Örnek alma, özenme ve taklit etme gibi üç kavram, öğrenci ve veli psikolojisi açısından ele alındığında acaba ne gibi farklılıklar ve benzerlikler vardır.
Öğrencilerde gördüğüm “örnek alma”, pozitif ve dinamik bir nitelik taşır. Öğrenci, çok olumlu bir örneği model olarak alıp onun gibi olma, onun yaptıklarını yapma yoluna girer.
“Özenme”, biraz daha bağımlı, soyut ve derinliği olmayan bir davranış olarak görülür. Öğrenci burada pasiftir. Adeta “keşke ben de böyle olsam”dan öteye gitmeyen bir psikoloji içerisindedir.
“Taklit” ise, aslında dışarıya mesaj vermek ve taktir toplamak amacını taşır. Burada öğrenci kendi doyumundan çok çevresinin doyumunu esas alır.
Dikkat edilecek olursa, özenme ve taklit kendi içerisinde büyük eksiklikler taşır. Daha açık bir yaklaşımla, özenme ve taklit bir eksiğimizi kapatma çabası olarak karşımıza çıkar.
Öğrenciler genellikle dışarıdan gelen yönlendirmeler ve baskı sonucunda, özenme ve taklit gibi davranışlara sürüklenir.
Öğrenciyi bu şekilde hizaya sokan aileler, özenilen veya taklit edilen kişinin yetenekleri ile kendi çocuklarının yeteneklerinin farklılığını dikkate almadıkları için, daha işin başında çocuğun kaybedeceği bir yola girmesine neden olmuş olacaklardır.
Örnek alma, özünde pozitif bir nitelik taşısa da, örnek alma ihtiyacı, aslında yine bir eksiklikten kaynaklanmaktadır.
Çünkü bir şeyler eksik ki, onu örnek göstererek kapatma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Genellikle bu örnek alma örnek alınan kişi gibi olmamakla sonuçlanıyor. Çünkü, her iki kişi için koşullar, algılama türü, yetenekler, eğilimler farklı farklıdır.
Bugüne kadar hep “çocuğa örnek gösterme onu stres eder, kızdırır, moralini bozarsın” tarzında bir yaklaşım ortaya konulmuştur.
Oysa örnek gösterdiğimiz kişi, bizim çocuğumuzda titizlikle seçtiğimiz eksiklikleri taşımayan, farklı özellik ve yeteneklere sahip olan çocuktur.
Çocuk kendisinde olmayanı, olma olasılığı da görülmeyeni bir başkasında görünce, hatta bu yakınları tarafından kendisine gösterilince, bütün eksikliklerinin yüzüne vurulduğu, alnına yazıldığı psikolojisine girer.
Aslında öğrenci örnek göstermeyi, başarısızlığının ilan edilmesi şeklinde algılıyor.
Aileler ve ilgililer şunu çok iyi bilmeli ki, öğrencinin algılama şekli bizim ne dediğimizden de, ne demek istediğimizden de önemlidir.
Öğrencilerde gördüğüm “örnek alma”, pozitif ve dinamik bir nitelik taşır. Öğrenci, çok olumlu bir örneği model olarak alıp onun gibi olma, onun yaptıklarını yapma yoluna girer.
“Özenme”, biraz daha bağımlı, soyut ve derinliği olmayan bir davranış olarak görülür. Öğrenci burada pasiftir. Adeta “keşke ben de böyle olsam”dan öteye gitmeyen bir psikoloji içerisindedir.
“Taklit” ise, aslında dışarıya mesaj vermek ve taktir toplamak amacını taşır. Burada öğrenci kendi doyumundan çok çevresinin doyumunu esas alır.
Dikkat edilecek olursa, özenme ve taklit kendi içerisinde büyük eksiklikler taşır. Daha açık bir yaklaşımla, özenme ve taklit bir eksiğimizi kapatma çabası olarak karşımıza çıkar.
Öğrenciler genellikle dışarıdan gelen yönlendirmeler ve baskı sonucunda, özenme ve taklit gibi davranışlara sürüklenir.
Öğrenciyi bu şekilde hizaya sokan aileler, özenilen veya taklit edilen kişinin yetenekleri ile kendi çocuklarının yeteneklerinin farklılığını dikkate almadıkları için, daha işin başında çocuğun kaybedeceği bir yola girmesine neden olmuş olacaklardır.
Örnek alma, özünde pozitif bir nitelik taşısa da, örnek alma ihtiyacı, aslında yine bir eksiklikten kaynaklanmaktadır.
Çünkü bir şeyler eksik ki, onu örnek göstererek kapatma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Genellikle bu örnek alma örnek alınan kişi gibi olmamakla sonuçlanıyor. Çünkü, her iki kişi için koşullar, algılama türü, yetenekler, eğilimler farklı farklıdır.
Bugüne kadar hep “çocuğa örnek gösterme onu stres eder, kızdırır, moralini bozarsın” tarzında bir yaklaşım ortaya konulmuştur.
Oysa örnek gösterdiğimiz kişi, bizim çocuğumuzda titizlikle seçtiğimiz eksiklikleri taşımayan, farklı özellik ve yeteneklere sahip olan çocuktur.
Çocuk kendisinde olmayanı, olma olasılığı da görülmeyeni bir başkasında görünce, hatta bu yakınları tarafından kendisine gösterilince, bütün eksikliklerinin yüzüne vurulduğu, alnına yazıldığı psikolojisine girer.
Aslında öğrenci örnek göstermeyi, başarısızlığının ilan edilmesi şeklinde algılıyor.
Aileler ve ilgililer şunu çok iyi bilmeli ki, öğrencinin algılama şekli bizim ne dediğimizden de, ne demek istediğimizden de önemlidir.