• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Olimpiyat Oyunları'nın tarihçesi

Suskun

V.I.P
V.I.P
Beş kıtayı temsilen ilk kez 1920 Olimpiyatlarında kullanılan Olimpiyat Bayrağı:

Mavi daire Avrupa'yı,
Sarısı Asya'yı,
Siyahı Afrika'yı,
Kırmızı Amerika'yı,
Yeşil ise Avustralya'yı temsil eder.

300px-Olympic_flag.svg.webp

Bu beş kıtanın üzerinde bir tek güneş parlar.

Güneş ışınlarından yararlanılarak bir büyüteçle yakılan olimpiyat meşalesi de oyunlar devam ettiği sürece söndürülmez.


Olimpiyat Meşalesi
mesale.gif

Meşale'nin ateşi nasıl hep yanıyor?

Meşale, butan ve propylene gazlarından oluşan bir karışım sayesinde yanıyor. Ortaya çıkan turuncu renkteki alev 20 dakika yanıyor.

Her meşale taşıyıcısı ateşi meşaleden meşaleye geçirerek canlı tutuyorlar. Yunanistan ve dünya genelinde 10 bin kişi meşale taşıyarak bu ateşin yayılmasına katkıda bulundu.

Yunanlı tasarımcı Andreas Varotsos'un tasarladığı meşalenin yapım aşamasında ağırlıklı olarak barışın simgesi olan zeytin dalından esinlenildi. Ağırlığı 700 gr olan meşalenin uzunluğu 68 cm.

Olimpiyat Oyunları'nın tarihçesi
Dünyanın en önemli spor olayı olarak kabul edilen Yaz Olimpiyat Oyunları, dört yılda bir tüm dünyanın gözünü spor olgusuna çevirmesi, barış ve kardeşlik duygularını aşılaması, ülke tanıtımına ve gelirlerine yaptığı katkılarla ülkeler için düzenlenmesi oldukça cazip bir organizasyon olarak varlığını sürdürüyor.

Birçok ilginç olayın gerçekleştiği Olimpiyat Oyunları'nın tarihi, eski Yunan uygarlığına dek dayanıyor. Olimpiyat Oyunları'nın kurucusu, efsanelere göre Herakles'tir.

Ama oyunlar, tarihte ilk kez yapıldığı İ.Ö.776 yılından itibaren anılmaya başlandı.

Bu dönemde oyunlar, beş yılda bir yapılır ve tapınağı elinde bulunduran Yunan site devleti tarafından düzenlenirdi.

İlk Olimpiyat Şampiyonu Coroebus
İ.Ö.776 yılında yapılan ve Birinci Olimpiyatlar diye adlandırılan bu oyunların programında,
192 metrelik sahanın boyuna eşit ''stadion'' diye adlandırılan tek bir yarışma vardır ve bu yarışmanın galibi olan Coroebus da ilk Olimpiyat Şampiyonu olarak kabul edilir.

Geleneklere göre her Olimpiyat Oyunu, bu yarışı kazanan atletin adıyla anılmaktadır.

Zamanla yarışma sayısı arttırıldı ve program da bir günden beş güne dek çıkarıldı. 12 yüzyıl bu biçimde süren oyunlarda, daha sonraları genç erkekler için bazı yarışmalar da programa alındı.

Klasik Olimpiyatlar'da bayanlara yer yoktur. Bayanlar, seyirci olarak dahi stada alınmazken zamanla, Olimpiyatlar sırasında ama saha dışında olmak üzere Tanrıça Hera adına bayanlar için de program düzenlendi.

Daha sonraki yıllarda Romalılar ile Yunanlılar arasında bir çekişme konusu olan oyunlara o dönemde en büyük darbeyi, oyunların yapılmasını yasaklayan Roma İmparatoru İkinci Theodosius vurdu.

İkinci Theodosius, Olympia'daki tapınakları yıktırdı ve binaları da kiliseye verdi.

Modern Olimpiyatlar
Modern Olimpiyat Oyunları'nın kurucusu Fransız Baron Pierre De Coubertin'dir. Fransız spor adamı, gençliğin yalnızca kapalı sınıflarda değil, aynı zamanda açık alanlarda spor yaparak yetişmesine inanmıştı.

Ülkesi Fransa'da bu görüşlerinde gerekli desteği bulamayan Coubertin, bunun üzerine ufkunu ülkesi dışına taşıyarak, dünya gençliğini bir yerde toplamak ve onların birbirlerini anlamalarına olanak yaratmak amacıyla 1894 yılında Sorbonne Üniversitesi'nde 12 ülkeden gelen 79 temsilcinin katıldığı ''Uluslararası Spor Kongresi'' sırasında Modern Olimpiyat Oyunları'nın ilkinin 1896 yılında Atina'da düzenlenmesi kararını aldırttı.

İlki, tüm sorunlara karşın 1896 yılında doğduğu ülke olan Yunanistan'da organize edilen oyunlarda, yıllar içinde terör ve boykot gibi çeşitli olaylar da oyunlar tarihine damgasını vurdu.

