Orta Çağ Anadolu TÜRK Mimarisi

Suskun

V.I.P
V.I.P
Anadolu Türk mimarîsinin Osmanlı öncesi döneminde, yani Avrupa Orta Çağı ile çağcıl yüzyıllarda ortaya konmuş olan Selçuklu ve Emirlik dönemleri mimarîsi, kullandığı zengin biçimler dünyası ve bu biçimlerle gerçekleştirilen özgün çözümler ile dikkat çeker. Yapılarda farklı örtü sistemleri, yapım teknikleri, malzemeler ve süsleme öğeleri kullanılmıştır. Bunun da ötesinde, ortak biçimler içeren örneklerde dahi, bunların yorumlanış tarzı farklı olmuştur.

Erzurum Çifte Minareli Medrese, Sivas Gök Medrese gibi eyvanlı ve açık avluludur; ancak her ikisi de ilk bakışta ayırt edilebilecek denli özgün yapılardır. Benzer şekilde Konya'nın iki komşu anıtsal yapısı Karatay Medresesi ile İnce Minareli Medrese, her ikisi de tek eyvanlı, kapalı avlulu medreseler olsa da son derece farklı yorumların konusu olmuş yapılardır. Öte yandan bütün yapılarda kalıcı ve tanınabilir olan, ilk örnek niteliğinde biçim ve tasarım öğeleri bulunmaktadır. Örnek olarak medreselerde gösterişli portal, eyvanlı avlu veya havuzlu iç avlu, üst açıklıklı kubbe veya aydınlık kubbesi, mezar anıtlarında konik çatı, kripta, kervansaraylarda orta eksen, paralel tonozlar, eyvanlı avlu, camilerde mihrap önü kubbesi, aydınlıklı iç avlu gibi. Modern 'işlevselci' anlayışın, "her binanın hizmet ettiği işleve özel olan biçimleri ve mekânları içermesi" ilkesine aykırı sayılabilecek bir yaklaşımla, bazı mimarî biçimler ya da şemalar farklı işlevlerdeki yapılarda ısrarla uygulanmıştır. Bir darüşşifa ile medrese arasında plân şeması ve mekân organizasyonu açısından pek fark olmaması buna bir örnektir. Eyvan veya dört eyvanlı avlu her iki tip yapıda da ısrarla uygulanmıştır.

ortaag-turk-mimarisi.webp

İslâm mimarisi araştırmaları genelinde, İslâm mimarisinin eski medeniyetlerin mimarîlerinden aktardığı çeşitli mimarî biçimleri eski anlamlarından soyutlayıp, yeni işlevler vererek kullandığı düşüncesi hakimdir. Bu düşünce, İslâm dinî ve toplumsal hayatının bazı nitelikleri ile ilişkilendirilerek savunula gelmiştir. Bu yaklaşımın doğal bir sonucu olarak İslâm mimarîsinde kullanılan biçimlerin özgün anlamları olabileceği düşüncesi benimsenmemiştir. (Buna ek olarak, İslâm Orta Çağı'nda mimarlar ya da aydınlar tarafından doğrudan İslâm mimarîsi üzerine yazılmış özgün kuramsal metinlerin henüz ortaya çıkmamış olması, İslâm mimarîsi ikonografısi araştırmalarının gelişmesini önlemiştir). Öte yandan, Samer Akkach, İslâm mimarîsinde bazı biçimlerin ısrarla kullanılmış olmasını İslâm yapılarının kozmik bir yapıyı ve kozmogonik bir süreci yansıtmasına, dolayısıyla her binanın bir imago mundi olması ve ideolojik bir işlevi somutlaştırmasına bağlar. Yaptığımız bir çalışmada bu iki görüşü de eleştirmiştik. Burada yalnızca, bu görüşlerin, sırasıyla, 'işlevselci' ve 'simgeci' olarak tanımlayabileceğimiz iki farklı bakış açısının birer örneği olduğunu belirtmekle yetinelim. Kanımızca İslâm mimarîsinde kullanılan bazı biçimlerin gerektiğinde farklı işlevleri karşılayabilmiş olmasında Orta Çağ Müslümanlarının evren anlayışı bir etkendir. Öte yandan bu etki Samer Akkach'ın belirttiği denli belirleyici değildir. İslâm mimarîsinde pratik işlev dikkate alınan bir öğe olmuş ve binaların biçimlenme sürecinde'pratik işlev' ile 'kavramsal işlev' (veya 'ideolojik işlev') arasındaki denge cami, medrese, konut v.b. yapı tiplerinin kullanım amaçlarının belirlediği oranlarda gerektiğinde biri, diğerine ağır basmak üzere- korunmuş, bunlar her zaman tasarımı birlikte belirlemiştir. Orta Çağ İslâm mimarisinin biçimlenme sürecinde etkili olan 'İdeolojik işlev'in dinî, kültürel, toplumsal, felsefi v.b. çeşitli düzeyleri bulunmaktadır. Bir başka 'ideolojik işlev' düzeyi vardır ki bu, mimar ve sanatçıların pragmatik olmayan bir bilgi dağarcığı ile değerlendirdikleri, dolayısıyla, mimarlık ve diğer sanat dallarının birer özerk alan olarak kendi iç dinamiklerinin belirlediği işlev düzeyidir. Bu düzey İslâm mimarîsi araştırmalarında henüz yeterince işlenmemiştir.İslâm mimarîsi araştırxmalarında, 'pratik işlev' düzeyi ile 'ideolojik işlev' düzeylerinin bütünlüğüne erişildiği gün, İslâm mimarîsi tarihi yazımı yeni boyutlar kazanacaktır.

