İnsan, gerçektende iyileşemez bir hastalığa yakalandığı zaman, yaşamından vazgeçme hakkını sahip midir?
Hasta yakını, iradesini açıklayamayacak kadar hasta olan hastanın yerine ötenazi kararı vermeye yetkilimidir?
Bu tarz sorular, ötenaziye ilişkin cevaplandırılması gereken sorulardan birkaçını oluşturmaktadır
Eutanasia sözcüğü Grekçe’den gelmektedir.Eu: İyi, güzel; Thanatosis: Ölüm anlamındadır.Romalı tarihçi Suetonius “Euthanasis” sözcüğünü ilk kullanan yazardır
Atina’da hakimler,ölmek isteyenler için baldıran zehiri bulundurmuşturlar. Ölmek için senatoya geçerli bir neden göstermek ve izin belgesi almak yeterli olmuştur. Antik Yunan’da gerekse özellikle asillerin yaşlı veya hasta bir beden içinde görünmenin alçaltıcı bir durum olduğu düşüncesi, ötenazinin uygulanmasındaki en önemli etken olmuştur.
Babil ve Asurlularda öleceği veya iyileşemeyeceği kat’i olan hastaya hekimin müdahalesi yasaklanmıştı. Eski Roma’da bir hekimin hastasının acılarına son vermek için onu öldürmek istemesi suç sayılırdı ve bu eylem kasten adam öldürme sayılırdı.Buna karşılık eski İsrail’de şifasız hastaların çabuk ölmesi için Frankincense (günlük) verildiği bazı kitaplarda yazmaktadır
Antik çağın aksine, Hıristiyanlığın yaygınlaşmasıyla birlikte ötenazi uygulama alanını kaybetmiş, bu durum Reform ve Rönesans hareketlerinin ortaya çıkmasına kadar devam etmiştir.Dönemin batı dünyasında, ötenazinin fazla uygulanmamasının nedenleri olarak devletlerin yaptırım gücü ve insanların hissettikleri Tanrı korkusu olarak gösterilebilir.
1935 yıllında kilise tarafından “aziz” mertebesine yükseltilen Thomas Morus’un (1478-1535) “Ütopya”sında ölmek üzere olmamasına rağmen, tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa tutulduğundan ölüme rıza gösteren hastanın hareketini hem akılcı hem de Allah’ın isteğine uygun sayması durumu değiştirmedi
Aydınlanma süreciyle birlikte, Helen düşünce sistemi geri dönmüş ve böylelikle baskın olmamakla beraber ötenazi tekrar taraftar bulmaya başlamıştır.O dönemde yaşama dokunulmazlığı en büyük değer olarak görülüyor, bu hakkı hiç kimsenin hatta söz konusu hayatın sahibinin bile ihlal edemeyeceği görüşü yaygınlık kazanmıştı.Böylelikle, ötenazinin karşısında laik bir cephe doğmuştu.
Pek çok Avrupa ülkesinde bu arada İngiltere’de ötenazinin sözlüklere girdiği dönem 17. yüzyıl olarak görülmektedir.Bu dönem ahlaki değerlerin gözden geçirildiği ve entelektüel başarının başkaldırdığı döneme rastlar.
Ötenazi tabirini 18. yüzyılda ilk defa ortaya koyan Bacon’a göre; doktorun vazifesi, ıztırapları azaltmak ve hastayı sıhhate kavuşturmaktır.Iztırapları azaltmak vazifesi, yalnız tedavi edip iyileştirmekle değil, bazı hallerde ona rahat ve kolay bir ölüm sağlamak suretiyle de yapılabilir
Prusya’da Büyük Frederic, can çekişmekte olan hastayı veya yaralıyı iyi niyetle öldüren kimseyi taksirle adam öldürme cezasını veren kanunu 1794’te yürürlüğe sokarak ötenazinin cezasını hafifletmiştir
1799’da Mısır seferi sırasında vebaya yakalanan askerlerin, hastalığın çaresi olmaması ve orduya ayak bağı olacağı düşüncesi ile öldürülmelerini isteyen Napolyon’un bu emrine ordu hekimleri karşı koyarak bu vahşeti önlemişlerdir
Yine bu yüzyılda Dr. Prady,ötenazinin özelikleri üzerinde durmuştur.Daha sonra Rail, Marx, Rohips gibi bilim adamları konuyu daha da genişletmişlerdir.Rohips’e göre ötenazi, ruhun doğumudur ve bu konun bağımsız bir bilim dalı olması gerekir.Alman Dr. Marx ise 1826’da Goethingen Üniversitesi’nde “Medikal Ötenazi” adlı bir tez yazarak yayınlamıştır
