Kalk kurtul miskinlikten
Kalbine verdiğin viranelikten, nefsi temayüllerinden
Nereye gidiyorsun, imkânlarını tarumar eğliyorsun, tefekkür edemiyorsun
Her gün aynanın karşısına geçip saatlerini geçiriyorsun, bin bir çeşit kıyafet deniyorsun
Niçin göremiyorsun
Fark edebilmenin ibretine yönelmekten çekiniyorsun
İltifata layık olabilmek için bahaneler arıyorsun, kimliğinden uzaklaşıyorsun
Şahsiyet ve itibar bakımından ne kadar sarsılıyorsun, hala cezp etmek için uğraşıyorsun
Ruhun ve kalbin bizardır
İçinde boğulmaktan korktuğun cendereler yakındır
Hangi prangaya el atsan, nefsin adına kul ve köle olsan kurtulamayacaksın
Attığın kahkahalar içine akıttığın yaşları gizlemiyor, bilakis aşikâr eğleyip, acındırıyor
Sahranın kuşatan ahunda
Ummanın derdest eden hicran baharında
Ruhunla barışık ol, kalbinle yüzleş, hangi tarike adanırsan mizan yanında
Ya hakikatin didarıyla mest olup feyzine kanacaksın, ya da viranelik pazarında aranacaksın
Marifet iltifata tabi derler
Asıl marifet ikinci bir doğumun halde yaşanmasıdır
Aşk ateşinin sineyi tutuşturmasıdır, sevdası sürur bahşeden bir serinliktir
Kemali yet üzere nefesi teslim etmek Hanifliktir, nefsi bakımdan arınmışlığın tarifidir
Aşk, hali meftun eder
Firkatiyle ihsana ram eyler, sevdasıyla ecre meyleder
O’nun rızasından gayri ne bekler, hiçlik desturunda kul olabilmeyi bekler
Ne vakit nazar edilirse, ihsan hali fark edilirse, bahtı için nasipse, kabul edilen nefestir
Mustafa CİLASUN