Yüce Allahın pek büyük bir ahlak üzerinde (Kalem Suresi, 4) olduğunu bildirdiği Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), tüm müminlere her konuda en güzel örneği teşkil etmektedir. Peygamberimiz (sav) müminlere yaşamı boyunca hem ahlakıyla örnek olmuş hem de güzel ahlakı öğütlemiştir. Bu öğütlerden biri de öfkeyi yenmek konusundadır.
Öfkelenmek, insanın olayları sağlıklı ve gerçekçi değerlendirmesine, doğru ve adil karar vermesine engel olan bir kötü ahlak özelliğidir. Bir olay karşısında öfkenin devreye girmesi, o olayın kaderde olduğunu hatırlamaktan, kişiyi Allahın bildirdiği ahlakı göstermekten, hoşgörülü ve merhametli olmaktan alıkoyar. İnsanın şuurunu perdeleyerek olayları sağlıklı değerlendirip doğru karar verebilmesini engeller. Bu da insanın Allahın sınırlarını gereği gibi koruyamamasına neden olabilir.
Öfkenin en önemli zararlarından biri de kişinin o süre boyunca adaletten uzaklaşabilmesidir. Zira öfkenin aklı örtmesiyle, yapılan teşhisler, verilen kararlar duygusal olmakta, bu da adil olmayan bir sonuç doğurabilmektedir. Bu nedenle mümine yakışan tavır, her koşulda ve ortamda öfkesini yenmesidir. Böylece mümin, kızgınlık ve hiddet hislerinin neden olabileceği hatalı davranışlar ve çeşitli zararlardan da korunmuş olur.
Nitekim öfkeyi yenmek, Allahın Kuranda hoşnut olduğunu bildirdiği güzel bir tavırdır. Müminin öfkesini yenmesi, öfkenin sebep olabileceği çeşitli hatalardan ve zararlardan korunması açısından güzel bir ahlak özelliği olarak bir ayette şöyle bildirilmiştir:
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134)
Bu konuda en hikmetli örneği kuşkusuz Peygamberimiz (sav) teşkil etmektedir. Büyük İslam alimi İmam Gazali, hadis alimlerinden derlediği bilgiler ile Peygamber Efendimiz (sav)in çevresindekilere karşı tutumunu şöyle özetlemiştir:
Öfkelenmekten son derece uzak ve bir şeye çabucak rıza gösterendi. İnsanlara karşı insanların en şefkatlisiydi
Peygamber Efendimiz (sav)in vurgulanan bu ahlakına, Yüce Allahın kendisine nasip ettiği şerefli tebliğ görevi süresince çevresinde bulunan herkes şahit olmuştur. Peygamberimiz (sav) hayatı boyunca çevresindeki kişilerin her biri ile tek tek ilgilenmiş, onlara her konuda en doğru yolu göstermiştir. Onun bu şefkatli, hoşgörülü, anlayışlı, sabırlı ve öfkeden uzak ahlakı, birçok insanın kalbinin din ahlakına ısınmasına ve Peygamberimiz (sav)e büyük bir içtenlik ve sevgi ile bağlanmasına vesile olmuştur. Bu nedenle Peygamberimiz (sav)in çevresindekilerin kalplerini Kuran ahlakına yaklaştıran; hiçbir koşulda öfkelenmeyen tavrı, insan sevgisi, ince düşüncesi ve şefkati, tüm Müslümanların önemle üzerinde durmaları ve örnek almaları gereken bir ahlak üstünlüğüdür.
Öfkelenmek, insanın olayları sağlıklı ve gerçekçi değerlendirmesine, doğru ve adil karar vermesine engel olan bir kötü ahlak özelliğidir. Bir olay karşısında öfkenin devreye girmesi, o olayın kaderde olduğunu hatırlamaktan, kişiyi Allahın bildirdiği ahlakı göstermekten, hoşgörülü ve merhametli olmaktan alıkoyar. İnsanın şuurunu perdeleyerek olayları sağlıklı değerlendirip doğru karar verebilmesini engeller. Bu da insanın Allahın sınırlarını gereği gibi koruyamamasına neden olabilir.
Öfkenin en önemli zararlarından biri de kişinin o süre boyunca adaletten uzaklaşabilmesidir. Zira öfkenin aklı örtmesiyle, yapılan teşhisler, verilen kararlar duygusal olmakta, bu da adil olmayan bir sonuç doğurabilmektedir. Bu nedenle mümine yakışan tavır, her koşulda ve ortamda öfkesini yenmesidir. Böylece mümin, kızgınlık ve hiddet hislerinin neden olabileceği hatalı davranışlar ve çeşitli zararlardan da korunmuş olur.
Nitekim öfkeyi yenmek, Allahın Kuranda hoşnut olduğunu bildirdiği güzel bir tavırdır. Müminin öfkesini yenmesi, öfkenin sebep olabileceği çeşitli hatalardan ve zararlardan korunması açısından güzel bir ahlak özelliği olarak bir ayette şöyle bildirilmiştir:
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134)
Bu konuda en hikmetli örneği kuşkusuz Peygamberimiz (sav) teşkil etmektedir. Büyük İslam alimi İmam Gazali, hadis alimlerinden derlediği bilgiler ile Peygamber Efendimiz (sav)in çevresindekilere karşı tutumunu şöyle özetlemiştir:
Öfkelenmekten son derece uzak ve bir şeye çabucak rıza gösterendi. İnsanlara karşı insanların en şefkatlisiydi
Peygamber Efendimiz (sav)in vurgulanan bu ahlakına, Yüce Allahın kendisine nasip ettiği şerefli tebliğ görevi süresince çevresinde bulunan herkes şahit olmuştur. Peygamberimiz (sav) hayatı boyunca çevresindeki kişilerin her biri ile tek tek ilgilenmiş, onlara her konuda en doğru yolu göstermiştir. Onun bu şefkatli, hoşgörülü, anlayışlı, sabırlı ve öfkeden uzak ahlakı, birçok insanın kalbinin din ahlakına ısınmasına ve Peygamberimiz (sav)e büyük bir içtenlik ve sevgi ile bağlanmasına vesile olmuştur. Bu nedenle Peygamberimiz (sav)in çevresindekilerin kalplerini Kuran ahlakına yaklaştıran; hiçbir koşulda öfkelenmeyen tavrı, insan sevgisi, ince düşüncesi ve şefkati, tüm Müslümanların önemle üzerinde durmaları ve örnek almaları gereken bir ahlak üstünlüğüdür.