Meddah ve Meddahlık

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Meddah ve Meddahlık

Meddah

Dinsel ya da dindışı öyküleri bir gösteri niteliğinde anlatan meddahlar doğuya özgü sanatçılardır. Öykülerin arasına tekerle*meler, mâniler, taklitler katarak, kahraman*larını hareketlerle, mimiklerle canlandırarak dinleyenlerin ilgisini çekmeye çalışırlardı. Gösterilerini saz eşliğinde sunan meddahlar da vardı. Asya'da ve Afrika'da köklü bir geleneği olan meddahlık Türkler arasında da İslam öncesi dönemden beri yaygındı. Asya'daki bazı Türk topluluklarında hâlâ yaşayan meddah geleneği İslam ülkelerinden İran ve Fas'ta da canlılığını korumaktadır. Anadolu' da meddahlığın 14. yüzyıldan beri var olduğu bilinmektedir. 16. yüzyılda kahvehanelerin çoğalmasıyla birlikte kentlerde de yaygınlaş*maya başlayan meddahlık en parlak dönemini 17. yüzyılda yaşamıştır. Bu yüzyılda yetişen Tıfli Çelebi meddahların piri sayılır.
Meddahlar Hamzaname, Battal Gazi, Ebu Müslim Horosani, Hz. Ali'nin cenkleri, Kerbela Olayı gibi konusunu İslam tarihinden alanların yanında Şehname, Binbir Gece Ma*salları, Ferhad ile Şirin gibi Hint-İran kökenli masallar, söylenceler, destanlar da anlatırlar*dı. Ayrıca meddahların günlük olaylardan yola çıkarak oluşturdukları öyküler de çok sevilirdi. Örneğin İstanbul'da doğmuş med*dah öyküleri arasında Hançerli Hanım, Letaifname, Çevri Çelebi, Tayyarzade, Tıfli ile İki Biraderler ve Sansar Mustafa 20. yüzyıla kadar anlatılagelmiştir.

Meddahlar gösterilerini daha çok kapalı mekânlarda yüksekçe bir yerde oturarak su*narlardı. Omuzlarına attıkları mendille elle*rinde tuttukları sopayı anlattıkları öyküdeki olayları betimlemek, kişilerin, karakterlerini yansıtmak için kullanırlardı. Gösterilerine ka*lıplaşmış sözlerle başlarlar, öykünün sonunda bir ibret dersi çıkarıp gene belirli tümcelerle sözlerini bağlarlardı.
20. yüzyılda Karagöz, ortaoyunu gibi öbür geleneksel gösteri sanatlarıyla birlikte hızla kaybolan meddahlık yalnız Doğu Anadolu'da destan ve halk öyküsü anlatıcılığı biçiminde bir süre daha varlığını sürdürebilmiştir. Gü*nümüzde zaman zaman televizyonda yer alan meddah gösterileri ise çoğunlukla sinemanın teknik hilelerine başvurularak hazırlandığın*dan geleneksel özellikleri yansıtmayan birer taklit niteliğindedir.


