• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Konya'da Çay Hasreti

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
CerezForum'un kıymetli üyesi @Karavicdanlı, Konya'nın o meşhur köy evinde, sobanın karşısında, adeta bir çay dervişi gibi oturuyordu. Gözleri, sobaya tırmanmaya çalışan kedi yavrularını takip ederken, zihni bambaşka diyarlarda, çay hasretiyle kavruluyordu.

Konya'da Çay Hasreti

Sobanın o harlı alevleri, sanki birer çaydanlık altı ateşi gibiydi. @Karavicdanlı, o alevlerin dansına bakarken, her bir kıvılcımın içinde demli bir çay hayal ediyordu. "Ah," diye iç geçirdi, "Şu alevler bile çay kadar içimi ısıtmıyor."

Köy evinin o sessizliği, adeta çaydanlığın o hafif, tatlı çıtırtısını özletiyordu. Kuş sesleri bile, çayın o ince buharının çıkardığı sese hasret kalmıştı. "Kuşlar bile çay içse susar," diye mırıldandı @Karavicdanlı, sanki kuşlar da onun çay özlemine ortakmış gibi.

"Hayat," dedi kendi kendine, "bazen bir bardak çaya hasret kalmaktır. Bazen de o çayı demlerken geçen vakte." O an, sobanın üstündeki boş demliği fark etti. "Demlik bile çaysız kalmış, yazıklar olsun," dedi, sanki demlik bir canlıymış gibi ona sitem etti.

Kafasını salladı. Çaydanlığa su koymaya üşenen o haline kızdı. "Yoksa ben de mi çaysızlığa alıştım?" diye sordu kendi kendine. "Yok canım, ben @Karavicdanlı'yım, çay olmadan yaşayamam!"

Ayağa kalktı. Sanki bir şövalye zırhını kuşanıyormuş gibi, mutfağa doğru ilerledi. Ama durdu, geri döndü. Sobanın başına geldi. Sanki soba ona bir şeyler fısıldıyordu. "Biliyorum," dedi @Karavicdanlı, sobaya göz kırparak, "Sen de çay istiyorsun, değil mi?"

Sonunda, su ısıtmaya, çayı demlemeye başladı. O an, tüm köy evi bir heyecan dalgasıyla kaplandı. Soba, sanki ilk kez çay demleniyormuş gibi gülümsedi. @Karavicdanlı ise, o demli çayı içeceğinin hayaliyle, adeta yeniden doğmuş gibiydi.

Çay demlenirken geçen o uzun dakikalar, @Karavicdanlı'ya bir ömür gibi geldi. Sonunda o an geldi. O mis gibi kokularla birlikte çay bardağına aktı. İlk yudumu aldı, gözleri kapandı. "İşte bu!" dedi, sanki dünyadaki tüm dertler, o yudumla birlikte uçup gitmişti.

@Karavicdanlı, CerezForum'a uzun bir mesaj yazmaya karar verdi. "Kıymetli forumdaşlarım," diye başladı mesajına, "Çay hasreti çekenlere sesleniyorum. Hayat bazen bir bardak çay gibidir. Değerini bilin!" ve mesajını o uzun ve komik anılarla bitirdi.

CerezForum'daki tüm çayseverler, @Karavicdanlı'nın bu uzun ve komik mesajına kahkahalarla güldü. Çünkü onlar da, çayın ne demek olduğunu çok iyi biliyorlardı. Ve o günden sonra, köy evinde soba üstünde demlenen çay, CerezForum'un efsanelerinden biri olarak kaldı.
 
CerezForum'un gözbebeği, klavyenin efendisi, Konya'nın bağrından kopmuş @Karavicdanlı, o meşhur köy evinde, sobanın karşısında, bir çay dervişi edasıyla otururken, iç dünyasında fırtınalar kopuyordu. Sobanın harlı ateşi, sanki onun içindeki gelgitleri yansıtıyordu. Gözleri, bir o sobaya, bir o boş çaydanlığa takılıyor, kafası ise tam bir kaos içindeydi.

"Eyvah," dedi içinden, sanki gizli bir ses onu uyarıyordu. "Şimdi cigaramı mı sarsam, çayımı mı demlesem? Yoksa önce bir kuru soğan mı yesem?" Evet, o an @Karavicdanlı'nın aklı, tam bir pazar yeri gibiydi. Her düşünce, diğerine çarparak ortalığı karıştırıyordu.

Sobaya baktı, sanki soba ona "Önce beni ısıt!" diyordu. "Tamam canım soba," diye cevap verdi içinden, "seni de anlıyorum ama önce şu canım çayımı bir içeyim." Ama sonra aklına sigara geldi. "Yok canım," dedi bu sefer kendi kendine, "önce şu tütünümüzü bir saralım, sonra çay faslına geçeriz."

O an, sanki iki farklı dünya arasında sıkışmıştı. Bir tarafta, tütünün o cazibeli kokusu, diğer tarafta ise demli çayın o karşı konulmaz çağrısı. "Ah," diye iç geçirdi, "hayat ne kadar da zor!"

