Türk heykeltraş Kuzgun Acar 1928’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Sultanahmet Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin Heykel Bölümü’ne giren (1948) Kuzgun Acar, Rudolf Belling’in atölyesinde çalışmaya başladı. 1950’de Ali Hâdi Bara’nın atölyesine geçti. Hadi Bara o yıllarda, anıt heykelciliğiyle başlamış olan figür çalışmalarını bırakarak soyut denemelere girişmişti. Kuzgun Acar, biraz da hocasının yönlendirici katkısıyla, öğrenciliğinin son yıllarında soyut heykele tutku ölçüsünde bağlandı. 1953’te Akademi’yi bitirdikten sonra bu tutkusunu yaşamı boyunca, soyut heykelin araştırmaya, yenilenmeye açık olanakları çevresinde geliştirdi. Herhangi bir kuruma ya da kuruluşa bağlanmak yerine serbest çalışmayı, yaratıcı özgürlüğünü sınırsızca kullanmayı yeğledi.
Uluslararası Başarı
Kuzgun Acar çoğunlukla tel ve çivilerle, saç artıklarıyla, elek teliyle ve madensel parçalarla oluşturduğu heykellerinde, biçimsel uyumun yeni açılımlara yol açan seçeneklerinden hareket ediyor, heykeli bir yaşama biçiminin doğal görüntüsü gibi, hiçbir zorlamaya yer vermeksizin yorumluyordu. 1961’de bu heykellerinden biri Paris Genç Sanatçılar bienaline katıldı. Aralarında İtalyan heykelcisi Giacometti’nin de bulunduğu seçiciler kurulu, Kuzgun Acar’ın paslı çivilerle oluşturduğu heykeli başarılı buldu ve Acar’a hem birincilik ödülünü, hem de yabancı sanatçılara ayrılmış iki burstan birini verdi.
Bu burstan yararlanarak Paris’e giden sanatçı, kazandığı ödül nedeniyle Paris Kenti Modern Sanat Müzesi’nde bir sergi düzenledi (1962). Bu sergiden bir yapıtı, ayrıca iki deseni müze tarafından satın alındı. Paris’te bir yıl geçirdikten sonra İstanbul’a dönen sanatçı, heykel çalışmalarını aralıksız sürdürdü. 1962 yılında düzenlenen 23. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde, Demir Heykel’iyle birincilik ödülünü kazandı. 1966’da Paris Rodin Müzesi’nde kişisel bir sergi açtı. Istanbul Manifaturacılar Çarşısı’ndaki heykeli, sonradan yerinden kaldırılan Ankara Gökdeleni cephesindeki metal rölyefi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ne alman üç metal heykeli, Gülhane Parkı’na konulan 50. Yıl heykelini, ölümünden kısa bir süre önce tamamladığı Antalya’daki Haşim İşçan Anıtı’nı yaptı.
Bayrampaşa Belediyesi için Mustafa Kemal Anıtı’nı hazırladı. Marmara adasına konulması tasarlanan bir anıt hazırlamaya başladı, ama tamamlayamadan öldü. Katıldığı karma sergilerin yanı sıra, Fransa’da Havre Müzesi’nde ve Lacloche Galerisi’nde 1962 ve 1963 yıllarında iki kişisel sergi düzenledi. Kuzgun Acar heykelde anıt işlevine bağlı geleneği, özgür ve yaratıcı bir doğrultuda geliştiren kuşağın öncülerindendi. Genç kuşak heykelcileri onun başarıyla temsil ettiği bir etkinlik çevresinde, kendi kişiliklerini geliştirecek bir hız kazanmanın gerekli olduğunu anlamışlardır. Bir kuşak değişikliğinin aynı zamanda bir anlayış değişikliğini de gerekli kıldığı bir dönemde Kuzgun Acar, bağımsız sanatçı olarak yaşamanın gerçek öncülerinden olmuştur. Heykel gereçleri yorumu bütünleştirme çabası ve özgün bir anlatımı sonuna kadar sürdürme kararlılığı, sanatını niteleyen başlıca özelliklerdir.
Uluslararası Başarı
Kuzgun Acar çoğunlukla tel ve çivilerle, saç artıklarıyla, elek teliyle ve madensel parçalarla oluşturduğu heykellerinde, biçimsel uyumun yeni açılımlara yol açan seçeneklerinden hareket ediyor, heykeli bir yaşama biçiminin doğal görüntüsü gibi, hiçbir zorlamaya yer vermeksizin yorumluyordu. 1961’de bu heykellerinden biri Paris Genç Sanatçılar bienaline katıldı. Aralarında İtalyan heykelcisi Giacometti’nin de bulunduğu seçiciler kurulu, Kuzgun Acar’ın paslı çivilerle oluşturduğu heykeli başarılı buldu ve Acar’a hem birincilik ödülünü, hem de yabancı sanatçılara ayrılmış iki burstan birini verdi.
Bu burstan yararlanarak Paris’e giden sanatçı, kazandığı ödül nedeniyle Paris Kenti Modern Sanat Müzesi’nde bir sergi düzenledi (1962). Bu sergiden bir yapıtı, ayrıca iki deseni müze tarafından satın alındı. Paris’te bir yıl geçirdikten sonra İstanbul’a dönen sanatçı, heykel çalışmalarını aralıksız sürdürdü. 1962 yılında düzenlenen 23. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde, Demir Heykel’iyle birincilik ödülünü kazandı. 1966’da Paris Rodin Müzesi’nde kişisel bir sergi açtı. Istanbul Manifaturacılar Çarşısı’ndaki heykeli, sonradan yerinden kaldırılan Ankara Gökdeleni cephesindeki metal rölyefi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ne alman üç metal heykeli, Gülhane Parkı’na konulan 50. Yıl heykelini, ölümünden kısa bir süre önce tamamladığı Antalya’daki Haşim İşçan Anıtı’nı yaptı.
Bayrampaşa Belediyesi için Mustafa Kemal Anıtı’nı hazırladı. Marmara adasına konulması tasarlanan bir anıt hazırlamaya başladı, ama tamamlayamadan öldü. Katıldığı karma sergilerin yanı sıra, Fransa’da Havre Müzesi’nde ve Lacloche Galerisi’nde 1962 ve 1963 yıllarında iki kişisel sergi düzenledi. Kuzgun Acar heykelde anıt işlevine bağlı geleneği, özgür ve yaratıcı bir doğrultuda geliştiren kuşağın öncülerindendi. Genç kuşak heykelcileri onun başarıyla temsil ettiği bir etkinlik çevresinde, kendi kişiliklerini geliştirecek bir hız kazanmanın gerekli olduğunu anlamışlardır. Bir kuşak değişikliğinin aynı zamanda bir anlayış değişikliğini de gerekli kıldığı bir dönemde Kuzgun Acar, bağımsız sanatçı olarak yaşamanın gerçek öncülerinden olmuştur. Heykel gereçleri yorumu bütünleştirme çabası ve özgün bir anlatımı sonuna kadar sürdürme kararlılığı, sanatını niteleyen başlıca özelliklerdir.