Modern Olimpiyatlar 1896 yılında başladı
6-15 nisan 1896 Atina: Politik ve mali zorluklar nedeniyle oyunların Atina'da yapılmasına karşı çıkan Yunan hükümetini sonunda razı eden Baron Pierre De Coubertin'in davet mektuplarını geç yolladığı için ilk oyunlara 13 ülkeden 295 sporcu katıldı ve dokuz dalda mücadele etti.

İlk şampiyon üç adım atlamada
İlk olimpiyat şampiyonu, üç adım atlamada birinci olan ABD'li James Connoly oldu. Bu oyunlarda bayan sporcular yer almadı.

14 Nisan-28 Ekim 1900 Paris: 22 ülkeden 11 bayan ve 1320 erkek sporcunun mücadele ettiği oyunlarda sporcular, 17 dalda yarıştı.

Bu oyunlardaki organizasyon bozukluğu eleştirilere yol açarken, bayanlar ilk kez bu oyunlarda kendilerini gösterme fırsatı buldu.

1 Temmuz-29 Ekim 1904 Saint Louis: ABD'nin uzaklığı nedeniyle yalnızca 12 ülkeden 682 erkek ve altı bayan sporcu katıldı ve 14 dalda mücadele etti.

Birçok Avrupa ülkesi oyunlara katılmazken, Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Baron Pierre De Coubertin'in bile gelmeyişi dikkati çekti.

13 Temmuz-29 Ekim 1908 Londra: 22 ülkeden iki bin erkek ve 36 bayan sporcu, 21 dalda mücadele etti.

Roma'da yapılması gereken bu oyunlar, İtalya'nın mali sorunları nedeniyle Londra'ya alındı. Oyunlar tarihe, Rusların Finlandiya, İngiltere'nin de İrlanda Cumhuriyeti bayrağını protesto etmesiyle geçti.

5 Mayıs-22 Temmuz 1912 Stockholm: 27 ülkeden iki bin 490 erkek ve 57 bayan sporcu, 13 dalda mücadele etti.

Burada uluslararası federasyonlar, oyunlardaki derecelerin otomatikman dünya rekoru olarak kabulünü kararlaştırdı.

1916 Berlin: Olimpiyat Oyunları, Birinci Dünya Şavaşı nedeniyle yapılamadı.

20 Nisan-12 Eylül 1920 Anvers: 29 ülkeden 2 bin 543 erkek ve 64 bayan sporcu, 21 dalda mücadele etti.

Organizasyonun başarılı olduğu bu oyunlarda, Uluslararası Olimpiyat Komitesi, büyük bir tarihsel hata yaparak, Birinci Dünya Savaşı'nın yenik devletleri Avusturya, Macaristan,Türkiye, Almanya ve Bulgaristan'ı oyunlara çağırmadı.

3 Mayıs-27 Haziran 1924 Paris: 45 ülkeden 2 bin 956 erkek ve 136 bayan sporcu, 17 dalda mücadele etti.

1920 Olimpiyatları'nda iki altın madalya alan ''Uçan Finli'' lakaplı Paavo Nurmi, bu kez dört altın madalya alarak, başarısının doruğuna ulaştı.

Almanya, bu oyunları Fransa ile olan sorunları nedeniyle boykot etti.

28 Temmuz-12 Ağustos 1928 Amsterdam: 46 ülkeden iki bin 724 erkek ve 290 bayan sporcu, 14 dalda mücadele etti.

Bu oyunlarda bayanlar, ilk kez atletizm yarışmalarına katılırken, ilk kez oyunlar sırasında olimpiyat meşalesi yakıldı.

Finli atlet Paavo Nurmi, katıldığı üçüncü oyunlarda yedinci altın madalyasını aldı.

30 Temmuz-14 Ağustos 1932 Los Angeles: 37 ülkeden 1281 erkek ve 127 bayan sporcu, 14 dalda mücadele etti. Organizasyonun başarısı dikkati çekerken, 100 bin kişilik Olimpiyat Stadı da katılanları büyüledi.

Dünyadaki ekonomik kriz ve Los Angeles'ın uzaklığı nedeniyle katılım az oldu. Otomatik zaman tutucu ve foto-finiş aleti ilk kez bu oyunlarda kullanıldı.

1-16 Ağustos 1936 Berlin: 49 ülkeden 3 bin 738 erkek ve 328 bayan sporcu, 19 dalda mücadele etti.

Bu yıllarda Almanya'nın lideri olan Adolf Hitler, oyunları sisteminin ve ideolojisinin propagandasını yapmak için kullandı ve başarılı oldu.

Ancak ABD Atletizm Takımı'ndan zenci atlet Jesse Owens, dört altın madalya alarak, Hitler'in ''üstün ırk'' kuramının geçersizliğini kanıtladı.