Meddahlık
Dramatik öykü anlatıcısı da denir. Arabistan'da Hz. Peygamber'i ve ailesini olduğu kadar, hükümdar ve kahramanların da övgüsü yapmak olarak yer alan Meddahlık, Türkiye'de kendine özgü bir tiyatro sanatı türü olmuştur. Meddahlar'ın dağarcıklarında yalnızca görülebilir değil, İslam kaynaklarına dayanan dinsel konular, İran kaynaklarına dayana efsane, destan ve Şehnameler; Türk hikaye, masal ve efsaneleri, romanlar ile tiyatro oyunları da bulunmaktaydı. Genellikle Ramazan akşamlarında, kahvehane gibi kapalı yerlerde ve halkın içinde gösterilerini gerçekleştiren Meddah'ın hem başlık yerine kullanmak için, hem de türlü ses ve ağız taklitleri yapmak için omzuna astığı geniş bir mendil, elinde de oyunu başlatma, izleyiciyi sessizliğe çağırma ve saz, süpürge, tüfek, at, vb. yerine kullanmak için bir sopa vardı. Anlatılarına şiirler, tekerlemeler ve kalıplı sözlerle başlayan Meddahlar, anlattıklarının üslubunu taklitli bir anlatıya ya da temsile uygulayarak, "tek kişilik gösteri"lerini sunar, yine kalıplı sözlerle gösterilerini bitirirlerdi. Günümüzde Meddahlığı yeniden çeşitli biçimler altında yaşatma eylemlerine tanık olunmaktadır.
Hikâye anlatma şeklinde icra edilen meddahlık bir taklit sanatıdır. Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü tek bir sanatkârın eseri olan bir temaşa, yani gösteri türüdür. Meddah bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine hikâyeler anlatır. Meddahın anlatısını, günlük yaşamdaki olaylar, masallar, destanlar, öyküler ve efsaneler oluşturur. Meddahın aksesuarları bir mendil ile bir sopa-bastondan ibarettir. Genellikle güldürücü, ahlakî ve edebî sonuç çıkarılacak hikâyelerine klişeleşmiş "r'vıy'n-ı ahbar ve n'kıl'n-ı 'sar ve muhaddis'n-ı rüzigar şöyle rivayet ederler ki" şeklindeki sözbaşı ile başlar, daha sonra kahramanları sayıp hikâyesini anlatır. Meddah hikâyenin kahramanlarını kendi yöresinin dili ve şiveleriyle konuşturan insandır. Meddah çok oyunculu bir tiyatro eserinin tek sanatçısı, oyuncusu konumundadır. Okumanın gelişmediği, dinlemenin rağbet gördüğü zamanlarda Osmanlı Sarayı'nda, şehirlerde, kasabalarda, Ramazan gecelerinde, sünnet düğünlerinde, kahvehanelerde bu sanatı sürdürürdü. Bu sanatın günümüzdeki uzantısı stand-up shovmenleridir.
 
Meddahlık

meddah.webp

Meddahlık, taklit ve canlandırmalarla dinleyiciyi eğlendirmek amacıyla öykü anlatma sanatı olarak tanımlanabilir. Bu sanatı icra edenlere Arapça öven, metheden anlamında meddah denilmektedir.
Meddah, sanatını icra ederken bir sandalye üzerine oturmakta, değnek (pastav) ve mendil (makreme) gibi aksesuarlar kullanarak öyküsünde canlandırmalar ve taklitler yapmaktadır. Değnek dinleyicinin dikkatini çekmek ve anlatımları güçlendirmek için bir ses efekti olarak kullanılabildiği gibi oyunda anlatılan eşya ve canlıların temsili için de kullanılmaktadır. Mendil ise ses değiştirmek veya çeşitli karakterlere bürünmek için kullanılmaktadır. Meddahların oyunlarında kullandığı bu eşyaların meddahlık geleneği içinde simgesel anlamaları olduğuna ilişkin tarihi kayıtlar da vardır.

Meddah öyküsünü anlatmaya değneğini yere üç defa vurarak Hak dostum, hak sözleriyle ve bir tekerlemeyle başlar. Kişi ve yer adları yüzünden kimse üzerine alınmasın diye isim isme, kisip kisbe, semt semte benzer, geçmiş zaman söylenir, yalan gerçek vakit geçer şeklinde bir ifade kullanarak kimseyi gücendirmemeye çalışır. Anlatım esnasında bazen duraklayıp dinleyicinin anlamasına ve yorum yapmasına olanak tanır, bazen de en heyecanlı yerde keserek dinleyenlerden para toplar. İcrasını her ne kadar sürçülisan ettikse affola diyerek tamamlar.

