• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Kitaplarla İlgili Haberler & Tanıtımlar

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...

TEKNOLOJİ KİMİN UMURUNDA​

"Teknoloji Kimin Umurunda", gelişmiş batılı ülkelerde çoktan üzerinde yüzlerce kitap yazılmış, üniversitelerde ders olarak okutulan; ülkemizde epey ihmal edilen ya da önemsenmeyen kullanılabilirlik ve kullanıcı deneyimi gibi alanlara dair, bilişim profesyonellerinin, akademisyenlerin, öğrencilerin ve e-pazarlama ile haşır neşir herkesin, eleştirel ve yapıcı perspektif geliştirmek için etkileşime girebilecekleri bir kitap.

tekonoji-kimin-umurunda.webpEğer teknik dille yazılmış, size, işin "nasıl" yapıldığını gösteren bir kitap arıyorsanız bu kitap size göre değil; fakat nasıl yerine "neden" sorusunu soran, sıkıcı ve teknik bir dil yerine, açıklayıcı, örnek verici bir kitap arıyorsanız, o halde bu kitap sizin ve özellikle tasarımcılar, pazarlamacılar, yazılımcılar ve şirket yöneticileri için başucu kitabı olacak nitelikte.
Ülkemizin birinci kuşaktan web profesyoneli Mehmet Doğan en güzel yazılarını sizin için derledi. "Teknoloji Kimin Umurunda" kitabı, iş ve gündelik hayatın rutininde gözden kaçmış ya da bizatihi unutmak istediğimiz ayıntılardan; "Türkçe" düşünülememiş, düşünülmüşse de yazılamamış cesurca sorulardan ve bu sorulara yerinde ve tam zamanında verilen yanıtlardan oluşuyor.

Mehmet Doğan'ın perspektifinden "Teknoloji Kimin Umurunda", okuyucuyu, yeni bir "iş etiği" ve "estetiği" konusunda düşünmeye zorluyor ve "kullanıcı merkezli düşünce"nin ahlaki, stratejik ve teknik boyutları olduğunu; "müşteri" diye adlandırdırılan "zavallının" satın almak dışında, haklarının oluğunu; geliştirme süreçlerinde rol alan bizlerin, kullanıcı gibi düşünerek hem kullanılabilir, hem de estetik ürünler geliştirebileceğimizi ısrarla hatırlatıyor.

3 Rakam Metodu gibi zihin açıcı bir kavramı dilimize kazandıran Mehmet Doğan kitabında, sektörümüzle ilgili, başarı ve başarısızlıklarımızla bulunduğumuz alanda sınırlarımızı zorlayacağımız küçük ama etkili "tüyo"lar veriyor.

Kitap, "Altı üstü tasarım!" diye savuşturulmaya çalışılan, oysa çok bilinmeyenli ve teknolojiyle birlikte her geçen gün daha fazla karmaşıklaşan bir alanda, karşımıza çıkan sorunsallarla başetmenin; "anlamaya çalışmanın ötesine geçmek" ve "kullanıcı ile empatik bir işbirliği içinde olmak"tan geçtiği konusunda zihnimizi zorluyor.

İflah olmaz teknoloji düşmanları, teknoloji ile yatıp kalkanlar, yeni ekonominin yükselişini anlamaya çalışanlar bu kitapta yeni pek çok deneyim bulacaklar.

Metafor zenginliğiyle başınızı döndürecek bu kitap, 80'lerde geçen çocukluk anılarını 2000'li yıllara bağlayan göndermelerle, "bizlere" çok tanıdık gelecek kişisel deneyimlerden mükemmel bir anlatı dili kuruyor. Çoğunlukla sıkıcı ve didaktik olan teknoloji muhtevalı kitapların aksine, bu kitabın edebi ve insani sıcaklığı sizi etkilemekle kalmayıp, geçmişten bugüne ve geleceğe doğru tatlı bir yolculuğa çıkarıyor.

