Mutluluk arayan yolculuk hikayesi

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Mutluluğun İzinde

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbindeki huzuru arayan bir genç varmış. Adı Deniz’miş. Deniz, küçük bir kasabada yaşar, her sabah güneşin doğuşunu izler ve gün batımında dağların ardında kayboluşunu seyredermiş. Ancak bir şeyler eksikmiş içinde. Sanki hayatın anlamını bulamamış gibi hissedermiş. Bir gün, kasabanın bilge kişisi olan Yaşlı Zeynel’e gitmeye karar vermiş.

Yaşlı Zeynel, kasabanın en yüksek tepesinde, küçük bir kulübede yaşarmış. Deniz, kulübeye vardığında Zeynel’i bahçesinde çiçeklerle konuşurken bulmuş. Zeynel, Deniz’i görünce gülümsemiş ve “Gel, evlat. Seni bekliyordum,” demiş.

Deniz, Zeynel’e içindeki boşluğu anlatmış. “Neden mutlu olamıyorum?” diye sormuş. “Her şeyim var gibi görünüyor, ama içimde bir eksiklik var.”

Zeynel, derin bir nefes almış ve Deniz’e şöyle demiş: “Mutluluk, senin adın olsun bugün. Ama unutma, mutluluk bir yerde durup seni beklemez. Onu aramalısın. Yola çık ve her adımda kendini dinle. Belki de aradığın şey, hiç beklemediğin bir yerde seni bekliyordur.”

Deniz, bu sözler üzerine yola koyulmaya karar vermiş. Ertesi sabah, sırt çantasını hazırlamış ve bilinmezliğe doğru yürümeye başlamış. Yol boyunca birçok insanla karşılaşmış. Kimi ona gülümsemiş, kimi hüzünlü bakmış. Her biriyle sohbet etmiş, onların hikayelerini dinlemiş. Her hikaye, Deniz’in kalbine bir taş gibi düşmüş ve onu biraz daha büyütmüş.

Bir gün, ormanda yürürken küçük bir kız çocuğuna rastlamış. Kız, ağlamaktaymış. Deniz yanına yaklaşmış ve sormuş: “Neden ağlıyorsun?”

Kız, gözyaşlarını silerek, “Annemi kaybettim. Onu bulmam lazım,” demiş.

Deniz, kızın elini tutmuş ve birlikte annesini aramaya başlamışlar. Ormanda ilerlerken, kızın annesini bulmuşlar. Anne, kızını görünce sevinçle sarılmış ve Deniz’e teşekkür etmiş. O an, Deniz’in içinde bir sıcaklık hissetmiş. İşte bu, mutlulukmuş.

Yolculuğu devam ederken, bir köye varmış. Köydeki insanlar kuraklıktan şikayet ediyormuş. Tarlalar kurumuş, hayvanlar susuzluktan bitkin düşmüş. Deniz, köylülerle birlikte çalışmaya başlamış. Birkaç gün boyunca toprağı kazmış, su kanalları açmış. Sonunda, uzaktaki bir nehirden su getirmeyi başarmışlar. Köylüler sevinçle dans etmeye başlamış ve Deniz’e minnetlerini sunmuşlar. Deniz, bu sevinci hissetmiş ve yine o sıcaklık kalbine dolmuş.

Aylar geçmiş, Deniz birçok yer gezmiş, birçok insanla tanışmış. Her karşılaşma, ona yeni bir şey öğretmiş. Bir gün, kasabasına geri dönmeye karar vermiş. Yaşlı Zeynel’in kulübesine vardığında, Zeynel onu kapıda bekliyormuş.

“Hoş geldin, Deniz,” demiş Zeynel. “Mutluluğu buldun mu?”

Deniz, gülümsemiş. “Evet, buldum,” demiş. “Mutluluk, bir yerde durmuyormuş. O, insanlara yardım ederken, onların sevincini paylaşırken, küçük şeylerde saklıymış. Mutluluk, bir çocuğun gülüşünde, bir köylünün teşekküründe, güneşin doğuşunda ve batışında saklıymış.”

Yaşlı Zeynel, başını sallamış. “Doğru söylüyorsun, evlat. Mutluluk, senin adın olsun. Ama unutma, onu her gün yeniden aramalısın. Çünkü mutluluk, bir yolculuktur.”

Deniz, o günden sonra kasabasında yaşamaya devam etmiş. Her gün, güneşin doğuşunu izlemiş ve gün batımında dağların ardında kayboluşunu seyretmiş. Ama artık içinde bir boşluk yokmuş. Çünkü mutluluğun, her adımda, her nefeste ve her kalp atışında olduğunu öğrenmişti.


 


Mesajınızı yazın...
Geri
Top