@Kizil Sonya burnunun ucunda minik bir karpuz taşıyan, saçları ateş kırmızısı, ayakkabıları yamalı, gülüşü şakrak şakrak bir kızdı. Yaşadığı Çamlıtepe köyünde herkes onu tanır, hem de korkudan değil, şaşkınlıktan. Çünkü Sonya'nın yaptığı hiçbir şey tahmin edilemezdi.
Kızıl Sonya, Patates Tavşanı’nın inşa ettiği un kalenin önünde durmuş, şapkasını düzeltiyordu. Patates Tavşanı, kalenin tepesinde minik bir bayrak sallıyordu.
@Kizil Sonya Patates Tavşanı, harika bir kale olmuş bu! Ama bir sorum var, bu kaleyi kimin için yapıyorsun?
Patates Tavşanı: (Kibirli bir şekilde) En büyük hayranım için, tabii ki! Dünyanın en harika inşaat mühendisi olan... benim için!
@Kizil Sonya (Gözlerini kısarak) Anlaşıldı, o halde ben senin hayranın değilim! Çünkü hayranların sana bir tabak havuç ve bir şişe şerbet getirir. Bende sadece yamalı bir şapka ve bu komik, "Tavşan Çekme Aparatı" var!
Patates Tavşanı: (Şaşkınlıkla) Ama… havuçlarım neredeyse bitti! Şerbetçiğim de iştahsızmış bugünlerde! Belki sen bana yardımcı olabilirsin, eh, bu 'komik' aparatınla...
Sonya (Kahkaha atarak) İşte tam burada kullanımı! (Sonya, "Tavşan Çekme Aparatı"nı gösterdi ve havada salladı) Hadi bakalım, köylülerin gönderdiği havuçlara doğru! Bu aletle, üç kat hızda ilerleyeceğiz!
Patates Tavşanı, un kalenin tepesinde bir kule inşa etmeye karar vermişti. Son derece tehlikeli ve eğimli bir bölgeydi.
Sonya: Patates Tavşanı, ne yapıyorsun sen? Orası çok tehlikeli! Düşebilirsin!
Patates Tavşanı: Sakın ola endişelenme Sonya! Ben çok başarılıyım. Mükemmel bir denge duygusuna sahibim. En güçlü rüzgarlarda bile kalenin tepesinde dans edebilirim!
Sonya: Umarım düşerken yumurta bırakmayı düşünmezsin! Un kalesini yeniden yapmam gerekmez!
Patates Tavşanı, bir an için durdu, sonra da gözlerini kısarak: Senin yamalı şapkanla düşme tehliken benimkinden kat kat yüksek Sonya!
@Kizil Sonya İşte o zaman hadi yarışıyalım bakalım; kim en yükseğe tırmanır! Kaybeden karşı tarafa 10 kilo havuç getirecek!
Patates Tavşanı (Hemen) Kabul! Ama önce benim inşaatıma bir bakmalısın. Hem güzel hem sağlam! Ben bunu yapmadan kimse böyle bir şeyi hayal dahi edemez! Havuçlar benim olacak! ...Düşmemeliyim sadece.
Bir gün, köyün en bilgesi olan Dede Korkut'un tavşanının kaçtığını duydu Sonya. Dede Korkut, tavşanın çok özel bir tavşan olduğunu, “Öksürük Şurubu” adlı harika bir karışım yapmaya yarayan gizli otları topladığını anlatmıştı. Tavşan kaybolunca, Dede Korkut’un bütün köyü öksürüğe mahkum kalma tehlikesi doğmuştu!
Sonya, hemen işe koyuldu. İlk iş olarak, çantasından uzun bir ip ve üzerine “Tavşan Çekme Aparatı” diye yazdığı (aslında yamuk yumuk yazmıştı) bir tahta parçası çıkardı. Sonra da köyün en hızlı kedisi Karabas’ı yakaladı.
“Karabas, tatlım,” dedi Sonya, kedinin tüylerini okşayarak, "seni bir maceraya götürüyorum. Dede Korkut'un tavşanını bulmalıyız! Bu ip bizim kurtarma aracımız olacak, ve bu da..." tahta parçasını gösterdi "... Tavşan Çekme Aparatı!”
Karabas, @Kızıl Sonya,'nın ne dediğini pek anlamasa da gözleri parladı. Macera kokusu almıştı.