Tavus kuşları, Kaliforniya'daki malikane, geminizi sulara gömülürken izleme trajedisi, Kuzey Amerika yerlileri, masal kitapları gibi, ilk bakışta tasarım ve teknoloji ile ilişkisi uzak gibi görünen öykülerle; büyük web firmalarının batışları, minik firmaların yükselişleri gibi hayat kurtaracak altın değerindeki kişisel ve tarihsel deneyimlerin öyküleri; Mehmet Doğan'ın çıkarımları ile bu kitapta.

Web tasarımcı ve geliştiricileri, ürün mühendisleri, pazarlamacılar ve şirket patronları: Kullanıcı odaklı stratejiler geliştirerek başarıyı ve müşteri memnuniyetini maksimize etmeyi garantilemek ve "erken dönem web"in durağan ve edilgenleştirici yapısı yerine, geleceğin dinamik katılımcı ve özgürleştirici deneyimlerden oluşan yeni bir dünya için Mehmet Doğan'ın söylediklerine kulak vermenizde fayda var.

Bilisim, tasarim, kullanici memnuniyeti, sanal deneyi, kullanılabilirlik, erişilebilirlik, e-devlet, Web 2.0, bloglar vb, geleceğe hazır olmak için anahtar sözcükler... "Geleceği tasarlamak" gibi bir amacınız varsa, bu kitabı mutlaka okuyun!
 
Sezen Aksu 31 yıldır yazdığı şiirleri, 'Eksik Şiir' adlı kitapta topladı.

Sezen Aksu, 1975-2006 yılları arasında yazdığı şarkılarının sözlerini, 'Eksik Şiir' adlı kitapta topladı.

Eksik Şiir​

'Kaybolan Yıllar'dan, 'Beni Unutma'ya, 'Sarı Odalar'dan, 'Şarkı Söylemek Lazım'a kadar tam 197 tane şarkı sözünün yer aldığı kitap için Aksu, "Bu kitap, yakınlarımın uzun yıllardır süregelen ısrarları sonucu oluştu" dedi.

Sezen Aksu, yıllardır hayranlarının dilinden düşmeyen şarkılarının sözlerini bir araya getirerek kitaplaştırdı. Sanatçının Metis Yayınları tarafından yayımlanan ve Eksik Şiir adını verdiği kitabında 1975'ten 2006'ya kadar yazmış olduğu 197 şarkısını sözleri yer alıyor. Sibel Algan ve Semih Sökmen'in yayına hazırladığı kitabın kapak tasarımını da Emrah Yücel yaptı. Aksu kitaba yazdığı önsözde şu cümlelere yer verdi: "Bu kitap yakınlarımın, çoklukla da şarkılarımdaki sözlerle daha fazla ilişki kuranların, uzun yılardır süregelen ısrarları sonucu oluştu. İlle de olmalı mıdır sorusu çok kurcaladı beynimi açıkçası. Epey bir süre çekimser kaldım. Düz düşününce zaten vardılar, ortadaydılar; müziğini çekip aldığınızda şiire ne kadar yakın durursa dursun eksik kalan o sözler bir araya toplandığında bir bütünlük oluşturabilir miydi? Karmakarışık his ve düşüncenin içinde olduğum günlerden birinde, bir cümle beni netleştirdi. Yıldırım'la (Türker) sohbet ediyorduk; 'Borcun var' dedi. Hafifleyiverdim. Seyreden de, seyredilen de kendi tarafından bakar doğal olarak, görecelidir ama gerçek tektir. Ve herkes gerçek olanı sezer, vicdanla sezer. Borcum var, fark ettim ki ben bir tek bundan eminmişim zaten kayıtsız şartsız. Bu kitabın oluşması için direncimin kırılma noktası bu cümledir..."
 

