Bir yaz günü, sıcaktan bunalmış bir halde evde oturuyordum. Pencereden dışarı baktığımda, güneşin altın gibi parladığını ve kuşların neşeyle cıvıldadığını gördüm. Aniden, içimde bir özgürlük duygusu kabardı. Evden fırladım ve parkın yolunu tuttum.
Parka vardığımda, çimenlerin üzerinde çıplak ayakla koşmaya başladım. Rüzgar saçlarımı okşuyor, güneş tenimi ısıtıyor ve kuşların cıvıltıları kulaklarımı tırmalıyordu. Kendimi o kadar özgür ve mutlu hissediyordum ki, sanki uçabilirmişim gibi.
Bir süre koştuktan sonra, yorgunluktan bitap düştüm. Kendimi çimenlerin üzerine uzandım ve gökyüzüne baktım. Bembeyaz bulutlar, masmavi gökyüzünde süzülüyorlardı. Güneş o kadar parlak parlıyordu ki, gözlerimi kamaştırıyordu.
Bir süre öylece uzanıp, gökyüzünü seyrettim. İçimde tarifsiz bir huzur hissediyordum. Sanki tüm dertlerim ve tasalarım bir anda yok olmuş gibiydi.
Bir gün, parkta koşarken bir çocukla tanıştım. Çocuk da benim gibi çıplak ayakla koşuyordu. Birbirimize gülümsedik ve birlikte koşmaya başladık. O günden sonra, parkta her zaman birlikte koşmaya başladık.
Birlikte koşarken, birbirimize hikayeler anlatıyorduk. Hayallerimizden, umutlarımızdan ve korkularımızdan bahsediyorduk. Birbirimizi çok iyi anlıyorduk ve birbirimize çok güveniyorduk.
Parkta koşmak, benim için sadece bir egzersiz değildi. Aynı zamanda, özgürlük, huzur ve dostluk anlamına da geliyordu.
Bir yaz günü, parkta koşarken bir haber aldım. Arkadaşım, başka bir şehre taşınıyormuş. Çok üzülmüştüm. Ayrılmadan önce, birbirimize veda ettik ve bir daha asla unutmayacağımıza söz verdik.
Arkadaşım taşındıktan sonra, parkta tek başıma koşmaya başladım. Onu çok özledim. Ama parkta koşmak, bana onu hatırlatıyordu ve bana teselli veriyordu.
Yıllar sonra, bir gün tekrar parkta koşarken birini gördüm. Uzaktan bana tanıdık geldi. Yaklaştığımda, o benim eski arkadaşım. Birbirimize sarıldık ve uzun uzun konuştuk.
Parka vardığımda, çimenlerin üzerinde çıplak ayakla koşmaya başladım. Rüzgar saçlarımı okşuyor, güneş tenimi ısıtıyor ve kuşların cıvıltıları kulaklarımı tırmalıyordu. Kendimi o kadar özgür ve mutlu hissediyordum ki, sanki uçabilirmişim gibi.
Bir süre koştuktan sonra, yorgunluktan bitap düştüm. Kendimi çimenlerin üzerine uzandım ve gökyüzüne baktım. Bembeyaz bulutlar, masmavi gökyüzünde süzülüyorlardı. Güneş o kadar parlak parlıyordu ki, gözlerimi kamaştırıyordu.
Bir süre öylece uzanıp, gökyüzünü seyrettim. İçimde tarifsiz bir huzur hissediyordum. Sanki tüm dertlerim ve tasalarım bir anda yok olmuş gibiydi.
O gün, doğanın güzelliği ve özgürlüğün tadını doyasıya çıkardım. Parktan ayrılırken, kendimi yenilenmiş ve mutlu hissediyordum.
Bu olaydan sonra, sık sık parka gidip çimenlerin üzerinde koşmaya başladım. Her seferinde aynı özgürlük ve huzur duygusunu yaşıyordum. Doğayla iç içe olmak bana iyi geliyordu.Bir gün, parkta koşarken bir çocukla tanıştım. Çocuk da benim gibi çıplak ayakla koşuyordu. Birbirimize gülümsedik ve birlikte koşmaya başladık. O günden sonra, parkta her zaman birlikte koşmaya başladık.
Birlikte koşarken, birbirimize hikayeler anlatıyorduk. Hayallerimizden, umutlarımızdan ve korkularımızdan bahsediyorduk. Birbirimizi çok iyi anlıyorduk ve birbirimize çok güveniyorduk.
Parkta koşmak, benim için sadece bir egzersiz değildi. Aynı zamanda, özgürlük, huzur ve dostluk anlamına da geliyordu.
Bir yaz günü, parkta koşarken bir haber aldım. Arkadaşım, başka bir şehre taşınıyormuş. Çok üzülmüştüm. Ayrılmadan önce, birbirimize veda ettik ve bir daha asla unutmayacağımıza söz verdik.
Arkadaşım taşındıktan sonra, parkta tek başıma koşmaya başladım. Onu çok özledim. Ama parkta koşmak, bana onu hatırlatıyordu ve bana teselli veriyordu.
Yıllar sonra, bir gün tekrar parkta koşarken birini gördüm. Uzaktan bana tanıdık geldi. Yaklaştığımda, o benim eski arkadaşım. Birbirimize sarıldık ve uzun uzun konuştuk.