Aşk sabır ister
Aşk sabır isterBir kere aşık olmaya görün, o andan sonra artık tek istediğimiz bir an önce aşkın derin sularına dalmak, alabildiğine bu duyguyu yaşamaktır. Oysa ki pek çok kere aşklar bu acelecilik yüzünden zamansız biter. Zamansız bir hareket, zamansız bir cümle, zamansız bir tepki… Aşk konusunda her şeyden çok daha fazla özen gösterilmesi gereken şey, zamanlamadır. Her şeyi hemen yaşamak ve tüketmek zorunda değiliz ki, önümüzde uzun bir yol var. Ayrıca unutmayın ki fazla karşılık gören aşklar, tokluktan ölürlermiş. Her şeyi bir anda yaşamak yerine, en güzeli sabretmek ve bu eşsiz duyguyu yavaş yavaş sindirmek galiba. İlişkinizi sürdürürken yaşadığınız sorunlar için de geçerli aynı şey. Pek çok aşık, daha üçüncü kavgalarında saçma sapan bir sebep yüzünden ayrılıverirler. Halbuki böyle bir duygu biraz daha özeni ve sabrı haketmiyor mu sizce de? Sevgililer Günü’ne adını veren Aziz Valentine boşuna mı çekti o kadar eziyeti? Şu eski halk öyküsünü kulağımıza küpe yapmakta fayda var.
Aşk sabır ister Bir zamanlar bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış; Aşk, Mutluluk, Üzüntü, Kibir, Zenginlik, Bilgi ve tüm diğerleri. Bir gün, aniden, adanın batmak üzere olduğu, herkesin gitmesi gerektiği haberi gelmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk, adada en son ana kadar kalan tek duygu olmuş, çünkü mümkün olan en son dakikaya kadar beklemek istemiş. Fakat ada neredeyse battığı zaman Aşk, yardım istemeye karar vermiş.
Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde geçmekteymiş. Aşk, “Beni de yanına alır mısın?” diye sormuş. Zenginlik, “Hayır, alamam, teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok,” demiş.
Aşk sabır isterAşk, bu kez çok şık bir yelkenlinin içindeki Kibir’den yardım istemiş, “Kibir, lütfen bana yardım et!”. Kibirse, “Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın, yelkenlimi mahvedersin,” demiş.
Derken Aşk, Üzüntü’nün geçtiğini görmüş, “Üzüntü, izin ver seninle geleyim,” diye seslenmiş. “Off Aşk,” diye sızlanmış Üzüntü. “O kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var.”
Mutluluk ise Aşk’ın çok yakınından geçiyormuş, ama o kadar mutluymuş ki Aşk’ın çağrısını duymamış bile.
Tam umudunu kaybetmek üzereyken, Aşk, birden bir ses duymuş, “Hey Aşk! Benimle gelebilirsin!”
Aşk sabır isterBu çook yaşlı birisiymiş, fakat Aşk o kadar sevinmiş ki kim olduğunu soramamış bile. Yeni bir kara parçasına vardıklarında Aşk heyecanla yere atlamış ve yaşlı yardımcısı yoluna devam etmiş.
Birden aklı başına gelen Aşk, merakla Bilgi’nin yanına gitmiş. “Kimdi bana yardım eden biliyor musun?” diye sormuş. “Zaman’dı” diye cevaplamış Bilgi. Aşk çok şaşırmış. “Zaman mı? Neden beni kurtardı ki?” diye sormuş tekrar.
Bilgi gülümsemiş, “Ah Aşk, çünkü sadece Zaman Aşk’ın ne kadar değerli olduğunu ve korunması gerektiğini anlayabilir.”
Aşk sabır isterBir kere aşık olmaya görün, o andan sonra artık tek istediğimiz bir an önce aşkın derin sularına dalmak, alabildiğine bu duyguyu yaşamaktır. Oysa ki pek çok kere aşklar bu acelecilik yüzünden zamansız biter. Zamansız bir hareket, zamansız bir cümle, zamansız bir tepki… Aşk konusunda her şeyden çok daha fazla özen gösterilmesi gereken şey, zamanlamadır. Her şeyi hemen yaşamak ve tüketmek zorunda değiliz ki, önümüzde uzun bir yol var. Ayrıca unutmayın ki fazla karşılık gören aşklar, tokluktan ölürlermiş. Her şeyi bir anda yaşamak yerine, en güzeli sabretmek ve bu eşsiz duyguyu yavaş yavaş sindirmek galiba. İlişkinizi sürdürürken yaşadığınız sorunlar için de geçerli aynı şey. Pek çok aşık, daha üçüncü kavgalarında saçma sapan bir sebep yüzünden ayrılıverirler. Halbuki böyle bir duygu biraz daha özeni ve sabrı haketmiyor mu sizce de? Sevgililer Günü’ne adını veren Aziz Valentine boşuna mı çekti o kadar eziyeti? Şu eski halk öyküsünü kulağımıza küpe yapmakta fayda var.
Aşk sabır ister Bir zamanlar bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış; Aşk, Mutluluk, Üzüntü, Kibir, Zenginlik, Bilgi ve tüm diğerleri. Bir gün, aniden, adanın batmak üzere olduğu, herkesin gitmesi gerektiği haberi gelmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk, adada en son ana kadar kalan tek duygu olmuş, çünkü mümkün olan en son dakikaya kadar beklemek istemiş. Fakat ada neredeyse battığı zaman Aşk, yardım istemeye karar vermiş.
Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde geçmekteymiş. Aşk, “Beni de yanına alır mısın?” diye sormuş. Zenginlik, “Hayır, alamam, teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok,” demiş.
Aşk sabır isterAşk, bu kez çok şık bir yelkenlinin içindeki Kibir’den yardım istemiş, “Kibir, lütfen bana yardım et!”. Kibirse, “Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın, yelkenlimi mahvedersin,” demiş.
Derken Aşk, Üzüntü’nün geçtiğini görmüş, “Üzüntü, izin ver seninle geleyim,” diye seslenmiş. “Off Aşk,” diye sızlanmış Üzüntü. “O kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var.”
Mutluluk ise Aşk’ın çok yakınından geçiyormuş, ama o kadar mutluymuş ki Aşk’ın çağrısını duymamış bile.
Tam umudunu kaybetmek üzereyken, Aşk, birden bir ses duymuş, “Hey Aşk! Benimle gelebilirsin!”
Aşk sabır isterBu çook yaşlı birisiymiş, fakat Aşk o kadar sevinmiş ki kim olduğunu soramamış bile. Yeni bir kara parçasına vardıklarında Aşk heyecanla yere atlamış ve yaşlı yardımcısı yoluna devam etmiş.
Birden aklı başına gelen Aşk, merakla Bilgi’nin yanına gitmiş. “Kimdi bana yardım eden biliyor musun?” diye sormuş. “Zaman’dı” diye cevaplamış Bilgi. Aşk çok şaşırmış. “Zaman mı? Neden beni kurtardı ki?” diye sormuş tekrar.
Bilgi gülümsemiş, “Ah Aşk, çünkü sadece Zaman Aşk’ın ne kadar değerli olduğunu ve korunması gerektiğini anlayabilir.”