Bu oyunlarda, ilk kez Olympia'da yakılan ateş, yedi ülkeden geçerek, üç bin sporcu tarafından taşındı ve stada getirildi. Türkiye, tarihindeki ilk olimpiyat altın madalyasını, Berlin'de güreşçi Yaşar Erkan ile kazandı.

1940 Helsinki ve 1944 Londra: İkinci Dünya Savaşı nedeniyle yapılamadı.

29 Temmuz-14 Ağustos 1948 Londra: 59 ülkeden üç bin 714 erkek ve 385 bayan sporcu, 17 dalda mücadele etti.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi, tarihsel hatasını bir kez daha yineleyerek, İkinci Dünya Savaşı'nın yenik devletleri Almanya ve Japonya'yı oyunlara çağırmadı.

Hollandalı 30 yaşındaki iki çocuk annesi Fanny Blankers Koen, atletizmde dört altın madalya kazanarak, tüm dikkatleri üzerine topladı.

Türkiye'nin güreşte kazandığı altı altın madalya da takdirle karşılandı.

19 Temmuz-3 Ağustos 1952 Helsinki: 69 ülkeden 4 bin 407 erkek ve 518 bayan sporcu, 17 dalda mücadele etti.

40 yıldan bu yana ilk kez oyunlara katılan Rus sporcuları, güçlerini gösterme fırsatı buldular.
Kendisine ''Çek Lokomotifi'' unvanı verilen atlet Emil Zatopek, uzun mesafe koşularda üç altın madalya kazanarak, oyunların yıldızı oldu.

22 Kasım-8 Aralık 1956 Melbourne: 67 ülkeden iki bin 958 erkek ve 384 bayan sporcu mücadele etti.

İlk kez kış mevsiminde gerçekleştirilen bu oyunları, Rusların Macaristan'ı işgalini protesto
eden Hollanda, İspanya ve İsviçre ile İsrail'in Süveyş Bölgesi'ni işgaline tepki gösteren Irak, Mısır ve Lübnan boykot ettiler.

Oyunlarda binicilik müsabakaları, Avustralya'ya dışarıdan hayvan sokulması yasak olduğu için İsveç'in başkenti Stockholm'de yapıldı.

25 Ağustos-1 Eylül 1960 Roma: 84 ülkeden dört bin 738 erkek ve 610 bayan sporcu, 17 dalda mücadele etti.

Bu oyunlarda pek çok ülke madalya kazanarak, büyük ülkelerin bu konudaki tekeline bir bakıma son verdiler.

Maratonda Etiyopyalı Abebe Bikila, çıplak ayakla koşarak, altın madalya kazandı.

Roma Olimpiyatları, Türkiye'nin yedi ile en fazla altın madalya kazandığı oyunlar oldu.

10-24 Ekim 1964 Tokyo: 94 ülkeden dört bin 457 erkek ve 683 bayan sporcu, 19 dalda mücadele etti.

Asya kıtasında ilk kez yapılan bu oyunlar da bu özellikten dolayı Kuzey Kore ve Endonezya'nın boykotuyla karşılaştı.

Etiyopyalı Abebe Bikila, bu kez ayakkabıyla koşarak, maraton dalında yine altın madalyanın sahibiydi.

12-27 Ekim 1968 Mexico City: 113 ülkeden 4 bin 750 erkek ve 781 bayan sporcu, 18 dalda mücadele etti.

Tarihte en yüksek rakımda yapılan bu oyunlarda, bu özellikten dolayı atletizm ve yüzmede pek çok dünya rekoru kırıldı.

Ancak mesafe koşularında az oksijen nedeniyle atletler zorluk da çektiler. Atletizmde ABD'li iki siyahi atlet Tommie Smith ve John Carlos, şeref kürsüsünde ABD bayrağı göndere çekilirken, siyah eldivenli yumruklarını havaya kaldırarak protesto gösterisinde bulununca takımdan çıkarıldılar.

Bu oyunlarda erkekler uzun atlamadaki Bob Beamon'ın rekoru, 27 yıl kırılamadı.

26 Ağustos-11 Eylül 1972 Münih: 122 ülkeden 6 bin 659 erkek ve 1171 bayan sporcu, 21 dalda mücadele etti.

ABD'li yüzücü Mark Spitz'in yedi dünya rekoru kırarak yedi altın madalya kazandığı bu oyunlara terör gölgesi düştü.

İsrail'de tutuklu bulunan arkadaşlarının bırakılmalarını isteyen Filistinli teröristler, Olimpiyat Köyü'nü basarak, 11 İsrailli sporcu ve yöneticiyi öldürdüler.

Bu olay nedeniyle oyunlara 34 saat ara verildi.

17 Temmuz-l Ağustos 1976 Montreal: 92 ülkeden 4 bin 915 erkek ve 1274 bayan sporcu, 21 dalda mücadele etti.

Afrika ülkelerinin pek çoğu, o dönemde ırkçı bir politika izleyen Güney Afrika'ya maç yapmaya giden Yeni Zelanda'yı protesto etmek için oyunlara katılmadı.

