• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Oriana Fallaci - Doğmamış Çocuğa Mektup

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
KITABIN ÖZETI :

Yazar, bir kadının gayri meşru bir çocuğu dünyaya getirip getirmemekle başlayan bocalama içinde çocuğa hamile kaldığı andan itibaren çocuğuyla ana rahminde olan diyalogunu anlatıyor. Öncelikle kadın çocuğunu doğurup doğurmamakla kararsızlık içinde, evli olmayan bir bayanın çocuk doğurmasına toplumun bakış açısının değerlendirmesini düşünerek başlıyor. Sonra dünyaya getirmeye karar veriyor. İlerleyen zaman içinde çocuğuyla konuşmasında, dünyaya geldiği takdirde yasamın zorluklarından bahsediyor. Dünyaya kız olarak gelirse bunu bir bahtsızlık olarak değerlendiriyor. Dünyada hep erkeklerin ön planda olduğunu belirtiyor. Bunun örneklerini de ilk yaratılmışın Adem adında bir erkeğin, ateşi bulan Pronetheus'tan, ilk uçmaya kalkan Icartus'a ve son olarak kutsal ruhun oğlu İsa’dan örneklerle açıklıyor. Ama erkek olarak doğarsa ezilmekten, horlanmaktan, karanlık bir sokak arasında tecavüzden kurtulacağını anlatıyor.
Bu arada çocuğun babasına telefonla hamile olduğunu söylüyor. İlk aldığı cevap çocuğu ne zaman aldıracağını söylemesiydi. Oysa o çocuğunu doğurmaya karar verdiği için telefonu hemen kapatıyor. Çocuğuna babasının onu istemediğini belirtiyor. Onu dünyaya getirmeye karar verdiği için is yerinde patronuyla olan diyalogunda isini kaybetme ve isinde yükselme riskini anlatıyor. Yalnız yasadığı için hamileliğin hiç de kolay olmadığını belirtiyor. İlk önceleri çocuğunu açmamış bir çiçeğe, dördüncü haftasında kanatları belirginleşen bir balığa, altınca haftasında yavaş yavaş belirginleşmeye başladığını belirtiyor. Kendi anne ve babasına çocuğunu haber veriyor ve karsı çıkacaklarını düşünse de doğurması gerektiğini onlardan duyunca çok mutlu oluyor. Sekiz haftalık olunca ultrasondan çıkan fotoğraflarını kesiyor ve onları hayran hayran seyrediyor. Kahramanımız daha doğmamış olan çocuğuyla diyaloglarında dünya üzerinde olan savaşlardan, bu savaşlar sırasında insanların aç kalmasından, aç kalmamak için insanların hırsızlık yapmak zorunda kaldıklarını ve bu yüzden Hitler ordusu tarafından öldürülmelerini, kendisinin de para kazanmak için askerlerin kirli donlarını yıkamak zorunda kaldığını anlatıyor.
En önemlisi kendisi terk edildiği için, aşkının gerçek sevdiğinin olmadığını belirtiyor.
Zaman içinde rahimde altıncı ayini dolduran bebek; annesinin kendisine dikkat etmemesi, isi için uzun uçak yolculukları, bozuk yollarda yapılan kara yolculuklarından ve çeşitli nedenlerden dolayı bebek daha dogmadan ölüyor.
Son bölümünde ise anne ve babasının, çocuğunun babasının, kendi arkadaşının, doktorunun ve patronunun yargılamaları sonucunda annenin kendisini suçlu olduğu kanısına varmasını anlatıyor. Annenin, rahminde ölü olarak bulunan bebeğinden ayrılamaması ve ayrılmadığı zaman kendisinin de hayatini kaybedeceği vurgulanıyor.
Annenin bebekle olan son konuşmasında bebeğine neden dünyaya gelmediğini ve neden kendisini yalnız bıraktığını bebeğine soruyor. Bebeğin anneye cevabi ise su oluyor “ Bana dünyadaki hayatla ilgili güzel olan bir şey anlatmadın ki. Hep savaşlardan, ihanetlerden, çirkinliklerden bahsettin. Böyle bir dünyaya gelmenin ne anlamı var ki?” diyor. Hiç dünyaya gelmek istemiyor ve rahimde yaşamını yitiriyor ve annesi de ondan ayrılamadığı için o da hayatini kaybediyor.
 
Geri
Top