Mai
Usta
Kişi neden seslerin, kelimelerin ve insanların arasında kaybolmak ister?
Aslında birçok kez tekrarladığımız soruna götürüyor bu soru kendine olan tahammülün azlığındandır yani gerçek olana. Bu yüzden kalabalık olsun ister insanoğlu, sesler, vücutlar, düşünceler arasında kaybolup gitmek ister o yüzden kalabalık kutsaldır.
Kendi olamayacak insanlarda vardır dünyalarında, kendi başına söyleyemeyecek, boş kaplar; onlar içinde kutsaldır kalabalık! Söylenen cümleler üzerinden düşünerek vardır onlar, kendilerine ait içlerinden biten hiçbir düşünce filizi yoktur onlarda. Düşünmek yerine kabullerle yaşar en bilgeleri ve sonra ben yeşertim diye haykırır. Onlara başkaları olma fırsatı tanınsa, o kalabalık içinde herhangi biri olmak için yapmayacakları maskaralık ya da eylem yoktur insanoğlunun bu kavminde.
Binlerce kez başkası olmak isteyerek uyanan bu insanlar, bu rüyanın gerçekleşmediğini görerek bu düşünceden kaçmak uğruna kalabalığa ve sese koşar. Oysa o kalabalıkta hemen herkes aynı durumdadır. Kendini bulamamış yâda kendi tarafından oluşturulmamış değerlerle konuşan bu kimseler kendi içlerinde aynı oyunun figüranları olarak yaşamlarını sürdürecek ve tüketecek ne varsa tüketecek gibi duruyor bakan göze, peki bu tamda çağa uygun değil mi?
Olayları ve durumları değerlendirmeden önce kendine dışardan bakabilecek kimse kaldı mı yalnızlığında? Umut etmiyorum bu konuda; kişi en çok(ve en az) kendini tanır…
Beyin Kusmukları Serisi part-5
House of Duarden
Aslında birçok kez tekrarladığımız soruna götürüyor bu soru kendine olan tahammülün azlığındandır yani gerçek olana. Bu yüzden kalabalık olsun ister insanoğlu, sesler, vücutlar, düşünceler arasında kaybolup gitmek ister o yüzden kalabalık kutsaldır.
Kendi olamayacak insanlarda vardır dünyalarında, kendi başına söyleyemeyecek, boş kaplar; onlar içinde kutsaldır kalabalık! Söylenen cümleler üzerinden düşünerek vardır onlar, kendilerine ait içlerinden biten hiçbir düşünce filizi yoktur onlarda. Düşünmek yerine kabullerle yaşar en bilgeleri ve sonra ben yeşertim diye haykırır. Onlara başkaları olma fırsatı tanınsa, o kalabalık içinde herhangi biri olmak için yapmayacakları maskaralık ya da eylem yoktur insanoğlunun bu kavminde.
Binlerce kez başkası olmak isteyerek uyanan bu insanlar, bu rüyanın gerçekleşmediğini görerek bu düşünceden kaçmak uğruna kalabalığa ve sese koşar. Oysa o kalabalıkta hemen herkes aynı durumdadır. Kendini bulamamış yâda kendi tarafından oluşturulmamış değerlerle konuşan bu kimseler kendi içlerinde aynı oyunun figüranları olarak yaşamlarını sürdürecek ve tüketecek ne varsa tüketecek gibi duruyor bakan göze, peki bu tamda çağa uygun değil mi?
Olayları ve durumları değerlendirmeden önce kendine dışardan bakabilecek kimse kaldı mı yalnızlığında? Umut etmiyorum bu konuda; kişi en çok(ve en az) kendini tanır…
Beyin Kusmukları Serisi part-5
House of Duarden