Ağaç ve çalıların gövde ve köklerini oluşturan lifli, sert maddeye odun denir. Botanik açısından ise, bitkinin dik durmasını sağlayan ve su iletiminde rol oynayan dokular topluluğu odun olarak adlandırılır. Çürümeye karşı dirençli, uzun ömürlü ve dayanıklı bir malzeme olan odundan hem yakacak, hem de kibrit çöpünden gemiye kadar sayısız ürünün yapımında hammadde olarak yararlanılır.
Odun çok eskiçağlardan beri kullanılmak*tadır. Tarihöncesi insanları odunu yiyecekle*rini pişirmek ve ısınmak için yakacak olarak kullandıkları gibi oklarını, yaylarını ve başka bazı ilkel el aletlerini de odundan yapmışlar*dır. Daha sonraları toprağı ekip biçmeyi öğrenen insanlar saban, kazma, kürek gibi tarım aletlerini ve giderek evlerini de odun*dan yapmaya başladılar. Mobilya gibi çeşitli ev eşyaları ile tekne yapımı ise daha sonraki gelişmelerdir.
Demir, çelik, beton, plastik gibi, insanlarca üretilmiş bir çok malzemenin geliştirildiği günümüzde bile odundan hâlâ çok çeşitli alanlarda yararlanılır. Örneğin, evlerinizin içine şöyle bir göz atacak olursanız kapıların, pencere çerçevelerinin, masa, sandalye ve koltuk gibi ev eşyalarının, hatta yer döşeme*lerinin odundan yapıldığını görebilirsiniz. Alışveriş yaptığınızda aldığınız öteberiyi içine koyduğunuz kese kâğıdı, okuduğunuz gazete ve kitaplar da odun ürünleridir. Çünkü kâğıt, parçalanıp ezilerek hamur haline getirilen odundan elde edilir
Bundan başka, köylerde ve çiftliklerdeki ambarlar, çitler, at arabaları, deniz ve göl kıyılarındaki iskele ve dalgakıranlar ile ma*den direkleri, demiryolu traversleri ve telefon direkleri de çoğunlukla odundan yapılır. Bü*yük kentlerde kömür, havagazı, petrol ürün*leri ve elektrik yakıt olarak odunun yerini almış olmakla birlikte, odun hâlâ pek çok yörede başlıca yakacaktır.
Odunun Yapısı ve Çeşitleri
Bitkilerin kök, gövde ve dalları uç bölgelerde*ki hücrelerin çoğalması, yani yeni hücrelerin oluşması sonucu uzar. Böylece, çokyıllık bit*kiler her baharda biraz daha boy atar. Her yeni uzama bölgesi başlangıçta yeşil ve yumu*şak olmakla birlikte, sonbahara doğru sertle-şerek koruyucu bir kabuk katmanı ile örtülür. Bu değişikliğe, büyüme döneminde uzamış bazı hücrelerin çeperlerine odunözü (lignin) denen sert bir bileşiğin toplanması yol açar. Odunözüyle dolan hücreler, çeperlerinin kalınlaşıp su geçirgenliğinin azalması sonucu canlılığını yitirerek sertleşir ve uzun iplikçik*ler halinde bir araya yığışarak odunu meyda*na getirir. Odunun yapısını oluşturan bu iplikçiklerin bir bölümü köklerin topraktan emdiği suyu yapraklara ileten ince borucuklar halindeki odundoku hücreleri, geri kalanlar ise ağacı dik tutan sert liflerdir .
Ağaçların gövdesi her yıl yalnızca boyuna değil enine de büyür; gövdenin çevresine yeni odun hücreleri eklendikçe gövde giderek ka*lınlaşır ve güçlenir. Bu yeni odun katmanı büyütkendoku denen özel bir hücre halkası tarafından oluşturulur. Körpe bir dalın kabu*ğunu soyacak olursanız alttan, üzeri kaygan bir sıvıyla kaplı, sarımsı yeşil bir katman ortaya çıkar; işte bu, büyütkendoku katma*nıdır.