1906’da Ohio’da, 1907’de Iowa’da “acılar içinse kıvranan hastaların öldürülebilmesine” kanun tasarıları hazırlanmış fakat Federal Devletin onaylamaması üzerine yürürlüğe girememiştir.Sovyet Rusya’da ise 1922’de rıza üzerine acıma duygusu ile adam öldürmenin cezasının hafifletileceği kabul edildi ve buda bir süre sonra yürürlükten kaldırıldı
Nietzche, hasta toplum için bir parazittir.Muayyen bir durumdan sonra yaşamaları münasip değildir.Yaşama zevki kaybolduktan sonra boşu boşuna ömür sürmek, doktorların ve pratik müdahalelerin esiri olmak manasızdır demiş ve bu fikirleri uygulamaya koyan Hitler “yaşamayı faydasız ve bozuk bünyeli insan, cemiyetten atılmalıdır” diyerek, tahminen tedavisi imkansız 20000 hasta ve deliyi gaz odalarında aç bırakarak öldürmüştür
1947 yılında 2000 Newyork’lu doktor ötenazinin kanunlaştırılması için bir beyanname imzalamışlardır.Bu beyannameye göre, Newyork’ta şifası kaabil olmayan bir hastalığa müptela olan şahıs 21 yaşını bitirmiş olmak ve şuuruna da hakim bulunmak şartıyla mahkemeye müracaat edecektir.Mahkeme bir heyetin vereceği rapordan sonra ötenazi kararını verebilecektir[14]
Yirminci yüzyıllın ilk yarısında ötenaziye izin veren çeşitli kanun çıkarma girişimleri başarızlığa uğrarken, aynı yüzyıllın ikinci yarısında sonra kimi devletler bazen içtihat yoluyla bazense kanun yapma yoluyla ötenaziye onay vermişlerdir.1980’li yıllardan itibaren Hollanda’da hem aktif hem de pasif ötenazi, A.B.D.’de ise sadece pasif ötenaziye izin verilmeye başlandı.Son iki içinde ise Hollanda ve Belçika ötenaziyi hukuka uygun hale getiren yasalar çıkarmışlardır
1)Hıristiyanlık
Hıristiyanlık dinine göre, Tanrı doğadaki her şeyin sahibi ve belirleyicisidir.Tanrı insana hayat verir ve yine o hayatı ancak kendisi alabilir.İnsan kendi yaşamına son veremeyeceği gibi başkasının da hayatına son veremez.İnsan kendi bedeninde tahribat yapamaz.Hıristiyanlık inancına göre hayatta acılarda vardır.İnsan acı çekerek Hz. İsa gibi Tanrıya yaklaşabilir.
Görüldüğü gibi,geleneksel Hıristiyanlık inancı her türlü ötenaziyi günah saymaktadır. Fakat Katolik kilisesinin son değerlendirmelerine göre pasif ötenazinin günah olmadığı yolundadır.
Hıristiyanlık dünyasını ruhani liderliğini üstlenen Papa başkanlığında toplanan 5.5.180 tarihli II.Vatikan Ekümenik Konsüller Bileşiminde ötenazi üzerine bir deklarasyon yayınlanmıştır. Bu deklarasyonda; öncelikle Hıristiyanlık dinin geleneksel yaklaşımı dile getirildikten sonra ölümün çok yaklaştığı zaman, sadece sıkıntı veren ve tahammülü zor bir yaşamı uzatmaya yarayan tedavi yöntemlerini reddetme karar yetkisinin kişiye tanınmasının caiz olduğu vurgulanmıştır.
Geçtiğimiz günlerde ise Papa bir doktora yaptığı değerlendirmede şunları söylemiştir: Bir insanın sınırlı ve ölümlü bir varlık olduğu unutulmamalı, ölüm kıyısındaki hastaları yaşatmak için tüm tıbbi ve teknik olanakların seferber edilmesi hem yararsızdır hemde hastaya saygısızlıktır.Sadece bilimsel tekniklere güvenilmesi umutsuz hastakarın bazılarının tedavisinde haddini bilmezliktir.Ölmekte olanın sadece bedeni değil, ruhuda dikkate alınmalıdır .
2) İslamiyet
Allah, hayatın sahibi, insan ise onun halifesidir.İnsan iradesiyle bazı kararlar verebilir ve bunları uygulayabilir fakat Allah’ın kurduğu hayata tecavüz edemez.Katil, hayata tecavüzdür, insan kendi hayatına son verse de bu böyledir.
“Ben insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yaratım”[45].Bu ayetten de anlaşılacağı gibi insana boşuna hayat verilmemiştir.İnsanın hayattaki görevini İslam tasavvufu şöyle açıklıyor: Kul önce Allah’ı tanıyacak,sonra ibadet ve itaatle Allah’ı sevecek ve o sevgi içinde hayata devam edecek[46].Kısacası insan kendi isteğiyle bu kulluktan vazgeçemez, hayatına son veremez.Aksi davranış içine girerse günahkar olur ve ebedi dünyada cehennemden kurtulamaz.