CENGİZ HAN’IN HAZİNESİ – CLIVE CUSSLER​

Cengiz Han... Tüm zamanların en büyük fatihi... Hükümdarlığının zirvesindeyken imparatorluğunun sınırları Pasifik Okyanusu’ndan Hazer Denizi’ne dek uzanıyordu. Fetihleri ile efsaneleşen bu ünlü imparatorun mezası ise unutulmuş, bir sır olarak kalmıştı. Şimdiye dek...

Tabiat ananın bir cilvesi olduğu sanılan amansız bir dalga, Baykal Gölü’nde petrol araştırması yapan bir ekibi yok etmek üzeredir. Dirk Pitt, ekibin imdadına yetişerek onları kurtarır ama bu kez de kendisi ölümle burun buruna gelir.

Faciayı henüz atlatan ekibin kaçırılması ve Pitt’in gemisinin batırılmaya çalışılması görünenin ardından başka gerçekler olduğunu ortaya koyar. Tüm ipuçları Moğolistan’ı ve ölümcül sabotajlarla global petrol piyasasını altüst eden, Çin’e petrol satmak için anlaşmalar yapan esrarengiz bir Moğolu işaret etmektedir.

Soluk kesen gerilimi ve olağanüstü hayal gücüyle bezenmiş yepyeni romanıyla Clive Cusslar tekrar karşımızda...

CENTİLMENLER VE OYUNCULAR – JOANNE HARRIS​

St. Oswald’s İngiltere’nin kuzeyinde, zengin ailelerin erkek çocukları için yıllarca önce kurulmuş bir ortaöğretim okuluydu. Öğrenciler ve okul çalışanları yeni ders yılına başlarken esmekte olan değişim rüzgarlarını fark etmeye başlamışlardı, fakat bu hiç kimse için pek de iç açıcı kokular getirmiyordu. Özellikle takım elbiseli öğretmenler, bürokratik işlemler ve bilgi teknolojisi, okulun geleneksel havasına hakim olmaya başlamıştı. St. Oswald’s’ın eskilerden olup emekliliği yaklaşan Latince öğretmeni Roy Straitley içinde bulunduğu kurumun tüm çekişmelerinden, rekabetlerinden ve görünen basit karmaşasının altında yatan karanlık sırlardan haberdardı. Evet, her şeyin farkındaydı. Birbirine düşürülen öğretmenlerin, acımasızca ortalığa saçılan kişisel yaşantıların ve rekabet ortamını körükleyen kişinin kim olduğu, yani Köstebek’i tahmin edebiliyordu. Köstebek’in gizli gizli beslediği kin patlamak üzereydi. Çok eski ve unutulmuş bir skandalın baş oyuncusunun, okulun itibarını yerle bir edebilecek kadar büyük bir öfkesi, ama çok da eski olmayan bir geçmişi vardı ve bunu bilen tek kişi Latince öğretmeniydi.

NAMAHREM – RIZA KIRAÇ​

"Namahrem", zenginleşerek paraya, konfora kavuşan Semra’nın, kocasının zorlamasıyla başka çiftlerle birlikte olmalarının, aşkı, sevgiyi ve utanma duygusunu yitirmelerinin romanıdır.

Semra bütün bunları göze alacak kadar güçlü bir kadındır ama her birleşmeden sonra biraz daha katılaşır, biraz daha acımasızlaşır, erkekleşir ve erkekleştikçe mahremiyetini, masumiyetini hızla yitirir.

Modern hayat bize önce utanmayı öğretir, sonra da utançlarımızdan kurtulmamızı öğütler!

ÇİKOLATA KAPLI HÜZÜNLER – CANAN TAN​

Tam on dört kadın! Ve onların birbirinden ilginç, birbirinden çarpıcı öyküleri...

Hüzünleri çikolata ile tatlandıran... Enginde, günün minesiyle beraber solan... Yeşilin tonlarıyla özdeşleşmiş... Özgürlüğün en uç noktalarını pervasızca zorlayan... Ana-baba-koca üçgeninde, korkularıyla baş başa... Yitirilen ardından "keşke"lerle boğuşan... Yaşanmışların sıcağını küllerin grisine gömen... Yüreciği gurbetteki canlarıyla atan... Yaşamındaki tüm erkeklerle, tek tek, keyifle hesaplaşan... Dişiliği acımasızca sorgulanan... Törelerin kıskacında, bir "akrep"e tutsak olmuş...