İlkbaharda ağaçlar ve çalılar hızlı bir büyü*me sürecindeyken büyütkendoku gövdede, besisuyunun yukarıya iletilmesinde rol oyna*yan iri hücreler oluşturur. Yaz sonuna doğru ise büyüme giderek yavaşladığından yeni olu*şan hücrelerin de boyutu küçülür. Bu yüzden ilkbaharda oluşan odun katmanı, sonbaharda oluşana göre daha açık renkli ve daha yumu*şaktır. Bir biri ardı sıra oluşan daire biçimin*deki bu iki katmanın tümüne birden yıllık halka ya da büyüme halkası denir. Enine kesilmiş bir ağaç gövdesini incelediğinizde bu halkaları kolayca görebilirsiniz. Gövdedeki her halka bir yılı simgelediğinden, halkalar sayılarak ağacın yaşı saptanır. Ayrıca, gene bir ağacın yıllık halkalarına bakarak geçmiş yıllardaki iklim koşullarına ilişkin bilgi edini*lebilir. Çünkü, kurak yıllarda oluşan halkalar bol yağışlı yıllarda oluşanlara göre daha dar*dır. Bilim adamları bu yöntemi kullanarak geçmişteki iklim koşullarını ve eski uygarlıklardan kalma ahşap yapıların yapıldığı tarihi belirleyebilmektedir. Hatta fosil ağaç gövde*lerinden bile yaşadıkları dönemin iklimine ilişkin ipuçları elde edilmektedir .
Ağaçlar her yıl hem boyuna hem de enine büyürken, bir yandan da kabuk büyütken dokusu denen bölünebilir hücrelerce yeni kabuk katmanları oluşturulur. Ağaç yaşlandıkça ve gövde genişledikçe kabuk çatlayıp yarılmaya başlar. Sonuçta ağaçların gövdeleri kırışık bir görünüm alır.
Enine kesilmiş bir ağaç gövdesinde en dıştan içe doğru sırasıyla kabuk, büyütkendoku, odun ve öz katmanları yer alır. Büyütken doku dışında, çıplak gözle de kolaylıkla ayırt edebileceğiniz bu katmanlardan odun katma*nı, ortada özodun denen koyu renkli ve sert, dışta diriodun denen açık renkli ve besisuyu içeren iki bölümden oluşur. Özodun ağacın yaşamsal işlevlerine katılmayan ölü hücreleri, diriodun ise su iletimi ve besin depolama işlevlerini üstlenmiş canlı hücreleri içerir. Gene enine kesilmiş bir gövdede merkezden kabuğa doğru ışınsal olarak yayılan ince çizgicikler görünür; öz ışınları adı verilen bu çizgiciklerin başlıca işlevi odunun hava alma*sını sağlamaktır.
Odunlar, sert odunlar ve yumuşak odunlar olarak iki gruba ayrılır. Genellikle meşe, gürgen, kayın, kestane, ceviz, dişbudak, ka*raağaç, huşağacı, maun ve tikağacı gibi geniş yapraklı ağaçlar sert odunlu; çam, köknar, ladin, servi ve melez gibi iğneyapraklı ağaçlar ise yumuşak odunlu ağaçlardır. Ama bu sınıflama, çağrıştırdığının tersine, yalnızca odunların yumuşaklık ve sertliklerine göre değil, odunların yapısındaki hücrelere göre de yapılır. Örneğin, tropik bölgelere özgü bir ağaç olan balsa sert odunlular arasında sınıf*landırılmakla birlikte, en yumuşak odunlu ağaçlardan biridir.
Sert odunlulardan, sağlam, dayanıklı ve ince damarlı meşe odunu eskiden ev ve gemi yapımında, günümüzde ise daha çok mobilya ve parke üretiminde; açık renkli, sert dokulu bir odun olan kayın sandalye ayağı, alet sapı ve fırça sırtı gibi çeşitli eşyaların yapımında; sert ve sağlam ceviz odunu ince marangozluk, mobilyacılık ve oymacılıkta; sık dokusu ve kırmızımsı rengiyle bütün sert odunluların en değerlilerinden biri olan maun ise mobilyacı*lıkta kullanılır. İğneyapraklı ağaçların genel*likle daha yumuşak olan odunları kesici alet*lerle ve ağaç işleme makineleriyle kolaylıkla kesilip biçimlenebilme özelliğine sahiptir. Bunlardan en çok sandık, demiryolu traversi, telefon direği, mobilya ve kâğıt yapımında yararlanılır.
