e-PaCk
Forum Gururu
NİHİLİZM (Hiççilik Yokçuluk)
Metafizik ahlâkî güç ve kuvvetleri yok sayan mevcut olan güçlere değerlere ve düzene karşı çıkan hiçbir iradeye boyun eğmeyi ilke olarak kabul etmeyen görüşlerin genel adıdır.
Herşeyi her gerçeği ve değeri inkâr şeklinde ortaya çıkan Nihilizm bilgi felsefesi varlık açıklaması ahlâk ve siyaset alanında kabul görmüş ve yayılma imkânı bulmuştur.
Bu görüş varlığı her şekliyle şüpheyle karşılar; hatta yok sayar; buna bağlı olarak da her çeşit bilgi imkânını inkâr ederek hiçbir doğru genel-geçer bilginin olamayacağını ileri sürer. Bu görüşün kökleri Antikçağ Yunan Felsefesine özellikle Gorgias'ın inkârcılığına kadar geri gider. Gorgias varlık ve bilgi ile ilgili nihilizmini şu üç önermede (hükümde) ortaya koyar: "Hiçbir şey yoktur". "Birşey olsaydı da bilemezdik". "Bilseydik de başkalarına bildiremezdik". Bu görüşleriyle Gorgias hem varlığı hem de bilgi elde etme imkânını inkâr eder. Ayrıca Sofistler ve Septikler tenkit edilemeyen ve kendisinden şüphe edilemeyen hiçbir şeyin olmadığını ileri sürerek tenkitçi ve şüpheci bir nihilizmi ortaya koymuşlardır.
Ahlâkda Nihilizm ise hiçbir ahlâkî değeri ve kuralı tanımayan sosyal baskı ve kontrolü kabul etmeyen ahlâk tanımaz bir doktrindir. Bu doktrin aydınlanma haraketlerinin (M.Ö. V. Yüzyıl ve M.S. XVIII. Yüzyıl) temel fikirlerinden birini oluşturmuş ve bu ahlâk tanımazlık Tanrı tanımaz Nietzsehe (NiGe) ile sistemleştirilmiş Guyeau (1854-1886) ile "Yükümsüz ve Yaptırımsız Ahlâk"a dönüştürülmüştür. Dostoyevski Turgenief gibi romancılar tarafından bu ahlâk tanımazlık romanlara konu olmuş ve işlenmiş o çağın gençlerince arzulanan kabul gören bir anlayış haline gelmiştir. Nihilist romanlarda menfi düşüncenin geliştirdiği mantık sonucu ise inançsız karamsar otorite tanımaz bir gençlik ortaya çıkmıştır. İşte inkârcı her türlü otoriteyi reddeden kanun kural tanımayan ve bunalımlı insanların ruh halini yansıtan bu ideoloji sonunda başsızlığa anarşizme salt ferdiyetçiliğe dönüşmüştür.
Siyasî alanda Nihilizm özellikle XlX. Yüzyılda Rusyada tutunmuş bir akımdır. Önceleri yeni bir toplum düzeni kurmak isteği ile eski yerleşik düzeni tamamen ortadan kaldırmaya yönelik bir hareket iken; daha sonra her türlü düzeni reddeden toplumun hiçbir sosyal kurumun ve kuruluşun ferd üzerinde hiçbir baskısını otoritesini kabul etmeyen bir görüş halini almıştır. Bu Nihilist anlayış başta devlet olmak üzere bütün baskıcı kurumların ortadan kalkması gerektiğini savunur. Meselâ; İngiliz filozofu Godwin ünlü "Political Justice" adlı eserinde devletin insanlığın ahlâkını bozduğunu bunun için de devlet kurumunun ortadan kaldırılması gerektiğini savunur. Stirner Tucker Tolstoi Fourier Proudhon Bakunin Kropotkin vb. gibi birçok hayalci düşünür de aynı görüştedirler.
Bu başsızcılık ve otorite tanımazcılığı önce Fransız düşünürü Joseph Proudhon ütopyacı toplumculukla; Rus Nihilisti Bakunin de Neçayev'in nihilist doktriniyle kaynaştırmıştır. Bu sistem daha doğrusu sistemsizlik "Düzen yokluğu ve Baskı yokluğu" olarak özetlenebilir. Nihilizme göre devletle birlikte her türlü baskıcı kurum yok edilmelidir. İnsan; bir üretici olarak anamalın otoritesinden bir vatandaş olarak devletin otoritesinden bir birey olarak da dinî törelerin dinin otoritesinden kurtulmalı ve özgür bir gelişme imkânına kavuşturulmalıdır. Bütün insan yetenekleri ancak başsızca bir toplumda hiçbir baskıyla engellenmeksizin özgürce gelişebilir.
