Kilitbahir
Çanakkale Boğazı’nın tam karşısında muhteşem Kilitbahir Kalesi yer alır. Çanakkale’deki Çimenlik Kalesi gibi Kilitbahir Kalesi de, 1452’de Fatih Sultan II. Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Bu iki kale, Fatih’in o zaman kuşattığı İstanbul’a yardım etmek için Avrupa’dan gelen donanmalara karşı Boğaz’ı savunmuştur.
Kilitbahir’in güneyindeki yolda, Rumeli Hamidiye Tabyası ve büyük ve haşmetli Namazgah Tabyası gibi çok sayıda topraktan yapılmış tabyalar ve beton cephanelikler vardır. Bunlar 1890’larda inşa edilmiş ve 1915’te yabancı donanmaların boğazdan geçişini önlemek için kale, sur ve maden ocaklarını da içine alan savunma sistemine ilave edilmiştir. Burada konuşlandırılan ağır top çoktan gitmiş olmasına rağmen top mevzileri hala bellidir ve insan hala, 18 Mart 1915 günü, Müttefik donanmasının saldırısı sırasında topların devamlı ateş etmesini sağlamak için top mermilerinin yukarıdaki cephanelikten taşındığını hayalinde canlandırabiliyor.
Onbaşı Seyit Anıtı, Kilitbahir, Gelibolu
Namazgah Tabyası’nın biraz güneyinde, 18 Mart’taki Müttefik savaş gemileri kale ve tabyaları bombalarken burada verilen mücadeleyi hatırlatan bir şey vardır. Buraya 1992 yılında dikilen, Edremit Havran’lı Onbaşı Seyit’in denize bakan bronz bir heykeli vardır. Bu heykelde, belden yukarısı çıplak olan Seyit, kollarında 275 kilogramlık bir top mermisini Rumeli Mecidiye Tabya’sındaki top bataryasına taşıyor. Oduncu Seyit, köyünde muazzam kuvveti ile meşhurmuş ve her iki kolunun altında birer kütük taşıyıp ortalıkta dolaşabiliyormuş. 18 Mart günü, Seyit’in bataryasındaki dümen donanımı bozulduğundan, kendisi mermileri taşıyıp, topa sürmüş. Heykelde gösterilen ve Seyit’in kendisinin topa taşıyıp ateşlediği mermi, büyük olasılıkla bataryanın elinde kalan son mermiyi temsil eder. İnanıldığına göre, bu mermi, Britanya savaş gemisi HMS Ocean’a isabet edip, batırdı ancak gerçekte bu savaş gemisini tahrip eden, Yüzbaşı Hakkı Bey’in Nusret’inin mayınlarından biri olabilir. Anlatılanlar değişmekle beraber, kesin olan, Onbaşı Seyit’in heykelinin, Şubat ve Mart 1915’te Müttefik savaş gemilerinin sayısız bombardımanı karşısında dimdik ayakta duran Türk topçularının anısına dikildiğidir. Avustralyalı gazeteci Les Carlyon, bu araziyi renkli bir şekilde şöyle tarif eder:
Doğa, şimdi bu kaleleri tekrar ele geçiriyor. Bir zamanlar kalelerin çevresine duvar ören bu gri taşlar etrafa yayılmış ve yosun tutmuş. Yabançiçekleri, top mevzilerindeki çatlaklardan uç vermiş. Yeraltındaki cephanelikler ve tüneller hiç zarar görmemiş. 180 santimetre kalınlığındaki bu duvarlar ölümsüzdür. Cephanelikler, küf ve yaban kekiği kokuyorlar