Geleneksel İslam tasavvufuna göre, acı çekerek ölmek Allah’ın o insana bir lütufudur. Bu hayata çekilen acı günahların silinmesine yol açar yani kabir azabı ve cehennemde ödenecek bedel hayattayken veriliyor.Elbette ki kabir azabı ve cehennem hayatta çekilen acıdan çok daha fazla ürkütücüdür.
İnsan ölümle pençeleşirken bile şükretmeli ve Allah’tan şifa dilemelidir.Ötenazi, İslam dinine kesinlikle aykırıdır.İnsan ne zaman öleceğine karar veremez, bu karar yaratıcıya aittir.
3) Diğer Dinler
Musevilik de diğer tek Tanrılı dinler gibi, ötenaziyi katil olarak görür ve reddeder.Tek Tanrılı dinlerin aksine, doğu dinlerinden Şintoizm, Budizm ümitsiz hastalık durumunda istemli ötenaziye izin verir. Çin’de Konfüçyus ahlakıda aynı şeyi savunur
Ötenaziyi Kasten Adam Öldürme Suçu Sayan Devletler
Bir çok ülke, ceza kanunlarında ötenaziye yer vermeyerek kasten adam öldürme suçu saymaktadırlar. Fransa, Arjantin, Brezilya, Bulgaristan, Yugoslavya, İsveç, Rusya, Macaristan gibi ülkeler bu gruba dahil edilebilir.Bu devletlerden bazıları, Tıbbi Deontoloji Kanunlarında ötenazi açıkça yasaklanmıştır.
Ötenaziyi Ayrı Suç Sayan Devletler
Bu gruba giren devletler, ceza kanunlarında ötenaziyi ayrı bir suç olarak zikretmişlerdir. Böyle bir uygulamaya gidilmesinin nedenleri olarak, faildeki acıma saiki ve mağdurun öldürülmeyi talep etmesi olarak sayılabilir. İtalya, Yunanistan, Finlandiya, Norveç, Almanya, Polonya gibi devletler bu gruba dahildir.
Ancak unsurlar bakımından söz konusu devletlerin kanunları birbirinden farklılık arz eder. Şöyle ki, İtalyan(m.579) CK. sadece rızadan bahsederken kanunların büyük bir kısmı ( örneğin Avusturya CK.m 139/a, Federal Alman CK.m. 293, Danimarka CK. M. 239, Yunanistan CK. M. 300, Polonya m. 150, Romen CK. m. 468/1) rızayı yeterli saymayarak insiyatifin diğer bir deyişle isteği, ricanın öldürülen mağdur tarafından gelmesini ararlar.Bu kanunlardan Romanya “ricayı” ararken, Federal ALMANYA, Avusturya, Yunanistan isteğin açık ve ciddi olmasını şart koşarlar.İsviçre CK. “ciddi ve ısrarlı” istekten bahseder.Danimarka CK. “ısrarlı istek” kavramını kullanır.Norveç CK. (235/2) diğer kanunların aksıne rıza veya talebi aramamıştır
Burada, ötenaziyi ayrı suç sayan devletlerden bir tanesinin ceza kanununu incelememiz yerinde olacaktır. Yeni İtalyan Ceza Kanunu, ötenaziyi ayrı bir suç olarak bünyesine alan ilk kanundur.579. maddesi şöyledir: “Mağdurun kendi muvafakatiyle bir kimseyi öldüren kimse altı ila on beş sene arasında ağır hapis cezasıyla cezalandırılır.Bu halde 61. maddede gösterilen ağırlatıcı sebepler tatbik olunmaz.Eğer fiil:
a)On sekiz yaşından küçüklere,
b)Akıl malulleriyle, herhangi bir hastalık neticesi akli kıyafetsizlik halinde bulunan veyahut alkol ve uyuşturucu madde kullanan kimselere,
c)Fal tarafından şiddet, tehdit, telkin ve iğfal kullanılmak suretiyle mağdurun muvafakati istihsal edilerek işlenmiş ise, fail, öldürme fiiline mahsus ceza ile cezalandırılır
Ötenaziyi Suç Saymayan Devletler
A) A.B.D.
A.B.D’de aktif ötenazi yasakken, istemli pasif ötenazi mahkeme kararları hukaka uygun sayılmaktadır.Örneğin; Massachusetts Yüksek Mahkemesi’nin Superident of Belchertown State School V. Saikewich kararı yaşam destekleyici tedavinin kesilmesi yönünde olmuştur.Tedavisi mümkün olmayan akut myeloblastik monositik lösemi hastası Saikewich’e önerilen tedavi önemli yan etkileri olan ve acı çekmesine neden olacak kemoterapidir.Mahkeme, hastanın karşılaşacağı korku ve acının, bu tedaviden beklenen yaradan,diğer bir ifade ile yaşamın sınırlı ölçüde uzatılmasından daha ağır olduğuna karar vermiştir.
