Mavis ve Bülbül'ün Yasak Aşkı

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Mavis ile Bülbül'ün Gizli Aşkı

Gökyüzünün en mavi olduğu, bulutların pamuk şeker gibi süzüldüğü bir zamanda, yemyeşil bir ormanın kalbinde, Mavis adında küçük bir kız yaşardı. Mavis, parlak gözleri, yanaklarında güller açtıran gamzeleri ve kalbi kocaman bir sevgiyle doluydu. En büyük eğlencesi, ormanda dolaşmak, çiçeklerle konuşmak, kelebeklerin dansını izlemekti.

Ormanın derinliklerinde, yüksek bir çınar ağacının dallarında ise Bülbül adında, sesi sihirli bir kuş yaşardı. Bülbül, şarkılarıyla ormanı büyüler, kalpleri tatlı bir melodiyle ısıtırdı. Mavis, her gün ormana gelir, Bülbül'ün şarkılarını dinler, kalbi mutlulukla dolardı.

Bir gün, Mavis bir ağacın altında otururken, Bülbül bir şarkı söylemeyi bırakıp Mavis'e doğru süzüldü. Mavis şaşkınlıkla ona baktı. Bülbül, "Merhaba küçük kız, senin kadar güzel bir gül görmedim hiç." dedi. Mavis, Bülbül'ün sözlerine çok şaşırdı ve yanakları kızardı. O günden sonra, Mavis her gün Bülbül'ün yanına gelmeye başladı. Birlikte ormanı keşfediyor, çiçekler topluyor, ağaçların arasında saklambaç oynuyorlardı.

Mavis, Bülbül'e her şeyini anlatıyordu; hayallerini, korkularını, sevinçlerini... Bülbül de Mavis'e şarkılar söylüyor, ona ormanın sırlarını fısıldıyordu. Zamanla, bu iki farklı dünya arasındaki bağ kuvvetlendi. Mavis, Bülbül'ün kalbinde, Bülbül de Mavis'in kalbinde özel bir yer edindi. Bu, çok özel bir bağ, kalpleri birleştiren bir sevgiydi. Onlar, kimsenin anlamayacağı, kimsenin bilmediği bir aşk yaşıyorlardı.

Ancak, ormanın kuralı vardı: İnsanlar ile kuşlar birbirine yakınlaşamazdı. Ormanın yaşlı ve bilge baykuşu Bilge, bu gizli aşkı sezdi. Bir gün, Mavis ile Bülbül'ü yanına çağırdı ve onlara, "Bu aşk, ikinizin dünyası için de tehlikeli olabilir. Aşkınız çok güzel ama bu yasaktır. Eğer bu ilişki devam ederse, orman tehlikeye girebilir," dedi.

Mavis ve Bülbül çok üzüldüler. Aşklarından vazgeçmek istemiyorlardı ama ormanı da tehlikeye atmak istemiyorlardı. Karar vermeleri gerekiyordu. Birbirlerine baktılar, gözlerinde derin bir hüzün belirdi.

Mavis, "Peki, ne yapmalıyız?" diye sordu.

Bilge baykuş, "Belki de aşkınızı saklamayı öğrenmelisiniz. Her zaman birbirinize yakın olamazsınız ama kalplerinizdeki sevgi hep yaşayabilir. Bazen aşk, gizli kalmak zorundadır," dedi.

Mavis ve Bülbül, bilge baykuşun sözlerini dinlediler. Artık herkesin gözü önünde buluşmuyorlardı. Mavis, Bülbül'ü sadece sabahın erken saatlerinde, kimsenin olmadığı zamanlarda ziyaret ediyor, ona şarkılar söylüyor, ona sevgisini fısıldıyordu. Bülbül de sadece Mavis'in duyabileceği şarkılar söylüyordu.

Zaman geçti ve bu gizli aşk, ormanın bir parçası oldu. Diğer hayvanlar, bu aşkı görmezden geliyor, kalplerindeki sevginin büyüklüğüne saygı duyuyorlardı. Mavis büyüdü, genç bir kız oldu. Bülbül, her zaman ormanın en güzel şarkıcısı olarak kaldı.

Mavis, kalbindeki Bülbül aşkını hiçbir zaman unutmadı. Her zaman, ormanın kalbinde, Bülbül'ün şarkılarını dinledi. Bülbül de her zaman, Mavis'in sevgisini kalbinde taşıdı. Onların aşkı, belki de herkesin gözü önünde yaşanmadı ama kalplerde sonsuza dek yaşamaya devam etti.