Organizasyonda aksaklıkların görüldüğü bu oyunlarda, Finli atlet Lasse Viren, Münih'de olduğu gibi beş bin ve 10 bin metrelerde altın madalya kazandı.

Oyunların diğer bir yıldızı, jimnastikte 14 yaşında yedi adet 10 tam puanla altın madalyaları toplayan Rumen Nadia Comaneci'ydi.

19 Temmuz-3 Ağustos 1980 Moskova: 81 ülkeden 4 bin 320 erkek ve 1192 bayan sporcu, 21 dalda mücadele etti.

Eski SSCB'nin bir yıl önce Afganistan'ı işgalini protesto etmek için ABD ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu pek çok batılı ülke oyunları boykot etti.

Bu oyunlarda seyirci ve hakemlerin partizan ve taraflı tutumları iyi karşılanmadı.

28 Temmuz-12 Ağustos 1984 Los Angeles: 140 ülkeden beş bin 458 erkek ve 1620 bayan sporcu, 21 dalda mücadele etti.

Bu kez de eski SSCB ve Romanya dışındaki tüm Doğu bloku ülkeleri, güvenlik mazaretini öne sürerek, oyunlara katılmadı.

Çin Halk Cumhuriyeti, ilk kez katıldığı bu oyunlarda oldukça başarılı olurken, oyunların yıldızı ise atletizmde dört altın madalya alan ABD'li Carl Lewis oldu.

17 Eylül-2 Ekim 1988 Seul: 160 ülkeden dokuz bin 689 sporcu, 24 dalda mücadele etti.

Organizasyondaki bazı hatalar ve hakemlerin aşırı taraf tutmaları tepki çekerken, birkaç ülke dışında boykot görülmemesi sevindirici oldu.

Atletizmde erkekler 100 metrede dünya rekoru kıran Kanadalı atlet Ben Johnson'un yanısıra bazı Doğu bloku sporcularının da dopingli çıkmaları şok etkisi yarattı.

Türk halterci Naim Süleymanoğlu, altı dünya ve dokuz olimpiyat rekoru kırarak, ''Cep Herkülü'' unvanı kazandı.

25 Temmuz-9 Ağustos 1992 Barcelona: 172 ülkeden 11 bini aşkın sporcu, 27 dalda mücadele etti.

En fazla katılımlı ve boykotsuz bu oyunlarda dağılan SSCB, son kez Bağımsız Devletler Topluluğu adı altında mücadele ederek, birinciliği yine kimseye kaptırmadı.

Dört doping olayının yaşandığı Barcelona'da, yeni kurulan cumhuriyetler de ilk
madalyalarını aldı.

BDT'den jimnastikçi Vitaly Sherbo, altı altın madalyayla yıldızlaştı. Küba, iki boykottan sonra yeniden oyunlar sahnesine çıkarken, Çin Halk Cumhuriyeti de büyük bir patlama gerçekleştirdi.

19 Temmuz-4 Ağustos 1996 Atlanta: 197 ülkeden 10 bin 320 sporcu, 30 dalda mücadele etti. Geniş bir katılımın görüldüğü bu oyunlarda, Avrupa'da dağılan devletler ilk kez oyunlar sahnesine çıktı.

Oyunlarda ABD'li atlet Carl Lewis, dördüncü kez üstüste uzun atlamada altın madalya kazanırken, Michael Johnson da 200 ve 400 metrelerdeki muhteşem performansıyla göz kamaştırdı.

Bir kez daha terör gölgesinde gerçekleşen oyunlarda, Olimpik Park'ta patlayan bomba nedeniyle bir ABD'li ve bir de Türk TRT kameramanı yaşamını yitirdi.

Stat ve salonlarda dokuz milyon seyircinin izlediği oyunları, dört altın, birer de
gümüş ve bronz madalyayla kapayan Türkiye, 1960-Roma'dan sonra en iyi sonucu aldı.

15 Eylül-1 Ekim 2000 Sydney: 199 ülkeden 10 bin 500 sporcu mücadele etti.

Şimdiye kadarki en başarılı organizasyon olan ve en geniş katılımın gerçekleştiği oyunlarda, yedi doping olayı yaşandı.

Türk sporcuları açısından özellikle güreşte fiyasko ve skandallarla sonuçlanan bu oyunlarda, güreşte Hamza Yerlikaya, halterde de Halil Mutlu, ikinci kez üstüste altın madalya aldı.

Türkiye, ilk kez judoda altın, tekvandoda da bronz madalyaya ulaştı.

Halterde Naim Süleymanoğlu'nun dördüncü kez üstüste altın madalya alma düşü
gerçekleşmezken, yüzmede 15 dünya rekoru kırıldı.

Atletizmde ABD'li Marion Jones, yüzmede de Avustralyalı Ian Thorpe, üçer altın, ikişer de gümüş madalya alarak yıldızlaştılar.

İngiliz kürekçi Steven Redgrave, beşinci kez üstüste olimpiyat altın madalyası alarak tarihe geçerken, efsanevi Rus güreşçi Alexander Karelin, 13 yıl sonra ilk kez bu oyunlarda yenildi ve dördüncü olimpiyat şampiyonluğunun uzağında kaldı.
 