Eyaletlerin farklı uygulamalarından dolayı intihara yardım adı altında aktif ötenazinin suç sayılmadığı bir olaylar zinciri yaşanmıştır. Mishigan Eyaleleti’nin, intihara yardımın suç sayılmadı nadir eyaletlerden biri olmasından yararlanan Dr. Keverkian intihar makinesi icat etmiş, bu makinenin tanıtımı T.V.’ler de ve yazılı basında yapılmıştır.Bu makine, hekimin damara soktuğu iğne aracığın ile hasta zehir enjekte etmektedir.Hastanın enjeksiyon için bir düğmeye basması yeterli olmaktadır.Böylece hekim hastayı doğrudan öldürmemekte, sadece onun makineyi kullanmasını sağlayarak yardım etmektedir.Mishigan Eyaleti’’nde, Dr. Kevorkian’ı engellemek için 1992’de intihara yardımı yasaklayan bir yasa hazırlanmış, 1993’te de yürürlüğe girmiştir.Doktor yasa çıkana kadar 27 hastasına ölme için yardım etmiştir.Yasa yürürlüğe girdikten sonra iki hasta daha aynı yolla hayatını kaybetmiş, açılan davada jüri doktoru suçsuz bulmuştur.
Ötenazide hastanın vasiyetini mutlak arayan bazı eyaletlerde, hastanın yazılı ve önceden verilen açık iradesi bulunmadıkça yapay yaşam desteğinin kaldırılması mümkün görülmemektedir.Diğer taraftan 20 eyalette hastanın iradesi tam olarak tespit edilmezse dahi yasal temsilcisi veya onun yerini tutan bir başkasının örneğin mirasçıların iradesinin yeterli görüldüğü belirlenmiştir[58] .
B) Hollanda
10 Nisan 2001 tarihinde, Hollanda Parlamentosunun 75 üyeli alt kanadı olan Senatoda, ötenaziyi hukuka uygun hale getiren yasa kabul edildi.
Söz konusu yasaya göre, iyileşme umudu bulunmayan kişiler, istedikleri takdirde doktor kontrolü altında yaşamlarına son verebilme hakkına sahip durumdadırlar.Ötenaziyi uygulayan doktor, yaptığı işlemi “Bölgesel Ötenazi Denetleme Komisyonu”na bildirmek zorundadır.
Komisyon, ötenazinin yasalara uygun şekilde yapılıp yapılmadığını denetleye bilecektir.Bu denetim sonucunda, komisyon, doktorun ötenazi işlemini özenli şekilde yapmadığına kararına varırsa savcılığa suç duyurusunda bulunacaktır.
Bu yasa yürürlüğe girmeden önce Hollanda’da ötenazi kazai içtihatlarla oluşturulan kriterlere uygun olarak yapıldığı takdirde hukuka uygun sayılıyordu.Hollanda, ötenazinin en çok uygulandığı ülkedir.Bu ülkede, her yıl 2300 kişi ötenazi sonucunda hayatlarını kaybetmektedir.Böyle bir yasanın yürürlüğe girmesinin, yaratığı en büyük pratik değişiklik, doktorların cezai kovuşturmaya uğrama ihtimallerinin tamamen ortadan kalkması olmuştur.
C) Belçika
Belçika ilk ötenazi kavramıyla on dokuz sene önce karşılaşmıştır.1981 yılında bir sinemada çıkan yangında paniğe kapılan ve kapıya yüklenen izleyicilerden birisine saptanan demir parmaklığın çıkarılması imkansız görülmüştür.Hastanın bilinci yerindeyken yalvarmalarına dayanamayan bir doktor, tabancasıyla ateş ederek yaralının hayatına son vermiştir.Mahkemeye sevk edilen doktor beraat etmişse de meslek odası tarafından meslekten çıkarılmıştır.
Belçika Meclisi, 2002 Mayıs ayında ötenaziyi suç olmaktan çıkaran kanun tasarısını onayladı.Bu kanun çıkmadan önce Belçika’da kasten adam öldürmesuçu sayılmasına rağmen yukarıdaki örnekte seyrekte olsa olduğu gibi mahkeme kararlarıyla, ötenazi fiilinin failerine ceza verilmediği görülmekte idi.
Yasada, ötenazi isteyen hastanın 18 yaşından büyük olması, bu talebini bilinçli ve kendi iradesi ile yapması, bu isteğini düşünerek ve birkaç defa yansıtması şart koşuluyor.Hastaya ötenazi yapılabilmesi için, fiziki ve psikolojik açıdan, tıbbi olarak sürekli ve dayanılmaz acı çekiyor olması, çaresiz bir aşamada olması gerekiyor.Ötenazi talebi ile ötenazi “infazı” arasındaki sürenin en az bir ay olması öngörülüyor.Yasaya göre insanlar, sağlıklı günlerinde vasiyetname hazırlayarak, ötenazi gerektiren hale düştüklerinde ötenaziye gidilmesini de isteyebilecek.İnceleme heyeti eğer “gereksiz” bir ötenazi uygulaması saptarsa, adli tatbikat başlatılacak.