Mavis ile Bülbül'ün Komik Kaçamakları

Mavis büyüdükçe, Bülbül'e olan aşkı da büyüdü ama gizli buluşmaları organize etmek de giderek daha komik bir hal almaya başladı. Artık Mavis, genç bir kız olmuştu ve ormana gizlice gitmek için türlü türlü numaralar çevirmesi gerekiyordu.

Bir gün, annesi Mavis'e, "Mavis'ciğim, bugün pazara git ve en taze eriklerden al," demişti. Mavis'in aklı hemen Bülbül'deydi. "Elbette anneciğim!" dedi heyecanla ve sepetini kaptığı gibi koşarak evden çıktı. Ama pazara gitmek yerine, doğrudan ormana daldı. Sepetindeki erikleri de ağaçların altına serpiştiriverdi. Sanki bir sincap daveti verir gibi.

Bülbül, Mavis'i görür görmez heyecanla ötmeye başladı. Mavis, onun bu heyecanlı ötüşüne gülerek karşılık verdi. "Bülbülcüğüm, annem bana erik almamı söyledi ama ben seni görmeye geldim," dedi fısıldayarak. Bülbül, kanatlarını çırpıp, keyifle şarkılar söylemeye başladı. Sanki "En iyi erikler buradaymış gibi yapalım!" der gibiydi. Mavis, gülmekten kendini alamadı. Bir yandan erikleri saklayıp, diğer yandan Bülbül'le sohbet ediyordu.

Başka bir seferinde ise Mavis, annesinin "Bahçeyi sula!" emrini, ormanı sulama bahanesiyle kullanmıştı. Elinde büyük bir sulama kabı, ormana doğru yürürken, sanki çok önemli bir iş yapıyormuş gibiydi. Oysa sulama kabının içindeki suyun çoğu yolda dökülmüştü bile. Mavis, ormana vardığında, yorgunluktan neredeyse yere yığılmıştı. Bülbül, onun bu komik haline gülerek, "Mavis'ciğim, sen ne komik bir kızsın!" diye takıldı. Mavis de ona katılarak kahkahalarla gülmeye başladı.

Bir keresinde Mavis, annesinin ördüğü yeni şalı başına geçirerek, "Ormanın Perisi" kılığına girdi. Sanki o şal sayesinde görünmez olacakmış gibiydi. Ama ormanın girişinde, yaşlı Baykuş Bilge ile karşılaşınca, planları suya düştü. Baykuş Bilge, gözlerini kısarak Mavis'e baktı ve "Mavis'ciğim, sanırım o şal seni daha da görünür yapıyor," dedi. Mavis, yanakları kızararak Baykuş Bilge'ye sırıttı. Bülbül'e yakalandığını anladığı için gülmekten kendini alamadı.

Mavis, her seferinde ormana ulaşmak için farklı bir yol deniyordu. Bazen patika yollardan, bazen çalılıkların arasından geçiyor, bazen de ağaçların dallarına tırmanıyordu. Her seferinde biraz daha becerikli ve biraz daha komik oluyordu. Bülbül ise onun bu çabalarına hayranlıkla bakıyordu. Çünkü Mavis, sadece onu görmek için bu kadar uğraşıyordu. Bu da, onun aşkının ne kadar büyük olduğunun en büyük kanıtıydı.

Bülbül, Mavis'in her ziyaretinde ona yeni şarkılar besteliyordu. Şarkıların sözleri Mavis'in komik hallerini, sakarlığını ve eşsiz güzelliğini anlatıyordu. Mavis, Bülbül'ün şarkılarını dinledikçe daha da mutlu oluyor, aşklarının ne kadar özel olduğunu daha derinden hissediyordu.

Gizli buluşmaları bazen komik, bazen de biraz tehlikeli olsa da, Mavis ve Bülbül, birbirlerine olan aşklarını her zaman canlı tutuyorlardı. Çünkü onlar biliyorlardı ki, en büyük aşklar, bazen en komik maceralar ile yaşanırdı. Ve bu aşk, ormanın kalbinde sonsuza dek devam edecekti.

Ve ormanda, gizli bir aşkın, bir gün bir kelebeğin kanadında, bir çiçeğin kokusunda, ya da bir ağacın yaprağında canlandığına dair bir fısıltı dolaşmaya devam etti. Çünkü, bazı aşklar, en gizli halleriyle bile en güçlü olabilirlerdi.
 
Geri
Top