Hepimiz Darwin'in doğal seçilim kuramını biliyoruz. Kurama göre doğaya en iyi uyumu sağlayan organizmanın hayatta kalma olasılığı ya da doğal seçilim yoluyla genlerini bir sonraki kuşağa aktarabilme yetisi daha yüksek oluyor. Yüzeysel olarak düşünecek olursak, başkaları için kendinden fedakârlık yapma davranışı doğal seçilim fikrine ters düşüyor gibi görünüyor. Çünkü diğerleri için kendinden ödün veren bir organizma, bir bakıma hayatta kalma şansından da ödün vermiş oluyor. Bu nedenle de beklentimiz kendini feda etme davranışının evrimsel yok oluşu doğrultusunda olsa da, niçin halen kuvvetle varlık sürdürebildiği akıllarda soru işareti uyandırıyor. İşte, yıllarca altruistik davranışın temellerini sorgulayan biyolog ve psikologların ortaya koydukları açıklamalar zihnimizde oluşan bu soru işaretlerinin yanıtı oluyor.
Altruizm kişiye maddi ya da manevi bir yük getirmesine rağmen diğerleri için gönüllü yardımlarda bulunması anlamına geliyor. Kendinden bir şeyler feda ederek diğerlerine yardımlarda bulunma davranışı içeriğinde genellikle empati barındırıyor. Empati, diğerlerinin duygularını anlayabilme ve olaylara onların penceresinden bakabilme anlamı taşıyor. Daha açık ifade edecek olursak, yardıma ihtiyacı bulunan kişilerin hissettiklerini anlayabilen ve kendisini onların yerine koyabilen birey, büyük yüklerin altına girme pahasına bile olsa onlara yardım etmeye devam ediyor.
Kan bağımız olanlara yardımcı olarak kendi genlerimizi de koruma altına almış oluyoruz.
Anne-çocuk ilişkisinde annenin yaptığı fedakârlıklar da altruistik davranış şekli olarak görülebiliyor. "Yemeyip yediren, giymeyip giydiren" anne, zamanının ve kaynaklarının birçoğunu çocuğu için harcıyor. Tam bu noktada evrimsel psikologlar, bireylerin kendi hayatta kalımlarından çok genlerinin hayatta kalımı için savaşım verdiklerini hatırlatıyorlar. Her ne kadar bilinçli olarak böyle bir düşüncenin farkında olmasak da, aslında her şeyi genlerimizi hayatta tutabilmek için yapıyoruz! Bahsettiğimiz bu güdünün terimsel karşılığı akraba seçilimi . Kan bağımız olanlara yardımcı olarak kendi genlerimizi de koruma altına almış oluyoruz. Öyleyse evrimsel pencereden bakılınca kendini feda etme davranışının gen ortaklığının fazla olduğu yakın akrabalara yönelik olması bekleniyor. Ancak bazı durumlarda yakın kan bağımızın olmadığı kişiler için de büyük fedakârlıklar yapabiliyoruz. Bilim insanları bu davranışıysa karşılıklı altruizm olarak değerlendiriyorlar. Birey diğerine yardımcı olurken, bir zaman içinde kendisinin de ondan yardım göreceğini umuyor.
Arkadaşlıkların çoğunda yapılan fedakârlıklara karşılık bekleniyor.
Karşılıklı altruizm için okul arkadaşlıklarını örnek verebiliriz. Oyun saatinden ödün verip tüm gece çalışarak ödevini tamamlayan bir çocuk bunu bir diğer arkadaşıyla paylaşırken mutlaka ki ileride kendisi de benzer bir yardım görme beklentisi içinde oluyor.
Kimler Daha Yardımsever?
Hepimiz farkındayız ki bazı kişiler diğerlerine göre daha yardımsever oluyor. Bunun nedenlerini araştıran bilim insanları yardımseverlikle ilişkili karakter özelliklerini açığa çıkarmaya çalışıyorlar. Buna dair öne sürülen kuramlardan biriyse kişisel normlara gönderme yapıyor. Norm "standart model" olarak benimsenen anlamına geliyor. Kişisel normlarsa kişisel değerlerimizi oluşturuyor. Eğer ki yardımseverlik kendi normlarımızda değerli bir yere sahipse, bu davranış öz tatmin sağlıyor. Daha açık ifade etmemiz gerekirse, böyle kişiler için yardımseverlik aslında bir şekilde yardım eden kişinin kendi kendini tatminiyle de ilişkili bir davranış şeklini alıyor.