Günümüzde, dünyada kullanılan toplam kereste miktarının yaklaşık yüzde 90'ı yumu*şak odunlulardan sağlanır. Çünkü yumuşak odunlu ağaçlar çok daha kısa bir sürede ve kolayca yetiştirilip 20-30 yıl içinde ürün alına*bilir, yani kesime hazır hale gelir. Oysa, sert odunlu ağaçlardan 100 yaşından önce kereste*lik odun elde etmek neredeyse olanaksızdır.
Odunun Kurutulması ve İşlenmesi
Ağaçların kökleri aracılığıyla emdiği su göv*deden yukarıya doğru taşındığından, yeni kesilmiş bir ağacın odununda bol miktarda su bulunur. Örneğin, dünyadaki canlıların en büyüğü olan sekoya ağaçlarından tek bir tanesi küçük bir yüzme havuzunu dolduracak kadar su içerir. Bu nedenle odunun kullanıl*madan önce kurutulması gerekir. İyi kurutul*mamış bir odundan hazırlanan kereste za*manla çeker, eğrilir, çatlar, yarılır ve kolayca çürür. Bunun yanı sıra, yaş odunun işlenmesi de oldukça zordur. Kurutma odunun sağlam*lığını, sertliğini artırır ve işlendikten sonra aldığı biçimin uzun süre korunmasını sağlar.
Tüm bu işlemlere karşın, kurutulmuş odun*lar bile havadaki nem oranında oluşan deği*şikliklere bağlı olarak çeker ya da şişer. Örneğin, nemli havalarda kapı ve pencerele*rin kasalarının şişerek sıkışması ya da uzun süre suyun dışında bekletilen bir kayığın su sızdırması çok sık rastlanan olaylardan birka*çıdır. Kerestelerde en sık rastlanan eğrilme ve biçim bozukluğu yıllık halkaların düzelme eğiliminden kaynaklanır. Bu yüzden, kereste*ler genellikle reçine çözeltilerine batırılarak ve ısıyla sertleştirilerek eğilmeleri önlenir.
Bunun dışında, ıslak ya da nemli odunlarla nemli ve havalandırması kötü ortamlarda bekletilenler mantar ve bakterilerin saldırısı*na uğrayarak çürür. Bu canlılar bazen odunun hücre çeperlerini parçalayarak toz haline gelmeşine neden olurlar. Ayrıca, odunlara zarar veren bazı böcekler de vardır. Örneğin, ahşap eşyalara yerleşerek delikler açan tahtakurdu bunların en yaygınlarından biridir.
Gerek mantar gerekse böceklerin zararlı etkileri oduna bazı koruyucu kimyasal mad*deler emdirerek, sürerek ya da püskürtülerek önlenir. Bu tür maddelerden biri olan kreo*zot, telefon direği, çit kazığı, iskele ayağı gibi uzun süre ya da sürekli olarak nemli ortamlar*da ya da suyun içinde kalan tahta malzemele*rin korunmasında yaygın olarak kullanılır. Ama kreozot bitkiler için zehirli bir madde olduğundan, bitkilere destek sağlamak ama*cıyla yararlanılan sırık ya da kazıklarda kulla*nılmaması gerekir. Boya, vernik gibi bazı malzemeler ise, kolayca temizlenebilen düz*gün bir yüzey sağlamalarının yanı sıra, odunu çürümekten de korur.
Odundan Elde Edilen Ürünler
Odundan başta kâğıt olmak üzere birçok ürün elde edilir. Odun liflerinin çeşitli kimyasal maddelerle çözülerek bazı işlemlerden geçiril*mesi yoluyla, plastik üretiminde ucuz ve temel bir hammadde olan odun selülozu elde edilir. Eskiden odunözü hiçbir alanda kulla*nılmayıp atılan sanayi artıklarından biriydi. Oysa günümüzde odunun kimyasal yapısının tümüyle çözümlenmesi sonucu odun artıkları*nın plastik sanayisi için önemli bir hammadde olduğu anlaşılmıştır.
Odundan çok önemli bir kimyasal madde olan etil alkol ile metil alkol de elde edilebilir. Ayrıca, çam ağaçlarından terebentin denen bir madde çıkarılır. Terebentin boya, vernik, mum ve cila üretiminde kullanılır. Terebenti*nin damıtma ürünü olan kolofandan ise kâğıt, vernik ve sabun yapımında yararlanılır. Odu*nun yakılmasıyla elde edilen odunkömürü, gazları soğurma özelliğinden ötürü gaz mas*kelerinde ve vakum aygıtlarının içindeki ha*vanın boşaltılmasında kullanılır.