Sonya, i̇pin bir ucunu Karabas'ın boynuna bağladı, diğer ucunu da Tavşan Çekme Aparatına bağlayarak, kedinin peşinden koşmaya başladı. Sonya koşturdukça, Karabas'ın arkasından kocaman bir toz bulutu yükseliyordu. Arkalarından, köylüler de güldüler, “Sonya yine başladı!” diye haykırarak peşlerine takıldılar.
Arama çabaları, onları eski bir değirmenin içine kadar sürükledi. Değirmenin içinde, un dolu torbaların arasında, tavşanı buldular! Ancak tavşan, elinde minik bir kürekle, bir un kalenin duvarlarını özenle örüyordu.
“Aman Allah’ım,” dedi Sonya, ağzı açık bir şekilde. "Sen de kimsin böyle?"
Tavşan, küreği bırakıp iki ayağı üzerinde doğruldu. "Benim adım Patates Tavşanı," diye cevapladı ağırbaşlı bir ses tonuyla, "Ve ben bu muhteşem kaleyi inşa ediyorum!"
Sonya bir süre Patates Tavşanı’nın anlattıklarını dinledi. Tavşan, Dede Korkut'un öksürük şurubu için gerekli olan otları toplamayı bırakıp, bir un kalesi inşa etmekle meşgul olduğunu söyledi, çünkü inşaat onun için daha keyifliydi.
@Kizil Sonya bir an düşündü. Sonra, parlak bir fikirle gözleri parladı. "Patates Tavşanı," dedi, "Kale harika ama köy halkı öksürüyor! Bizim şifalı otlarımıza ihtiyacımız var."
@Kızıl Sonya,, Patates Tavşanı'yla anlaştı: O, kale için gereken otları, yani inşaatında kullandığı malzemelerin tamamını bulacak ve onunla anlaşmayı sağlayacaktı.
Sonya'nın gösterdiği otların gücü ve onun konuşma yeteneğiyle, Patates Tavşanı kendi kendine küçük bir bahçe hazırlayıp, yeni kalenin inşaatında gerekli olan her şeyi kendi yetiştirmeye razı oldu. Köylüler gülüşü bir tarafa, şifalarına kavuştu.
@kizil Sonyaise, o günden sonra her işinde yaratıcılığını, gülümsemesini ve akıllı fikirlerini kullanmayı sürdürdü, Çamlıtepe'de unutulmaz bir kahraman olarak adını yazdırdı. Hatta Patates Tavşanı onun en yakın dostu oldu.Ve "Tavşan Çekme Aparatı" da Sonya’nın şapkalarını süsleyen bir nişan oldu!
Kızıl Sonya, Patates Tavşanı’nın inşa ettiği un kalenin önünde durmuş, şapkasını düzeltiyordu. Patates Tavşanı, kalenin tepesinde minik bir bayrak sallıyordu.
@Kizil Sonya Patates Tavşanı, harika bir kale olmuş bu! Ama bir sorum var, bu kaleyi kimin için yapıyorsun?
Patates Tavşanı: (Kibirli bir şekilde) En büyük hayranım için, tabii ki! Dünyanın en harika inşaat mühendisi olan... benim için!
@Kizil Sonya (Gözlerini kısarak) Anlaşıldı, o halde ben senin hayranın değilim! Çünkü hayranların sana bir tabak havuç ve bir şişe şerbet getirir. Bende sadece yamalı bir şapka ve bu komik, "Tavşan Çekme Aparatı" var!
Patates Tavşanı: (Şaşkınlıkla) Ama… havuçlarım neredeyse bitti! Şerbetçiğim de iştahsızmış bugünlerde! Belki sen bana yardımcı olabilirsin, eh, bu 'komik' aparatınla...
Sonya (Kahkaha atarak) İşte tam burada kullanımı! (Sonya, "Tavşan Çekme Aparatı"nı gösterdi ve havada salladı) Hadi bakalım, köylülerin gönderdiği havuçlara doğru! Bu aletle, üç kat hızda ilerleyeceğiz!
Patates Tavşanı, un kalenin tepesinde bir kule inşa etmeye karar vermişti. Son derece tehlikeli ve eğimli bir bölgeydi.
Sonya: Patates Tavşanı, ne yapıyorsun sen? Orası çok tehlikeli! Düşebilirsin!
Patates Tavşanı: Sakın ola endişelenme Sonya! Ben çok başarılıyım. Mükemmel bir denge duygusuna sahibim. En güçlü rüzgarlarda bile kalenin tepesinde dans edebilirim!
Sonya: Umarım düşerken yumurta bırakmayı düşünmezsin! Un kalesini yeniden yapmam gerekmez!