Olimpiyat yemini

1896_Olympic_opening_ceremony.webp
Olimpiyat Oyunları'nın açılış töreni sırasında oyunlara katılan bütün sporcular Olimpiyat Yemeni eder. Bu yemini, organizatör ülkenin ünlü bir sporcusu, bütün sporcular adına söyler. Yemin şöyledir:

- "Olimpiyat Oyunları'nda ülkemin şerefi ve sporun zaferi için kurallara uyarak dürüst yarışacağımıza ve gerçek sportmenlik ruhu içinde mücadele edeceğimize and içeriz."
Bu yemin de 1920 Anvers Oyunları ile olimpiyat tarihinde yerini aldı. Yemini ilk kez Anvers'te Belçikalı ünlü eskrimci Victor Boin etti.

ilk kez 1920 yılında edilen yeminin orijinali şöyledir:
"we swear. we will take part in the olympic games in a spirit of chivalry, for the honor of our country and for the glory of sport"

Şu anki yeminin orijinali ise:
"In the name of all the competitors i promise that we shall take part in these olympic games, respecting and abiding by the rules which govern them, committing ourselves to a sport without doping and without drugs, in the true spirit of sportsmanship, for the glory of sport and the honour of our teams."

Yeminin içindeki dopingle ilgili kısım 2000 yılında sidney'de gerçekleşen yaz olimpiyatları'nda eklenmiştir.

olympic_medals.webp


Olimpiyat madalyası
Olimpiyat Oyunları'nda birinciliği kazanan sporculara altın, ikincilere gümüş, üçüncülere de bronz madalyalar verilir. Madalyaların altın ve gümüş olanları kaplamadır. 60 milimetre çapında ve üç milimetre kalınlığındaki bu madalyaların bir yüzünde, 1928 yılından beri İtalyan sanatçısı Gossoioli tarafından çizilen, elinde zafer çelengi tutan Zafer Tanrıçası Nike'ın kabartması yer alır. Madalyanın arka yüzünde ise, olimpiyatı düzenleyen ülkenin amblemi bulunur.

Olimpiyat Oyunlarında bilindiği gibi birinciliği kazanan sporculara altın, ikinciliği kazanan sporculara gümüş ve üçüncülüğü kazanan sporculara bronz madalya verilmektedir. Altın ve gümüş olan madalyalar kaplamadır. 60 milimetre çapında ve üç milimetre kalınlığındaki bu madalyaların bir yüzünde 1928 yılından beri İtalyan sanatçı Gossoioli tarafından çizilen, elinde zafer çelengi tutan Zafer Tanrıçası Nikenin güzel bir kabartması yer alır. Arka yüzünde ise olimpiyatı düzenleyen ülkenin amblemi bulunur.

olympic%2Bmedals%2Bhis.webp
 
Antik Olimpiyatlar
Antik Olimpiyatların tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte hakkında pek çok söylenti vardır. Olimpiyatların tarihinin M.Ö. 14. yüzyıla kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Oyunların Yunanistan'ın Olympia yöresinde başladığı tahmin edilmektedir. M.Ö. 776 yılından itibaren ise oyunların tarihi kesin olarak tutulmaya başlanmıştır.

Oyunlar 12 yüzyıl boyunca hiç ara verilmeden, her dört yılda bir yapıldı. Bir süre Yunan yarımadasının, daha sonraları da Yunanistan'ı ele geçiren Romalılar yoluyla tüm Roma İmparatorluğu'nun katılması ile devam etti.

Tanrılar veya yöresel bir kahraman adına yapıldığı tahmin edilen bu büyük şölenin, ilkel de olsa, mutlaka dine dayalı bir başlangıcı bulunuyor. M.Ö. 776 yılında yapılan ve I. Olimpiyatlar olarak adlandırılan bu oyunların programında yer alan ve 192 metrelik sahanın boyuna eşit "Stadion" olarak tanımlanan yarışmanın galibi Coroebus da ilk Olimpiyat Şampiyonu'dur. Geleneklere göre, her Olimpiyat Oyunu bu yarışı kazanan atletin adı ile anılıyor.

Zamanla, yarışma sayısı artırıldı, program bir günden beş güne uzatıldı.
XIV. Olimpiyatları'ndan sonra, sahanın geliş - gidişini kapsayan bir yarış eklendi. Sonraları mesafe koşuları, boks, güreş, boks ve güreş karışımı Pankration/Pentatlon denen 5'li yarışma, zırhları ile yarışan askerlerin koşuları ve atlı araba yarışları ile program genişletildi.

Olimpiyat Oyunları'nın ilk 600 yılı içinde, Yunan günlük hayatının vazgeçilmez unsuru olan kölelerin yarışmalara katılmasına izin verilmedi. Katılacak yarışmacıların tamamının Yunan kanından gelmesine özen gösterildi.