Odun çok eskiçağlardan beri kullanılmak*tadır. Tarihöncesi insanları odunu yiyecekle*rini pişirmek ve ısınmak için yakacak olarak kullandıkları gibi oklarını, yaylarını ve başka bazı ilkel el aletlerini de odundan yapmışlar*dır. Daha sonraları toprağı ekip biçmeyi öğrenen insanlar saban, kazma, kürek gibi tarım aletlerini ve giderek evlerini de odun*dan yapmaya başladılar. Mobilya gibi çeşitli ev eşyaları ile tekne yapımı ise daha sonraki gelişmelerdir.
Demir, çelik, beton, plastik gibi, insanlarca üretilmiş bir çok malzemenin geliştirildiği günümüzde bile odundan hâlâ çok çeşitli alanlarda yararlanılır. Örneğin, evlerinizin içine şöyle bir göz atacak olursanız kapıların, pencere çerçevelerinin, masa, sandalye ve koltuk gibi ev eşyalarının, hatta yer döşeme*lerinin odundan yapıldığını görebilirsiniz. Alışveriş yaptığınızda aldığınız öteberiyi içine koyduğunuz kese kâğıdı, okuduğunuz gazete ve kitaplar da odun ürünleridir. Çünkü kâğıt, parçalanıp ezilerek hamur haline getirilen odundan elde edilir
Bundan başka, köylerde ve çiftliklerdeki ambarlar, çitler, at arabaları, deniz ve göl kıyılarındaki iskele ve dalgakıranlar ile ma*den direkleri, demiryolu traversleri ve telefon direkleri de çoğunlukla odundan yapılır. Bü*yük kentlerde kömür, havagazı, petrol ürün*leri ve elektrik yakıt olarak odunun yerini almış olmakla birlikte, odun hâlâ pek çok yörede başlıca yakacaktır.
Odunun Yapısı ve Çeşitleri
Bitkilerin kök, gövde ve dalları uç bölgelerde*ki hücrelerin çoğalması, yani yeni hücrelerin oluşması sonucu uzar. Böylece, çokyıllık bit*kiler her baharda biraz daha boy atar. Her yeni uzama bölgesi başlangıçta yeşil ve yumu*şak olmakla birlikte, sonbahara doğru sertle-şerek koruyucu bir kabuk katmanı ile örtülür. Bu değişikliğe, büyüme döneminde uzamış bazı hücrelerin çeperlerine odunözü (lignin) denen sert bir bileşiğin toplanması yol açar. Odunözüyle dolan hücreler, çeperlerinin kalınlaşıp su geçirgenliğinin azalması sonucu canlılığını yitirerek sertleşir ve uzun iplikçik*ler halinde bir araya yığışarak odunu meyda*na getirir. Odunun yapısını oluşturan bu iplikçiklerin bir bölümü köklerin topraktan emdiği suyu yapraklara ileten ince borucuklar halindeki odundoku hücreleri, geri kalanlar ise ağacı dik tutan sert liflerdir .
Ağaçların gövdesi her yıl yalnızca boyuna değil enine de büyür; gövdenin çevresine yeni odun hücreleri eklendikçe gövde giderek ka*lınlaşır ve güçlenir. Bu yeni odun katmanı büyütkendoku denen özel bir hücre halkası tarafından oluşturulur. Körpe bir dalın kabu*ğunu soyacak olursanız alttan, üzeri kaygan bir sıvıyla kaplı, sarımsı yeşil bir katman ortaya çıkar; işte bu, büyütkendoku katma*nıdır.