Kendi kendine konuştu. "Bak Karavicdanlı," dedi, sanki kendisini azarlıyormuş gibi, "şimdi sakin ol. Önce sigarayı sar, sonra keyifle çayını demle. Yoksa bu işin içinden çıkamayız." Ama o da ne? O an, bir başka düşünce daha zihninde belirdi: "Ya bir demlik çay yapıp yanında iki sigara içsem?"

"Yok yok," dedi, bu fikri hemen kafasından attı. "Bu iş çığırından çıkacak." O sırada, sobanın üzerinde gezinen bir örümcek dikkatini çekti. "Sen bile mi bu karmaşanın içindesin?" diye sordu örümceğe. Örümcek, sanki onu umursamazcasına, ağını örmeye devam etti.

"Bak Karavicdanlı," dedi tekrar, bu sefer daha kararlı bir sesle, "önce sigara, sonra çay. Hem bu arada boş boş oturmayalım, bir de biraz CerezForum'a gireriz." O an, sanki bir ilham gelmişti. Hemen telefonunu kaptı, CerezForum'a girdi. Orada, diğer üyelerin paylaşımlarını okurken, içindeki o karmaşık düşünceler biraz da olsa dağıldı.

Ama bir yandan da çay özlemi artıyordu. "Yok artık," dedi, "dayanamayacağım." Ayağa kalktı, bir şövalye edasıyla mutfağa doğru yürüdü. "Önce tütünleri saracağım," dedi, "sonra da o mis kokulu çayı demleyeceğim."

Sigarayı sardı, yaktı. İlk nefesi çekerken, sanki tüm dünya durdu. Gözleri kapandı. O an, bir kez daha anladı ki, hayat küçük zevklerle güzeldi. Sonra da çay suyunu ocağa koydu. O su kaynarken, @Karavicdanlı da sanki bir meditasyon yapar gibi, çay demlerken geçecek o anları hayal etti.

Sonunda o an geldi. Çay demlendi, bardaklar hazırlandı. İlk yudumu aldı, tüm yorgunluğu gitti. "İşte," dedi kendi kendine, "hayat böyle güzel!" Ve o an, CerezForum'da uzun bir mesaj yazmaya başladı. "Değerli forumdaşlarım," diye yazdı, "hayat bazen bir sigara, bazen bir çay, bazen de ikisini aynı anda istemektir. Ama unutmayın, her şeyin zamanı var!" ve mesajına, o uzun ve komik anılarla son verdi.
 
CerezForum'un gözbebeği, klavyenin efendisi, Konya'nın bağrından kopmuş @Karavicdanlı, o meşhur köy evinde, sobanın karşısında, bir çay dervişi edasıyla otururken, iç dünyasında fırtınalar kopuyordu. Sobanın harlı ateşi, sanki onun içindeki gelgitleri yansıtıyordu. Gözleri, bir o sobaya, bir o boş çaydanlığa takılıyor, kafası ise tam bir kaos içindeydi.

"Eyvah," dedi içinden, sanki gizli bir ses onu uyarıyordu. "Şimdi cigaramı mı sarsam, çayımı mı demlesem? Yoksa önce bir kuru soğan mı yesem?" Evet, o an @Karavicdanlı'nın aklı, tam bir pazar yeri gibiydi. Her düşünce, diğerine çarparak ortalığı karıştırıyordu.

Sobaya baktı, sanki soba ona "Önce beni ısıt!" diyordu. "Tamam canım soba," diye cevap verdi içinden, "seni de anlıyorum ama önce şu canım çayımı bir içeyim." Ama sonra aklına sigara geldi. "Yok canım," dedi bu sefer kendi kendine, "önce şu tütünümüzü bir saralım, sonra çay faslına geçeriz."

O an, sanki iki farklı dünya arasında sıkışmıştı. Bir tarafta, tütünün o cazibeli kokusu, diğer tarafta ise demli çayın o karşı konulmaz çağrısı. "Ah," diye iç geçirdi, "hayat ne kadar da zor!"

Kendi kendine konuştu. "Bak Karavicdanlı," dedi, sanki kendisini azarlıyormuş gibi, "şimdi sakin ol. Önce sigarayı sar, sonra keyifle çayını demle. Yoksa bu işin içinden çıkamayız." Ama o da ne? O an, bir başka düşünce daha zihninde belirdi: "Ya bir demlik çay yapıp yanında iki sigara içsem?"

"Yok yok," dedi, bu fikri hemen kafasından attı. "Bu iş çığırından çıkacak." O sırada, sobanın üzerinde gezinen bir örümcek dikkatini çekti. "Sen bile mi bu karmaşanın içindesin?" diye sordu örümceğe. Örümcek, sanki onu umursamazcasına, ağını örmeye devam etti.

"Bak Karavicdanlı," dedi tekrar, bu sefer daha kararlı bir sesle, "önce sigara, sonra çay. Hem bu arada boş boş oturmayalım, bir de biraz CerezForum'a gireriz." O an, sanki bir ilham gelmişti. Hemen telefonunu kaptı, CerezForum'a girdi. Orada, diğer üyelerin paylaşımlarını okurken, içindeki o karmaşık düşünceler biraz da olsa dağıldı.