Hasta yakını, iradesini açıklayamayacak kadar hasta olan hastanın yerine ötenazi kararı vermeye yetkilimidir?
Bu tarz sorular, ötenaziye ilişkin cevaplandırılması gereken sorulardan birkaçını oluşturmaktadır
Eutanasia sözcüğü Grekçe’den gelmektedir.Eu: İyi, güzel; Thanatosis: Ölüm anlamındadır.Romalı tarihçi Suetonius “Euthanasis” sözcüğünü ilk kullanan yazardır
Atina’da hakimler,ölmek isteyenler için baldıran zehiri bulundurmuşturlar. Ölmek için senatoya geçerli bir neden göstermek ve izin belgesi almak yeterli olmuştur. Antik Yunan’da gerekse özellikle asillerin yaşlı veya hasta bir beden içinde görünmenin alçaltıcı bir durum olduğu düşüncesi, ötenazinin uygulanmasındaki en önemli etken olmuştur.
Babil ve Asurlularda öleceği veya iyileşemeyeceği kat’i olan hastaya hekimin müdahalesi yasaklanmıştı. Eski Roma’da bir hekimin hastasının acılarına son vermek için onu öldürmek istemesi suç sayılırdı ve bu eylem kasten adam öldürme sayılırdı.Buna karşılık eski İsrail’de şifasız hastaların çabuk ölmesi için Frankincense (günlük) verildiği bazı kitaplarda yazmaktadır
Antik çağın aksine, Hıristiyanlığın yaygınlaşmasıyla birlikte ötenazi uygulama alanını kaybetmiş, bu durum Reform ve Rönesans hareketlerinin ortaya çıkmasına kadar devam etmiştir.Dönemin batı dünyasında, ötenazinin fazla uygulanmamasının nedenleri olarak devletlerin yaptırım gücü ve insanların hissettikleri Tanrı korkusu olarak gösterilebilir.
1935 yıllında kilise tarafından “aziz” mertebesine yükseltilen Thomas Morus’un (1478-1535) “Ütopya”sında ölmek üzere olmamasına rağmen, tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa tutulduğundan ölüme rıza gösteren hastanın hareketini hem akılcı hem de Allah’ın isteğine uygun sayması durumu değiştirmedi
Aydınlanma süreciyle birlikte, Helen düşünce sistemi geri dönmüş ve böylelikle baskın olmamakla beraber ötenazi tekrar taraftar bulmaya başlamıştır.O dönemde yaşama dokunulmazlığı en büyük değer olarak görülüyor, bu hakkı hiç kimsenin hatta söz konusu hayatın sahibinin bile ihlal edemeyeceği görüşü yaygınlık kazanmıştı.Böylelikle, ötenazinin karşısında laik bir cephe doğmuştu.
Pek çok Avrupa ülkesinde bu arada İngiltere’de ötenazinin sözlüklere girdiği dönem 17. yüzyıl olarak görülmektedir.Bu dönem ahlaki değerlerin gözden geçirildiği ve entelektüel başarının başkaldırdığı döneme rastlar.
Ötenazi tabirini 18. yüzyılda ilk defa ortaya koyan Bacon’a göre; doktorun vazifesi, ıztırapları azaltmak ve hastayı sıhhate kavuşturmaktır.Iztırapları azaltmak vazifesi, yalnız tedavi edip iyileştirmekle değil, bazı hallerde ona rahat ve kolay bir ölüm sağlamak suretiyle de yapılabilir
Prusya’da Büyük Frederic, can çekişmekte olan hastayı veya yaralıyı iyi niyetle öldüren kimseyi taksirle adam öldürme cezasını veren kanunu 1794’te yürürlüğe sokarak ötenazinin cezasını hafifletmiştir
1799’da Mısır seferi sırasında vebaya yakalanan askerlerin, hastalığın çaresi olmaması ve orduya ayak bağı olacağı düşüncesi ile öldürülmelerini isteyen Napolyon’un bu emrine ordu hekimleri karşı koyarak bu vahşeti önlemişlerdir
Yine bu yüzyılda Dr. Prady,ötenazinin özelikleri üzerinde durmuştur.Daha sonra Rail, Marx, Rohips gibi bilim adamları konuyu daha da genişletmişlerdir.Rohips’e göre ötenazi, ruhun doğumudur ve bu konun bağımsız bir bilim dalı olması gerekir.Alman Dr. Marx ise 1826’da Goethingen Üniversitesi’nde “Medikal Ötenazi” adlı bir tez yazarak yayınlamıştır
1906’da Ohio’da, 1907’de Iowa’da “acılar içinse kıvranan hastaların öldürülebilmesine” kanun tasarıları hazırlanmış fakat Federal Devletin onaylamaması üzerine yürürlüğe girememiştir.Sovyet Rusya’da ise 1922’de rıza üzerine acıma duygusu ile adam öldürmenin cezasının hafifletileceği kabul edildi ve buda bir süre sonra yürürlükten kaldırıldı