Otorite tanımaz hayalci anarşizme göre öncelikle gereken devrimdir; devrim ise devleti kurulu düzeni otoriteyi her türlü kâide ve kuralları değerleri yok etmek demektir. Bu şuursuz yıkıcılık ise bir gayesizliğin kötümserliğin bunalımın karamsarlığın ve herşeyi menfi yanından ele almanın bir ifadesidir. Nietzsehe (Niçe)'nin inkârcı ve değerleri tersyüz eden nihilizmi işte böyle bir düşünceyi yansıtır. Daha sonraları bu yıkıcı ve karamsar anlayış Heidegger Sartre vb. varoluşçularca geliştirilmiş ve ateist bir düzeye götürülmüştür. Tanrı tanımaz Sartre'a göre Tanrı'nın olabilmesi için insanın ölmesi gerekir; halbuki Tanrı imkânsızdır kendiliğinden kendisi için var olan varlık da bir çelişkidir.
Ülkemizde Nietzsehe'nin nihilizminden ve inkârcı varoluşçuların ateist nihilizminden güç alarak ve marksistlerle birleşerek İslam düşmanlığı yapan kökleşmiş İslâmî kurumları ve değerlerini yıkmak tahrip etmek isteyen bir takım inkârcılar ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi ünlü şâir Tevfik Fikret'tir. O şu sözlerinde yıkıcı ve inkârcı nihilizmini açık olarak ortaya koymaktadır:
Her şeref yapma her saadet piç! Her şeyin ibtidası âhiri hiç!.. Her yönüyle karşı çıkma tahrip alt-üst etme düzen ve kural tanımama ve inkâr mantığı ile ortaya çıkan hayalci nihilizm hiçbir ilâhî dinin kabul etmediği bir zihniyeti temsil etmektedir. Zira bu zihniyet hiçbir dinin kabul etmediği ve edemeyeceği bir anarşizmi davet etmektedir; toplumların nizamına düzenine kastdetmektedir. Aynı zamanda bu yıkıcı tahrip edici ve kırıcı yol hiçbir akl-ı selimin kabul edemiyeceği bir yoldur.
Metafizik ahlâkî güç ve kuvvetleri yok sayan mevcut olan güçlere değerlere ve düzene karşı çıkan hiçbir iradeye boyun eğmeyi ilke olarak kabul etmeyen görüşlerin genel adıdır.
Herşeyi her gerçeği ve değeri inkâr şeklinde ortaya çıkan Nihilizm bilgi felsefesi varlık açıklaması ahlâk ve siyaset alanında kabul görmüş ve yayılma imkânı bulmuştur.
Bu görüş varlığı her şekliyle şüpheyle karşılar; hatta yok sayar; buna bağlı olarak da her çeşit bilgi imkânını inkâr ederek hiçbir doğru genel-geçer bilginin olamayacağını ileri sürer. Bu görüşün kökleri Antikçağ Yunan Felsefesine özellikle Gorgias'ın inkârcılığına kadar geri gider. Gorgias varlık ve bilgi ile ilgili nihilizmini şu üç önermede (hükümde) ortaya koyar: "Hiçbir şey yoktur". "Birşey olsaydı da bilemezdik". "Bilseydik de başkalarına bildiremezdik". Bu görüşleriyle Gorgias hem varlığı hem de bilgi elde etme imkânını inkâr eder. Ayrıca Sofistler ve Septikler tenkit edilemeyen ve kendisinden şüphe edilemeyen hiçbir şeyin olmadığını ileri sürerek tenkitçi ve şüpheci bir nihilizmi ortaya koymuşlardır.
Ahlâkda Nihilizm ise hiçbir ahlâkî değeri ve kuralı tanımayan sosyal baskı ve kontrolü kabul etmeyen ahlâk tanımaz bir doktrindir. Bu doktrin aydınlanma haraketlerinin (M.Ö. V. Yüzyıl ve M.S. XVIII. Yüzyıl) temel fikirlerinden birini oluşturmuş ve bu ahlâk tanımazlık Tanrı tanımaz Nietzsehe (NiGe) ile sistemleştirilmiş Guyeau (1854-1886) ile "Yükümsüz ve Yaptırımsız Ahlâk"a dönüştürülmüştür. Dostoyevski Turgenief gibi romancılar tarafından bu ahlâk tanımazlık romanlara konu olmuş ve işlenmiş o çağın gençlerince arzulanan kabul gören bir anlayış haline gelmiştir. Nihilist romanlarda menfi düşüncenin geliştirdiği mantık sonucu ise inançsız karamsar otorite tanımaz bir gençlik ortaya çıkmıştır. İşte inkârcı her türlü otoriteyi reddeden kanun kural tanımayan ve bunalımlı insanların ruh halini yansıtan bu ideoloji sonunda başsızlığa anarşizme salt ferdiyetçiliğe dönüşmüştür.
