• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Kırmızı Şimşek

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Minik Ali, yaramazlıklarıyla ünlü, enerji dolu bir çocuktu. Saçları hep dağınık, gözleri merakla parlar, yaramazlık yapmaya her an hazırdı. Babası, Bay Meraklı, garajında gözü gibi baktığı, kırmızı bir Ferrari’ye sahipti. Bu araba, parlak rengi ve kükreyen motoruyla, Ali’nin en büyük merakıydı. Her gün garaja gidip, ona hayranlıkla bakardı.

Bir gün, Bay Meraklı işe gitmek için hazırlanırken, Ferrari’nin anahtarını sehpanın üzerinde unuttu. Ali, bu fırsatı kaçırmadı. Babası kapıdan çıkar çıkmaz, yaramazca gülümsedi, anahtarı kaptığı gibi garaja doğru koştu. Kalbi küt küt atıyordu; sanki bir define bulmuş gibiydi.

Ferrari’nin kapısını açtı, kırmızı deri koltuğa yerleşti. Anahtarı yuvaya soktu ve çevirdi. Motor kükredi, sanki bir aslan uyanmıştı. Ali, heyecanla gaza bastı, araba bir ok gibi garajdan fırladı. Ama bir sorun vardı; Ali, henüz araba kullanmayı bilmiyordu!

Ferrari, sağa sola yalpalayarak, zikzaklar çizerek ilerlemeye başladı. Önce bahçedeki çimleri biçti, sonra güne bakan çiçekleri selamladı. Teyzesinin örgü sepetiyle bir tango yaptı, sonunda postacının bisikletine küçük bir öpücük kondurdu. Postacı, şaşkınlıkla baktı, bisikleti yamuk yumuk olmuştu.

Ali, gülmekten kendini alamıyordu. Sanki bir lunaparktaydı! Arabayı sürmek o kadar eğlenceliydi ki, nereye gittiğini bile unutmuştu. Sonunda, kalabalık bir çarşıya geldi. Arabayı park etmeye çalışırken, bir manavın tezgahına çarptı. Bütün elmalar, portakallar ve muzlar havaya uçuştu. Manav amca, şaşkınlıkla bağırıyordu: “Eyvah, elmalarım! Portakallarım!”

Ali, ne yapacağını şaşırmıştı. Tam o sırada, dondurma arabası geçiyordu. Dondurmacı, Ali'nin haline acımış, ona büyük bir dondurma uzatmıştı. Ali, dondurmayı yerken, kalabalık etrafında toplanmıştı. Herkes gülüyor, bu yaramaz şoföre bakıyordu.

O sırada, Bay Meraklı, iş yerinden arayarak, arabasının çalındığını bildirdi. Polis, yola koyulmuştu. Ali, polis arabasını görünce, panikle dondurmayı düşürdü. Bir anda, kendini kalabalığın arasında, koca bir kırmızı araba ve dondurma lekesiyle, polislerin arasında buldu.

Polisler gülümseyerek, Ali’yi babasına teslim etti. Bay Meraklı, önce şaşırmış, sonra da gülmeye başlamıştı. Ferrari’yi bu halde görmek hem komik hem de endişe vericiydi. Ali'yi kucakladı, “Yaramaz çocuğum, bir daha sakın böyle bir şey yapma.” dedi.

Bay Meraklı, Ferrari’yi tamir ettirmek için garaja götürürken, Ali’ye araba kullanmayı öğretmeye karar verdi. Artık Ali, Ferrari’nin direksiyonuna geçebilecek, ama bu sefer, babasının eşliğinde, yavaş yavaş ve güvenli bir şekilde araba kullanmayı öğrenecekti.

O günden sonra, Ali, yaramazlık yapmaya devam etti, ama araba sürme macerasını asla unutmadı. Her zaman, o günkü kırmızı şimşeği, komik kazaları ve kalabalıktaki kahkahaları hatırlar, gizlice gülümserdi. Ve tabii ki, yaramazlık yaparken, biraz daha dikkatli olmayı da öğrendi. Çünkü biliyordu ki, yaramazlık yapmak güzeldi ama bazen, birazcık düşünmek de faydalıydı.

Kırmızı Şimşek 2 Yaramaz Yavru ve Gizemli Harita

Ali, babasının Ferrari'siyle yaşadığı o çılgın maceradan sonra, biraz uslanmış gibiydi. Ama sadece biraz! Yaramazlık kanı hala damarlarında akıyordu ve yeni bir macera arayışındaydı. Bay Meraklı, Ali’nin enerjisini doğru yöne yönlendirmek için ona bir hediye aldı: Eski bir denizci sandığı.