Yunan yarımadasının Romalılar eline geçmesi ile durum değişti ve İmparatorluk sınırları içinde yaşayan herkese Olimpiyatlar'a katılma hakkı tanındı. M.Ö. 146 yılından itibaren, o zamana kadar genellikle Peloponez yörelerinden gelen Olimpiyat şampiyonları, zamanla, "Küçük Asya" denen Anadolu'dan gelenlere boyun eğdiler.

Antik Olimpiyatlar'da kadın sporcular yer alamıyordu. Hatta kadınlar, seyirci olarak dahi sahaya giremiyorlardı. Zaman içinde Olimpiyatlar sırasında, ancak olimpiyat alanı dışında olmak üzere Tanrıça Hera adına bayanlar için yarışmalar düzenlendi.

Oyunlar kademeli olarak Romalılar Yunanistandaki gücünü arttırdıkça etkisini kaybetmeye başladı. Hristiyanlık Roma İmparatorluğu'nun resmi dini olunca oyunların din dışı ve Hristiyan etkisine karşı bir durum olduğu düşünülmeye başladı. 393 yılında İmparator Theodosius bin yılı aşkın tarihi olan oyunları kaldırdı.
 
Klasik Olimpiyatlar
393 yılında Olimpiyat oyunları tam olarak bitmedi.17. yüzyılda dahi İngiltere'de bu isimle bir spor festivali gerçekleşmekteydi. Bu arada Fransa ve Yunanistan gibi ülkelerde pek çok festival düzenlenmekteydi. Ama bu organizasyonlar daha ufak boyutlu ve yerel düzeydeydi.

Oyunları tekrar organize etme çabası 19. yüzyılın ortalarında Alman arkeologların Olimpia antik kentinin kalıntılarını bulmasından itibaren arttı.

Bu dönemde, Baron de Coubertin 1870-1871 yıllarında Almanya ve Fransa arasındaki savaşı neden Fransa'nın kaybettiğini araştırıyordu. Baron de Coubertin'in düşüncesine göre yenilginin sebebi Fransa'da gerçek anlamda fiziksel eğitimin verilmemesidir. Bunu sporla aşma düşüncesine girer. Ona göre gençlik sadece kapalı sınıflarda değil aynı zamanda, açık havada spor yaparak yetişmelidir. Baron, Fransa'da çağın gerisinde kalan eğitim ve spor kuruluşlarına yeni bir sistem getirmek istedi. Aynı zamanda ülkeleri spor ile daha yakınlaştırarak ve sporla yapılan rekabet ile savaşları önlemenin daha doğru yol olduğunu düşündü.

16 Haziran - 23 Haziran 1894 arasında Paris, Sorbonne Üniversitesi'nde düzenlenen bir kongrede bu düşüncelerini farklı ülkelerden dinleyicilere aktardı. Kongrenin son gününde ilk modern olimpiyat oyunlarının da antik oyunların doğum yeri olan Atina'da, 1896 yılında yapılmasına karar verildi. Oyunları organize etmek için Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) kuruldu. Komitenin ilk başkanı olarak Yunan Demetrius Vikelas seçildi.

Kongrede kabul edilen ilkeler şöyle sıralandı:
1. Olimpiyatlar, eskiden olduğu gibi, her dört yılda bir yapılacak.
2. Olimpiyatlar, Klasik Yunan'da olduğunun aksine, tüm dünya sporcularına açık olacak ve yarışma programı, günün sporlarını içerecek.
3. Yarışmalarda sadece büyükler yer alacak.
4. Amatörlük kuralları, kesinlikle uygulanacak.
5. Olimpiyat organizasyonu "gezici" olacak ve her olimpiyat başka bir ülkede yapılacak.

İlk oyunlar Atina'da 1896'da başarı ile tamamlandı. Toplam katılan sporcu sayısı 250'den az olmasına rağmen, oyunlar o tarihe kadar yapılan en çok katılımlı spor organizasyonu oldu. Ve ikinci oyunların düzenlenmesi için IOC, Paris'i tercih etti.

1896 yılında 15 ülkeden 245 sporcu ile başlayan oyunlar, 2000 yılına gelindiğinde Sidney'de 200'ü aşkın ülkeden 10.500 katılımcıya kadar çıktı. Yine Sidney'de 16.000 gazeteci ve televizyon muhabiri bu organizasyonu takip etti. Bu şekilde oyunlar dünyanın en büyük medya olaylarından biri durumuna geldi. Bugün oyunları 4 milyara aşkın kişinin televizyonlardan izleyebildiği bilinmektedir.

Bu denli büyük büyüme yine de sorunlara sebep olmaktadır. 1980'lerdeki finansal sorunlar sponsorlar ve yayın hakları ile bir şekilde çözülsede bu denli yüksek sayıda katılımcı, medya ve seyirciyi konuk etmek şehirler için oldukça büyük yük getirmektedir.

Yunanistan Devletinin Olimpiyat Oyunlarını boykot etme ve yapılmamasını isteme gibi bir hakkı vardır. Fakat bu hakkını hiç kullanmamıştır.
 
