce onun için hiçbir zaman son durağını bulamayan sonsuz bir gelişim halindeydi. İleri sürülmüş ve ileri sürülen her düşüncenin mutlaka karşıtlarını bulurdu. Bu karşıtların vardığı sentezlerle de yetinmez, çoğu zaman etrafındakileri şaşırtırcasına sentezlerin içindeki kendi karşıtlarını arardı. Onun teorik olarak karşıtlıklardan sentezler bulma düşüncesi, pratikte, çelişkili Türkiye gerçeklerinden, akılcı ve millî birlik kavramına erişmenin yollarını gösteriyordu. Bu açıdan Kemal Tahir, birbirinden farklı özellikleri kullanılarak, parçalanmaya ve bölünmeye çalışılan Türk toplumunun, bütünleşme arayan "kollektif vicdanı"nın temsilcisidir."
Sanat hayatına önce şiir (1932-1934), sonra hikayelerle (1935) giren Kemal Tahir; konularını Çankırı, Çorum dolaylarından, cezaevi yaşantılarından, Kurtuluş Savaşından, eşkiya menkıbelerinden alan romanlarında, törelere bağlı, kökü geçmişlerde köy düzen ve sorunlarını inceledi, eleştirdi. Yerli dekor ve renkleri ustalıkla kullanarak gerçek bir Anadolu romanı oluşturdu. Kemah Tahir bunun yanında bir çok inceleme eser de yazdı. Özellikle marxist terminolojiyi yerlileştirerek, Anadoluya uygun bir terminoloji oluşturmaya çalıştı. Bu yüzden de dönemin bir çok aydını tarafından da eleştirildi. Bu yüzden de çevresine bu tazyiklerden sıkıldığını sık sık dile getirirdi. Ölümü de böyle bir tartışma esnasında geçirdiği kalp krizi nedeniyle oldu (21 Nisan 1973)
Eserleri
Sağırdere, Esir Şehrin İnsanları, Körduman, Rahmet Yolları Kesti, Yediçınar Yaylası, Köyün Kamburu, Esir Şehrin mahpusu, Kelleci Mehmet, Yorgun savaşçı, Bozkırdaki Çekirdek, Devlet Ana, Kurt kanunu, Büyük Mal, Yol Ayrımı, Namuscular, Karılar Koğuşu, Hür Şehrin İnsanları, Damağası, Bir Mülkiyet Kales
1910da İstanbulda dünyaya geldi. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi onuncu sınıfa kadar sürdürdü. Daha sonra bir süre avukat katipliği yaptı. 1932de gazeteciliğe başladı ve 1938de hapse girene kadar bu mesleğini sürdürdü. 1938de yazdığı bir yazıdan dolayı on beş yıl hüküm giydi; Çankırı, Çorum, Kırşehir ve Malatya cezaevlerinde on iki yıl yattı. Ve bu dönemde içinde bulunduğu dünya görüşünün Türkiye uzantısını eleştirmeye başladı ve kalıplaşmış inançlardan sıyrılarak düşüncenin genel karakterine dönük fikirler geliştirmeye başladı. Halit Refiğ hazırladığı kitabında bu konuşla ilgili şunları söylüyor:
"Kemal Tahir, kendisini kimseye ve hiçbir gruba bağımlı hissetmeden, düşüncelerini, karşısındaki ister anlasın ister anlamasın, herkese açardı. Düşünce onun için hiçbir zaman son durağını bulamayan sonsuz bir gelişim halindeydi. İleri sürülmüş ve ileri sürülen her düşüncenin mutlaka karşıtlarını bulurdu. Bu karşıtların vardığı sentezlerle de yetinmez, çoğu zaman etrafındakileri şaşırtırcasına sentezlerin içindeki kendi karşıtlarını arardı. Onun teorik olarak karşıtlıklardan sentezler bulma düşüncesi, pratikte, çelişkili Türkiye gerçeklerinden, akılcı ve millî birlik kavramına erişmenin yollarını gösteriyordu. Bu açıdan Kemal Tahir, birbirinden farklı özellikleri kullanılarak, parçalanmaya ve bölünmeye çalışılan Türk toplumunun, bütünleşme arayan "kollektif vicdanı"nın temsilcisidir."
Sanat hayatına önce şiir (1932-1934), sonra hikayelerle (1935) giren Kemal Tahir; konularını Çankırı, Çorum dolaylarından, cezaevi yaşantılarından, Kurtuluş Savaşından, eşkiya menkıbelerinden alan romanlarında, törelere bağlı, kökü geçmişlerde köy düzen ve sorunlarını inceledi, eleştirdi. Yerli dekor ve renkleri ustalıkla kullanarak gerçek bir Anadolu romanı oluşturdu. Kemah Tahir bunun yanında bir çok inceleme eser de yazdı. Özellikle marxist terminolojiyi yerlileştirerek, Anadoluya uygun bir terminoloji oluşturmaya çalıştı. Bu yüzden de dönemin bir çok aydını tarafından da eleştirildi. Bu yüzden de çevresine bu tazyiklerden sıkıldığını sık sık dile getirirdi. Ölümü de böyle bir tartışma esnasında geçirdiği kalp krizi nedeniyle oldu (21 Nisan 1973)
Eserleri
Sağırdere, Esir Şehrin İnsanları, Körduman, Rahmet Yolları Kesti, Yediçınar Yaylası, Köyün Kamburu, Esir Şehrin mahpusu, Kelleci Mehmet, Yorgun savaşçı, Bozkırdaki Çekirdek, Devlet Ana, Kurt kanunu, Büyük Mal, Yol Ayrımı, Namuscular, Karılar Koğuşu, Hür Şehrin İnsanları, Damağası, Bir Mülkiyet Kales