Nietzche, hasta toplum için bir parazittir.Muayyen bir durumdan sonra yaşamaları münasip değildir.Yaşama zevki kaybolduktan sonra boşu boşuna ömür sürmek, doktorların ve pratik müdahalelerin esiri olmak manasızdır demiş ve bu fikirleri uygulamaya koyan Hitler “yaşamayı faydasız ve bozuk bünyeli insan, cemiyetten atılmalıdır” diyerek, tahminen tedavisi imkansız 20000 hasta ve deliyi gaz odalarında aç bırakarak öldürmüştür
1947 yılında 2000 Newyork’lu doktor ötenazinin kanunlaştırılması için bir beyanname imzalamışlardır.Bu beyannameye göre, Newyork’ta şifası kaabil olmayan bir hastalığa müptela olan şahıs 21 yaşını bitirmiş olmak ve şuuruna da hakim bulunmak şartıyla mahkemeye müracaat edecektir.Mahkeme bir heyetin vereceği rapordan sonra ötenazi kararını verebilecektir[14]
Yirminci yüzyıllın ilk yarısında ötenaziye izin veren çeşitli kanun çıkarma girişimleri başarızlığa uğrarken, aynı yüzyıllın ikinci yarısında sonra kimi devletler bazen içtihat yoluyla bazense kanun yapma yoluyla ötenaziye onay vermişlerdir.1980’li yıllardan itibaren Hollanda’da hem aktif hem de pasif ötenazi, A.B.D.’de ise sadece pasif ötenaziye izin verilmeye başlandı.Son iki içinde ise Hollanda ve Belçika ötenaziyi hukuka uygun hale getiren yasalar çıkarmışlardır
DİNLER AÇISINDAN ÖTENAZİ
1)Hıristiyanlık
Hıristiyanlık dinine göre, Tanrı doğadaki her şeyin sahibi ve belirleyicisidir.Tanrı insana hayat verir ve yine o hayatı ancak kendisi alabilir.İnsan kendi yaşamına son veremeyeceği gibi başkasının da hayatına son veremez.İnsan kendi bedeninde tahribat yapamaz.Hıristiyanlık inancına göre hayatta acılarda vardır.İnsan acı çekerek Hz. İsa gibi Tanrıya yaklaşabilir.
Görüldüğü gibi,geleneksel Hıristiyanlık inancı her türlü ötenaziyi günah saymaktadır. Fakat Katolik kilisesinin son değerlendirmelerine göre pasif ötenazinin günah olmadığı yolundadır.
Hıristiyanlık dünyasını ruhani liderliğini üstlenen Papa başkanlığında toplanan 5.5.180 tarihli II.Vatikan Ekümenik Konsüller Bileşiminde ötenazi üzerine bir deklarasyon yayınlanmıştır. Bu deklarasyonda; öncelikle Hıristiyanlık dinin geleneksel yaklaşımı dile getirildikten sonra ölümün çok yaklaştığı zaman, sadece sıkıntı veren ve tahammülü zor bir yaşamı uzatmaya yarayan tedavi yöntemlerini reddetme karar yetkisinin kişiye tanınmasının caiz olduğu vurgulanmıştır.
Geçtiğimiz günlerde ise Papa bir doktora yaptığı değerlendirmede şunları söylemiştir: Bir insanın sınırlı ve ölümlü bir varlık olduğu unutulmamalı, ölüm kıyısındaki hastaları yaşatmak için tüm tıbbi ve teknik olanakların seferber edilmesi hem yararsızdır hemde hastaya saygısızlıktır.Sadece bilimsel tekniklere güvenilmesi umutsuz hastakarın bazılarının tedavisinde haddini bilmezliktir.Ölmekte olanın sadece bedeni değil, ruhuda dikkate alınmalıdır .
2) İslamiyet
Allah, hayatın sahibi, insan ise onun halifesidir.İnsan iradesiyle bazı kararlar verebilir ve bunları uygulayabilir fakat Allah’ın kurduğu hayata tecavüz edemez.Katil, hayata tecavüzdür, insan kendi hayatına son verse de bu böyledir.
“Ben insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yaratım”[45].Bu ayetten de anlaşılacağı gibi insana boşuna hayat verilmemiştir.İnsanın hayattaki görevini İslam tasavvufu şöyle açıklıyor: Kul önce Allah’ı tanıyacak,sonra ibadet ve itaatle Allah’ı sevecek ve o sevgi içinde hayata devam edecek[46].Kısacası insan kendi isteğiyle bu kulluktan vazgeçemez, hayatına son veremez.Aksi davranış içine girerse günahkar olur ve ebedi dünyada cehennemden kurtulamaz.
