Bugün Cumhuriyeti'nin 85. yaşını kutlarken, aklımıza hep O geliyor ve göz pınarlarının bağı çözülüyor...
Bugün Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin 85’inci yıldönümü kutlanıyor. Türkiye bugün Ata’sını anarken O’nun çocukluğunu, aşklarını, hüzünlerini, dostluğunu beyazperde de yaşayacak...
Farklı bir Atatürk, resmi tarihin anlatmadığı yönleriyle bir önder.. Sıradışı ve insani bakışla ilk cumhurbaşkanımız... Can Dündar, aylar süren çalışma sonucu, Mustafa filmini ortaya çıkardı. Filmin Antalya Film Festivali’nden sonra İstanbul ve Ankara’daki ilk gösetirimi hararetli tartışmalara yol açtı... Bugün Cumhuriyet’in 85’inci yıldönümünde Türkiye bu filmle buluşacak. VATAN, filmdeki önemli ayrıntıları, ilk kez gün ışığına çıkan belgeleri ve tartışma yaratan bölümleri sizler için derledi...
Çevresinde kimse kalmadı, yalnız öldü
Filmin tartışmalı bir yanı da Atatürk’ün son yıllarını “yalnız ve mutsuz” geçirdiğine ilişkin bölüm oldu. Atatürk’ün Çankaya Köşkü’nde içki sofrasında ağırladığı isimlerin birer birer azaldığı belirtiliyor. İzmir suikastinden sonra yakın arkadaşlarından koptuğu ve yalnızlaştığı öne sürülüyor. “Devrimin önce evlatlarını yediği’yorumu yapılıp Dolmabahçe Sarayı ve Savanora’da büyük dram yaşadığı kaydediliyor. Ata’nın manevi kızı Ülkü Adatepe ise buna karşı çıkarak, şöyel deiyor: ” Evet filmi çok beğendim, çekimler çok güzel. Ama Atatürk yalnız değildi. Mileti onu hiç yalnız bırakmadı. Bunu biraz tuhaf karşıladım “ diyor.
Günde bir büyük rakı, 3 paket sigara
Ata’nın Çankaya yıllarında kurduğu sofralar da filmde yer alıyor. Rakı içmeyi çok seven Cumhurbaşkanının geç saatlere kadar bir büyük rakıyı bitirdiği anlatılıyor. Nedenini soranlara Atatürk, “Gövdem bu kafayı kaldıramıyor. Çok yoğun düşüncelerle dolu. İçince rahatlıyorum” diyor. Günde 15 kahve ve 3 paket sigara içtiği de belirtiliyor.
‘Cahillerin seviyesine inmem...’
Atatürk’ün öğrencilik yıllarına ait günlüğünde gerçekleştireceği devrimlerle ilgili ipuçlar verdiği belirtiliyor. O satırlar: “Elime kudret geçerse, bir günde darbeyle sosyal hayatı değiştiririm. Neden ben bu kadar yıllık bir yükseköğrenim gördükten, uygar yaşamı, toplumu inceledikten ve özgürlüğü elde etmek için hayatımı harcadıktan sonra cahillerin seviyesine ineyim. Onları kendi seviyeme çıkarırım. Ben onlara değil onlar bana benzesin.”
Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Yusuf Halaçoğlu: Atatürk hiçbir zaman yalnız değildi
Atatürk’ün bir takım insani açılardan, askeri ve bilinen yönlerinin dışında sunulması doğru bir şey. Ancak Can Dündar, hangi kaynaklara ulaşarak onun yalnız olduğuna dair bir kanaat sergiledi bilmiyorum. Atatürk, yalnız değildi. Etrafındaki çoğu kişiyle gayet yakındı. Bazı endişeleri vardı. Mesela orman çiftlikleriyle ilgili birtakım çekişmeleri vardı. Dolmabahçe’de son zamanlarında yalnız olmasıyla ilgili olarak şunu söyleyebiliriz Ankara yönetim merkezi, kendisi ise İstanbul’da. Sürekli başında insanlar doktorlar var. O tarihte yoğun bakım sistemi yoktu. Yanına kimse alınmaz ki! Hastalığı, uzun sürmüş değil ki. Ankara’nın tümüyle İstanbul’a dönmesi mi bekleniyordu. Böyle şey mümkün olabilir mi? Talimatlarını verdikten sonra mesele bitiyordu.