Sandık, evin tozlu tavan arasında duruyordu. Ali, merakla sandığı açtı. İçinden bir dürbün, pusula ve katlanmış, sararmış bir parşömen çıktı. Parşömeni açtığında, bunun eski bir harita olduğunu anladı. Harita, tuhaf işaretler ve çizimlerle doluydu ve üzerinde "Gizli Tatil Köyü" yazıyordu.

Ali, heyecanla babasına haritayı gösterdi. Bay Meraklı, haritanın eski bir aile efsanesi olduğunu söyledi. Efsaneye göre, dedelerinin dedesi, gizli bir tatil köyüne ulaşmanın haritasını çizmişti. Ancak kimse bu haritayı çözememiş ve köyü bulamamıştı.

Ali, bu efsane karşısında yerinde duramadı. Kırmızı Ferrari'yi garajdan çıkardı, haritayı yanına aldı ve maceraya atılmaya karar verdi. Babası, Ali'nin hevesini kırmak istemedi ama ona dikkatli olmasını, yanına biraz atıştırmalık ve su almasını tembih etti. Ali, babasına söz verdi ve kükreyen motor sesiyle, yola koyuldu.

Harita, Ali'yi önce kıvrımlı dağ yollarına, sonra da yemyeşil ormanlara götürdü. Ferrari, dağ yollarında zıplaya zıplaya ilerlerken, Ali bir yandan haritayı takip ediyor, bir yandan da yoldaki sürprizlerle karşılaşıyordu. Ormanın derinliklerinde, rengarenk kuşlar, meraklı sincaplar ve uyuyan kirpilerle karşılaştı. Bir ara, yolunu kaybeden bir kelebeğe yardım etti.

Harita, Ali’yi sonunda büyük bir gölün kıyısına getirdi. Haritada, gölün ortasında küçük bir ada çizilmişti. Ali, “Acaba Ferrari ile göle girmem mi gerekiyor?” diye düşündü. Bir süre etrafı incelediğinde, eski bir sandal buldu.

Sandalı suya indirdi, haritayı yanına aldı ve Ferrari'yi de sandala yükledi. Bu sefer, Ferrari değil, sandal kürekleri çeke çeke ilerledi. Ali, adaya yaklaştıkça, gizemli köyün siluetini görmeye başladı. Ada, yeşilliklerle kaplı, küçük, şirin evlerle doluydu. Köyün girişinde, yaşlı bir kaplumbağa, gözünde yuvarlak gözlükleriyle, Ali'yi bekliyordu.

Kaplumbağa, Ali'yi sıcak bir şekilde karşıladı. Gizli Tatil Köyü'nün bekçisi olduğunu ve haritayı çözen ilk kişi olduğunu söyledi. Ali, köye girdiğinde, rengarenk evler, güler yüzlü sakinler ve eğlence dolu bir ortamla karşılaştı. Köyün her yerinde çocuklar oyun oynuyor, yetişkinler sohbet ediyor, lezzetli yiyecekler pişiriliyordu.

Ali, köyde birkaç gün kaldı. Köy sakinleriyle arkadaş oldu, oyunlar oynadı, şarkılar söyledi. Gizli Tatil Köyü, gerçekten de efsanelerdeki gibi güzeldi. Ancak, Ali, yaramazlıklarını da unutmadı. Bir gün, köyün alarm zili olarak kullanılan büyük bir davulu tokmaklarıyla davul gibi çaldı, köyü uyandırdı. Başka bir gün, köyün pastacısının bütün keklerini yedi. Köy sakinleri, Ali'nin yaramazlıklarına gülüp geçiyordu.

Sonunda, Ali'nin eve dönme vakti gelmişti. Köy sakinleri, ona bir veda partisi düzenledi. Ali, onlara çok teşekkür etti, Gizli Tatil Köyü'nü ve haritayı asla unutmayacağına söz verdi. Ferrari’sine atladı, sandalla gölden çıktı ve eve doğru yola koyuldu.

Eve vardığında, babası onu merakla bekliyordu. Ali, babasına macerasını anlatırken, gözleri parlıyordu. Bay Meraklı, oğlunun maceraperest ruhuna bir kez daha hayran kaldı. Birlikte haritayı duvara astılar. Ve Ali, bir sonraki macerasının hayalini kurmaya başladı. Belki de bu sefer, Kırmızı Şimşek’le uzaya giderdi!

Ali, yaramazlıklarına devam etti ama artık yaramazlıklarını maceralarla birleştirmeyi öğrenmişti. Ve Kırmızı Şimşek, onun en iyi dostu, en büyük yardımcısı olmaya devam etti. Gizli Tatil Köyü’nün sırrını çözen yaramaz çocuk olarak, yeni maceralar onu bekliyordu.
 
Geri
Top