İlkbaharda ağaçlar ve çalılar hızlı bir büyü*me sürecindeyken büyütkendoku gövdede, besisuyunun yukarıya iletilmesinde rol oyna*yan iri hücreler oluşturur. Yaz sonuna doğru ise büyüme giderek yavaşladığından yeni olu*şan hücrelerin de boyutu küçülür. Bu yüzden ilkbaharda oluşan odun katmanı, sonbaharda oluşana göre daha açık renkli ve daha yumu*şaktır. Bir biri ardı sıra oluşan daire biçimin*deki bu iki katmanın tümüne birden yıllık halka ya da büyüme halkası denir. Enine kesilmiş bir ağaç gövdesini incelediğinizde bu halkaları kolayca görebilirsiniz. Gövdedeki her halka bir yılı simgelediğinden, halkalar sayılarak ağacın yaşı saptanır. Ayrıca, gene bir ağacın yıllık halkalarına bakarak geçmiş yıllardaki iklim koşullarına ilişkin bilgi edini*lebilir. Çünkü, kurak yıllarda oluşan halkalar bol yağışlı yıllarda oluşanlara göre daha dar*dır. Bilim adamları bu yöntemi kullanarak geçmişteki iklim koşullarını ve eski uygarlıklardan kalma ahşap yapıların yapıldığı tarihi belirleyebilmektedir. Hatta fosil ağaç gövde*lerinden bile yaşadıkları dönemin iklimine ilişkin ipuçları elde edilmektedir .
Ağaçlar her yıl hem boyuna hem de enine büyürken, bir yandan da kabuk büyütken dokusu denen bölünebilir hücrelerce yeni kabuk katmanları oluşturulur. Ağaç yaşlandıkça ve gövde genişledikçe kabuk çatlayıp yarılmaya başlar. Sonuçta ağaçların gövdeleri kırışık bir görünüm alır.
Enine kesilmiş bir ağaç gövdesinde en dıştan içe doğru sırasıyla kabuk, büyütkendoku, odun ve öz katmanları yer alır. Büyütken doku dışında, çıplak gözle de kolaylıkla ayırt edebileceğiniz bu katmanlardan odun katma*nı, ortada özodun denen koyu renkli ve sert, dışta diriodun denen açık renkli ve besisuyu içeren iki bölümden oluşur. Özodun ağacın yaşamsal işlevlerine katılmayan ölü hücreleri, diriodun ise su iletimi ve besin depolama işlevlerini üstlenmiş canlı hücreleri içerir. Gene enine kesilmiş bir gövdede merkezden kabuğa doğru ışınsal olarak yayılan ince çizgicikler görünür; öz ışınları adı verilen bu çizgiciklerin başlıca işlevi odunun hava alma*sını sağlamaktır.
Odunlar, sert odunlar ve yumuşak odunlar olarak iki gruba ayrılır. Genellikle meşe, gürgen, kayın, kestane, ceviz, dişbudak, ka*raağaç, huşağacı, maun ve tikağacı gibi geniş yapraklı ağaçlar sert odunlu; çam, köknar, ladin, servi ve melez gibi iğneyapraklı ağaçlar ise yumuşak odunlu ağaçlardır. Ama bu sınıflama, çağrıştırdığının tersine, yalnızca odunların yumuşaklık ve sertliklerine göre değil, odunların yapısındaki hücrelere göre de yapılır. Örneğin, tropik bölgelere özgü bir ağaç olan balsa sert odunlular arasında sınıf*landırılmakla birlikte, en yumuşak odunlu ağaçlardan biridir.
Sert odunlulardan, sağlam, dayanıklı ve ince damarlı meşe odunu eskiden ev ve gemi yapımında, günümüzde ise daha çok mobilya ve parke üretiminde; açık renkli, sert dokulu bir odun olan kayın sandalye ayağı, alet sapı ve fırça sırtı gibi çeşitli eşyaların yapımında; sert ve sağlam ceviz odunu ince marangozluk, mobilyacılık ve oymacılıkta; sık dokusu ve kırmızımsı rengiyle bütün sert odunluların en değerlilerinden biri olan maun ise mobilyacı*lıkta kullanılır. İğneyapraklı ağaçların genel*likle daha yumuşak olan odunları kesici alet*lerle ve ağaç işleme makineleriyle kolaylıkla kesilip biçimlenebilme özelliğine sahiptir. Bunlardan en çok sandık, demiryolu traversi, telefon direği, mobilya ve kâğıt yapımında yararlanılır.
Günümüzde, dünyada kullanılan toplam kereste miktarının yaklaşık yüzde 90'ı yumu*şak odunlulardan sağlanır. Çünkü yumuşak odunlu ağaçlar çok daha kısa bir sürede ve kolayca yetiştirilip 20-30 yıl içinde ürün alına*bilir, yani kesime hazır hale gelir. Oysa, sert odunlu ağaçlardan 100 yaşından önce kereste*lik odun elde etmek neredeyse olanaksızdır.
