Birçoğumuzun onlarsız yaşayamam dediği makyaj malzemeleri hakkında ne biliyoruz? Makyaj malzemelerini ilk kim güzelleşmek için kullandı? İşte makyajla ilgili eğlenceli ama gerçek bilgiler
Makyaj malzemelerinin güzellik amacıyla ilk kullanımı bildiğimiz kadarıyla Antik Mısır'a dayanıyor. Bu dönemde kadınlar gözlerine hayvan yağıyla yapılan farlar ve siyah sürmeler sürüyordu. Kırmızı toprak boyasını ise ruj olarak kullanıp dudaklarının güzelliğini ortaya çıkaran kadınlar, o dönemde oje olmadığı için ellerine kına yakıyordu.
Ojeden bahsetmişken, ilk ojeyi keşfedenler ise Çinliler. Günümüzde her renk, pullu, çabuk kuruyan, çatlayan, mat, parlak gibi birçok çeşidi bulunan ojeyi Çinliler İ.Ö. 3000 tarihinde balmumu, renkli tozlar, sakız ve yumurta beyazı kullanarak yapmışlar.
Antik Aztek ve İnka uygarlıkları dudaklarını ve tırnaklarını boyamak için kırmızı böceklerden elde ettikleri bir tür boya kullanmışlar.
Antik Romada kırışıklıklar, çiller ve cilt lekeleri hastalık alameti olarak kabul ediliyordu. Bu dönemde Romalılar kırışıklıkları gidermek için kuğu yağı ve eşek sütü, çil tedavisinde ise salyangoz külü kullanmışlar.
Antik Romada cosmatae , yani kozmetikçiler Romalı kadınların güzellik ve bakımlarından sorumlu kadın hizmetçilerdi. Cosmataeler birçok kozmetik boyayı kendi tükürüklerinde çözündürerek güzellik malzelemerini hazırlıyorlardı.
1400lü yıllarda ise kadınlar beyaz üstübeç adlı bir boyayı fondöten şeklinde kullanarak ciltlerinin rengini açıyorlardı. Üstübeç deriyi çabucak kemirdiği için sık sık tazelenmesi gerekiyordu. Çok zararlı bir madde olan üstübeç, sonunda ölüme bile neden olabiliyordu.
Kraliçe Elizabeth döneminde kadınlar, rimel, kaş kalemi ve eyeliner olarak bir çeşit katran kullanmışlar. Katran kadınların gözlerini güzelleştirirken aynı zamanda etrafa çok kötü bir koku yayıyor ve bu yanıcı özellikteki madde körlüğe neden olabiliyordu.
İtalyada 17.yyda kadınlar, güzelavrat otu (belladonna) adında bir bitki kullanarak gözbebeklerini büyütüyorlardı. Bu bitki uzun süre kullanıldığında ise göze zarar vererek körlüğe neden oluyordu.
Viktorya döneminde, üst sınıf kadınları asla makyaj yapmayı düşünemezlerdi, çünkü makyaj yapmak o dönemde fahişelikle, sahne sanatçılarıyla ve çalışan kadınlarla ilişkilendirilen bir simgeydi.
Bir inanışa göre, bronzlaşma modasını ilk başlatan kişinin Coco Chanel olduğu söyleniyor. Coco Chanel bu modayı Fransız Rivierasında yanlışlıkla cildini güneşte yaktıktan sonra yaygınlaştırmış.
Kadınların koltukaltı tüylerini temizleme alışkanlığı da, Wilkenson Sword adlı jilet şirketinin 1915 yılında Harpers Bazaar dergisinin kapağında koltukaltı temiz bir manken kadın kullanmasıyla ortaya çıkmış.
Vazgeçemediğimiz waterproof maskaraların hikayesi de şöyle; 938 yılında ilk suya dayanıklı maskara boya açıcı olarak kullanılan turpentin maddesi karıştırılarak keşfedilmiş.
Makyaj malzemelerinin güzellik amacıyla ilk kullanımı bildiğimiz kadarıyla Antik Mısır'a dayanıyor. Bu dönemde kadınlar gözlerine hayvan yağıyla yapılan farlar ve siyah sürmeler sürüyordu. Kırmızı toprak boyasını ise ruj olarak kullanıp dudaklarının güzelliğini ortaya çıkaran kadınlar, o dönemde oje olmadığı için ellerine kına yakıyordu.
Ojeden bahsetmişken, ilk ojeyi keşfedenler ise Çinliler. Günümüzde her renk, pullu, çabuk kuruyan, çatlayan, mat, parlak gibi birçok çeşidi bulunan ojeyi Çinliler İ.Ö. 3000 tarihinde balmumu, renkli tozlar, sakız ve yumurta beyazı kullanarak yapmışlar.
Antik Aztek ve İnka uygarlıkları dudaklarını ve tırnaklarını boyamak için kırmızı böceklerden elde ettikleri bir tür boya kullanmışlar.
Antik Romada kırışıklıklar, çiller ve cilt lekeleri hastalık alameti olarak kabul ediliyordu. Bu dönemde Romalılar kırışıklıkları gidermek için kuğu yağı ve eşek sütü, çil tedavisinde ise salyangoz külü kullanmışlar.
Antik Romada cosmatae , yani kozmetikçiler Romalı kadınların güzellik ve bakımlarından sorumlu kadın hizmetçilerdi. Cosmataeler birçok kozmetik boyayı kendi tükürüklerinde çözündürerek güzellik malzelemerini hazırlıyorlardı.
1400lü yıllarda ise kadınlar beyaz üstübeç adlı bir boyayı fondöten şeklinde kullanarak ciltlerinin rengini açıyorlardı. Üstübeç deriyi çabucak kemirdiği için sık sık tazelenmesi gerekiyordu. Çok zararlı bir madde olan üstübeç, sonunda ölüme bile neden olabiliyordu.
Kraliçe Elizabeth döneminde kadınlar, rimel, kaş kalemi ve eyeliner olarak bir çeşit katran kullanmışlar. Katran kadınların gözlerini güzelleştirirken aynı zamanda etrafa çok kötü bir koku yayıyor ve bu yanıcı özellikteki madde körlüğe neden olabiliyordu.
İtalyada 17.yyda kadınlar, güzelavrat otu (belladonna) adında bir bitki kullanarak gözbebeklerini büyütüyorlardı. Bu bitki uzun süre kullanıldığında ise göze zarar vererek körlüğe neden oluyordu.
Viktorya döneminde, üst sınıf kadınları asla makyaj yapmayı düşünemezlerdi, çünkü makyaj yapmak o dönemde fahişelikle, sahne sanatçılarıyla ve çalışan kadınlarla ilişkilendirilen bir simgeydi.
Bir inanışa göre, bronzlaşma modasını ilk başlatan kişinin Coco Chanel olduğu söyleniyor. Coco Chanel bu modayı Fransız Rivierasında yanlışlıkla cildini güneşte yaktıktan sonra yaygınlaştırmış.
Kadınların koltukaltı tüylerini temizleme alışkanlığı da, Wilkenson Sword adlı jilet şirketinin 1915 yılında Harpers Bazaar dergisinin kapağında koltukaltı temiz bir manken kadın kullanmasıyla ortaya çıkmış.
Vazgeçemediğimiz waterproof maskaraların hikayesi de şöyle; 938 yılında ilk suya dayanıklı maskara boya açıcı olarak kullanılan turpentin maddesi karıştırılarak keşfedilmiş.