Naylon Bebek, oyuncakçı dükkanının en gözde köşesinde dururdu. Parlak, mavi gözleri ve gülümseyen dudakları vardı. Ancak Naylon Bebek'in diğer bebeklerden farkı, gerçekten naylondan yapılmış olmasıydı. Hafif, pürüzsüz ve oldukça esnekti. Diğer bebekler gibi sert ve kırılgan değildi. O, sıcacık, dokunulduğunda hafifçe esneyen bir dokunuşa sahipti.
Oyuncakçı dükkanında aylarca kaldı Naylon Bebek. Çocuklar onu merakla inceliyor, fakat bir türlü satın almıyorlardı. Porselen bebekler, peluş ayılar ve ahşap trenler her zaman daha çok ilgi görürdü. Naylon Bebek, diğer bebekleri kıskanmıyordu; çünkü onların sahibi olmayı, kucaklanmayı arzuluyordu, gerçek bir ev sahibi olmayı...
Bir gün, küçük bir kız olan Elma dükkanın kapısından içeri girdi. Elma, diğer çocukların aksine gürültülü ve hareketli değildi. Sessizce, oyuncakları dikkatle inceliyordu. Diğer bebekler onu ilgilendirmedi. Peluş ayıları, porselen bebeklerin hassas yüzleri… Hiçbiri ona dokunamıyordu. Ta ki Naylon Bebeği görene kadar…
Naylon Bebek'in hafifliği, esnekliği ve sıcacık dokunuşu Elma'nın dikkatini çekti. Diğer bebeklerin sertliği Elma'nın ürkekliğine ters düşüyordu. Elma, Naylon Bebeği dikkatlice aldı. Bebeğin yumuşaklığı ona bir güven verdi, içini ısıttı. Naylon Bebek’in yüzü adeta parlıyordu; tıpkı yeni bir ev sahibi bulmuş gibi.
Elma, Naylon Bebeği hiç bırakmadı. Okulda, parkta, hatta evde uyurken bile hep onunlaydı. Naylon Bebek Elma için mükemmel bir arkadaştı. Elma düştüğünde, Naylon Bebek’in esnek yapısı sayesinde zarar görme korkusu olmuyordu. Elma, Naylon Bebek’e hikayeler anlatır, sırlarını fısıldardı. Naylon Bebek sessizce dinler, Elma'nın sevgisine karşılık verirdi.
Bir gün, Elma'nın babası bir iş kazası geçirdi ve hastaneye kaldırıldı. Elma çok üzgündü. Anne ve babası sürekli hastanedeydi, ve evde tek başına, biraz korkuyordu. İşte o zaman Naylon Bebek Elma için çok daha önemli oldu. Naylon Bebek'i sarıp sarmalayarak kendini güvende hissediyordu. Bebek, yalnızlık hissine karşı, Elma'nın yastığı, arkadaşı ve sığınağı oldu.
Elma iyileşirken, Naylon Bebek de ona eşlik etti. Naylon Bebek’i yıkarken anne, ona uygun sıcaklığı ölçüyor ve onu özel bir şampuanla yıkıyordu. Yumuşak, nazik hareketler, Elma'nın kendisini özel ve değerli hissetmesine yardım ediyordu.
Yıllar geçti. Elma büyüdü. Naylon Bebek'e bakma şekli değişmişti; ama ona olan sevgisi hiç azalmadı. Artık Naylon Bebek'i özel bir rafa yerleştirmişti. Eski güzelliğini koruyordu hala. Elma, her baktığında o zor günleri, Naylon Bebek'in sevgi dolu sessizliğini hatırlıyor, içini ısıtıyordu.
Naylon Bebek, oyuncak bir bebekti ama Elma'nın hayatında vazgeçilmez bir parçasıydı. Çünkü o, yalnızca bir oyuncak değildi, aynı zamanda sevgi, güven ve arkadaşlığın sembolüydü. Ve o, en parlak gözleriyle, dünyadaki en özel ve en sevilen Naylon Bebek olmanın mutluluğunu yaşıyordu.
Oyuncakçı dükkanında aylarca kaldı Naylon Bebek. Çocuklar onu merakla inceliyor, fakat bir türlü satın almıyorlardı. Porselen bebekler, peluş ayılar ve ahşap trenler her zaman daha çok ilgi görürdü. Naylon Bebek, diğer bebekleri kıskanmıyordu; çünkü onların sahibi olmayı, kucaklanmayı arzuluyordu, gerçek bir ev sahibi olmayı...
Bir gün, küçük bir kız olan Elma dükkanın kapısından içeri girdi. Elma, diğer çocukların aksine gürültülü ve hareketli değildi. Sessizce, oyuncakları dikkatle inceliyordu. Diğer bebekler onu ilgilendirmedi. Peluş ayıları, porselen bebeklerin hassas yüzleri… Hiçbiri ona dokunamıyordu. Ta ki Naylon Bebeği görene kadar…
Naylon Bebek'in hafifliği, esnekliği ve sıcacık dokunuşu Elma'nın dikkatini çekti. Diğer bebeklerin sertliği Elma'nın ürkekliğine ters düşüyordu. Elma, Naylon Bebeği dikkatlice aldı. Bebeğin yumuşaklığı ona bir güven verdi, içini ısıttı. Naylon Bebek’in yüzü adeta parlıyordu; tıpkı yeni bir ev sahibi bulmuş gibi.
Elma, Naylon Bebeği hiç bırakmadı. Okulda, parkta, hatta evde uyurken bile hep onunlaydı. Naylon Bebek Elma için mükemmel bir arkadaştı. Elma düştüğünde, Naylon Bebek’in esnek yapısı sayesinde zarar görme korkusu olmuyordu. Elma, Naylon Bebek’e hikayeler anlatır, sırlarını fısıldardı. Naylon Bebek sessizce dinler, Elma'nın sevgisine karşılık verirdi.
Bir gün, Elma'nın babası bir iş kazası geçirdi ve hastaneye kaldırıldı. Elma çok üzgündü. Anne ve babası sürekli hastanedeydi, ve evde tek başına, biraz korkuyordu. İşte o zaman Naylon Bebek Elma için çok daha önemli oldu. Naylon Bebek'i sarıp sarmalayarak kendini güvende hissediyordu. Bebek, yalnızlık hissine karşı, Elma'nın yastığı, arkadaşı ve sığınağı oldu.
Elma iyileşirken, Naylon Bebek de ona eşlik etti. Naylon Bebek’i yıkarken anne, ona uygun sıcaklığı ölçüyor ve onu özel bir şampuanla yıkıyordu. Yumuşak, nazik hareketler, Elma'nın kendisini özel ve değerli hissetmesine yardım ediyordu.
Yıllar geçti. Elma büyüdü. Naylon Bebek'e bakma şekli değişmişti; ama ona olan sevgisi hiç azalmadı. Artık Naylon Bebek'i özel bir rafa yerleştirmişti. Eski güzelliğini koruyordu hala. Elma, her baktığında o zor günleri, Naylon Bebek'in sevgi dolu sessizliğini hatırlıyor, içini ısıtıyordu.
Naylon Bebek, oyuncak bir bebekti ama Elma'nın hayatında vazgeçilmez bir parçasıydı. Çünkü o, yalnızca bir oyuncak değildi, aynı zamanda sevgi, güven ve arkadaşlığın sembolüydü. Ve o, en parlak gözleriyle, dünyadaki en özel ve en sevilen Naylon Bebek olmanın mutluluğunu yaşıyordu.