Bir kadın olarak, onlarla aynı duyuşları paylaşan Canan Tan’ın kaleminden dökülen öyküleri keyifle okuyacaksınız.


NOT :"ÇİKOLATA KAPLI HÜZÜNLER" KESİNLİKLE TAVSİYE EDERİM MÜTHİŞ BİR DENEME
 

Hitler Kitabı​

İkinci Dünya Savaşı’ndan neredeyse altmış yıl sonra günışığına çıkarılan, Sovyet arşivlerinin en önemli belgelerinden biri kitaplaştırıldı. Hitler Kitabı NTV Yayınları'ndan çıktı.

İSTANBUL - Hitler’in iki özel yaverinin sorgulanmasıyla Stalin için hazırlanan 462a no’lu gizli dosya... İkinci Dünya Savaşı'ndan neredeyse altmış yıl sonra günışığına çıkarılan, Sovyet arşivlerinin en önemli belgelerinden biri: Hitler Kitabı. Stalin’in talimatıyla hazırlanan bu dosya, Hitler’in hemen yanı başında SS subayı olarak uzun süre görev yapan Otto Günsche ve Heinz Linge’nin anılarını içeriyor.

Sovyetler’e esir düştükten sonra NKVD tarafından yıllarca sorgulanan Günsche ve Linge, Hitler’in politikaları ve savaş yönetimi hakkında bilinmeyen birçok detayın yanı sıra, diktatörün yakın çevresini tüm sahiciliğiyle anlatıyorlar.

Hitler Kitabı, Üçüncü Reich hakkında en etkileyici tarihi kaynaklardan biri kabul ediliyor.
 
Düzenleyen yönetici:
1897'de Bram Stoker ile edebiyat alemine dalan vampirler dünya ve Türkiye kitap piyasalarında altın çağını yaşıyor. Stephenie Meyer'le başlayan furya kitapçı raflarını bu türle doldurdu

Vampir furyası aldı başını gidiyor​

Bu alandaki ilk kitabı yazmış olmasına rağmen adı vampirlikle özdeşleşen kahramanı Dracula'nın sayesinde Bram Stoker edebiyatta bu türün krallık koltuğundan hiç inmedi.

Onun tahtını en çok zorlayan isim ABD'li kadın yazar Anne Rice olmuştu. Rice'ın vampirler, mumyalar ve cadılar üzerine inşa ettiği romanlar halen türün en çok satanları arasında yer alıyor. Kitaplarını ateist düşünceye sahip olduğu yıllarda yazan Anne Rice daha sonra Tanrı'ya iman ederek Hazreti İsa'nın hayatını konu alan kitaplar yazmaya yöneldi.

Her sene hatırı sayılır miktarda vampir, cadı ve hortlak öyküsü içeren kitap yayınlanmasına rağmen ikinci sınıf edebiyat olarak nitelenen türün yayıncıları Anne Rice'den sonra geniş kitlelerin hararetle aradığı eserler bulmakta oldukça zorlandı.

Dünya kitap piyasalarının kaymağını yiyen yayıncılar, The Secret furyasınrdan sonra kitap okurlarını nasıl bir eserle sarsacaklarının hesaplarını yaparken tercihin bu tür üzerine kurulmuş olması ilk bakışta pek mantıklı bulunmadı. Ama Stephenie Meyer'in ilk etapta yadırganan romantik vampir hikayesi, kampanyalardan sonra öyle bir uçuşa geçti ki hemen akabinde bu furyadan pay almak isteyen taklitleri, rakipleri ve devam kitapları piyasayı işgal ediverdi.