Trafik kazaları sonrasında gönüllü ilk yardım yapanlar üzerinde yürütülen bir çalışmada yardım eden kişilerin sosyal sorumluluk duygularının daha yüksek olduğu saptanmış.
Altruizm kişiye maddi ya da manevi bir yük getirmesine rağmen diğerleri için gönüllü yardımlarda bulunması anlamına geliyor. Kendinden bir şeyler feda ederek diğerlerine yardımlarda bulunma davranışı içeriğinde genellikle empati barındırıyor. Empati, diğerlerinin duygularını anlayabilme ve olaylara onların penceresinden bakabilme anlamı taşıyor. Daha açık ifade edecek olursak, yardıma ihtiyacı bulunan kişilerin hissettiklerini anlayabilen ve kendisini onların yerine koyabilen birey, büyük yüklerin altına girme pahasına bile olsa onlara yardım etmeye devam ediyor.
Kan bağımız olanlara yardımcı olarak kendi genlerimizi de koruma altına almış oluyoruz.
Anne-çocuk ilişkisinde annenin yaptığı fedakârlıklar da altruistik davranış şekli olarak görülebiliyor. "Yemeyip yediren, giymeyip giydiren" anne, zamanının ve kaynaklarının birçoğunu çocuğu için harcıyor. Tam bu noktada evrimsel psikologlar, bireylerin kendi hayatta kalımlarından çok genlerinin hayatta kalımı için savaşım verdiklerini hatırlatıyorlar. Her ne kadar bilinçli olarak böyle bir düşüncenin farkında olmasak da, aslında her şeyi genlerimizi hayatta tutabilmek için yapıyoruz! Bahsettiğimiz bu güdünün terimsel karşılığı akraba seçilimi . Kan bağımız olanlara yardımcı olarak kendi genlerimizi de koruma altına almış oluyoruz. Öyleyse evrimsel pencereden bakılınca kendini feda etme davranışının gen ortaklığının fazla olduğu yakın akrabalara yönelik olması bekleniyor. Ancak bazı durumlarda yakın kan bağımızın olmadığı kişiler için de büyük fedakârlıklar yapabiliyoruz. Bilim insanları bu davranışıysa karşılıklı altruizm olarak değerlendiriyorlar. Birey diğerine yardımcı olurken, bir zaman içinde kendisinin de ondan yardım göreceğini umuyor.
Arkadaşlıkların çoğunda yapılan fedakârlıklara karşılık bekleniyor.
Karşılıklı altruizm için okul arkadaşlıklarını örnek verebiliriz. Oyun saatinden ödün verip tüm gece çalışarak ödevini tamamlayan bir çocuk bunu bir diğer arkadaşıyla paylaşırken mutlaka ki ileride kendisi de benzer bir yardım görme beklentisi içinde oluyor.
Kimler Daha Yardımsever?
Hepimiz farkındayız ki bazı kişiler diğerlerine göre daha yardımsever oluyor. Bunun nedenlerini araştıran bilim insanları yardımseverlikle ilişkili karakter özelliklerini açığa çıkarmaya çalışıyorlar. Buna dair öne sürülen kuramlardan biriyse kişisel normlara gönderme yapıyor. Norm "standart model" olarak benimsenen anlamına geliyor. Kişisel normlarsa kişisel değerlerimizi oluşturuyor. Eğer ki yardımseverlik kendi normlarımızda değerli bir yere sahipse, bu davranış öz tatmin sağlıyor. Daha açık ifade etmemiz gerekirse, böyle kişiler için yardımseverlik aslında bir şekilde yardım eden kişinin kendi kendini tatminiyle de ilişkili bir davranış şeklini alıyor.
Trafik kazaları sonrasında gönüllü ilk yardım yapanlar üzerinde yürütülen bir çalışmada yardım eden kişilerin sosyal sorumluluk duygularının daha yüksek olduğu saptanmış.