Olimpiyat Oyunları'na Gölge Düşüren Olaylar:

Savaşlar

A) Dünya Savaşları
Modern olimpiyatlar yapılmaya başladığı 1896 yılından itibaren iki kez Dünya'yı saran savaş nedeniyle duraklatıldı. I. Dünya Savaşı sebebiyle 1 kez, 2. Dünya Savaşı sebebiyle ise 2 kez oyunlar iptal edildi.


Politika
1936 Berlin Olimpiyatları'nda nazi selamı...

B ) Politika
Politika oyunlar üzerine her zaman etkisini göstermiştir. Bunun ilk ve en önemli örneği 1936 Berlin Olimpiyatları'nda yaşanmıştır. Adolf Hitler, oyunları bir güç gösterisi ve Nazi propagandası için araç olarak kullanmış ve bunda da başarılı olmuştur. 1936 Olimpiyatlarına damga vuran olay ise ABD'li siyahı atlet Jesse Owens'ın çıplak ayakla dört altın madalya kazanıp, rekorlar kırması ve ırkçı Hitler'in stadyumu terk etmesine sebep olmasıdır.


Sovyetler Birliği 1952 yılına kadar Olimpiyatlara katılmadı. Bunun yerine 1928 yılından itibaren Spartakiads adıyla kendine yakın ülkelerin katılmasıyla başka bir spor organizasyonu düzenledi.

1962 yılında çoğunluğu bağımsız sosyalist ülkelerden oluşan ve önderliğini Endonezya'nın yaptığı bazı ülkeler tarafınan, Yeni Ortaya Çıkan Güçlerin Oyunları olarak tercüme edilebilecek GANEFO adlı yeni bir organizasyon hazırlığı başlatıldı. Bir kez 1963'de Jakarta'da yapılan oyunlar, 1967'de Kahire'de yapılması planlandığı halde Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) nin karşı çıkması üzerine 1967'de Kahire'de yapılması planlandığı halde yapılamadı.

1968 Olimpiyatları iki siyahı atletin olimpiyat tarihine geçecek gösterisine şahit olmuştur. 200 metre yarışında rekor kırarak altın madalya alan Tommie Smith ve aynı yarışta 3. olarak bronz madalya alan John Carlos madalya töreninde siyah eldivenli ellerini yumruk şeklinde havaya kaldırarak adına yarıştığı ABD'deki ırk ayrımcılığını protesto etmişlerdir. Bunun sonucu iki atlet de milli takımdan uzaklaştırılmışlardır.

1996 ile 2002 yılları arasında Afganistan'ın oyunlara katılması ülkedeki Taliban rejim nedeniyle engellendi. Afganistan bu hakkı 2004 yılında tekrar kazandı.

Şimdiye kadar düzenlenen olimpiyat oyunlarına hiçbir müslüman ülke ev sahipliği yapamamıştır.


C) Boykotlar
Ülkelerin çeşitli protestolarını göstermek için Olimpiyatlara katılmayı boykot etmesi oyunları özellikle Soğuk Savaş döneminde oldukça etkilemiştir.

Boykotların oyunların gücüne en büyük etkisi ise 1980 ve 1984'de peşpeşe yapılan Moskova ve Los Angeles'deki oyunlarda görülmüştür.

1979 yılında Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesini protesto eden ve ABD'nin başını çektiği 64 ülke Moskova'yı protesto etti. Oyunlara sadece 80 takım katıldı.
Dört sene sonra bu defa ABD'de yapılan olimpiyatları Doğu Bloku ülkeleri boykot etti. SSCB'nin önderliğinde aralarında Doğu Almanya ve Küba'nın bulunduğu 13 ülke olimpiyatalara katılmadı.

Ancak olimpiyatlar tarihinde ilk boykot 1956 yılında Hollanda, İspanya ve İsviçre tarafından Macaristan'daki ihtilali protesto için yapıldı. Bunun yanında Kamboçya, Mısır, Irak ve Lübnan, Süvevş Bunalımı (Savaşı) olarak da bilinen Arap-İsrail Savaşı'nın protesto için bu olimpiyatlara katılmadı.

1968 ve 1972'de pek çok Afrikalı ülke Yeni Zelanda, Zimbabwe (Rodezya) ve Güney Afrika'nın Olimpiyatlara katılması engellenmesi nedeniyle IOC'nin karar almasını istemiş ve boykotla tehdit emmişlerdir. Son olarak 1976 Montreal Olimpiyatları'na Yeni Zelanda Rugby takımının ırkçı yönetimi nedeniyle sportif ambargo uygulanan Güney Afrika Cumhuriyeti'nde bir turnuvaya katıldıktan sonra olimpiyatlara kabul edilmesini protesto etmek için bu oyunlara katılmamıştır. 22 ülke oyunları boykot etmiştir.

1988'de Kuzey Kore Seul'deki (Güney Kore) oyunlara katılmadı. Bu oyunlara Küba, Etiyopya ve Nikaragua da katılmadı.