2006 yılında ilk kez Dharma Yayınları'nın Türkçe'ye kazandırdığı eserin satışı bir kaç bini aşmamıştı. 2008 yılının ekim ayında Epsilon yayınları etiketiyle ikinci kez raflara çıkan kitap yine beklenen satış rakamlarından uzak bir çizgi arz ediyordu ki tanıtım ve reklam furyasının ardından filmlerin de devreye girmesi ile satışlar on binlerle ifade edilir şekle dönüştü.

Epsilon, Alacakanlık'tan sonra Stephenie Meyer'in seri olarak öyküyü devam ettiren Yeni Ay, Tutulma, ve son olarak da Şafak Vakti'ni ard arda yayınlayarak raflara hatırı sayılır miktarda vampir sokmuş oldu. Hatta bu arada yazarın Göçebe adlı eseri de okura arada sunuluverdi.

Ama sadece Epsilon değil, bu furyadan nasiplenmek isteyen diğer yayınevleri biri ardına bu tür kitapları raflara çıkartıverdiler.

Dolasıyla bugün herhangi bir kitapçıya gidip raflara baktığınızda nerden baksanız 50'ye yakın eser görmek mümkün.

Gerilim ve fantastik türün klasiklerini Türkçeye kazandırma konusunda saygın yayıncılık sergileyen İthaki yayınları tür furya haline gelmeden önce Bram Stoker'in ölümsüz klasiği Dracula'yı Türkçe'ye çevirmişti. Bu eseri listenin en başına koymak şart.

Ancak bu furya vesilesi ile adını zikretmekte fayda olan bir eser daha var. Çok çok uzun yıllar önce Drakula'yı İstanbul'a getinen Ali Rıza Seyfi'nin fantastik eseri de Türkiye'de korku denilince akla ilk gelen isim olan Giovanni Scognamillo'nun önsözü ve girişimleri ile bundan tam 10 yıl önce okurlarla tekrar buluşturulmuştu. Kamer Yayınlarının neşrettiği Drakula İstanbul'da duruşu ve esprisi ile türün koleksiyonunu yapanların koleksiyonunda bulundurması gereken kitaplardan. Kitabı piyasadan bulamasınız dahi sahafların ucuz kitap reyonlarında şimdilik görmek mümkün.

Gelelim şu an kitapçıların raflarında bulunan korku ve gerilim romanlarına.

Hangisi daha korkunç diye sorulacak olursa yorum yapacak okurlarımız bu konuda birbirine yardımcı olabilirler... Türün meraklılarına "uykusuz geceler " dileriz...
 

KAFASININ DİKİNE GİDEREK BAŞARANLARIN ÖYKÜSÜ KİTAP OLDU!​


Bazıları asi ama azimli doğar.

Kalıplara sığmaz, sıra dışı yaşarlar. Alanlarında çığır açar, devrimci yenilikler yaparlar. Yerleşik yargılara meydan okurlar. Özgün ve özgür ruhlarıyla, yalnız kalsalar da, ileri yürürler. Ömürleri mücadeleyle geçer. Öfkeyle kalkıp başarıyla oturanların hikayeleri…

Orta Asya bozkırlarında doğdu, önce mülteci, sonra bekçi, sonunda NATO’ya VIP yönetici oldu! Türkistan, Hindistan, Türkiye üçgeninde yaşanan görkemli bir serüven. Kazak kurdu Şerizat’ın film gibi hikayesi ilk kez İnsan İsterse’de…

Tabelacı babasının aldığı bisikleti çalan çocuğu yakalasaydı katil olacaktı, yakalayamayınca dünya ağır siklet boks şampiyonu oldu! Asi efsane Muhammed Ali’nin hikayesi…

Yoksul ve yalnız bir çocuk nasıl yılmaz bir savaşçıya dönüştü? Gözyaşlarını gülmeceye çeviren Aziz Nesin’in insanı başarıya azmettiren hikayesi.