Siyasî alanda Nihilizm özellikle XlX. Yüzyılda Rusyada tutunmuş bir akımdır. Önceleri yeni bir toplum düzeni kurmak isteği ile eski yerleşik düzeni tamamen ortadan kaldırmaya yönelik bir hareket iken; daha sonra her türlü düzeni reddeden toplumun hiçbir sosyal kurumun ve kuruluşun ferd üzerinde hiçbir baskısını otoritesini kabul etmeyen bir görüş halini almıştır. Bu Nihilist anlayış başta devlet olmak üzere bütün baskıcı kurumların ortadan kalkması gerektiğini savunur. Meselâ; İngiliz filozofu Godwin ünlü "Political Justice" adlı eserinde devletin insanlığın ahlâkını bozduğunu bunun için de devlet kurumunun ortadan kaldırılması gerektiğini savunur. Stirner Tucker Tolstoi Fourier Proudhon Bakunin Kropotkin vb. gibi birçok hayalci düşünür de aynı görüştedirler.
Bu başsızcılık ve otorite tanımazcılığı önce Fransız düşünürü Joseph Proudhon ütopyacı toplumculukla; Rus Nihilisti Bakunin de Neçayev'in nihilist doktriniyle kaynaştırmıştır. Bu sistem daha doğrusu sistemsizlik "Düzen yokluğu ve Baskı yokluğu" olarak özetlenebilir. Nihilizme göre devletle birlikte her türlü baskıcı kurum yok edilmelidir. İnsan; bir üretici olarak anamalın otoritesinden bir vatandaş olarak devletin otoritesinden bir birey olarak da dinî törelerin dinin otoritesinden kurtulmalı ve özgür bir gelişme imkânına kavuşturulmalıdır. Bütün insan yetenekleri ancak başsızca bir toplumda hiçbir baskıyla engellenmeksizin özgürce gelişebilir.
Otorite tanımaz hayalci anarşizme göre öncelikle gereken devrimdir; devrim ise devleti kurulu düzeni otoriteyi her türlü kâide ve kuralları değerleri yok etmek demektir. Bu şuursuz yıkıcılık ise bir gayesizliğin kötümserliğin bunalımın karamsarlığın ve herşeyi menfi yanından ele almanın bir ifadesidir. Nietzsehe (Niçe)'nin inkârcı ve değerleri tersyüz eden nihilizmi işte böyle bir düşünceyi yansıtır. Daha sonraları bu yıkıcı ve karamsar anlayış Heidegger Sartre vb. varoluşçularca geliştirilmiş ve ateist bir düzeye götürülmüştür. Tanrı tanımaz Sartre'a göre Tanrı'nın olabilmesi için insanın ölmesi gerekir; halbuki Tanrı imkânsızdır kendiliğinden kendisi için var olan varlık da bir çelişkidir.
Ülkemizde Nietzsehe'nin nihilizminden ve inkârcı varoluşçuların ateist nihilizminden güç alarak ve marksistlerle birleşerek İslam düşmanlığı yapan kökleşmiş İslâmî kurumları ve değerlerini yıkmak tahrip etmek isteyen bir takım inkârcılar ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi ünlü şâir Tevfik Fikret'tir. O şu sözlerinde yıkıcı ve inkârcı nihilizmini açık olarak ortaya koymaktadır:
Her şeref yapma her saadet piç! Her şeyin ibtidası âhiri hiç!.. Her yönüyle karşı çıkma tahrip alt-üst etme düzen ve kural tanımama ve inkâr mantığı ile ortaya çıkan hayalci nihilizm hiçbir ilâhî dinin kabul etmediği bir zihniyeti temsil etmektedir. Zira bu zihniyet hiçbir dinin kabul etmediği ve edemeyeceği bir anarşizmi davet etmektedir; toplumların nizamına düzenine kastdetmektedir. Aynı zamanda bu yıkıcı tahrip edici ve kırıcı yol hiçbir akl-ı selimin kabul edemiyeceği bir yoldur.