Bir zamanlar, yeşillikler içinde kaybolan büyüleyici bir orman varmış. Bu ormanda, diğer tavşanlar gibi zıplayıp oynamak yerine, hep bir köşede saklanan, minik ve ürkek bir tavşan yaşarmış. Adı Pamuk'tu. Pamuk, her şeye korkardı. Gürültülü bir yaprak sesi bile onu ürkütmeye yetiyordu.Diğer hayvanlar, Pamuk'a hep gülerek, "Sen çok korkaksın!" derlerdi. Pamuk, bu sözlere çok üzülür, daha da içine kapanırdı. Bir gün, ormanda büyük bir yangın çıkmış. Tüm hayvanlar panikle kaçışırken, Pamuk, en kuytu köşesinde titriyordu. Tam o sırada, küçük bir kuş onun yanına kondu. "Korkma Pamuk," dedi kuş. "Sen de bize yardım edebilirsin."
Pamuk şaşkınlıkla kuşa baktı. "Ben mi? Nasıl yardım edebilirim ki?" diye sordu. Kuş, "Senin hızın var. Yangını söndürmek için suya gidebilirsin," dedi. Pamuk, bu fikri çok beğendi. Hemen yola çıktı. Küçük bedenine rağmen, su dolu yaprakları yangına doğru taşıdı. Diğer hayvanlar da Pamuk'a katıldı. Hep birlikte, büyük bir çabayla yangını söndürdüler.
Yangından sonra, orman sakinleri Pamuk'a çok minnettar oldu. Onun cesaretini ve fedakarlığını takdir ettiler. Pamuk da artık korkak bir tavşan değil, kahraman bir tavşan olmuştu. O günden sonra, Pamuk, her zaman yardım etmeye hazır, cesur bir tavşan olarak yaşadı.