Patates Tavşanı, bir an için durdu, sonra da gözlerini kısarak: Senin yamalı şapkanla düşme tehliken benimkinden kat kat yüksek Sonya!
@Kizil Sonya İşte o zaman hadi yarışıyalım bakalım; kim en yükseğe tırmanır! Kaybeden karşı tarafa 10 kilo havuç getirecek!
Patates Tavşanı (Hemen) Kabul! Ama önce benim inşaatıma bir bakmalısın. Hem güzel hem sağlam! Ben bunu yapmadan kimse böyle bir şeyi hayal dahi edemez! Havuçlar benim olacak! ...Düşmemeliyim sadece.
Bir gün, köyün en bilgesi olan Dede Korkut'un tavşanının kaçtığını duydu Sonya. Dede Korkut, tavşanın çok özel bir tavşan olduğunu, “Öksürük Şurubu” adlı harika bir karışım yapmaya yarayan gizli otları topladığını anlatmıştı. Tavşan kaybolunca, Dede Korkut’un bütün köyü öksürüğe mahkum kalma tehlikesi doğmuştu!
Sonya, hemen işe koyuldu. İlk iş olarak, çantasından uzun bir ip ve üzerine “Tavşan Çekme Aparatı” diye yazdığı (aslında yamuk yumuk yazmıştı) bir tahta parçası çıkardı. Sonra da köyün en hızlı kedisi Karabas’ı yakaladı.
“Karabas, tatlım,” dedi Sonya, kedinin tüylerini okşayarak, "seni bir maceraya götürüyorum. Dede Korkut'un tavşanını bulmalıyız! Bu ip bizim kurtarma aracımız olacak, ve bu da..." tahta parçasını gösterdi "... Tavşan Çekme Aparatı!”
Karabas, @Kızıl Sonya,'nın ne dediğini pek anlamasa da gözleri parladı. Macera kokusu almıştı.
Sonya, i̇pin bir ucunu Karabas'ın boynuna bağladı, diğer ucunu da Tavşan Çekme Aparatına bağlayarak, kedinin peşinden koşmaya başladı. Sonya koşturdukça, Karabas'ın arkasından kocaman bir toz bulutu yükseliyordu. Arkalarından, köylüler de güldüler, “Sonya yine başladı!” diye haykırarak peşlerine takıldılar.
Arama çabaları, onları eski bir değirmenin içine kadar sürükledi. Değirmenin içinde, un dolu torbaların arasında, tavşanı buldular! Ancak tavşan, elinde minik bir kürekle, bir un kalenin duvarlarını özenle örüyordu.
“Aman Allah’ım,” dedi Sonya, ağzı açık bir şekilde. "Sen de kimsin böyle?"
Tavşan, küreği bırakıp iki ayağı üzerinde doğruldu. "Benim adım Patates Tavşanı," diye cevapladı ağırbaşlı bir ses tonuyla, "Ve ben bu muhteşem kaleyi inşa ediyorum!"
Sonya bir süre Patates Tavşanı’nın anlattıklarını dinledi. Tavşan, Dede Korkut'un öksürük şurubu için gerekli olan otları toplamayı bırakıp, bir un kalesi inşa etmekle meşgul olduğunu söyledi, çünkü inşaat onun için daha keyifliydi.
@Kizil Sonya bir an düşündü. Sonra, parlak bir fikirle gözleri parladı. "Patates Tavşanı," dedi, "Kale harika ama köy halkı öksürüyor! Bizim şifalı otlarımıza ihtiyacımız var."
@Kızıl Sonya,, Patates Tavşanı'yla anlaştı: O, kale için gereken otları, yani inşaatında kullandığı malzemelerin tamamını bulacak ve onunla anlaşmayı sağlayacaktı.
Sonya'nın gösterdiği otların gücü ve onun konuşma yeteneğiyle, Patates Tavşanı kendi kendine küçük bir bahçe hazırlayıp, yeni kalenin inşaatında gerekli olan her şeyi kendi yetiştirmeye razı oldu. Köylüler gülüşü bir tarafa, şifalarına kavuştu.
@kizil Sonyaise, o günden sonra her işinde yaratıcılığını, gülümsemesini ve akıllı fikirlerini kullanmayı sürdürdü, Çamlıtepe'de unutulmaz bir kahraman olarak adını yazdırdı. Hatta Patates Tavşanı onun en yakın dostu oldu.Ve "Tavşan Çekme Aparatı" da Sonya’nın şapkalarını süsleyen bir nişan oldu!