İlkokulu zor bitirdi ama “balonu şişirip satarak” dünya markası oldu! Zeki Başeskioğlu’nun “zekice” yükseliş öyküsü…

Emekliliğine iki ay kala ordudan atılınca inat edip yazdığı kitaplarla ordu kadar okuru oldu! İskender Pala’nın hikayesi..

2.5 yaşında babasını kaybetti, sisteme inat dershaneye gitmeden Boğaziçi’ni kazandı: Teoman’ın azimli yüzü…

Üniversiteyi 6 ayda terk etti, evin garajında kurduğu şirketle efsane oldu: Steave Jobs’un hikayesi…

Erkeklere meydan okudu, “Kadınca” bir başarının kahramanı oldu: Duygu Asena’nın azmi nasıl zaferine ulaştı?

Babasına karşı çıkınca, önce beş parasız kaldı, sonra “my başarı” sahibi oldu: Ali Ağaoğlu’nun hikayesi.

Avukat patronuna kızdı, hukuk okuyup New Yorkta kendi hukuk bürosunu açtı: Çiğdem Acar’ın hikayesi.

“Türkler ancak kebapçılıktan anlar” diyenlere inat, Londra ve Las Vegasta İngilizce kursu açtı: Kazım Kahraman’ın hikayesi.

Heykeli “hayattayken üzerine atılan taşlardan yapılan” Soljenitsin’in hikayesi…

Bir amigonun Alen’i başarı hikayesi: “Çarşı” azimsizliğe de karşı!

Bir grup öğrencini “imkansızın fotoğrafını çekme” hikayesi.

Dizinin dördüncü sayısı daha kapsamlı hazırlandı ve sayfa sayısı 200’ü geçti.

Kitap 6 Kasımdan itibaren kitapçılara dağıtılmaya başlandı.
 
Görmeniz Gereken 501 Yer adlı kitap. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan Görmeniz Gereken 501 Yer kitabı baharın gelmesiyle birlikte tatil planları yapanların faydalanacağı türden..

Görmeniz Gereken 501 Yer isimli kitapta belki de yaptığınız plandaki bir şehri bulup okumak belki de başka şehirleri gezerken diğerlerine gözatmak veya deniz kenarında dinlenirken irili ufaklı şehirleri yattığınız yerden keşfetmek hoşunuza gidecektir.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan “Görmeniz Gereken 501 Yer” Afrika, Kuzey ve Güney Amerika, Asya, Avrupa, Avustralya, Güney Doğu Asya adaları ve Ortadoğu ana bölümlerine ayrılarak 501 şehri genel bilgileriyle tanıtırken neden görmeniz gerekir sorusuna da yanıt veriyor.

Mexico City, Tokyo, Bombay ve New York gibi dünyanın en büyük şehirleriyle birlikte,1600 kişilik nüfusuyla Galler’deki St. David’s, ya da Uruguay’ın en eski şehri 22.000 nüfuslu Colonia del Sacramento’yu da bulacaksınız. Bol görsel malzemenin yer aldığı kitapta gideceğiniz yerler hakkında detaylı bilgiler, şehri ziyaret etmek için en iyi dönem, kesinlikle görülmesi gereken bölgeler ve pratik bilgileri içeriyor.
 
Kayıp Gül "Ekim Yağmurları"



Serdar Özkan' ın ;
Kayıp Gül ve
Kayıp Gül: Ölümsüz Kalp'ten sonra
Kayıp Gül: Ekim Yağmurları kitabı da çıktı..

Daha ilk haftadan en çok satanlar listelerinde yerini almaya başladı..

Serdar Özkan ismi şimdiden Paulo Coelho, Richard Bach ve hatta Antoine de Saint-Exupéry ile birlikte anılıyor.

65''i aşkın ülkede 44 dilde okunan Türk romancı Serdar Özkan''ın yeni kitabı Kayıp Gül "Ekim Yağmurları" hayata, kendinize ve AŞK''a bakışınızı değiştirecek.
 
Geri
Top