Geleneksel İslam tasavvufuna göre, acı çekerek ölmek Allah’ın o insana bir lütufudur. Bu hayata çekilen acı günahların silinmesine yol açar yani kabir azabı ve cehennemde ödenecek bedel hayattayken veriliyor.Elbette ki kabir azabı ve cehennem hayatta çekilen acıdan çok daha fazla ürkütücüdür.
İnsan ölümle pençeleşirken bile şükretmeli ve Allah’tan şifa dilemelidir.Ötenazi, İslam dinine kesinlikle aykırıdır.İnsan ne zaman öleceğine karar veremez, bu karar yaratıcıya aittir.
3) Diğer Dinler
Musevilik de diğer tek Tanrılı dinler gibi, ötenaziyi katil olarak görür ve reddeder.Tek Tanrılı dinlerin aksine, doğu dinlerinden Şintoizm, Budizm ümitsiz hastalık durumunda istemli ötenaziye izin verir. Çin’de Konfüçyus ahlakıda aynı şeyi savunur
Ötenaziyi Kasten Adam Öldürme Suçu Sayan Devletler
Bir çok ülke, ceza kanunlarında ötenaziye yer vermeyerek kasten adam öldürme suçu saymaktadırlar. Fransa, Arjantin, Brezilya, Bulgaristan, Yugoslavya, İsveç, Rusya, Macaristan gibi ülkeler bu gruba dahil edilebilir.Bu devletlerden bazıları, Tıbbi Deontoloji Kanunlarında ötenazi açıkça yasaklanmıştır.
Ötenaziyi Ayrı Suç Sayan Devletler
Bu gruba giren devletler, ceza kanunlarında ötenaziyi ayrı bir suç olarak zikretmişlerdir. Böyle bir uygulamaya gidilmesinin nedenleri olarak, faildeki acıma saiki ve mağdurun öldürülmeyi talep etmesi olarak sayılabilir. İtalya, Yunanistan, Finlandiya, Norveç, Almanya, Polonya gibi devletler bu gruba dahildir.
Ancak unsurlar bakımından söz konusu devletlerin kanunları birbirinden farklılık arz eder. Şöyle ki, İtalyan(m.579) CK. sadece rızadan bahsederken kanunların büyük bir kısmı ( örneğin Avusturya CK.m 139/a, Federal Alman CK.m. 293, Danimarka CK. M. 239, Yunanistan CK. M. 300, Polonya m. 150, Romen CK. m. 468/1) rızayı yeterli saymayarak insiyatifin diğer bir deyişle isteği, ricanın öldürülen mağdur tarafından gelmesini ararlar.Bu kanunlardan Romanya “ricayı” ararken, Federal ALMANYA, Avusturya, Yunanistan isteğin açık ve ciddi olmasını şart koşarlar.İsviçre CK. “ciddi ve ısrarlı” istekten bahseder.Danimarka CK. “ısrarlı istek” kavramını kullanır.Norveç CK. (235/2) diğer kanunların aksıne rıza veya talebi aramamıştır
Burada, ötenaziyi ayrı suç sayan devletlerden bir tanesinin ceza kanununu incelememiz yerinde olacaktır. Yeni İtalyan Ceza Kanunu, ötenaziyi ayrı bir suç olarak bünyesine alan ilk kanundur.579. maddesi şöyledir: “Mağdurun kendi muvafakatiyle bir kimseyi öldüren kimse altı ila on beş sene arasında ağır hapis cezasıyla cezalandırılır.Bu halde 61. maddede gösterilen ağırlatıcı sebepler tatbik olunmaz.Eğer fiil:
a)On sekiz yaşından küçüklere,
b)Akıl malulleriyle, herhangi bir hastalık neticesi akli kıyafetsizlik halinde bulunan veyahut alkol ve uyuşturucu madde kullanan kimselere,
c)Fal tarafından şiddet, tehdit, telkin ve iğfal kullanılmak suretiyle mağdurun muvafakati istihsal edilerek işlenmiş ise, fail, öldürme fiiline mahsus ceza ile cezalandırılır
Ötenaziyi Suç Saymayan Devletler
A) A.B.D.
A.B.D’de aktif ötenazi yasakken, istemli pasif ötenazi mahkeme kararları hukaka uygun sayılmaktadır.Örneğin; Massachusetts Yüksek Mahkemesi’nin Superident of Belchertown State School V. Saikewich kararı yaşam destekleyici tedavinin kesilmesi yönünde olmuştur.Tedavisi mümkün olmayan akut myeloblastik monositik lösemi hastası Saikewich’e önerilen tedavi önemli yan etkileri olan ve acı çekmesine neden olacak kemoterapidir.Mahkeme, hastanın karşılaşacağı korku ve acının, bu tedaviden beklenen yaradan,diğer bir ifade ile yaşamın sınırlı ölçüde uzatılmasından daha ağır olduğuna karar vermiştir.
