Kurt ve Keçinin Çılgın Macerası çocuk masal

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Ormanın derinliklerinde, yemyeşil çayırların, şırıl şırıl akan derelerin ve heybetli ağaçların arasında, küçük bir köy vardı. Bu köyde, sevimli mi sevimli, yaramaz mı yaramaz bir keçi yaşardı. Adı Şeker’di. Şeker, upuzun beyaz tüyleri, minik siyah boynuzları ve meraklı gözleriyle herkesin sevgilisiydi. Ama Şeker'in bir de huyu vardı; macera peşinde koşmaktan asla vazgeçmezdi.

Ormanın diğer ucunda ise, kocaman, hantal ve biraz da huysuz bir kurt yaşardı. Adı Gölgeler’di. Gölgeler, günlerini genellikle ormanın en karanlık yerlerinde uyuyarak ya da avlanarak geçirirdi. Ama içten içe, o da biraz macera arardı; sadece bunu pek belli etmezdi.

Bir gün, Şeker yine macera peşindeyken, ormanın derinliklerine doğru yol aldı. Kelebeklerin peşinden koştururken, patika yolun kenarında, rengarenk mantarlarla dolu bir açıklık gördü. Gözleri parladı. "İşte macera!" diye fısıldadı ve mantarlara doğru koşmaya başladı.

Gölgeler ise, o gün canı sıkkın, ormanın derinliklerinde dolanıyordu. Karnı da epey acıkmıştı. Bir yandan da yeni bir macera, farklı bir heyecan arıyordu. O da aynı patika yolu izlerken, mantarların kokusunu duydu ve açıklığa doğru yöneldi.

İşte o anda, Şeker ve Gölgeler karşılaştılar. Şeker, önce bir an duraksadı. Gölgeler’in kocaman dişleri ve keskin bakışları onu biraz korkutmuştu. Ama Şeker, cesur bir keçiydi. "Merhaba!" dedi, sesi hafifçe titreyerek.

Gölgeler, karşısında bu minik, beyaz yaratığı görünce şaşırdı. Daha önce hiç böyle sevimli bir şey görmemişti. "Merhaba," dedi o da, sesi normalde olduğundan daha yumuşak çıktı.

Şeker, Gölgeler’in aslında o kadar da korkunç olmadığını fark edince biraz rahatladı. "Adım Şeker," dedi gülümseyerek. "Senin adın ne?"

"Benim adım Gölgeler," dedi kurt. "Ve sanırım, acıktım."

Şeker’in karnı da guruldadı. "Benim de! Bu mantarlar da çok lezzetli görünüyor," dedi mantarları göstererek.

Gölgeler de mantarlara baktı. Daha önce hiç mantar yememişti ama Şeker’in heyecanına kapılıp denemeye karar verdi. Birlikte mantarları topladılar ve keyifle yemeye başladılar.

O gün, Şeker ve Gölgeler, ormanın derinliklerinde birlikte yepyeni bir macera yaşadılar. Birbirlerine hayatlarını anlattılar, oyunlar oynadılar, ağaçların tepelerine tırmandılar ve derelerde serinlediler. Gölgeler, Şeker’in yaramazlıklarına, Şeker de Gölgeler’in bilgeliklerine hayran kaldı.

Gün batımına doğru, Şeker'in aklına bir fikir geldi. "Gölgeler," dedi heyecanla, "Bir de benim köyüme gidelim! Orada çok eğleniriz."

Gölgeler, köylülerden çekiniyordu ama Şeker'in gözündeki ışıltıya dayanamadı. "Peki," dedi.

Birlikte, Şeker'in köyüne doğru yola koyuldular. Köye vardıklarında, herkes şaşkınlıkla onlara baktı. Köylüler, bir kurt ve bir keçinin arkadaş olduğunu daha önce hiç görmemişlerdi. Ama Şeker'in neşesi ve Gölgeler'in sakin duruşu, herkesi kısa sürede ikna etti.

O gece, Şeker ve Gölgeler, köyde birlikte yemek yediler, türküler söylediler ve dans ettiler. Gölgeler, hayatında ilk kez bu kadar eğleniyordu. Şeker ise, en yakın arkadaşını köyüne getirdiği için çok mutluydu.

Ertesi sabah, Gölgeler evine dönmek zorundaydı. Şeker, arkadaşına veda ederken biraz hüzünlüydü. "Seni çok özleyeceğim," dedi.

"Ben de seni özleyeceğim," dedi Gölgeler. "Ama biliyorum ki, yeni maceralarımız bizi tekrar bir araya getirecek."

Ve böylece, Kurt ve Keçinin çılgın macerası başladı. Birlikte ormanda daha nice maceralar yaşadılar. Birbirlerine arkadaş oldular, birbirlerinden çok şey öğrendiler ve birbirlerine kalplerini açtılar. Unutmayın çocuklar, bazen en beklenmedik dostluklar, en güzel maceraları getirir. Tıpkı Şeker ve Gölgeler’in macerası gibi!
 

Kurt ve Keçinin Çılgın Macerası


Şeker ve Gölgeler, vedalaştıktan sonra, bir süre birbirlerini özlediler. Şeker, köydeki arkadaşlarıyla oynarken bile aklı Gölgeler’deydi. Gölgeler ise, ormanın sessizliğine alışmakta zorlanıyordu. O köydeki kahkahaları, dansları ve o garip ama lezzetli yemekleri özlüyordu.