Burada Anadolu Selçuklu mimarî yapılarını biçimleyen 'ideolojik işlev' düzeylerinden birisi olan 'kozmos' anlayışı üzerine temellenen kavramları sergileyeceğiz. Yaptığımız araştırmalarda önem verdiğimiz bir yaklaşım olarak, bu kavramları, Anadolu Selçuklu mimarîsinin oluştuğu dönemde etkili olmuş düşünce sistemlerinden ödünç alacağız. Orta Çağ İslâm mistisizminin, Yakın Doğu ve Akdeniz medeniyetlerinin felsefe ve kozmolojilerinden aktardığı ve teosofık yorumlarında kullandığı evrenin temel nitelikleri ile ilişkili kavramlar, Orta Çağ İnsanının yaratılarına yansıttığı 'evren düşüncesini' de yansıtmaktadır.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi
 
Anadolu'daki Selçuklu ve Emirlik dönemi mimarisi gerçekten de zengin biçimler dünyası ve özgün çözümlerle dikkat çekiyor. Yapılarda kullanılan farklı örtü sistemleri, malzemeler ve süsleme öğeleri gerçekten göz alıcı. Ayrıca, benzer biçimlere sahip yapılar arasında bile farklı yorumlar görülmekte. Örneğin, Erzurum Çifte Minareli Medrese ile Sivas Gök Medrese, her ne kadar açık avlulu olsalar da birbirinden ayırt edici özelliklere sahiptir. Bu farklılıklar, yapılardaki özgünlüğü ortaya koymaktadır.

İslam mimarisi araştırmalarında, bu yapıların eski medeniyetlerden gelen mimari biçimleri farklı işlevlerle yeniden kullanma eğiliminde olduğu görülmektedir. İslam mimarisi biçimlerinin kozmik yapıları ve ideolojik işlevleri yansıttığı düşünülmektedir. Ancak, bu görüşlerin yanı sıra işlevselci ve simgeci bakış açıları da bulunmaktadır. Mimarilerde kullanılan biçimlerin farklı işlevleri karşılayabilmesinde Orta Çağ Müslümanlarının evren anlayışının etkili olduğu düşünülmektedir.

Anadolu Selçuklu mimarisi yapısını şekillendiren ideolojik işlevlerin, kozmos anlayışı üzerinde temellendirildiği düşünülmektedir. Bu yapıların oluştuğu dönemde etkili olan düşünce sistemlerinden ve İslam mistisizminin felsefi ve kozmolojik yorumlarından esinlenilerek mimari yapılar inşa edilmiştir. Bu yaklaşımlar, mimari tarihin yeni boyutlar kazanmasına ve yapıların çağdaş yorumlarıyla anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.
 
Geri
Top