• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Mutluluk

MUTLULUK…

Eğer bir saatlik mutluluk istiyorsanız, UYKUYA YATIN.

Eğer bir günlük mutluluk istiyorsanız BALIĞA GİDİN.

Eğer bir aylık mutluluk istiyorsanız EVLENİN.

Eğer bir ömür boyu mutluluk istiyorsanız BİRİNE YARDIM EDİN.
 
MUTLULUK



Yeni bir ev, arka bahçede bir yüzme havuzu, garajda iki güzel araba ve karnımda ilk bebeğim. Dokuz yıllık bir evlilikten sonra hepsine sahip oldum – ya da bana öyle geldi.

Kocamla aramda geçen bir konuşma tüm dünyamı başımı yıktığında, doğumuma birkaç gün kalmıştı. “Sadece bebek için buradayım.” Dedi, “Artık seni sevdiğimi sanmıyorum.” Kulaklarıma inanamıyordum! Hamileliğim sırasında benden çok uzaklaşmıştı, ama ben bu tutumunu baba olmaktan korkmasına yormuştum.

Kendisinden bir açıklama yapmasını istediğimde, bana beş yıl önce bir kadınla ilişkisi olduğunu ve o zamandan beri beni sevmediğini söyledi. Bebeğimi düşündüğüm ve evliliğimi kurtarmak istediğim için, ona kendisini bağışlayacağımı ve her şeyi düzeltmek istediğimi söyledim.

Oğlum doğmadan önceki son hafta iniş çıkışlarla doluydu. Bebeğim aklıma geldiğinde heyecanlanıyor, sonra kocamı kaybetmekten korkuyor ve bazen de suçluluk duygusuna kapılıyordum, çünkü olanların tüm suçunu bebeğe yüklemeye çalışıyordum bazen.

T.J temmuz ayının bir Cuma günü dünyaya geldi. O kadar güzel ve masumdu ki. Annesinin dünyasında olup bitenlerden haberi yoktu. Babasının benden uzaklaşmasının gerçek nedenini öğrendiğimde, oğlum dört haftalıktı. Kocamın sadece beş yıl önce bir ilişkisi olmamıştı, hamileliğim sırasında başka bir ilişkiye daha girmişti ve bu ilişki devam ediyordu. Böylelikle oğlum beş haftalık olunca, T.J ile birlikte yeni evimizi, yüzme havuzunu ve yıkılan hayallerimi geride bırakarak evi terkettik. Yaşadığımız şehrin diğer ucunda bir apartman dairesine taşındık.

Daha önce hiç bilmediğim korkunç duygulara kapılmış ve bunalıma girmiştim. Yeni dünyaya gelmiş bir bebekle baş başa, böyle bir yalnızlık duygusu hiç yaşamamıştım. Bazı günler sorumluluklarımdan bunalıyor ve korkuyla titriyordum. Ailem ve arkadaşlarım beni hiç yalnız bırakmamaya çalışıyorlardı, ama yine de yıkılan hayallerim ve çaresizlik duygumla baş başa geçen yalnız saatlerim hiç geçmek bilmiyordu.

Sık sık ağlıyor, ama T.J’nin ağladığımı görmemesine özen gösteriyordum. Bu olayın onu olumsuz etkilemesine izin vermeyecektim. Her zaman ona gülümseyecek gücü buluyordum.

T.J üç aylık olana kadar her günüm gözyaşlarıyla geçti. İşe başladım ve olan biteni anlatmamak için herkesten kaçmaya başladım. Nedenini bilmiyordum ama, utanıyordum.

T.J dört aylıkken bir cumartesi sabahı yine çok kötü oldum. O gün bizi ziyarete gelen kocamla yine çok tatsız bir tartışma yaşadım ve kocam hışım gibi çıktı gitti. T.J yatağında uyuyordu ve ben banyoda yere çökmüş ileri geri sallanıyordum. Birdenbire, “Artık yaşamak istemiyorum.” Diye bağırdığımı farkettim. Sonraki sessizlik ise ürkütücüydü.