Eyaletlerin farklı uygulamalarından dolayı intihara yardım adı altında aktif ötenazinin suç sayılmadığı bir olaylar zinciri yaşanmıştır. Mishigan Eyaleleti’nin, intihara yardımın suç sayılmadı nadir eyaletlerden biri olmasından yararlanan Dr. Keverkian intihar makinesi icat etmiş, bu makinenin tanıtımı T.V.’ler de ve yazılı basında yapılmıştır.Bu makine, hekimin damara soktuğu iğne aracığın ile hasta zehir enjekte etmektedir.Hastanın enjeksiyon için bir düğmeye basması yeterli olmaktadır.Böylece hekim hastayı doğrudan öldürmemekte, sadece onun makineyi kullanmasını sağlayarak yardım etmektedir.Mishigan Eyaleti’’nde, Dr. Kevorkian’ı engellemek için 1992’de intihara yardımı yasaklayan bir yasa hazırlanmış, 1993’te de yürürlüğe girmiştir.Doktor yasa çıkana kadar 27 hastasına ölme için yardım etmiştir.Yasa yürürlüğe girdikten sonra iki hasta daha aynı yolla hayatını kaybetmiş, açılan davada jüri doktoru suçsuz bulmuştur.
Ötenazide hastanın vasiyetini mutlak arayan bazı eyaletlerde, hastanın yazılı ve önceden verilen açık iradesi bulunmadıkça yapay yaşam desteğinin kaldırılması mümkün görülmemektedir.Diğer taraftan 20 eyalette hastanın iradesi tam olarak tespit edilmezse dahi yasal temsilcisi veya onun yerini tutan bir başkasının örneğin mirasçıların iradesinin yeterli görüldüğü belirlenmiştir[58] .
B) Hollanda
10 Nisan 2001 tarihinde, Hollanda Parlamentosunun 75 üyeli alt kanadı olan Senatoda, ötenaziyi hukuka uygun hale getiren yasa kabul edildi.
Söz konusu yasaya göre, iyileşme umudu bulunmayan kişiler, istedikleri takdirde doktor kontrolü altında yaşamlarına son verebilme hakkına sahip durumdadırlar.Ötenaziyi uygulayan doktor, yaptığı işlemi “Bölgesel Ötenazi Denetleme Komisyonu”na bildirmek zorundadır.
Komisyon, ötenazinin yasalara uygun şekilde yapılıp yapılmadığını denetleye bilecektir.Bu denetim sonucunda, komisyon, doktorun ötenazi işlemini özenli şekilde yapmadığına kararına varırsa savcılığa suç duyurusunda bulunacaktır.
Bu yasa yürürlüğe girmeden önce Hollanda’da ötenazi kazai içtihatlarla oluşturulan kriterlere uygun olarak yapıldığı takdirde hukuka uygun sayılıyordu.Hollanda, ötenazinin en çok uygulandığı ülkedir.Bu ülkede, her yıl 2300 kişi ötenazi sonucunda hayatlarını kaybetmektedir.Böyle bir yasanın yürürlüğe girmesinin, yaratığı en büyük pratik değişiklik, doktorların cezai kovuşturmaya uğrama ihtimallerinin tamamen ortadan kalkması olmuştur.
C) Belçika
Belçika ilk ötenazi kavramıyla on dokuz sene önce karşılaşmıştır.1981 yılında bir sinemada çıkan yangında paniğe kapılan ve kapıya yüklenen izleyicilerden birisine saptanan demir parmaklığın çıkarılması imkansız görülmüştür.Hastanın bilinci yerindeyken yalvarmalarına dayanamayan bir doktor, tabancasıyla ateş ederek yaralının hayatına son vermiştir.Mahkemeye sevk edilen doktor beraat etmişse de meslek odası tarafından meslekten çıkarılmıştır.
Belçika Meclisi, 2002 Mayıs ayında ötenaziyi suç olmaktan çıkaran kanun tasarısını onayladı.Bu kanun çıkmadan önce Belçika’da kasten adam öldürmesuçu sayılmasına rağmen yukarıdaki örnekte seyrekte olsa olduğu gibi mahkeme kararlarıyla, ötenazi fiilinin failerine ceza verilmediği görülmekte idi.
Yasada, ötenazi isteyen hastanın 18 yaşından büyük olması, bu talebini bilinçli ve kendi iradesi ile yapması, bu isteğini düşünerek ve birkaç defa yansıtması şart koşuluyor.Hastaya ötenazi yapılabilmesi için, fiziki ve psikolojik açıdan, tıbbi olarak sürekli ve dayanılmaz acı çekiyor olması, çaresiz bir aşamada olması gerekiyor.Ötenazi talebi ile ötenazi “infazı” arasındaki sürenin en az bir ay olması öngörülüyor.Yasaya göre insanlar, sağlıklı günlerinde vasiyetname hazırlayarak, ötenazi gerektiren hale düştüklerinde ötenaziye gidilmesini de isteyebilecek.İnceleme heyeti eğer “gereksiz” bir ötenazi uygulaması saptarsa, adli tatbikat başlatılacak.