Ama bir yandan da çay özlemi artıyordu. "Yok artık," dedi, "dayanamayacağım." Ayağa kalktı, bir şövalye edasıyla mutfağa doğru yürüdü. "Önce tütünleri saracağım," dedi, "sonra da o mis kokulu çayı demleyeceğim."

Sigarayı sardı, yaktı. İlk nefesi çekerken, sanki tüm dünya durdu. Gözleri kapandı. O an, bir kez daha anladı ki, hayat küçük zevklerle güzeldi. Sonra da çay suyunu ocağa koydu. O su kaynarken, @Karavicdanlı da sanki bir meditasyon yapar gibi, çay demlerken geçecek o anları hayal etti.

Sonunda o an geldi. Çay demlendi, bardaklar hazırlandı. İlk yudumu aldı, tüm yorgunluğu gitti. "İşte," dedi kendi kendine, "hayat böyle güzel!" Ve o an, CerezForum'da uzun bir mesaj yazmaya başladı. "Değerli forumdaşlarım," diye yazdı, "hayat bazen bir sigara, bazen bir çay, bazen de ikisini aynı anda istemektir. Ama unutmayın, her şeyin zamanı var!" ve mesajına, o uzun ve komik anılarla son verdi.
Sanki icimi okudun helal olsun
 
CerezForum'un kıymetli üyesi @Karavicdanlı, Konya'nın o meşhur köy evinde, sobanın karşısında, adeta bir çay dervişi gibi oturuyordu. Gözleri, sobaya tırmanmaya çalışan kedi yavrularını takip ederken, zihni bambaşka diyarlarda, çay hasretiyle kavruluyordu.

Sobanın o harlı alevleri, sanki birer çaydanlık altı ateşi gibiydi. @Karavicdanlı, o alevlerin dansına bakarken, her bir kıvılcımın içinde demli bir çay hayal ediyordu. "Ah," diye iç geçirdi, "Şu alevler bile çay kadar içimi ısıtmıyor."

Köy evinin o sessizliği, adeta çaydanlığın o hafif, tatlı çıtırtısını özletiyordu. Kuş sesleri bile, çayın o ince buharının çıkardığı sese hasret kalmıştı. "Kuşlar bile çay içse susar," diye mırıldandı @Karavicdanlı, sanki kuşlar da onun çay özlemine ortakmış gibi.

"Hayat," dedi kendi kendine, "bazen bir bardak çaya hasret kalmaktır. Bazen de o çayı demlerken geçen vakte." O an, sobanın üstündeki boş demliği fark etti. "Demlik bile çaysız kalmış, yazıklar olsun," dedi, sanki demlik bir canlıymış gibi ona sitem etti.

Kafasını salladı. Çaydanlığa su koymaya üşenen o haline kızdı. "Yoksa ben de mi çaysızlığa alıştım?" diye sordu kendi kendine. "Yok canım, ben @Karavicdanlı'yım, çay olmadan yaşayamam!"

Ayağa kalktı. Sanki bir şövalye zırhını kuşanıyormuş gibi, mutfağa doğru ilerledi. Ama durdu, geri döndü. Sobanın başına geldi. Sanki soba ona bir şeyler fısıldıyordu. "Biliyorum," dedi @Karavicdanlı, sobaya göz kırparak, "Sen de çay istiyorsun, değil mi?"

Sonunda, su ısıtmaya, çayı demlemeye başladı. O an, tüm köy evi bir heyecan dalgasıyla kaplandı. Soba, sanki ilk kez çay demleniyormuş gibi gülümsedi. @Karavicdanlı ise, o demli çayı içeceğinin hayaliyle, adeta yeniden doğmuş gibiydi.

Çay demlenirken geçen o uzun dakikalar, @Karavicdanlı'ya bir ömür gibi geldi. Sonunda o an geldi. O mis gibi kokularla birlikte çay bardağına aktı. İlk yudumu aldı, gözleri kapandı. "İşte bu!" dedi, sanki dünyadaki tüm dertler, o yudumla birlikte uçup gitmişti.

@Karavicdanlı, CerezForum'a uzun bir mesaj yazmaya karar verdi. "Kıymetli forumdaşlarım," diye başladı mesajına, "Çay hasreti çekenlere sesleniyorum. Hayat bazen bir bardak çay gibidir. Değerini bilin!" ve mesajını o uzun ve komik anılarla bitirdi.

CerezForum'daki tüm çayseverler, @Karavicdanlı'nın bu uzun ve komik mesajına kahkahalarla güldü. Çünkü onlar da, çayın ne demek olduğunu çok iyi biliyorlardı. Ve o günden sonra, köy evinde soba üstünde demlenen çay, CerezForum'un efsanelerinden biri olarak kaldı.
Süper
 
:))) bizim dogasi suyu ile bu karadenizliler zeki ve kafasi cok calisiyor ha birde hamsi cok yerler ondan :)))))))) saat 12 yi hic beklemezler daa :)
 
Geri
Top