Odunun Kurutulması ve İşlenmesi
Ağaçların kökleri aracılığıyla emdiği su göv*deden yukarıya doğru taşındığından, yeni kesilmiş bir ağacın odununda bol miktarda su bulunur. Örneğin, dünyadaki canlıların en büyüğü olan sekoya ağaçlarından tek bir tanesi küçük bir yüzme havuzunu dolduracak kadar su içerir. Bu nedenle odunun kullanıl*madan önce kurutulması gerekir. İyi kurutul*mamış bir odundan hazırlanan kereste za*manla çeker, eğrilir, çatlar, yarılır ve kolayca çürür. Bunun yanı sıra, yaş odunun işlenmesi de oldukça zordur. Kurutma odunun sağlam*lığını, sertliğini artırır ve işlendikten sonra aldığı biçimin uzun süre korunmasını sağlar.
Tüm bu işlemlere karşın, kurutulmuş odun*lar bile havadaki nem oranında oluşan deği*şikliklere bağlı olarak çeker ya da şişer. Örneğin, nemli havalarda kapı ve pencerele*rin kasalarının şişerek sıkışması ya da uzun süre suyun dışında bekletilen bir kayığın su sızdırması çok sık rastlanan olaylardan birka*çıdır. Kerestelerde en sık rastlanan eğrilme ve biçim bozukluğu yıllık halkaların düzelme eğiliminden kaynaklanır. Bu yüzden, kereste*ler genellikle reçine çözeltilerine batırılarak ve ısıyla sertleştirilerek eğilmeleri önlenir.
Bunun dışında, ıslak ya da nemli odunlarla nemli ve havalandırması kötü ortamlarda bekletilenler mantar ve bakterilerin saldırısı*na uğrayarak çürür. Bu canlılar bazen odunun hücre çeperlerini parçalayarak toz haline gelmeşine neden olurlar. Ayrıca, odunlara zarar veren bazı böcekler de vardır. Örneğin, ahşap eşyalara yerleşerek delikler açan tahtakurdu bunların en yaygınlarından biridir.
Gerek mantar gerekse böceklerin zararlı etkileri oduna bazı koruyucu kimyasal mad*deler emdirerek, sürerek ya da püskürtülerek önlenir. Bu tür maddelerden biri olan kreo*zot, telefon direği, çit kazığı, iskele ayağı gibi uzun süre ya da sürekli olarak nemli ortamlar*da ya da suyun içinde kalan tahta malzemele*rin korunmasında yaygın olarak kullanılır. Ama kreozot bitkiler için zehirli bir madde olduğundan, bitkilere destek sağlamak ama*cıyla yararlanılan sırık ya da kazıklarda kulla*nılmaması gerekir. Boya, vernik gibi bazı malzemeler ise, kolayca temizlenebilen düz*gün bir yüzey sağlamalarının yanı sıra, odunu çürümekten de korur.
Odundan Elde Edilen Ürünler
Odundan başta kâğıt olmak üzere birçok ürün elde edilir. Odun liflerinin çeşitli kimyasal maddelerle çözülerek bazı işlemlerden geçiril*mesi yoluyla, plastik üretiminde ucuz ve temel bir hammadde olan odun selülozu elde edilir. Eskiden odunözü hiçbir alanda kulla*nılmayıp atılan sanayi artıklarından biriydi. Oysa günümüzde odunun kimyasal yapısının tümüyle çözümlenmesi sonucu odun artıkları*nın plastik sanayisi için önemli bir hammadde olduğu anlaşılmıştır.
Odundan çok önemli bir kimyasal madde olan etil alkol ile metil alkol de elde edilebilir. Ayrıca, çam ağaçlarından terebentin denen bir madde çıkarılır. Terebentin boya, vernik, mum ve cila üretiminde kullanılır. Terebenti*nin damıtma ürünü olan kolofandan ise kâğıt, vernik ve sabun yapımında yararlanılır. Odu*nun yakılmasıyla elde edilen odunkömürü, gazları soğurma özelliğinden ötürü gaz mas*kelerinde ve vakum aygıtlarının içindeki ha*vanın boşaltılmasında kullanılır.