Bir gün, Şeker’in aklına yine parlak bir fikir geldi. “Gölgeler’i ziyarete gitmeliyim!” diye düşündü. Ama bu sefer yalnız gitmeyecekti. Köydeki tüm keçileri toplayıp onlarla beraber Gölgeler’i şaşırtmaya karar verdi.

Ertesi sabah, Şeker, köydeki tüm keçileri bir araya getirdi. “Arkadaşlar,” dedi heyecanla, “Gölgeler’i ziyaret edeceğiz! Ona bir sürpriz yapalım!”

Keçiler, böyle bir macera için çok heyecanlandılar. Her biri, yanlarına alacakları bir hediye bulmaya çalıştılar. Kimisi en güzel çiçekleri topladı, kimisi en lezzetli otları bir araya getirdi, hatta yaşlı bir keçi, ördüğü rengarenk yün çorapları bile getirdi.

Bütün keçi sürüsü, Şeker’in öncülüğünde ormana doğru yola çıktı. Keçiler, ormanın içindeki patikalarda ilerlerken, bir yandan da yüksek sesle meleyerek şarkılar söylüyorlardı. Ormanın sessizliği, bu neşeli uğultuyla bozuldu.

Gölgeler, bu sesleri duyunca kulaklarını kabarttı. İlk başta ne olduğunu anlayamadı, ama sesler yaklaştıkça şaşkınlığı arttı. O da ne? Bir sürü keçi, ormanın içinden ona doğru geliyordu! Ve en önde, Şeker koşuyordu.

“Sürpriz!” diye bağırdı Şeker, Gölgeler’e doğru koşarken. Bütün keçi sürüsü, Gölgeler’in etrafında dönmeye başladı. Gölgeler, böyle bir karşılama beklemiyordu. İlk başta biraz şaşırdı, ama sonra o da kahkahalarla gülmeye başladı.

Keçiler, Gölgeler’e hediyelerini verdiler. Gölgeler, yün çoraplara, çiçeklere ve otlara bakarken gözleri doldu. “Bunlar çok güzel!” dedi. “Ama en güzel hediye, sizlerin burada olması.”

O gün, keçi sürüsü ve Gölgeler, ormanda unutulmaz bir gün geçirdiler. Keçiler, Gölgeler’e dans etmeyi öğrettiler. Gölgeler ise, keçilere ağaçlara tırmanmayı gösterdi. Sonra da hep birlikte çimenlerin üzerinde piknik yaptılar. Herkes o kadar çok yemişti ki, bazı keçiler, yuvarlanarak ormanın tepelerinden aşağıya indi. Gölgeler de, onlara katıldı. Tabii o kocaman bedeniyle yuvarlanırken, ormanda küçük bir deprem yaşandı.

Ancak işler her zaman yolunda gitmezdi. O gün, ormanın en yaramaz saksağanları da pikniğe davetsiz misafir olmuştu. Saksağanlar, her fırsatta keçilerin yiyeceklerini çalmaya çalışıyorlardı. Bir ara, yaşlı keçinin ördüğü yün çorapları kapıp kaçtılar. Gölgeler ve Şeker, saksağanları kovalarken çok komik anlar yaşandı. Gölgeler, o kadar hızlı koştu ki, çalıların arasında bir sürü tüyünü kaybetti. Şeker de, saksağanların peşinden zıplayıp dururken, kafasına koca bir hindistan cevizi düştü. (Tabii ki ormanda bir yerden hindistan cevizi nasıl çıktı, bu hala bir sır olarak kalır!)

Akşam olup da keçiler köye dönmeye hazırlanırken, Gölgeler’in aklına bir fikir geldi. “Siz de benim mağarama gelin!” dedi heyecanla.

Keçiler, daha önce hiç kurt mağarası görmemişlerdi. Merakla, Gölgeler’in peşinden mağaraya girdiler. Mağara, tahmin ettiklerinden çok daha büyüktü. Ama tabii ki biraz dağınık ve karanlıktı.

Keçiler, mağarayı daha yaşanabilir bir hale getirmeye karar verdiler. Yaşlı keçi, yün çoraplarını tekrar örerek mağaranın duvarlarını süsledi. Diğer keçiler, çiçekler ve otlarla mağarayı renklendirdi. Gölgeler, bu kadar misafir ağırlamaktan çok mutlu oldu.

Ancak, o gece mağarada uyumak biraz zor oldu. Keçilerin horultusu, Gölgeler’in uykusunu kaçırdı. Gölgeler, bir anda horlamanın ne kadar gürültülü bir şey olduğunu anladı. Bu yüzden, o gece pek uyuyamadı.

Ertesi sabah, keçiler köylerine döndüler. Gölgeler, onlara yeniden görüşmek üzere veda etti. Ama o da, keçilerin neşesiyle o kadar çok eğlenmişti ki, bir daha yalnız kalmak istemiyordu.

Ve böylece, Kurt ve Keçinin çılgın maceraları devam etti. Her seferinde, daha komik, daha eğlenceli, daha da unutulmaz oldular. Onlar, dostluğun sınırları olmadığını herkese gösterdiler. Her seferinde, yeni maceralar yaşayacakları kesin! Belki bir sonraki macerada, ormanda bir sihirbazla karşılaşırlar, ya da uzaya bile gidebilirler! Kim bilir? Ama bilinen bir şey var ki, Şeker ve Gölgeler birlikte oldukları sürece, her şey mümkün!
 
Geri
Top