D) Terör
1972 Münih Olimpiyatları'nda, oyunlar tarihinin ilk ve en önemli terör olayı gerçekleşmiştir. Kara Eylül örgütüne bağlı Filistin'li 8 terörist İsrail adına yarışan 11 sporcuyu esir almıştır. İki sporcuyu hemen öldüren teröristler diğer 9sporcuyla beraber Almanya'yı terketmek üzere havaalanına geldiklerinde Alman güvenlik güçlerinin operasyon hazırlığında olduğunu farketmiş, 9 sporcuyu öldürüp çatışmaya girmişlerdir. Toplam 18 saat süren olayda 11 sporcunun yanısıra bir Alman polis ve 5 terörist de ölmüştür.

Yine 1972 Olimpiyatları'nda kapanışın yapılacağı 11 Eylül günü Stuttgart'tan bir uçak kaçırıldığı ve Arap teröristlerin törene bomba atacağı haber alındı. Yetkililer kaçırılan uçağı iki adet savaş uçağının takip ettiğini ve Münih'e yaklaşması halinde düşürüleceğini açıkladılar. Ancak bir süre sonra radarın takip ettiğinin başka bir sivil uçak olduğu ortaya çıktı. Kaçırılan uçak ise bir daha bulunamadı.

1996 Atlanta Olimpiyatları'nda Olimpiyat Parkı'nda bir bomba patladı. Patlama sonucu bir seyirci öldü ve 100'den fazla kişi yaralandı. Melih Uzunyol adlı TRT kameramanı ise olayı çekmek üzere koşarken kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Soruşturmaların sonucunda bombayı Eric Robert Rudolph adlı bir ABD vatandaşının koyduğu ortaya çıktı.


D) Doping Skandalları
Olimpiyatların ruhuna en çok zarar veren etkenlerin başında son yıllarda kullanımı gittikçe artan doping etkisi olan ilaç kullanımı gelmektedir. Özellikle Atina Olimpiyatları'nda başta halter gibi güce dayalı sporlar olmak üzere pek çok doping vakası ile karşılaşıldı ve alınmış pek çok madalya geri iade edildi.

Aslında ilk olimpiyatlarda doping etkili ilaç kullanımı yasak değildi. Hatta 1904 yılında maratonu kazanan Thomas Hicks'e yarış içinde dahi antrenörü tarafından güçlendirici ilaçlar verildi.

Ancak zaman içinde bunun spor ruhuna aykırı olması ve ileri safhalarda sağlık problemleri yaratması sebebiyle yasaklanması söz konusu oldu. İlk olarak 1956 Melbourn'da konu gündeme geldi.

Olimpiyat tarihinin dopinglerle ilgili en dramatik olayı ise 1960'da gerçekleşti. Danimarkalı bisikletçi Knut Enemark Jensen yarış sırasında bisiklettten düşerek öldü. Daha sonra ölümünün kullandığı dopingli ilaçlardan kaynaklandığı ortaya çıktı. Bu olay üzerine 1963 yılında Avrupa Komisyonu'nda doping konusu ele alındı ve ilk kontroller yetersiz de olsa, 1964 Tokyo Olimpiyatları'nda yapılmaya başladı.

Ancak pek çok spor federasyonun koyduğu dopingli sporcuya men cazasını uygulama kararını IOC ilk olarak 1967'de verdi. Ve Olimpiyatlar tarihinde ilk doping testi pozitif çıkan sporcu 1968 yılında İsveçli atlet Hans-Gunnar Liljenwall oldu. Sporcu kazandığı bronz madalyayı alkol kullanımı nedeniyle kaybetmiş oldu.

Olimpiyatların en bilinen doping olayı ise 100 metre yarışında Seul Olimpiyatları'nda ortaya çıktı. Kanadalı sprinter Ben Johnson yarışı rekor kırarak kazanmış ve bu oyunların belki de en önemli madalyalarından birini kazanmıştı. Ancak doping testleri sonucu pozitif çıkınca madalyayı iade etmek zorunda kaldı ve 2 yıl men cezası aldı.

Son yıllarda oldukça artan dopingli ilaç kullanımı ile Uluslarası Anti Doping Kurumu (WADA) kuruldu ve denetimler oldukça sıklaştırıldı. Ben Johnson olayında olduğu gibi madalyanın verilip sonra alınması ve doping kullanmayan sporcuların hakkı olan dereceyi o sahada alamaması oldukça tartışıldı. Bu yüzden artık sporcular oyunlara katılmadan önce, hatta kendi ülkelerindeki baskınlar ile, testler yaparak dopingi önlemeye ve ilaç kullanan sporcuların oyunlara katılması engellenmeye çalışılıyor.
 
Sadece 1900 Paris Olimpiyatları Olimpiyat oyunları içerisinde kazananlarına altın madalya vermemiştir. Altın madalya yerine katılımcılara ne verilmiştir?
 
Geri
Top