Lizbon Köprüsü

~meLek~

GalataSaray'ım
Daha birkaç yıl öncesine kadar, Ispanya’dan otomobille gelenler, Lizbon’u; onun «gül yapraklarıyla kaplı» yaya kaldırımlarını, yabancıl bitkilerle dolu güzelim parkını, San Jorge şatosunun tepesinden şehrin şahane manzarasını görmek zevkine eriştikten sonra, Tajo’nun öteki yakasına geçmek istediklerinde, sabırlı olmak zorundaydılar. Zira, Portekiz başkentinin ortasından ağır ağır akan bu görkemli nehrin iki kıyısı arasmda işleyen araba vapurlarına binmek zorundaydılar.

Araba vapuru hâlâ var. O, aralıksız gidiş gelişine yine, ama artık, yapımı dört yıl süren, Avrupa’nın en uzun asma köprüsünün -2.277 metre-gölgesinde devam ediyor.

Tajo’nun çok geniş halici ve derin bir mil tabakasından meydana gelen yatağı, yapımcıların karşılaştığı iki büyük güçlük oldu. Pek akıcı olan bu tabaka, temel tutmuyordu. Bu yüzden, su yüzeyinin 82 metre altına gömülü kayalıi kütlelerin üzerine iki ayak temeli oturtmak zorunlu oldu.

Onların üstünde bulunan kule ayaklar, ağırlığı 50 tona varan çelik kısımlardan yapılmıştır. Kule ayakların nehir yüzeyinden yüksekliği 190 metredir. Bunların taşıdığı döşeme ise, nehirden 70 metre yukarıda bulunur. Döşemeye desteklik eden iki taşıyıcı kablo, iki yakada da beton kaidelere bağlanmıştır. Bu kablolardan her birinin ağırlığı 8.000 tonu geçer. Her kablo, 11.248 çelik halattan meydana gelmiştir; bunlar uç uca eklendiğinde, toplam uzunlukları 54.096 kilometre tutar.

Köprü trafiğine 30 kilometreden fazla otoyol ve bağlantı yolu hizmet eder; bunların dışında bir de, ayakları şehrin bir mahallesinin, Alcan-tara’nm üstünden geçen bir kemerli köprü vardır.

Biliyor muydunuz?
Asma köprüleri bekleyen en büyük tehlike, rüzgârdır. Bu yüzden onların maketleri, aerodinamik tünellerde inceden inceye denenir. Öte yandan, bu tür köprüler, ağır demiryolu trafiğini kaldıramayacak kadar esnektir. Bu nedenle, mühendisler genellikle, daha sağlam olan kemerli köprüler kuruyorlar.
 
Geri
Top