O gün Tanrı’nın yanımda olduğundan eminim. Ağzımdan çıkan sözcüklerden sonra, bir süre sessizce oturdum ve ağladım Ne kadar geçtiğini bilmiyorum, ama içimde daha önce hiç farketmediğim bir güç hissettim. O anda, orada yaşamımı kontrol altına almaya karar verdim. Kocamın yaşamımı bu kadar olumsuz bir biçimde etkilemesine artık izin vermeyecektim. Tüm dikkatimi onun zayıf yönlerine vermekle, onun bu zayıf yönlerinin benim hayatımı mahvetmesine izin veriyordum.

Aynı gün, hemen T.J için bir çanta hazırladım ve hafta sonunu geçirmek üzere erkek kardeşime gittik. T.J ile ilk yalnız seyahatimdi. Kendimi o kadar güçlü ve özgür hissettim ki! İki saatlik yol boyunca hem araba kullandım, hem de T.J ile konuştum, ona şarkılar söyledim ve güldüm. O yolculukta beni ayakta tutanın, oğlum olduğunu anladım. Onun yanımda olduğunu ve bana gereksinim duyduğunu bilmek her sabah bana güç veriyordu ve yataktan çıkmamı sağlıyordu.

O günden itibaren, tüm gücümü beni banyoda ayağa kaldıran güce, kendime olan güvenime odakladım. Bu tür düşüncelere odaklanmamın yaşamımı bu kadar değiştirmesine inanamıyordum. Tekrar gülmeye başlamıştım ve aylar sonra ilk defa çevremdeki insanlarla birlikte olmaktan tad alıyordum. Uzun zamandır içimde gizlenen bireyi keşfetmeye başlamıştım – bundan bugün bile zevk alıyorum.

T.J ile birlikte evi terkettikten kısa bir süre sonra psikoloğa gitmeye başlamıştım ve o kötü olaydan sonra da aylarca devam ettim. Artık herhangi bir yardıma gereksinim duymadığıma karar verdiğimi psikoloğuma dile getirdiğimde, bana sorduğu son soruyu anımsıyorum: “Ne öğrendin?” dedi. Hiç tereddüt etmeden yanıtladım sorusunu. “Mutluluğun kendi içimde olduğunu öğrendim.”

Aldığım bu dersi her gün anımsarım ve herkesle paylaşmak isterim. Kimliğimi, evliliğime ve bu ilişkiyi çevreleyen maddesel değerlere dayandırmakla büyük bir hata yapmıştım.
Kendi yaşamımdan ve mutluluğumdan sadece kendimin sorumlu olduğumu öğrendim. Yaşamınızı bir başka insana odaklar ve yaşamınızı ve mutluluğunuzu bu insanın etrafında kurarsanız, gerçekten yaşamıyorsunuz demektir.

Gerçekten yaşamak için, ruhunuzu özgür bırakın ve benzersiz olmanızın tadını çıkarın. İşte o zaman bir başka insana karşı duyduğunuz sevgi gerçek mutluluğa dönüşür ve yitirmekten korkmayacağınız bir değer olur.

Ruhunuzu özgür bırakın, bırakın ki gönlünce uçabilsin

Laurie Waldron
 
MUTLULUK…

Eğer bir saatlik mutluluk istiyorsanız, UYKUYA YATIN.

Eğer bir günlük mutluluk istiyorsanız BALIĞA GİDİN.

Eğer bir aylık mutluluk istiyorsanız EVLENİN.

Eğer bir ömür boyu mutluluk istiyorsanız BİRİNE YARDIM EDİN.


:)) bunlarin hic biri cözum gibi gelmedi bana :))) en son yazi haric :))


Tesekkürler paylasim icin
 
Geri
Top