Ayyas koca, genellikle olduğu gibi, bir gece eve sarhoş bir şekilde döndü. Karısı, sarışınlığı ve uzun boyuyla tanınan, kapıda onu bekliyordu. Karısının yüzündeki o "bunu konuşmamız gerek" ifadesi, kocasının tüm eğlencesini anında yok etti.
"Neredeydin bu zamana kadar?" diye sordu karısı, sesi bir buzdağı kadar soğuktu.
Koca, yalpalayarak, "Şey, canım... Ben... arkadaşlarımla takılıyordum." diye geveledi.
"Arkadaşlarınla mı? Yani, o 'arkadaşlarınla' takılırken, yolda yürürken bir palyaço sürüsüyle mi karşılaştın?"
Koca şaşkın bir halde "Ne?" dedi.
"Çünkü yüzünde palyaço makyajı var." dedi karısı, elindeki ayna ile kocasını göstererek.
Koca, aynaya baktı ve dehşetle irkildi. Hakikaten, yüzünde, biraz yamuk ve komik bir şekilde, parlak kırmızı bir burun, abartılı siyah kaşlar ve gülen bir ağız çizilmişti.
"Ben... ben anlamıyorum," dedi. "Belki arkadaşlar beni şakalandırmak istedi."
Karısı kaşlarını çattı. "Şakalandırmak mı? Seni palyaçoya mı çevirmişler? İyi de, bu arkadaşların kimler? Sihirbazlar mı?"
Koca, daha da sarhoş olduğu gerçeğiyle baş etmeye çalışırken, "Belki de... bilmem," diye mırıldandı.
O an, odanın köşesindeki sehpanın üzerinde duran bir sihirbaz şapkası ve bir sihirli değnek gözüne çarptı. "Aa... şimdi anladım," dedi koca, kendi kendine mırıldanarak. "Ben de bir sihirbazım."
Karısı, gözlerini devirerek, "Ah, tabi canım, sen dünyanın en büyük sihirbazısın," dedi. "Şimdi yatağa git ve sihirbazlık yeteneklerini biraz uyandır."
Koca, gülümseyerek, "Tabii, canım," dedi ve sonra karısına doğru eğilerek fısıldadı, "Belki yarın sabah seni de bir tavşana dönüştürürüm."
Karısı, kocasının bu sözüne gülerek, onu yatağa gönderdi. Koca, yatağa giderken palyaço makyajı ve sihirbazlık numaralarıyla dolu geceye gülmeye devam etti. Ertesi sabah, uyandığında ne olduğunu hatırlayamasa da, karısının hala yüzünde bir gülümseme ile ona baktığını gördü ve bir sonraki gece için içmeyecegine yemin etti. Tabii bu sadece birkaç gün sürdü.
Ertesi sabah, koca, yatakta sersemlemiş bir halde uyandı. Baş ağrısı, önceki geceki sarhoşluğunun bir hediyesiydi sanki. Yatakta doğrulduğunda, aynadaki yansımasıyla göz göze geldi ve o geceki palyaço makyajının, silinmeye çalışılmış ama hala hafifçe kalmış izleriyle karşılaştı. Dudakları hafifçe kıvrıldı, hatırladığı her şey oldukça komikti. Karısı, mutfaktan kahve kokularıyla birlikte, "Günaydın, sihirbaz," diye seslendi.
Koca, yataktan kalkıp mutfağa doğru ilerlerken, karısının yüzündeki muzip ifadeyi gördü. "Sihirbazlık yeteneklerim biraz paslanmış sanırım," dedi gülerek. "Yoksa seni tavşana dönüştürmeyi unutmuştum."
Karısı, kahvesinden bir yudum alıp, "Belki de sihirbazlık yeteneklerin sadece sarhoşken ortaya çıkıyordur," diye takıldı. "Dün gece seni izlerken çok eğlendim, özellikle de sihirbaz şapkanı yan takışına bayıldım."
Koca kahvesini alıp, "Belki de sarhoş sihirbazlık bir yetenektir," dedi şakayla. "İnsanlara komik şakalar yapma yeteneği."
O gün, koca, önceki akşamki garip olayları düşünerek geçirdi. Arkadaşlarıyla ne yapmıştı, palyaço makyajını kim yapmıştı, o sihirbaz şapkası nereden gelmişti? Aklında birçok soru vardı ama cevapları hatırlamakta zorlanıyordu. O akşam, işten eve dönerken, karısına bir sürpriz yapmaya karar verdi. Marketten, komik gözlükler, oyuncak bir mikrofon ve rengarenk bir peruk aldı.
Eve geldiğinde, karısı onu şaşkınlıkla karşıladı. "Bunlar da ne?" diye sordu gülerek.
Koca, yüzünde muzip bir gülümsemeyle, "Bugün seninle bir komedi gösterisi yapacağım," dedi. "Benim 'sarhoş sihirbazlık' gösterim."
Karısı, bu fikre bayıldı. Birlikte akşam yemeği yedikten sonra, kocası komik gözlükleri taktı, mikrofonu aldı ve rengarenk peruğu başına geçirdi. Ardından, evlerinin oturma odasını bir sahneye çevirdi ve karısına, komik taklitler, aptalca espriler ve sihirbazlık numaralarına benzeyen tuhaf hareketlerle dolu bir gösteri sundu. Karısı kahkahalarına hakim olamadı, gözyaşları içinde gülüyordu. Koca, sahneye düşüp kalkarak, komik hareketler yaparak gösterisini sürdürdü.
Gösteri bittiğinde, ikisi de yorgun ama mutluydular. Karısı, kocasının yanaklarını okşayarak, "Bu hayattaki en komik sihirbaz sensin," dedi.
Koca, gülümseyerek, "Belki de sarhoş sihirbazlık benim kaderimdir," dedi.
O gece, ikisi de her zamankinden daha çok eğlenerek yattılar. Ertesi gün, koca, işe gittiğinde, hala yüzünde bir gülümsemeyle, o geceki gösteriyi düşünüyordu. Ancak o gece, eve geldiğinde, kendisini daha büyük bir sürpriz bekliyordu. Karısı, ona yeni bir sihirbaz şapkası almıştı, bu sefer daha şık ve parlak bir şapka.
"Senin için," dedi karısı, şapkayı kocasının başına takarken. "Belki artık sihirbazlık yeteneklerini biraz daha ciddiye alırsın."
Koca, bu güzel sürprize çok sevinmişti. O akşam, yine bir komedi gösterisi yaptılar, ama bu sefer sihirbaz şapkası çok daha havalıydı. Böylece, ayyaş kocanın ve sarışın, uzun boylu karısının komik maceraları devam etti, her gece bir kahkaha ve her sabah yeni bir sürprizle dolu. Ve belki, sadece belki, koca o sihirbazlık işini gerçekten öğrenmeye başlamıştı. Ama yine de, sarhoşken daha komikti, orası kesin.