Meddahlar anlatımlarında çeşitli efsaneleri, hikâyeleri, tarihi olayları ve kişileri kendilerine konu edinebildikleri gibi güncel sosyal ve siyasal olaylara gönderme yapan kurmaca ve bağlamlara başvurabilmektedirler. Böylece toplumsal ve siyasal eleştiriler, bu kurmaca ve bağlamlar vasıtasıyla dinleyenin zihnine gönderilen alt mesajlarla ama aynı zamanda da açıkça ifade edilebilmektedir. Bu nedenle meddahlar, içinde yaşadıkları dönemin sosyal, siyasal ve ekonomik koşulların aynası olarak nitelendirilmektedir. Bu yönüyle meddahların sergilediği oyunlar çağdaş anlamda epik tiyatroya da yaklaşmaktadır.

Meddahlık, Geleneksel Türk Tiyatrosu ve temaşa sanatının günümüze ulaşabilmiş az sayıdaki türlerinden biridir. Meddah oyunlarının konuları, çoğu zaman seyirci profiline, ilgisine, sosyal ve siyasal gündeme bağlı bir şekilde doğaçlama olarak belirlenmektedir. Bu yönüyle hemen her oyun, belli bir kurgu ve dizgeye sahip olsa da aslında eşsiz ve özgündür.

Meddahlık geleneğinin usta-çırak ilişkisi içerisinde sözlü anlatımlar yoluyla yaşatılması, anlatılan öykülerin günümüze ulaşmasını güçleştirmiştir. Dolayısıyla yayımlanmış meddahlık metinleri oldukça azdır. Geçmişte meddahlar sanatlarını saray ve köşklerde, sünnet düğünlerinde ve kahvehanelerde icra ederlerken günümüzde özellikle Ramazan ayında ve dini bayramlarda, televizyon programlarında ve çeşitli sahnelerde sergilemektedirler. İcra edilen eserlerin yer ve zamanındaki bu değişimler ve hikâyelerin konusundaki güncel kurgular ve bağlamlar, modern meddahlık olarak tanımlanan örneklerin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Prof. Dr. Nurhan Tekerek, Sinan Bayraktar, Ahmet Yenilmez ve Uğur Uzunok bu alanda dikkat çeken çalışmalara imza atmaktadırlar.

Türkiye’de doğrudan meddahlıkla ilgili kültürel faaliyet, etkinlik ve sanatsal çalışmaların sayısının az olduğu düşünülse de ülkenin dört bir yanında düzenlenen tiyatro ve mizah festivallerinde, kutlama ve halk günü programlarında Geleneksel Türk Tiyatrosu başlığı altında meddahlık yer bulabilmektedir. Ayrıca, geleneğin yaşatılması amacıyla üniversitelerin güzel sanatlar fakülteleri, konservatuar ve tiyatro bölümlerinde, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile organize edilen tiyatro kurslarında meddahlık dersleri verilmektedir.
Kaybolmaya yüz tutmuş bu eşsiz kültürel mirasımızın gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından meddahlık geleneği konusunda araştırma, tespit ve envanter çalışmaları devam etmektedir. Meddahlık geleneğinin İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Kültürel Mirasının Başyapıtları Listesi’ne kaydettirilmesinden sonra koruma eylem planı kapsamında Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu işbirliğiyle Mitten Meddaha Halk Anlatıları Uluslararası Sempozyumu 25-27 Kasım 2004 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir.

Geleneğin 2008 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne alınmasından sonra da 20-25 Aralık 2010 tarihleri arasında Ankara’da konu ile ilgili uzman, akademisyen ve sanatçıların katılımıyla unsurun karşı karşıya kaldığı sorunlar ve olası çözümlerin tartışıldığı ve buna bağlı olarak ikinci bir eylem planının oluşturulduğu Meddahlık Çalıştayı düzenlenmiştir.


Eylem planı kapsamında günümüz meddahlarından Prof. Dr. Nurhan Tekerek, Sinan Bayraktar ve Ahmet Yenilmez’in performansları ile TRT arşivinden Erol Günaydın, Münir Özkul, Gazanfer Özcan ve Hakkı Karadayı’nın canlandırdıkları meddah gösterileri DVD olarak bir kitapçık eşliğinde yayımlanmıştır.

2003 yılında İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Kültürel Mirasının Başyapıtları arasına giren Meddahlık Geleneği, 2008 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne alınmıştır.
 
Geri
Top